Kategoriler
Felsefe

3.1415926535897932384626433832795028841971693993751058209749445923078164062862089986280348253421170679

Pi. Bir sayı. Ama ne sayı! Matematik dünyasının en gözde numarası.

Pi sayısı, dairenin çevresinin çapına olan oranıdır. Bir başka deyişle bu dünyada çapın 1’se çevren “pi”dir. Pi’ye baktığında aynı anda hem dairenin sadeliğini görürsün hem de sonsuz sayılar dizisinin çıldırtıcı karmaşıklığını…

Peki ne işe yarar? Güzel bir soru. Pi, irrasyonel bir sayı. Ondalık basamaklarında bir düzen yok, gibi gözüküyor, ya da henüz biz içindeki düzeni anlayamıyoruz. Virgülden sonra sonsuz sayıda rakam var ve bunlar içinde benzer bir dizilimi göremiyoruz. Sonsuza kadar giden ve kendini hiç tekrar etmeyen bir sayı. “Böyle bir sayıyı uydurmaya kalk” deseler uyduramazsınız. Evren kadar sonsuz ve benzersiz.

Size daha önce “Contact – Mesaj” filminden bahsetmiştim. Bu film Carl Sagan’ın aynı isimli romanından uyarlanmıştır. Bu romanın bir yerinde şu ifadeler geçer:  “Bir dairenin çevresinin çapına olan oranı, pi sayısı. Bunu çok iyi bilirsin kuşkusuz, ve pi’nin sonunun olmadığını da bilirsin. Evrende, ne kadar akıllı olursa olsun, pi sayısını son rakamına kadar hesaplayacak bir varlık yoktur. Sonsuz bir sayı dizisi yani.”

İşte bu sonsuzluğun içinde kendine göre bir düzen arayanlar var.

Hatta bu arayışı, bu tutkuyu daha da ileriye götürerek pi sayısını ezberlemeye çalışıyorlar. Dünyada “pi’nin 1000 basamağını ezberleyenler kulübü” ya da “100 basamağını ezberleyenler kulübü” gibi topluluklar kurulmuş durumda. Bu konudaki resmi rekor 70030 basamağı ezberleyen birine ait. Türkiye’den Lamia Sarıpınarlı 1050 basamağını ezberleyerek listenin 107. sırasına yerleşmiş.

Resmen bu listeye alınmamış olsa da dünyada öyle biri var ki, bu sayının 100.000 basamaktan fazlasını ezberinden sayabiliyor. Şimdi sizi: Bay Pi’yle tanıştırayım ya da gerçek ismiyle Akira Haraguchi. 2006’da Π’nin virgülden sonraki yüz bin rakamını 16,5 saatte ezbere söylemiş. Bay Haraguchi, sabah saat 9:00’da başlamış sayıyı söylemeye… Aradan 3 saat geçtikten sonra 16,000. basamağa doğru bir rakamı unutmuş. Dolayısıyla yeniden başlamak zorunda kalmış. O an yaşadığı stresi düşünebiliyor musunuz? Neyse o gün sayıyı söylemeye devam etmiş. O gece sabaha karşı 1:28’de de ezberlediği tüm rakamları söylemeyi bitirmiş. Kendisine ne hissettiği sormuşlar. Ne demiş biliyor musunuz? “Hiiiiç, sadece içimdekileri boşalttım.” Tabi böylesine bir çabayı bu kadar basit ifade etse de ben gerçekten işin derinine inmek istedim ve onu biraz araştırdım. Pi sayısının kendisine aradığı soruların cevaplarını verdiğine inanıyor ve şöyle diyor: “Evrendeki her şey, biz de dahil atomlardan oluşuyoruz. Yani bir çekirdek etrafında dönen elektronlardan. Atomlarda gördüğümüz bu dönme hareketi, dünyada, galaksimizde, evrenin diğer her yerinde var. O halde dönmek mutlak bir gerçekliktir ve ben Pi sayısını düşündüğümde hayatımı bu hakikate uygun olarak yaşayabileceğime inanıyorum.” Böyle diyor. Sayıyı ezberleme çabasını da hayatın anlamını daha açık bir şekilde çözebilmek için yaptığı bir meditasyon olarak değerlendiriyor.

Peki nasıl ezberliyor? Bu sayının mümkün olan en fazla basamağını ezberlemek için geliştirilmiş çeşitli yöntemler var. Bu çabaya bir isim de verilmiş: “piphilology.” Ezberlemeyi kolaylaştırmak için genellikle bir hikaye ya da şiirden yardım alınıyor. Hatta ezberlemeyi kolaylaştıran bu tür şiirlere İngilizce’de şiirin karşılığı olan “poem” kelimesi yerine “piem” ifadesi kullanılıyor. Mesela “How I want a drink, alcoholic of course, after the heavy lectures involving quantum mechanics.” cümlesindeki her bir kelimenin harf sayısı pi sayısına denk düşüyor. Dolayısıyla bu cümleyi ezberleyince pi sayısının ilk 14 basamağını da ezberlemiş oluyorsunuz. Buna benzer bir şekilde Türkçe bir metin ya da şiir daha doğrusu “piir” yazılabilir mi acaba? Mesela “Sen, o alan o çevre bölününce ve sonsuz rakam ile çıkan değişken dizilimli sayısın.” Sizin bildiğiniz ya da uydurduğunuz başka metinler varsa yorum yaparsanız sevinirim.

Bu konuda İngilizce yazılan en uzun metin 14 Mart 2010’da yani Pi gününde bir kitap olarak yayınlanmış: “Not a Wake.” Kitabın adı bile 3 1 4. Bu kitap size ilk 10000 basamağı ezberletebiliyor. Biraz önce de bahsettiğim Pi sayının 100000’den fazla basamağını ezberlemek için Bay Akira Haraguchi, 800 tane hikaye uydurmuş.

Bir de bu sayının mümkün olan en fazla basamağını hesaplama çabası var. 1940 yılında Pi sayısının ilk 1000 basamağını hesaplamak için matematikçilerin yaklaşık 10 yıllık bir çalışma yapması gerekmişti.

İlk elektrikli bilgisayar olarak kabul edilen ENIAC 1949 yılında 70 saat içinde 2037 basamağı hesapladı. Şu anda yani 2016 yılı itibariyle, 13.3 trilyon basamağı hesaplanmış durumda.

Pi sayısının içinde hemen her türlü dizilimi bulabilirsiniz. Onun bir yerlerinde mutlaka aradığınız rakam vardır. Hatta bunu hesaplayan bir web sitesi de var: Mypiday.com adresine girip doğumgününüzü yazdığınızda onun pi sayısının içerisinde hangi basamakta olduğunu hesaplıyor. Buraya yazacağınız sayının doğumgünü olması gerekmiyor, telefon numarası ya da kredi kartı numarası da olabilir.

Herhangi bir sayı dizilimi pi’nin içinde bir yerlerde vardır. Belki de dünyanın tüm gizemleri bu sayının içinde saklı olabilir.

Aslında en hassas hesaplamalarda bile ilk 40 basamaktan sonrası önemini yitirdiği halde, insanlar niçin pi’nin sonsuza giden basamaklarını bilmek istiyor? İnsanların sınırları ölçme isteği olabilir mi ya da sonsuzu anlama isteği?

Bir sayı bizi nereye götürebilir? Onu hesaplamaya ya da ezberlemeye çalışmak bize ne kazandırır?

Rakamların arasında olan şey ne? Bunu keşfetmek mümkün mü? Pi’nin milyonlarca basamağını hesaplayan matematikçi David Çudnovski’nin dediği gibi: “pi’yi keşfetmek, kâinatı keşfetmek gibidir.”

Carl Sagan’ın “Mesaj” adlı romanı şu ifadelerle biter: “Daire evrenin bir amaçla yapıldığını söylüyordu. Hangi galakside olursan ol, bir dairenin çevresini çapıyla böler de yeteri kadar hassasiyetle ölçersen bir mucizeyle karşılaşırsın — desimal noktanın kilometrelerce ötesine çizilmiş yeni bir daire. Daha ilerde daha dolu mesajlar olacaktı. Neye benzediğin, neden yapıldığın ya da nereden geldiğin önemli değildi. Bu evrende yaşıyorsan ve matematik için az bir yeteneğin varsa er geç bulacaktın bunu. O buradaydı şimdiden. Her şeyin içindeydi. Onu bulmak için gezegeninden uzaklaşmana gerek yoktu. Uzayın dokusunda ve maddenin içinde, büyük bir sanat eserinde olduğu gibi, küçük harflerle ressamın imzası vardır. İnsanların, tanrıların ve şeytanların üzerinde, Bekçileri ve Tünel yapımcılarını da içine alan ve evrenden çok önce var olan bir zekâ vardır.

Daire kapanmıştı.

Ellie aradığını bulmuştu artık.”

“3.1415926535897932384626433832795028841971693993751058209749445923078164062862089986280348253421170679” için 6 yanıt

Hz. Ali’nin “ilim bir nokta idi cahiller onu çoğalttı ” sözünü bilirsiniz ,size de noktanın yuvarlak olması , yuvarlağı oluşturan sayının π sayısı olması ,π sayısının tüm sayı kombinasyonlarını barındırması ,bütün ilimlerin ve belki de bütün uzay zamanın kodlarını barındırması arasındaki bağlantı tesadüf mü, nitekim Efendimiz (sav) de Hz Ali hakkında “o ilmin kapısıdır ” şeklinde bir hadisinden de anlayacağımız üzere, ne bu söz ne de bu büyük insanın diğer sözleri öyle yabana atılacak cinsten değildir.

yukarıdakı benim yorumum mümkünse silebilir misiniz .anlayışınız için teşekkür ediyorum şimdiden

Mypiday sitesinde sadece doğum günü hesaplıyor telefon numarası aramiyor ayrıca bir de sorum var Pi yi nasıl keşfettiler

Barış abi zaten bu konuyu çok merak ediyordum ve öncedende videonuzu izlemiştim. Kendime matematik dersi proje konusu için bu konuyu seçtim. Uzun zaman sonra tekrar buraya belki projem için bir yarar sağlar diye düşündüğüm için geldim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir