Kategoriler
Felsefe

Bruce Lee’den özgüven konusunda ne öğrenebiliriz?

Bruce Lee, ile hayali bir konuşma yapsaydım eğer ona sahip olduğu özgüvenin kaynağını sorardım. Kendine olan güvenini, öz saygısını nasıl elde etmiş acaba? Onun filmlerinden, hayatından ve en önemlisi sözlerinden nasıl ilham alabiliriz?

Önce filmlerinden başlayalım. Kung Fu filmlerinin efsane oyuncusundan… Kötülerle savaşırken eline ne geçirirse onu etkili bir araca çeviriyor. Hiç bir şey bulamazsa kendi vücudunu bir araca dönüştürüyor. Sadece cesur bir kahraman değil, aynı zamanda komik de. Özellikle 2 metrelik basketçi Kerim Abdül Cabbar’la karşılaştığı bu sahnede. Filmlerde tasarladığı bazı sahneler sadece Hong Kong ve Uzak Doğu sinemasını değiştirmekle kalmadı. Yıllarca Hollywood’u da etkiledi ve ondan ilham almasını sağladı. Üstelik bazen doğuyla batıyı dövüştürmesine rağmen.

The Way of Dragon filmindeki bu sahne her şeyiyle semboliktir. Beyaz giyinmiş sarışın Batılıya karşı siyahlara bürünmüş Doğunun esmer çocuğu, Batı medeniyetinin sembollerinden birinde, kolezyumda karşı karşıya gelirler. Satranç kadar stratejik bir savaş oyunu başlar aralarında. Çok pis dövüşürler. Kelimenin tam anlamıyla… Pis! Samuel Huntington “Medeniyetler Çatışması” tezini bu filmi izleyerek yazmış gibidir adeta. Biz de iki medeniyetin arasında sıkışıp kalmış bu kedi gibi izleriz olan bitenleri. Neredeyse bir Asya şovenizmine dönüşen bu ölümüne mücadeleden galip ayrılan kişi bellidir. Rakibini yere serse de üstünü örtmeyi ihmal etmez.

Kendine böylesine güvenen mücadeleci bir kişiliğe doğuştan sahip olmamış Bruce Lee. Bu yeteneği bilinçli olarak geliştirmiş. Şunu yazmış not defterine: “Kendime güvenimi geliştirmek için her gün 10 dakikamı ayıracağım.” Peki bu 10 dakikada neler yapmış? Kızı Shannon Lee’nin anlattığına göre açıkca hedefini yazdıktan sonra her gün bu hedefe ulaşmak için yapması gerekenleri düşünür ve sonra da hemen harekete geçermiş. Lee’nin notları arasında şöyle bir sözü var:

“Eylem, kendine güven ve öz saygıya giden yüksek bir yoldur. Bu yol açık olduğunda tüm enerjiler üzerinden akar.”

Bruce Lee, Hong Kong’da büyümüş bir Çinli. 18 yaşında kendi hayatıyla ilgili çok önemli bir karar veriyor. Ve bu kararı hemen eyleme dökerek eğitim için ABD’ye gidiyor. Çünkü ilim Çin’de bile olsa daha fazlası her zaman vardır. Önemli olan bilginin peşinde koşan bir karakter geliştirmek. Önemli olan kendi hayatını tasarlarken en doğru kararları vermeye çalışmak ve bir kere bu kararı verdikten sonra hemen harekete geçmek. Lee’nin yaptığı da tam olarak bu. Ne de olsa Doğu’nun doğusunda Batı var. Tabi ABD’ye gitmesinde Hong Kong’tayken yaptığı sokak dövüşlerinin de etkisini göz ardı edemeyiz. Her neyse, o yine de gidiyor ve Üniversite’de ne eğitimi görüyor biliyor musunuz? Bir ipucu vereyim beden eğitimi değil! Felsefe. Yani sadece vücudunu değil aklını da çalıştırmak istiyor. Sadece kaba kuvvetle değil aklıyla zafer kazanmak istiyor. Akılla kazanılan zaferler kalıcıdır. Çünkü Bruce Lee ne istediğini çok iyi bilen biri. Bunu daha o yıllarda yazdığı mektuplardan anlıyoruz. Bakın 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyken ne yazmış.

“İyi bir yaşam için iki yol vardır. Biri çok çalışmakla elde edilir, diğeri hayal gücüyle (tabi bu da çalışmayı gerektirir)” diyor. Yani biri vücutla, diğeri akıl ve hayalgücüyle. O ikisini de birleştirebilmeyi başarmış. Bunu aynı mektubun devamından okuyabiliyoruz.

“Benim hayatımın bir parçası Kung fu. Karakterimin ve fikirlerimin gelişmesinde bu sanatın etkisi çok büyük. Kung Fu’yu fiziksel bir kültür, akıl eğitimimin bir şekli, kendimi savunma metodu ve bir yaşam biçimi olarak görüyorum.”

İşte bu bakış açısı bakın onu nasıl değiştirmiş. Şimdi kendisiyle yapılan son röportajdan bir örnek vereceğim. Bu kez bir film setine değil bir TV stüdyosuna bakıyoruz. Yani kurgusal değil gerçek bir hikayeyi seyrediyoruz. Ama ilginçtir karakterlerimiz sembolik olarak daha önce izlediğimiz The Way of Dragon filmindekiyle neredeyse aynı. Bir tarafta sarışın Batılı ve onun karşısında Doğunun esmer çocuğu. Bu kez vücutlarıyla değil akıllarıyla mücadele ediyorlar. Batılı sorduğu sorularla onu köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. İşte yeni bir soru hamlesi yaptı:

Kendinizi bir Çin’li olarak mı görüyorsunuz yoksa Kuzey Amerikalı olarak mı?

Sorudaki ince hamleyi fark ettiniz mi? İki seçenekli bir cevaba zorluyor rakibini. Ama yıllarca her gün özgüven konusunda aklını çalıştırmış ve kasları kadar karakterini de geliştirmiş olan Lee bu hamleyi görüyor ve ustalıkla bertaraf ediyor. Tıpkı filmlerindeki gibi.

Kendimi ne olarak düşünmek istediğimi söyleyeyim mi? Bir insan olarak…

Artık bu sadece bir cevap değil. Aynı zamanda bir hayat bilgisi dersi. Kendisini sınırlayan bir sorunun çerçevesini yıkıp onun yerine bir felsefeyi ortaya koyuyor.

Çünkü, Konfüçyus’un dediği gibi “Ancak gökyüzünün altında, mutlulukların altında bir tek aile bulunur. Sadece onu meydana getiren kişiler farklıdır.”

Özgüvenini geliştirmiş bir karakterden mükemmel bir cevap. Hani başta sormuştum ya bu özgüvenin kaynağını. Eğer hayali olarak onunla konuşabilseydik ve “özgüvenimizi kazanmak ve onu geliştirmek için ne yapmalıyız?” diye sorsaydık bize hayatın anlamını çözmüş biri edasıyla muhtemelen şu cevabı verecekti:

“Zihnini boşalt. Su gibi formsuz ol, şekilsiz ol. Şimdi, suyu bir bardağa doldurursan, su bardak olur. Onu şişeye koy, o zaman su şişe olur. Onu çaydanlığa doldur, o zaman su çaydanlık olur. Su akabilir ya da parçalayabilir.  Su gibi ol dostum.”

—————

Bruce Lee ile gerçekten konuşabilme şansını yakalayamadık ama başardıklarına bakarak, yazdıklarına ve söylediklerine kulak vererek onunla hayali bir konuşma yapabildik. Bunu hayali konuşmalar adı altında bir kaç ayda bir yayınlanacak bir seri olarak planladık. Planladık diyorum çünkü bu serinin bir sponsoru var: Cambly. Online İngilizce dersleri ile İngilizce öğrenmenizi sağlayan bir platform. İş yaşamınızda kendinizi geliştirmeniz için gereken en önemli ihtiyaçlardan biri olan lisan eğitiminizi onlar karşılıyor. Diğerlerini karşılayabilmek için de benim bu seriyi hazırlamama destek oluyor. Yani bir yandan Cambly ile İngilizce’yi ana dili İngilizce olan eğitmenlerle konuşarak öğrenirken hayallerinize, hedeflerinize kavuşacaksınız. Bir yandan da benim bu seri için yapacağım videoları izleyerek kendinizi geliştirme konusunda ilham alabileceğiniz insanlarla hayali olarak konuşacaksınız. Bruce Lee gibi insanlarla… Bildiği ana diliyle yetinmeyip ona bir yenisini, İngilizce’yi, eklemeseydi belki de bu kadar çok kişinin hayatını etkileyemeyecekti. Yakında etki gücü yüksek başka bir insanla yapacağımız başka bir hayali konuşmada görüşmek üzere…

Şimdi, zihnini boşalt, odaklan ve harekete geç! Su gibi…

 

“Bruce Lee’den özgüven konusunda ne öğrenebiliriz?” için 4 yanıt

Muhammed Ali ve 2001 ikiz kulelerden o zamanki tavrından vs de bahdedilerek seriye güzel bir ekleme yapılabilir.

Paylaşım için teşekkürler..
Başarı da görecelidir..
Başarı: Ne? Neden? Nasıl? Niçin?..Ne açıdan? Kimin açısından? Kimlerin açısından?
Başarı ?
Bir büyüğüm Türkçe boyutuyla Bruce Lee’nin su misaline benzer başarıyı “baş-arı” yani başın arınmış hali ve başın arı gibi çalışması anlamında algılıyor. Baş arı gibi çiçekten çiçeğe uçar özünü alırsa baş arı olur….. Bana göre de (günümüze güncellenmiş haliyle) baş,başları sektörleştiren başarılardan başı arındırmaktır ‘başarı’.. Ki insan su gibi arı olsun.. Temiz doğal gürbüz olsun..Güzel yaşam bu olmalıdır.. Yatarak mı? Değil elbet.. Ama farkında olmadan köleleşmeden de.. Köleleştirmeden de..
Bu açıdan hayat boyunca herkese başarılar dilerim.. Umarım başınızı ağrıtmamışımdır 😊

Sükut altındır, lisan-ı hâl tercüme istemez. Bizler sürekli yapacaklarımızdan veya yapmamız gerekenlerden bahsediyoruz ama günün sonunda bazen hiçbirşey yapmamış oluyoruz. Önce öz saygımızı kazanmamız gerekiyor o halde. Ben yapmaya gidiyorum, siz de yapabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir