Kategoriler
Kitap Verimlilik

İş dünyasında yaratıcılık, Creativity, Inc

Ateş ve barut. Yağ ve su. İş ve kreativite. Birbiriyle karışamayan, karışmaması gereken kombinasyonlar gibi duruyor. Ama galiba son ikiliye bir istisna yapmanın vakti geldi. İş dünyasının asıl ihtiyacı kreatif bir DNA olabilir mi?

Tasarım ve teknoloji dünyasının kesiştiği noktada “sanat” yapabilen çok az şirket vardır. Bunların içinde en beğendiklerimden biri Pixar. Çocuklara ve büyüklere animasyon yapıyor. Şirketi kuranlardan biri, Ed Catmull, aynı zamanda onu hala yönetiyor. Üstelik tecrübelerini bir kitapta derledi.

Pek çok insan iş dünyasında başarının olağanüstü fikirlerden geldiğini düşünür. Bence de öyle. En azından çoğu zaman. Fakat bu olağanüstü fikirlerden, buluşlardan daha önemli, daha çok dikkate alınması gereken bir faktör var: insan.

Doğru insanları ve bunlar arasında doğru kimyayı yakalamak, doğru fikri yakalamaktan çok daha önemli.

İyi bir fikri ortalama bir ekibe verirseniz muhtemelen batırırlar. Ortalama bir fikri iyi bir ekibe verirseniz onu ya düzeltirler, veya çöpe atıp daha iyi bir fikirle gelirler.

Fikirler insanlardan geldiğine göre, insan fikirden daha önemlidir. İnsan fikirden daha önemli olduğuna göre insana güvenmek gerekmez mi? Sürekli bilgisayar ekranınızı kontrol eden, nefesini ensenizde hissettiğiniz bir patronunuz varsa ne kadar kreatif olabilirsiniz ki? Kreativite güven topraklarında yetişen bir ağaç gibidir. Yöneticiler bu ağacı sulayabilir, hatta budayabilir. Ama köklerinde güven, samimiyet ve iyi niyet olmak kaydıyla.

Örneğin Pixar’da “braintrust” adında “güvenilir beyinlerden” oluşan 4-5 kişilik bir üst meclis varmış. Çalışanlar üzerinde çalıştıkları projeler hakkında zaman zaman bu üst meclise danışır, fikirlerini alırmış. Buraya kadar her şey normal ve standart. İlginç ve farklı olansa bu değerli beyinler, yöneticiler ne kadar üst olursa olsun verdikleri tavsiyeleri uygulamak zorunlu değilmiş.

İyi insanları bulmak, onları geliştirmek ve desteklemek, iyi fikirlerin bulunmasını ve geliştirilmesini sağlar. İş dünyasındaki yöneticilerin bu konuyu bir kez daha gözden geçirmelerinde fayda var. Sonuçta bir yönetici neden ekibi için birisini işe alır? O alanda kendisinden daha uzman olduğu için elbette. Nedense çoğu yöneticinin tavrını incelediğinizde maalesef şunu görürsünüz. Aslında her konuda ekibinden daha uzman ama vakti olmadığı için kendisinden çok daha az yetenekli başka insanları işe almak zorunda kalmış ve şimdi de buna tahammül ediyor!

Kalite, en iyi iş planıdır.

Aşırı planlama yapmak sadece yapılması muhakkak olan hataların yapılmasını geciktirir. Dolayısıyla çok hata yap, çabuk hata yap.

Kitapta Pixar’la ilgili çok ilginç ve eğlenceli bilgiler de var. Mesela çalışma ortamındaki fiziksel şartların değiştirilmesi performansı doğrudan etkiliyor. Bununla ilgili bir toplantı masası örneği verilmiş. Biliyorsunuz bizde de masalar son derece önemlidir. Hatta en önemli masalar en büyükleridir. Neyse biz Pixar’a geri dönelim. Başlangıçta toplantılarını uzuuun bir dikdörtgen masada ve bir protokol sıralamasıyla masaların üzerinde isim kartları olacak şekilde yapıyorlarmış. Bu durumda masanın en sonunda oturan fikirlerini ifade etme konusunda ister istemez bir çekingenlik hissedebiliyormuş. Bunu fark eden yöneticiler masanın şeklini kareye dönüştürüp isim kartlarından kurtularak herkesin istediği yere oturmasını sağlamış. Böylece toplantılar daha verimli hale gelmiş. Hemen aklıma gelmişken kitaptan bir komik not daha… Şöyle bir kural varmış: her toplantıda en fazla bir kez Star Wars’a gönderme yapılabilir 🙂

Sanat, tasarım ve teknoloji hikayelerini anlatmaya devam edeceğim; takip etmek için abone olabilir, katkı sağlamak için yorum yapabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir