Kategoriler
Bilim Teknoloji

UFO ≠ UZAYLI

Eğer 6 Şubat’ta meydana gelen deprem olmasaydı, geçen hafta 100 saat yayın yapmak yerine, başka şeyleri gündeminize getirmek isterdim.

Eğer o deprem en çok Türkiye’yi etkilemeseydi, bu hafta da tamamen başka şeyleri gündeminize getirirdim.

Ama hayat “siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir” derler ya. Başımıza çok fena şeyler geldi. Başımız sağolsun.

Sanat, tasarım, teknoloji başta olmak üzere bilim, kültür, uzay gibi konuları hikayeleştirerek anlatabilmek için kurduğum bu kanalı en çok gençler, öğrenciler takip ediyor. Ve o gençlerin şu anda da en çok ihtiyaç duyduğu şey öğrenmeye devam etmek. O yüzden ben bu geçiş videosunun ilk kısmında onların en çok merak ettiği dünya gündeminden bir konuyu ele alacağım. İkinci kısımdaysa Türkiye’nin en önemli gündemiyle ilgili bizim elimizden geldiği kadarıyla neler yapabileceğimizi paylaşacağım.

Matematiksel bir sembol yardımıyla.

UFO ≠ UZAYLI

UFO kelimesi dizi/film gibi kurgusal işlerin de etkisiyle uzaydan gelen araçlar olarak algılanıyor. Hatta tipik bir araç da değil bir uçan daire. Oysa bu kavram üç kelimenin baş harfinden oluşturulan bir kısaltma.

Unidentified Flying Object – Tanımlanamayan uçan cisim.

Tanımlanamayan, bilinemeyen her şeyde olduğu gibi otomatik olarak bizlere çok gizemli geliyor. Roswell ya da benim favorim X-files gibi diziler, içimizdeki bu gizemli şeylere karşı hissettiğimiz merak duygusunu çok güzel hikayelere dönüştürüyor.

Fakat son yıllarda özellikle ABD hükümetindeki ciddi görünümlü bazı insanlar ve organizasyonlar da bu fenomeni bir şekilde gündeme getirmeye başladı. Hatta geçtiğimiz yıllarda deniz kuvvetlerinin tanımlanamayan bazı cisimlerle karşılaşma kayıtları ortaya çıktı. Kanala abone olanlar hatırlayacaktır, 2020’de yayımlanan 3 video üzerine bir analiz yapmıştım.

Halk arasında UFO kısaltması uzaydan gelen yeşil adamlarla çok özdeşleştiği için bu kısaltmayı değiştirmeye de çalıştılar. (UAP – Unidentified Anomalous Phenomenon) “tanımlanamayan anormal fenomen” dediler ve bu konuya ilişkin 9 sayfalık resmi bir rapor yayımladılar. Siz sormadan ben söyleyeyim. Raporda “alien” yani “uzaylı” kelimesini arattım ve tabiki bulamadım. Bu kelime bir kez bile geçmiyor.

UAP’ları araştırma konusunda geçen yılın Ekim ayında NASA tarafından 16 kişilik bağımsız bir çalışma grubunun oluşturulduğu anons edildi. Alanında saygın isimlerden oluşturulan bu grup cisimlerin nasıl analiz edilmesi gerektiği üzerinde çalışmalarına başlamışken içinde bulunduğumuz Şubat ayında tüm dünyanın dikkatini çeken başka bazı olaylar meydana gelmeye başladı.

Fakat bu olaylarda görülen şeyler UFO değil. UAP de değil. Henüz resmi bir sınıflandırma yapılmadı ama ben onlara şimdilik HAO (high-altitude object, yüksek irtifa nesneleri) demeyi tercih ediyorum.

YÜKSEK İRTİFALI NESNE OLAYLARI

Gündeme gelen ilk HAO bir balon. Yüksek irtifa gözetleme balonu. Çin’den yola çıkarak önce Kanada ardından ABD üzerinden geçti. Montana’da bir askeri merkezin üzerindeyken fark edildikten sonra izlenmeye başlandı. İmha etsek mi etmesek mi, aşağıdaki insanların kafasına düşer mi gibi tartışmalar devam ederken Atlas Okyanusu’na kadar sürüklenmesi beklendi ve 4 Şubat’ta ABD Hava Kuvvetleri tarafından Güney Karolina kıyılarında düşürüldü. ABD kamuoyu bunu Çin’in casus balonu olarak değerlendirdi. Çin ise yanlışlıkla kaçan bir meteoroloji balonu olduğunu söyledi. ABD ve Çin gibi iki süpergüç arasında bir gerilim oluşturduğu için normalde sıradan sayılabilecek bir olay birdenbire dünya gündemine oturdu. Fakat bundan sonra görülenler işi sıradanlıktan çıkardı. Çünkü 2 Şubat’ta bir balon daha görüldü. Bu kez Orta Amerika’da.

Çin’e ait bir başka yüksek irtifa balonu Kosta Rika, Kolombiya ve Venezuela üzerinde uçtu. Çin hükümetinin bir sözcüsü balonun kendilerine ait olduğunu doğruladı ve bu balonun normalde “uçuş testleri” için kullanıldığını ve yine rotasından saptığını söyledi.

9 Şubat’ta başka bir nesne ABD hava sahasına girdi ve yine bu kez çok beklemeden hemen ertesi gün Hava Kuvvetleri tarafından Beaufort Denizi üzerinde vuruldu. Küçük bir araba boyutundaki bu cisim yerden yaklaşık 40.000 fit (12.000 m) yukarıda uçtuğundan sivil havacılık açısından bir risk oluşturabileceği söylendi.

11 Şubat’ta Kanada’nın Yukon bölgesinde ve 12 Şubat’ta da Huron gölünün üzerinde iki cisim daha imha edildi. Göle düşürülen sekizgen şeklindeki nesnenin üzerinde ipler asılı olduğu bildirildi. Bu son olay sırasında biz de deprem ortak yayınının 100. saatini tamamlamıştık. Yayının hemen ardından yapılan açıklamayı takip ettim. Bu nesnenin insansız ve kontrolsüz olduğunu söylediler; üzerinde herhangi bir motor olmadan, büyük bir ihtimalle rüzgarla hareket eden bir cisim dediler. MGK sözcüsü ayrıca nesnenin iletişim sinyalleri yaymadığını söyledi. Benim aklımda planör benzeri bir cisim canlandı.

Sonra daha da ilginç bir olay meydana geldi. 12 Şubat’ta bu kez Çinli yetkililer Sarıdeniz üzerinde bir nesne tespit ettiklerini duyurdu. Fakat iddia edilen bu nesnenin türünü veya kaynağını veya yüksekliğini belirtmedi. Çin, nesneyi düşürmeyi planladığını duyurdu, ancak daha fazla ayrıntı yayınlamadı. Dolayısıyla vurulup vurulmadığı hakkında bilgimiz yok.

Artık algıda seçicilik mi oldu, don’t look up deyip kimse başını gökyüzüne çevirip de bakmıyor diye hayıflanıyorduk, artık işte bakıyoruz mu demeye çalışıyor bu hükümetler bilemiyorum ama önümüzdeki günlerde buna benzer HAO haberleri duymaya devam edebiliriz.

Hah, nitekim geldi işte bir tane daha bak. Ne diyor? Romanya Hava Kuvvetleri, Moldova yakınlarında yaklaşık 11.000 metre yukarıda tespit edilen ve tanımlanamayan bir nesneyi engelleme girişiminde başarısız oldu.

İşin içinde casusluk şüphesi olduğu için hava sahalarını inceleyen radarların hassasiyet seviyesi arttırıldı. Biraz da o yüzden bu olaylar böyle arka arkaya duyulmaya başlandı. Yoksa gökyüzünde yüksek irtifa balonları az rastlanan bir şey değil. Sadece ABD’de her gün 92 farklı merkezden günde iki kez meteoroloji balonu bırakılıyor gökyüzüne. Tüm dünyada 900 farklı lokasyondan Greenwich saatine göre gece yarısı ve öğlen 12:00’de düzenli olarak dünyanın havası koklanıyor. Bunlar resmi olarak açıklanan hava durumu balonları. Bir de açıklanmayanlar ve amatörlerin gönderdikleri var. Biz cep telefonumuza bakıp havanın nasıl olacağını anında görüyoruz. Ama onun arkasında oldukça karmaşık bilimsel ve teknolojik bir ağ var. Her gün dünya çapında milyonlarca gözlem toplanıyor: 50’den fazla uydu tarafından uzaydan; 400 demirli şamandıra, 1250 sürüklenen şamandıra ve 7300 gemi ile okyanustan; yaklaşık 40 ticari uçak şirketinden 4.000 uçak, 7.300 gemi ve 10.000 otomatikleştirilmiş ve karada konuşlu gözlem istasyonu ve radyo-sondalarla donatılmış yaklaşık 1.000 meteoroloji balonu tarafından.

Bakın bunlar sadece hava durumu gözlemi yapan araçlar. Gökyüzüne dair her açıklanamayan olayı görünce bunu uzaylılara bağlamak o yüzden yanlış. Çünkü bu çok olağanüstü bir iddia. Ve olağanüstü iddialar, olağanüstü kanıtlar gerektirir. Yıldızlar arasında seyahat edebilen zeki bir türün varlığı gerçekten de olağanüstü bir şey. İmkansız değil. Ama henüz böyle bir türün olduğuna dair elimizde kanıt yok.

Eğer varsa ve uzay yolculuğu yapacak kadar gelişmişse, devasa mesafeleri kat edebiliyorsa, hadi onu da geçtim uzaydan baktığımızda küçücük bir toz zerresi kadar olan gezegenimizde yaşam olduğunu keşfedip ta buralara kadar gelmişse herhalde Amerikan Hava Kuvvetleri’ne yakalanmadan bir şeyler yapabilir. Muhtemelen bu uzaylılar dünyaya geldikten sonra hava balonu ya da etrafından ipler sarkan sekizgen bir nesne kullanmayacaktır.

Dolayısıyla evet UFO diye bir şey var ve evet uzaylı diyebileceğimiz akıllı yaşam türleri evrenin bir yerlerinde olabilir. Ama UFO ≠ Uzaylı.

DEPREM ≠ AFET

Gelelim Türkiye gündemine. Deprem sonrasında oluşan çok büyük bir yıkım var. Sadece yıkılan binalardan ve onların altında can veren insanlardan söz etmiyorum. Geride kalan bizlerin de durumunda büyük bir yıkım oluştuğunu görüyorum. Afet dediğimiz şey tam da bu. Depremin kendisi değil.

Nasıl UFO demek illa uzaylı olacak demek değilse, deprem demek illa sonucunda afet yaşanacak demek olmamalı. Depremin kendisi doğal bir fenomen. Yer kabuğunda bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik bir dalgalanma. Ne ilk, ne de son olacak. Bakın dalgalanma dedim. Nasıl denizin bazen dalgalandığını kabul edip, bunu normal buluyorsak, depremleri de böyle kabullenip doğal algılamak zorundayız. Ama sonuçlarını kabullenemeyiz. Nasıl denizdeki dalgaları çalışan insanlık, onun üzerinde batmayan gemiler yapmayı başardıysa, biz de karadaki dalgalardan etkilenmeyen binalar ve şehirler inşa etmek zorundayız.

Bunun için de bir an önce kendimizi toparlamamız gerekiyor. Doğal bir fenomenle mücadele edebilmek için acilen normalleşmeliyiz.

NORMALLEŞMEK ≠ UNUTMAK

Normalleşmenin en büyük riski unutmaktır. Aslında acıları unutmak beynimizin müthiş bir özelliği. Fakat olanları unutmamalıyız. Zaten tarih bilimi bu yüzden var. Tarihçi olmasanız bile küçük bir not defterine günlük tutun. Neler yapabileceğinizi yazın. Yazın ki uçmasın. Bakın ben kendi yazdıklarımı kısaca sizlerle paylaşayım.

  1. Normal hayata geçiş videoları, (fundraiser)
  2. Online eğitimde farklı bir yaklaşım, (Topluluk bilinci, YouTube Katıl)
  3. STK – marka entegrasyonları,
  4. Podcast yayınları,
  5. Sanatla farkındalık projeleri,
  6. 100 saat iş birliğini genişletmek,
  7. Bilgi yarışması.

Bunları neden yazın dedim biliyor musunuz? Çünkü olağanüstü durumlar, olağanüstü karakterler yaratır. Siz artık değiştiniz. Öyle ya da böyle. İyi ya da kötü. Yok, ben aynıyım demeyin. Olmamalısınız. Artık ne olmak istemediğinizi bilmelisiniz.

Bu videoda sizden beklediğim son şey, eşit değildir işaretinin başına kendi adınızı yazın. Eşitliğin diğer tarafına da ne olmak istemediğinizi.

BARIŞ ≠ ?

“UFO ≠ UZAYLI” için 6 yanıt

Ufo’nun uzaylılarla alakalı birşey olmadığını hep savunan biriyimdir. Aynı fikirde olduğumuz için mutluyum. Bunu bilimsel olarak bile açıklasam bana inanmayan kişiler…

Merhaba, Ben şuan bütün anılarını ve belleğini yitirmiş bir kentin yetiştirdiği bir öğretmenim, bütün bilim derslerimde sizin videolarınızı izleriz ve iyi ki varsınız..diyorum ki Antakya şehrimizde bilim ve teknolojinin ,felsefenin okulunu kursak böyle bir projeye öncülük edebilir misiniz..bir nebze karanlığa ışık tutarız ve belki bu sehrin belleği yeniden yeserir

Barış abi iyi geceler şu anda uyuyor olduğunu tahmin ediyorum. Adanada ikamet ediyorum yani bende deprem bölgesindeyim ve gerçekten ailemle birlikte çok şiddetli bir şekilde hissettik. Lafı şuraya getirmeye çalışıyorum sizinde videoda bahsettiğiniz gibi bir toplum bilinci oluşturulmalı ve yine videoda bahsettiğiniz gibi izleyici kitleniz biz gençlerden oluşuyor . Ben ve arkadaşlarım aktif olarak discordu kullanıyoruz video oyunu oynayan nerdeyse herkes discord kullanıyor.
Eğer bir discord sunucusu kuracak olursanız (ben kurmanızı öneririm) sunucunun düzenlenmesinde yardımcı olmayı çok isterim ve hatta uygun görürseniz yetkiliniz olmayıda keza aynı şekilde çok isterim.

Merhaba Barış Bey. Sizce kültürlü kozmopolit bir insanın, çeşitli disiplinlerden bilmesi gereken konular nelerdir? Felsefe, Sanat, Spor, Genel Kültür, Müspet ilimler, Beşeri ilimler gibi disiplinlerde temel olarak neleri bilmelidir? Bu soruyu oldukça tafsilatlı cevaplandırırsanız çok sevinirim.

Toplumsal ve bireysel anlamda eşit olmayan şeylere eşit muamelesi yapmak yalnızca basit bir alışkanlığın değil, çoğu zaman gerekliliğin bir ürünü olduğunu düşünüyorum.

Örneğin sizin için “Barış ≠ …” olabilir ama bunun toplumdaki karşılığını kontrol edemezsiniz. Özsaygıdan ötürü tabii ki ne olmak istemediğimizi belirleyebiliriz, peki bu topluma rağmen nasıl gerçekleşebilir? “Elalem ne der?” kısmından bahsetmiyorum, kendi algımız ile diğer insanların bizi algılaması arasında muhakkak farklılık olacaktır. Üstelik toplum bunu isteyerek yapmaz, oluşan iyi veya kötü önyargılar geçmişin istenmeyen mirasıdır. Bu durum ise maalesef tam anlamıyla özgür olmadığımızı, determinizmin oyununda piyon olduğumuzu gösteriyor.

Çok uykum var ama sanırım “UFO bizim için uzaylı anlamına gelmese de bazıları için zorunluluk olarak uzaylı olmaya devam edecek” demeye çalıştım.. iyi geceler (:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir