Kategoriler
Edebiyat

23 Nisan’da sihirli bir kalem diliyorum

Kanalımdaki ilk 23 Nisan videosunda koltuğumu sevgili oğluma bırakmıştım. Çünkü 23 Nisan’larda bizde bu yapılır öyle değil mi? Koltuklar 1 günlüğüne çocuklara bırakılır.

Aradan 1 yıl geçti. Onu yine koltuğuma oturttum. Ama bu kez bir de okulundaki öğrencilerle birlikte düzenledikleri uluslararası etkinliği paylaştım. Çünkü 23 Nisan’larda bizde böyle yapılır değil mi? Dünyanın dört bir tarafından çocuklar davet edilir ve şenlikler yapılır.

23 Nisan zihinlerimize hep böyle bir coşkuyla kazınsın isterim çünkü hepiniz gibi benim de hayatımdaki birinci önceliğim çocuğum ve onun iyi bir eğitim alması. Gelgelelim bu kadar basit bir dileği bile gerçekleştiremeyen ana-babalar, okulu rüyasında bile göremeyen çocuklar var. Bu yıl 23 Nisan’da onları hatırlayalım istedim.

Böyle çocuklardan birinin hikayesini anlatmak istiyorum bugün. Koltuğuma oturan oğluma, tüm çocuklara ve sizlere. Küçük bir kız çocuğunun hikayesini anlatmak istiyorum. Kendi sözleriyle. Diyor ki…

“Küçükken TV’de sihirli kalemi olan bir çocuğu izlerdim. Acıkınca yemek çizer ve o da gerçek olurdu. Arkadaşları tehlikedeyse bir polis çizer ve onları kurtarırdı. Küçük bir kahramandı o çocuk. Benim de öyle sihirli bir kalemim olmasını ne çok dilerdim.

Öyle bir kalemim olsaydı, başkalarını mutlu etmek için kullanırdım. Dünyanın en güzel kıyafetlerini çizerdim mesela anneme. En iyi binaları çizerdim babama, çocuklara okul yapsın diye. Doğru düzgün bir top çizip kardeşlerime verirdim, böylece eski çoraplardan top yapıp oynamak zorunda kalmazlardı.

Her gece yatmadan önce böyle sihirli bir kalemim olsun dilerdim. Her sabah uyandığımda dileğim gerçekleşmiş mi diye başucumdaki çekmeceye bakardım. Ama sihirli kalem filan olmazdı.

Bir gün özenerek giydiğim ayakkabılarıma yoldaki çöpler değmesin, kirlenmesin diye dikkatle yürürken ilerideki çöp yığınını karıştıran benim yaşlarımda bir kız çocuğu gördüm. Akşam babam eve dönünce bunu ona anlattım. Neden o kızı okulumda hiç görmediğimi sordum. Babam da dedi ki bizim ülkemizde herkes kız çocuklarını okula göndermiyor. Ve bazı çocukların da fakir ailelerine destek olması için çalışması gerekiyor. O çocuklar çöplerin arasında bulduklarını satacaklar. Eğer okula giderlerse aileleri aç kalır.

Okul benim en sevdiğim yerdi. Ama o güne kadar okula gidebildiğim için ne kadar şanslı olduğumu hiç fark etmemiştim. O gece yatmadan önce yiyecek bulamayan aileleri düşündüm. Ve okula gidemeyen o kızı. O zaman bir kez daha anladım ki eğer sihirli bir kalemim olsaydı onu daha iyi bir dünya çizmek için kullanırdım.

O dünyadan önce savaşları, fakirliği ve açlığı silerdim. Sonra birbiriyle eşit ve özgür kızlar ve oğlanlar çizerdim oraya.

O günden sonra her gece sihirli bir kalem dilemek yerine her gün okula gidip daha sıkı çalışmaya başladım. Doktor olup hayat kurtarmaya karar verdim.”

Hikayemize burada bir ara verelim. Çünkü böyle hikaye gibi anlatınca bazen inandırıcılığı azalıyor. Size o küçük kızı göstereyim mi?

Doktor olmak istiyor. Ne kadar masum bir dilek. Peki niye ağlıyor?

Çünkü onun yaşadığı yerde kızların okula gitmesi engellenmiş.

Radyo Anonsu: “15 Ocak’tan itibaren kızlar okula gitmeyecektir. Aksi takdirde sorumluluk okula aittir.”

O kız işte bu yüzden ağlıyor. 2009’da radyodan yapılan bu anonstan önce bile zaten pek çok okula saldırı olmuş. 14 Ocak gecesi belki yeni bir anons yapılır ve kızların okula gitmesine izin verilir diye bir ümit radyoya kulak veriyor babası. Bu küçük kız o gece yatmadan önce sihirli filan değil, artık sıradan bir kalem diliyor sadece.

Ertesi sabah yasağa rağmen o kalemin peşinde koşmaya karar veriyor. Önlüğünü giymeden gizlice okula gitmeye devam ediyor. Ama herkes onun kadar cesur değil. 10 öğrenciden sadece 3’ü okula gitmeye devam ediyor. Küçük kızın aklındaki soru şu: “Nasıl olur da bir kaç adam yüzünden çocuklar okula gidemez?” Eğer bunu daha çok kişiye duyurabilirsem belki bunu değiştirebilirim diye düşünüyor. Her gece dilediği o sihirli kalemin aslında zaten elinde olduğunu fark ediyor.

Eğer yazarsa o kalem sihirli olacaktır.

Hele bir de teknolojik bir kalem kullanırsa işte o zaman sihrin gücü artar. Bu yüzden sadece yazmaz bu küçük kız, yazılarını İnternette bloglarda yayınlamaya başlar. Okula gitmeye korkan kızlara sesini duyurmaya çalışır. Önce kendi ülkesinde sonra dünyanın farklı köşelerinde bu ses duyulmaya başlar. Bir gazete onun kalemini kendi kamerasıyla destekler ve eğitim için verdiği bu mücadelesini mini bir belgesel yapıp YouTube’a koyar.

İşte 13 dakikalık bu video o kızın hayatını değiştirir. Ve neredeyse dünyasını…

Çünkü kızları okula göndermek istemeyen o zihniyet de aynı videoyu izlemiştir. Bir gün o okula giderken bindiği aracı iki kişi durdurur ve içlerinden biri “Kim bu Malala?” diye sorar. Gizlice okula gitmeye çalışan o küçük kızın adı Malala’dır. Belki pek çoğunuz ilk kez duyuyor bu ismi. Dünyaca ünlü bir girişimci ya da bir bilim insanı değil.

Hakkında “Kim ulan bu Elon Musk?” ya da “Kimdi bu Stephen Hawking?” diye bir video yapmaya değer görünürde hiç bir özelliği olmayan bir çocuk. Sadece okula gitmeye çalışan ve başkalarının da gitmesini dileyen 11 yaşında küçük bir kız. 13 dakikalık bir videoda okula gidemeyenlere ağladığı için, bu derdini yazdığı için, sesini duyurduğu için onu arıyorlar. “Kim bu Malala?” Sonra 3 kurşun. Ve karanlık.

Kaderin cilvesine bakın ki tam bu olay olduğunda pediyatrik travma konusunda dünyanın en iyi doktorlarından biri de onun ülkesinde, Pakistan’daymış. Kadın bir doktor. Tıpkı kendisinin de olmak istediği gibi. Ama artık şakağına isabet eden bir kurşun var. Hızla yapılan müdehaleler sonucu, ölümüne neredeyse kesin gözüyle bakılan Malala, 1 hafta komada kaldıktan sonra uyanmış. Neler olduğunu anlamaya çalışmış. O sihirli bir kalem dilerken neden birilerinin o dileği yok etmek istemesini.

Şakağındaki o kurşunun bir sebebi var. Kurşun kalem kullanmayı bilmeyenler attı o kurşunu. Bilmeyenler; bilenlerden, bilmek isteyenlerden çok korkarlar. Bilgiden korkarlar. Adaletten, özgürlükten, değişmekten… Bu erdemleri kazandıracak bir eğitimden öldüresiye korkarlar.

O kadar korkarlar ki Benazir Butto’yu 1988’de dünyanın ilk müslüman kadın başbakanı seçen bir ülkeyi yavaş yavaş gerer, (2007’de Benazir Butto bir suikaste kurban gitti) yavaş yavaş geriletir ve en sonunda 2009’da kızların okula gitmesini yasaklayacak bir hale getirir. Buna karşı mı çıktın? O zaman kimmiş o karşı çıkan? Kim bu Malala?

“I am Malala”

Bu kitabı yazan kişi Malala. Sayenizde kalemini sihirli hale getirmeyi başardı. Susturmaya çalıştıkları çocuğun sesi artık her zamankinden daha güçlü. 17 yaşında Nobel Barış Ödülü aldı.

Malala’nın dileği iyi bir eğitim alıp, doktor olup hayat kurtarmaktı. O şimdi daha fazla hayat kurtarabilmek için doktorlara da öğrencilere de öğretmenlere de yardımcı olmaya karar vermiş. Geçtiğimiz yaz üniversiteye başladı. Felsefe, politika ve ekonomi eğitimi alıyor. Dünyanın ilk müslüman kadın başbakanını seçen Pakistan’ın en genç başbakanı olmak istiyor. Yani tüm ülkenin doktoru olmak. Çünkü onun sözleriyle:

“Bir çocuk, bir öğretmen, bir kitap ve bir kalem dünyayı değiştirebilir.”

Bu 23 Nisan’da biz dünya çocuklarına da armağan ettiğimiz bayramımızı tabiki yine büyük bir coşkuyla kutlayacağız. Ama bu kez dünya çapında 60 milyona yakın okula gidemeyen, kalem tutamayan o çocukları da hatırlayacağız. Kalem tuttuğunu zanneden çocuklarımıza, kalemlerini nasıl sihirli hale getirebileceklerini göstereceğiz. Malala’nın babasının dediği gibi onlara uçmaları için verilen kanatları kesmeye kalkmayacağız. Onlara sadece teknolojik oyuncaklar, tabletler vermenin eğitim olmadığını anlayacağız. Tasarlamaya, üretmeye, yazmaya, çizmeye heveslendireceğiz. Bilime ve sanata…

Bu 23 Nisan’da sadece koltuklarımızı değil, zihinlerimizi ve kalplerimizi de çocuklarla dolduracağız. Sihirli bir kalem dilersek onu buluruz.

Yeterince güçlü istersek olur.

“Her çocuk, siyah ya da beyaz, hristiyan ya da müslüman, okula gidecek. İnşallah.”

Videodaki kitaplar:
https://www.goodreads.com/book/show/17851885-i-am-malala
https://www.goodreads.com/book/show/31932921-malala-s-magic-pencil

“23 Nisan’da sihirli bir kalem diliyorum” için 10 yanıt

Kızın mücadelesi göz yaşartıcı gerçekten. Nobel ödülünü almasının çok anlamlı olduğunu düşünmüyorum. Aslında Nobel’in anlamlı olduğuna inancım yok. “Barış için savaş” diye Obama ödülünü alırken yaptığı savaş yine Müslüman ülkelerde Müslüman canı almaktan başka bir şey değildi.

Hülâsa; Nobel’i veren, Pakistan’ı ilk Müslüman kadın başbakan seçen ülke konumunda alıp karanlığa sürükleyen ve belgeseli hazırlayan (The New York Times) kaynağın aynı kaynak olduğunu düşünerek, bu şartlar altında daha bir çok “I’m the Malala” hikayesi okuyacağımızı düşünüyorum.

Sizin gibi donanımlı birinin, bir kez olsun Atatürk’ü anmamasını yakıştıramadım Barış Bey. Benim çok değer verdiğim, takip ettiğim biriydiniz. Belki art niyetli değilsinizdir fakat özellikle gençler tarafından çok takip edilen biri olarak bu konuya çok daha fazla dikkat etmeniz gerekirdi.
Bizim en büyük gücümüz Atatürk ve onun emanetleridir. Özellikle yeni nesile Atatürk’ü çok doğru aktarmamız gerekir ki geleceğimiz de geçmişimiz kadar parlak olsun.
Belki bir videoda adının geçip geçmemesi çok önemli olmayabilir önemli olan kalbimizdeki yeridir ve sizin kalbinizde yeri çok yukarılarda olabilir. Ama bir iki video derken Atatürk’ün adının anılmamasının kanıksanması çok üzücü.

Lutfen sarkilarin adini soylermisin?
SARKI
SARKI
SARKI
SARKI
SARKI
SARKI
SARKI
SARKI
SARKI
SARKI
SARKI
SARKI
SARKI

YouTuber’ların telif haklarını ödeyerek kullandıkları müzik kütüphanelerine aboneyim. Bunlardan alarak kullandığım müzikler internetteki başka kaynaklarda bulunamıyor. Yani YouTube kanallarına özel müzik üretimi yapıyorlar. Dolayısıyla kaynak/link veremiyorum. Telif haklarına sahip olduğum için yıl sonunda hepsini içeren özel bir video olarak yayınlıyorum. Örneğin: Karışık Kaset 2017 https://www.youtube.com/watch?v=gZdJ70cDvbA

Resmi olarak son çocuk bayramımdı bu bayram. gerçekten derinden etkiledi aynı yaşta olduğumuz halde o büyük işler yapmış elindeki imkanların cogumuzdan az olmasına rağmen. ama çoğumuzun imkani daha çok ve çoğumuz bunları kullanmiyoruz umursamiyoruz Atatürk bu bayramı biz çocuklara armağan etti ve geleceği biz gençlere… imkanlarımızı kullanıp daha iyi bir gelecek için çalismaliyiz
resmî olarak son çocuk bayramim ama dilerim içimdeki çocuk her yıl kutlar bu bayramı. Dilerim ger çocuğun sihirli bir kalem iseyen hayalleri ve bu kalemi tutacak yüreği olur…
““Bir çocuk, bir öğretmen, bir kitap ve bir kalem dünyayı değiştirebilir.””

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir