4’33”
4 dakika 33 saniyelik sessizliğimin bir anlamı var. Videonun sonunda açıklayacağım. Farklı türden bir müzik icra ettim. Size sessizliğin sesini dinlettim. Beyaz bir gürültü gibi, boşluğun sesini. Beyaz boşluğun.
Müziği müzik yapan notalar kadar, onların arasındaki bu boşluklardır. Bir an coşkuyla dinlediğiniz müzik başka bir anda yavaşlar ve bazen tamamen durur. Bir süreliğine sessizliğin sesini dinletir size. Sonra tekrar yükselir. Az önce yaşadığınız sessizlik anı, şimdi dinlediğiniz melodiyi daha iyi duymanızı sağlar.
“Her sözcük sessizlik ve hiçlik üzerinde gereksiz bir leke gibi” diyerek daha da ileri gider Samuel Beckett. Sözcükler üretmekten, konuşmaktan vazgeçemeyiz ama günlük konuşmalarımız sırasında bile zaman zaman durmak zorundayızdır. Küçük düşünme boşlukları oluştururuz kendimize. Ya da oluşturamayız ve o boşlukları bile “eee, hımm, şeyyy” gibi kelimelerle doldurmaya çalışırız. Ne de olsa eğitim sistemimizde bile “boşlukları doldurun” diye bir soru tipi var. Lütfen, gördüğünüz her boşluğu doldurmayın.
Konuşurken tüm boşlukları doldurursanız ne olacağını göstermek için bir örnek vereyim size. Bir stand-up komedyen hayal edin. Komik bir fıkra anlatıyor. Ama hiç ara vermeden, durmadan…
Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?” “Hiç” demiş Hoca, “hiç kimseyim.” Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş: “Sen kimsin?” “Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara. “Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasreddin Hoca. “Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam… “Daha sonra?..” diye üstelemiş Hoca. “Vezir” demiş adam. “Daha daha sonra ne olacaksın?” “Bir ihtimal sadrazam olabilirim.” “Peki ondan sonra?” Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş: “Hiç.” “Daha niye kabarıyorsun be adam, ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: ‘hiçlik makamı’nda!” Ne kadar komik değil mi? Hoca bu! Hem güldürüyor, hem düşündürüyor.
Aynı fıkrayı her virgülde, her noktada durarak yani beyaz boşluklarla anlattığınızda gerçek anlamı ortaya çıkar. Duraklama anlarına, o anlardaki sessizliğe, sessizlikte ne düşündüğünüze odaklandığınızda bunu siz de fark edeceksiniz.
Tasarımda beyaz boşluk, boş alanlar bir çeşit “görsel sessizlik”tir. Acemiler veya tasarıma mesafeli olanlar veya hayatları boyunca boşlukları doldurarak problem çözenler bu beyaz boşluklara dayanamaz. Oraları, israf edilmiş alanlar olarak görürler. “E buralar boş kalmış, buralara ne koysak acaba?” Hiç bir şey! Hiç bir şey koymayalım. Hiçlikle bir şeyler anlatalım. Susarak konuşalım. Olmaz mı?
Tasarımcılar bu konudan o kadar muzdarip ki dertlerini anlatabilmek için bir kitap bile yazdılar: “White Space is not your Enemy – Beyaz boşluk düşmanınız değildir”. Bırakın düşman olmayı belki de en iyi dostunuzdur. Mesela bu boşlukları logo tasarımında kullanarak bir anlam yükleyebilirsiniz. Bunun en meşhur örneği Fedex logosudur. E ve x harflerinin arasındaki boşluk sağı gösteren bir ok işaretidir.
Boşluklara anlam yükleyen başka logolar da var elbette. Ama bunların içinde benim en büyük favorim Ying Yang sembolü. Her şey iki kutuplu. Varlık ve yokluk. Siyah doluluk ve beyaz boşluk.
Sizce ürünlerinin tasarımıyla meşhur Apple, web sitesinin beyaz boşluklarını dolduracak görsel malzemeye sahip değil mi? Telefonun ne kadar ince ve güzel olduğunu etrafındaki beyaz boşluklar sayesinde daha iyi görüyoruz. Bir örnek de beyaz boşluk içine beyaz konulur mu diyenlere gelsin.
Chanel markası güzel bir insan yüzünü bembeyaz bir boşlukla dengelerken dikkatleri nereye çekiyor sizce?
Ya da dünyanın en sessiz çim biçme makinesini, beyaz bir boşluğun ortasındaki yeşil çimenleri andıran kısık ses dalgalarını biçip sessizleştirirken göstermekten daha iyi ne vurgulayabilir?
Gazetenizin sayfalarını çevirirken şöyle bir mizanpaj tasarımı görürseniz okumak istemez misiniz? Aradaki büyük, beyaz farkı görebiliyor musunuz? Sizce de bu boşluk bize pek çok şey anlatmıyor mu?
Eğer tüm boşlukları doldurmaya çalışırsanız ortaya şöyle bir tasarım çıkabilir.
Bu arada “beyaz boşluk” diyoruz ama bunun mutlaka beyaz olması gerekmiyor. Boş olması gerekiyor. Bu boşluk çektiğiniz fotoğrafta da olabilir. Boşluklar oluşturun ki görsel olarak anlattığınız hikayedeki ana karakterler biraz nefes alsın. Fotoğrafa ya da tasarıma bakanlar da onları daha rahat görsün.
Müzikte sessizliğin bir işareti var. En az melodiyi oluşturan nota kadar, sessizliği oluşturan bu işaret de müziğin bir parçası. Bunu çok ileriye götüren müzisyenler var. Mesela John Cage. Sayfanın başında gördüğünüz notalar 4’33’ adlı meşhur eserinin notaları. Videonun da başında icra etmiştim. Sanatçı tarafından 1952 yılında bestelenmiş, üç bölümden oluşan bir müzik yapıtı. Herhangi bir enstrüman veya enstrüman grubuyla icra edilebilir. Müzisyenlerin yapması gereken tek şey üç bölüm boyunca enstrümanlarını hiç çalmamak. Dört dakika otuz üç saniyelik sessizlik. Oldukça tartışmalı bir sanat yapıtı ama bizi düşündürdüğü kesin. Zaten sanatçı da eserinin başarılı olduğunu düşündüğünden olsa gerek 10 yıl sonra ikincisini yapmış. Ondan etkilenen bir başka sanatçı “Sessizlik” için bir albüm yapmış, bunu iTunes’dan satın alıp dinleyebilirsiniz. Albümde çeşitli uzunluklarda sessizlikler var.
Bu sessizliğin anlamı ne? John Cage’e göre aslında bu bir sessizlik değil. Müziksiz geçen o süre boyunca etraftaki boşluğun sesine kulak veriyoruz ve aslında onun da bir sesi, bir müziği var.
Söz gümüşse sükut altındır. Sessizliğin sesindeki beyaz boşluktan, hiçlikten hiç korkmayın.
“Sessizliğin sesindeki beyaz boşluk” için 2 yanıt
Fon ne kadar flu olursa nesne o kadar net olur(diye düşündüm)
Massimo Vignelli’nin Helvetica’da söylediği bi söz vardı. İyi tasarımcı harf boşluklarına dikkat eder. Bu boşluk arayışı oradan geliyor dimi? https://www.youtube.com/watch?v=9g3Ogtgleyg