Neden 8K video yaptın? Biz 720p bile izleyemiyoruz! Son yayınladığım 3 bölümlük video serisiyle ilgili gerek videonun altındaki yorumlardan ve gerekse sosyal medyadan en çok aldığım tepki bu ve benzerleri oldu. Ben yavaş yavaş haftasonu Pazar günü yayınlayacağım “Zinciri Kırma” videosunu hazırlamaya çalışırken bir yandan da bu yorumlar ardı arkası kesilmeden gelmeye devam etti. O yüzden ben de bir açıklama yapma ihtiyacı hissettim. Araya böyle bir videoyu hiç aklımda, planlarımda yokken yapıp koyuyorum şimdi. Bazı kısımlarda teknik açıklamalara gireceğim, bu kısımlar video içerik üreticisi olmaya çalışan arkadaşların ilgisini çekebilir ama bence bunun dışında konunun herkesi ilgilendiren sosyolojik bir boyutu var, ona da değineceğim.
Önce kişisel hikayemden bahsedeyim biraz size… Beni tanıyanlar kameralara ve genel olarak yayıncılık teknolojilerine ne kadar meraklı olduğumu bilirler. Basılı ve görüntülü yayıncılık konularında yaygın olarak kullanılan Photoshop, After Effects, Premiere Pro gibi yazılımları üreten Adobe’de 6,5 yıl boyunca bu yazılımların tanıtımlarını yaptım. Sadece Türkiye’nin en büyük yayıncı kuruluşlarıyla değil, ABD’den CNN, İngiltere’den BBC ve Japonya’dan NHK gibi organizasyonlarda bu yazılımların eğitimlerini verdim ya da orada verilen eğitimlere katıldım. Dolayısıyla 4K, 8K gibi teknolojileri de yakından takip etme fırsatı buldum. Bakın sizlere yaklaşık 4 yıl kadar önce çektiğim ve 3,5 yıl kadar önce yine bu kanalda yayımladığım Japonya vlogumdan bir parça göstereyim.
Anlayacağınız 4 yıl önce 4K video yapmaya başladığım zaman da benzer tepkileri almıştım. Oysa Japonya’daki NHK televizyonunda 8K çekim yapabilen kameralar 2002 yılından beri kullanılıyor. 80 kg ağırlıktaki bu kameralar, yıllar içerisinde yapılan iyileştirmelerle, geliştirmelerle 2013’te 2 kg ağırlığa kadar düşürülmüş. Evet o yıllarda bunlar sadece prototip olarak üretilmiş ve kısıtlı bir alanda test yayınları dışında fazla bir şey yapılmamış ama yine de gündemlerinde var. Nitekim son yaptığım Güney Kore videosunda da belirttiğim gibi gelecek yıl Tokyo’da yapılacak olimpiyatları 8K olarak yayına verecekler.
Kişisel hikayeme devam edeyim. 2013’e kadar sadece dergilerde fotoğraflarını gördüğüm 8K kameralarla ilk kez 2 yıl önce New York’taki YouTube stüdyolarında çalışma fırsatı yakaladım. Artık bu kameraların boyutları ve fiyatları küçülmeye başladığı için sadece çok büyük TV kanalları değil, prodüksiyon firmaları ve stüdyolar da satın almaya başlamıştı. Yine de yaklaşık 70-100.000 dolarlık bir fiyat etiketinden söz ettiğimiz için onu ancak YouTube’un desteğiyle stüdyo ortamında kullanabilmiştim. Scarecrow ya da Korkuluk adlı o kısa film projesini de kanalımı yakından takip edenler hatırlayacaktır. O projenin dış çekimler hariç yaklaşık yarısı stüdyo ortamında, yeşil perdede ve 8K olarak çekildi. Fakat YouTube’un 8K format desteği o zamanlar henüz çok yaygınlaşmadığı için sadece 4K olarak yayına vermiştim. Ve projenin 8K olarak çekildiğini duyurma ihtiyacı bile hissetmemiştim.
Gelelim bu yıla. Geçen Pazar yayınladığım Güney Kore projesine. Uzun zamandır istediğim 8K standardına geçiş için mükemmel bir fırsattı bu. Ya da kamera, aksesuarlar ve bilgisayara harcamak zorunda kalacağım para için kendime söylediğim bir bahane 🙂 Evet itiraf ediyorum, teknolojik cihazlara karşı gardım biraz düşük. Geziye gitmeden önce tüm video üretim altyapımı yenilemeye karar verdim. Bilenler bilir, bu tür şeylerde hiç hesapta olmayan şeyleri bile değiştirmek zorunda kalırsınız. Yeni bir standart için yeni gereksinimler doğar. Örneğin sahip olduğunuz basit bir HDMI kablo bile işe yaramaz hale gelir. Çekilen görüntüler çok daha fazla yer kaplayacağı için yeni hafıza kartları, sabit diskler, onları yedeklemek için ikinci ve üçüncü diskleri de almak gerekir. Nitekim öyle de oldu. Şu gördüğünüz 256 GB’lık kartla sadece 30 dakika çekim yapabiliyorsunuz ve bu bir CFAST kart. Sadece bu kartın bütçesiyle küçük bir kamera alınabilir. Üstelik sadece 30 dakika çekim yapılabildiği için bir tane de yetmiyor. Pazar günü izlediğiniz toplam 40 dakikalık görüntü için terabaytlarca çekim yapmak gerekiyor. Başta da söylediğim gibi tüm bunları anlatmak gibi bir niyetim yoktu. Çünkü bazılarına saçma gelebilecek bu harcamalar ya da girdiğim bunca zahmet benim gönüllü olarak yaptığım bir şey. Kimse bana niye 8K video çekmiyorsun diye bir soru sormadı bugüne kadar. İşte bütün mesele de bu zaten… 2002 yılında 80 kiloluk bir 8K kamera geliştirmeden önce Japonlara da kimse niye böyle bir kamera yapmadınız diye sormuyordu. Ama onlar yaptılar.
Şimdi şunu bir düşünmenizi istiyorum. Hadi 2002’yi bir kenara bırakalım 2013’ten beri dünyada 8K kamera satılıyor. 2016’dan beri YouTube’a bu 8K çözünürlüğündeki görüntüler yüklenebiliyor. 2018’ten beri tüm dünyada 8K TV’ler satılıyor. Ve ben 2019’un sonunda büyük bir hevesle bu standartta video hazırlayıp yayına veriyorum. En çok aldığım tepki, videonun içeriğinden bile daha çok konuşulan şey biz bunu ancak 720p izleyebiliyoruz. Bunu bilmediğimi mi sanıyorsunuz arkadaşlar. Evet şu anda bu standart sadece Türkiye’de değil tüm dünyada yeni yeni gelişiyor. Henüz yaygınlaşmadı. İnternet altyapısı yeterli değil. Tüm bu sorunların farkındayım. Yayınladığım videoyu 8K olarak izleyenler toplam izleyici kitlemin binde biri bile olmayacak belki de. Ama tüm bunları bile bile yine de tüm o yatırımları yaptım, tüm o zahmetlere girdim. Çünkü kimse benden bunu beklemese bile kendime koyduğum bazı standartlar var. Yerimde saymak istemiyorum. Kendi kanalıma da onu izleyen sizlere de değer veriyorum ve hem teknik anlamda hem de içerik anlamında onu sürekli geliştirmeye çalışıyorum.
Hani dedim ya teknik anlamda bu konularla uzun yıllar ilgilendim diye. Çözünürlükle ilgili size şöyle bir bilgi vermek istiyorum. 8K ya da herhangi bir başka çözünürlük tek başına bir kalite göstergesi değildir. Bir videoyu izlerken farkında olun ya da olmayın daha pek çok kriter onun kalitesini belirler. Kullanılan renk uzayından tutun, ışıklandırma, ses gibi anlaşılması kolay özelliklerden asla bilemeyeceğiniz codec, bitrate gibi teknik özelliklere kadar… Tüm bu kriterlerde özenle hazırlanmış, bitrate’i yüksek 1080p’lik bir DVD, kötü hazırlanmış ve düşük bitrate’li bir 4K Blu-Ray diskten daha kaliteli olabilir. Ben videolarımı bir yandan daha yüksek çözünürlüklü olarak hazırlamaya çalışırken bir yandan bu konularda da iş akışlarımı geliştiriyorum. Mesela YouTube’a 8K çözünürlüğünde video yüklediğinizde bunun altındaki diğer standartlarda da video kalitesinin arttığını test ettim. Yani bugün cep telefonunuzdan sadece 720p izliyor olsanız bile o video kaynak olarak benim YouTube’a yüklediğim 80 GB’lık 8K master dosyayı kullandığı için dönüşümün sonucunda daha kaliteli görüntü elde ediliyor.
Öte yandan sadece 8K değil tüm çözünürlüklerde görüntü kalitesini hissedilir biçimde değiştiren “yüksek dinamik aralığı”nda yani HDR videolar da üretmek istiyorum. Bunun için sadece ekipman ve dolayısıyla maddi yatırım yapmak da yetmiyor. Yeni konular ve standartlar olduğu için eğitimler almak, testler yapmak, zaman harcamak gerekiyor. Ama kaliteyi etkileyen tüm bu faktörleri saymak bile gördüğünüz gibi epeyce bir zaman aldığı için görüntülü yayıncıların da kullanmayı tercih ettiği 8K kısaltmasını söyleyip geçmeyi tercih ettim. 2020’li yıllara girerken hayatımda yaptığım değişikliklerden sadece biriydi. Dosya boyutları, yükleme süreleri gibi tüm kısıtlayıcı şartlara rağmen her videomda olamasa bile bazı videolarımı bu standartta yüklemeye devam edeceğim, şimdiden söylemiş olayım. Bu arada bu videoyu da 8K yükledim ama kısıtlayıcı konulardan biri de YouTube’un 8K dönüşümü bazen 48 saatten uzun sürebiliyor.
Gelelim işin sosyolojik boyutuna. Yorumlarda gelen “biz bunu izleyemeyeceğiz neden yüklüyorsun ki” sorularına. Eğer benzer bir yorum yaptıysanız lütfen sizi suçladığımı düşünmeyin. İtiraf edeyim sizin yaşınızda ve yerinizde ben olsam muhtemelen ben de aynı yorumu yapardım. Sosyal medyanın nedense insanı yorum yapma konusunda zorlayıcı bir tarafı var. Fakat şimdiki aklımla başka türlü düşünmeyi tercih ediyorum. İzleyici kitlemin çoğunluğunun yaşadığı Türkiye’de profesyonel TV yayıncılarının 8K standardı konusunda ne gibi çalışmalar yaptığını bilmiyorum. Ama günümüzde sıradan bir içerik üreticisinin bile kendi imkanlarını biraz zorlayarak birkaç yıl öncesine kadar kameralarını bile dergilerden gördüğü bir standartta yayıncılık yapabilmesinin siz izleyicilerini başka konularda teşvik edeceğini düşünüyorum. Mesele 8K meselesi değil arkadaşlar. Mesele her daim, hangi imkanların varsa onları en iyi şekilde değerlendirebilme meselesi.
“Biz 720p izleyebiliyoruz neden 8K içerik yayınlıyorsun, biz istemezük” dersek bir videonun altına yorum yapmış olmakla kalmayız. Bu tür bir bakış açısı aynı zamanda bizim hayattaki olaylar karşısındaki duruşumuzu belirler ve bu duruş bulaşıcıdır. Bugün öğrenciyken yaptığımız böyle bir yorum, yarın bir medya kuruluşunda ya da bir kamera üreticisi şirkette yönetici olduğumuzda “ya ne gerek var ki zaten kimse izlemeyecek” yorumlarının tohumlarını eker içimize. O yüzden hangi yaşta olursak olalım kimsenin bize bir şey demesine gerek kalmadan kendi standartlarımızı belirleyelim. Hayat boyu hep o standartları yükseltmek için çaba sarf edelim.
“Neden 8K video yaptın? Biz 720p bile izleyemiyoruz!” için 11 yanıt
Merhabalar Barış Özcan. Haftaya ki videoda Türkiye’nin isim verdiği yıldız ve ötegezegen hakkında bir video yapabilir misiniz? Çoğu kişinin aklında ki sorulara da yanıt vermiş olursunuz. Teşekkürler.
Merhabalar Barış Özcan. Haftaya ki videoda Türkiye’nin isim verdiği yıldız ve ötegezegen hakkında bir video yapabilir misiniz? Böylece çoğu kişinin aklında oluşan sorulara yanıt vermiş olursunuz. Teşekkürler.
Merhaba Barış Abi, yıllardır takipcinim ve bu videoyu da izledikten sonra iyice aklıma takılmaya başladı. Acaba önerebileceğin bir fotoshop ( hem video hem fotoğraf için. Aslında videolarıma efekt ekleme maksadına hizmet edebilecek) pogram önerebilir misin acaba? Başlangıç seviyesi olduğumu belirtmeme gerek yok sanırım :)) Çok selamlar İstanbul’dan
Sen “fotoshop” demişsin ama aynı anda video dan da bahisetmişsin, aslında bu iki olay temel olarak aynı mantığa sahip olsa da her ikisi üzerinde de aynı anda uğraşılmıyor. Genellikle fotoğrafları “Adobe Photoshop” gibi programlarda [temel düzeyin biraz üstü ama kavraması kolay(üstüne tanımam)]. Videolar için ise temel olarak “camtasia studio” gibi programlar; kullanacağın yere göre ise orta ve iler sayılacak “Adobe Premier Pro ve Adobe After Efekt” gibi programlari tercih edebilirsin. Bu ikisini – fotoğraf,video- önce ayrı ayrı sonra da bütün halinde kullanabilirsin. Umarım yardımım dokunmuştur 🙂
Barış bey bende 8K ile ilgileniyorum, render için tavsiye edeceğim bir codec pack mevcut, Cinegy firmasına ait Daniel2 eklentisi oldukça hızlı ve kaliteli sonuç veriyor tavsiye ederim.
abi eğitim derslerimizde tüm meselenin eğitim felsefesine göre şekillendiğini öğrenmiştik; siz videolarınızda bir şeyler öğretmekle kalmıyor işin felsefesini de bize sunuyorsunuz, ilginiz, çabanız ve tüm her şey için teşekkür ederiz.
90 günde 12 kitap videosunda “Unutmayın bu yaz için hazırlanmış özel bir kitap listesi. Kendinizi çok zorlamadan keyifle okuyabileceğiniz ya da dinleyebileceğiniz kitaplar.” şeklinde bir ifade geçiyor. bu kısıtlamanın olmadığı -belki zorlayıcı- daha geniş listelere yer vermenizi rica ediyor, kitap-film-dizi (…) önerilerinizi ve zinciri kırma videonuzu merakla bekliyoruz.
Beni düşündüren 8k olması değil 8k çeken cihazın ne olduğu aydınlatırsanız sevinirim.
Keyifli 21 Aralıklar dilerim.
Merhaba,
Cihazın ne olduğunu öğrenebildiniz mi? Ben de merak ediyorum.
Videoyla pek alakalı değil ama yeni başlayanlar için fiyat performans açısından hem video çekmekte gemde fotoğraf çekmekte bir kamera önerebilir misiniz?
8k videoları çekmek için kullandığınız kamera ile ilgili biraz bilgi verebilir misiniz? Bazı kişiler sizin videolarınızı 4k çekip yapay zeka desteği ile 8k ya yükseltiğinizi sanıyor, maalesef ben de onlara cevap niteliğinde kesin bir bilgi veremiyorum.
keyifli yıllar.
videolarınızın tekrardan 8k olması dileği ile.