Avustralya yanıyor. Yangınlar bölge bölge, aylardır devam ediyor.
Avustralya merkezli bir haber ajansı şu haberi 26 Haziran 2019’da geçti. Avustralya’da yangın sezonunun beklenenden daha önce başladığını yazıyor haberde. Ayrıntılarını incelediğimizde bilim insanlarının 2008 yılından beri kuraklığın giderek arttığını ve yağışların azaldığını, dolayısıyla bu yılki yangınların her zamankinden daha şiddetli geçebileceğini söylediklerini görüyoruz.
Aradan 7 ay geçti ve yangın her zamankinden daha şiddetli bir şekilde geçiyor.
6 farklı noktada yangınlar hala kırmızı alarm seviyesinde. Çıkan duman o kadar kalın ve yoğun ki uzaydan bile görülebiliyor. Bu dumanlar pasifik okyanusunu aşıp binlerce kilometre ötedeki Güney Amerika’nın havasını kirletmeye başladı. Şimdiye kadar en az 30 kişi öldü ve Sydney Üniversitesi’nden bilim insanlarının yaptığı bir tahmine göre yangınlardan 1 milyara yakın hayvan etkilendi. 18.6 milyon hektar alan yandı.
Bu ne kadar büyük bir alan biliyor musunuz? Harita üzerinde Türkiye’nin en büyük 6 kentini alın. Aralarına bir çizgi çekin. Ortaya çıkan şeklin içinde kalan her yerin yandığını düşünün. Böylesine büyük bir olaydan söz ediyoruz.
Dünyanın pek çok yerinde bu tür orman yangınları görülebiliyor. Aslına bakarsanız Avustralya’da bu düzenli olarak gerçekleştiği için “orman ve çalılık yangını sezonu”ndan söz ediyoruz. Ancak modern dünya böylesi büyüklükteki bir yangını ilk kez görüyor. Kanada ve Sibirya’da da çok büyük yangınlar meydana geliyor, fakat bu yangın insanların ve hayvanların yaşadığı bölgelerde meydana geldiği için etkisini çok daha derinden hissediliyor.
Etkisini biraz daha net görmeye çalışalım şimdi de. Hani dumanlar Güney Amerika’nın havasını kirletiyor demiştik ya. Uydu verilerine göre bu dumanlar Pasifik Okyanusu’ndan sonra Atlas Okyanusu’nu da aşıp Afrika’nın güney kıyılarına ulaştı. Tabi orada durmadı, yoluna devam etti ve Hint Okyanusu’nu da aşıp tekrar Avustralya’ya geldi. 13 Ocak 2020’de çekilen bu uydu fotoğrafının sağ tarafında yani Avustralya’nın doğusunda devam eden yangınlardan çıkan dumanları, sol alt köşede de dünyada bir tur attıktan sonra yine oraya gelen dumanları aynı anda görebiliyoruz.
Yani sorun lokal değil. Global. Peki ya sorunun sebebi? Sebep de global. Ama sadece global iklim değişikliği deyip çıkamayız işin içinden. Yetkililerin şu ana kadar sıraladığı sebepler arasında rekor seviyede sıcaklıklar, yağışların azalmasına bağlı oluşan kuraklık, şiddetli rüzgarlar, şimşekler, kundakçılık, kazalar vs. diye devam eden bir liste var. Benim özellikle dikkatimi çeken şey Avustralya meteoroloji bürosunun iklim verileri oldu.
Kıtanın iklimini belirleyen en önemli faktörler onu çevreleyen okyanuslarla ilişkili. Özellikle de Hint Okyanusuyla. Bu okyanusta büyük bir tahterevalli olduğunu düşünün. Bir tarafı sıcak, diğer tarafı soğuk. 3-5 yılda bir bu tahterevallinin ucundaki sıcak soğuk değerleri rüzgarlar nedeniyle yer değiştiriyor. Su sıcaklıkları Avustralya kıyılarında yoğunlaşmaya başlayınca önce buharlaşma sonra da bulutlar oluşuyor ve yağmur yağıyor. Sonra tahterevalli tekrar harekete geçiyor ve sıcak sular da okyanusun diğer tarafına doğru geçiyor. Bu kez Avustralya kıyılarına gelen soğuk sular nedeniyle yağmur bulutları oluşmuyor ve kıtanın içlerinde bir kuraklık başlıyor.
Hint Okyanusu Dipolü adı verilen bu olay tamamen doğal. Yani iki kıta arasındaki bu tahterevalli oyunu yüzyıllardır devam ediyor. İki tarafın da su sıcaklıkları +/- 1 derece değişiyor. Aralarında bir denge hali söz konusu… idi… Bu yıla kadar. 2019’un sonlarına doğru su sıcaklığı derecesi farkı rekor bir düzeye geldi. Denge bozuldu.
Herkes Avustralya yangınlarıyla ilgili haberleri konuşuyor ama Hint Okyanusu Dipolünün iki kutuplu yapısı nedeniyle Afrika’da da çok şiddetli yağmurlar yağmaya, su baskınları oluşmaya başladı. Bazı bölgeler son 20 yılın en şiddetli yağışlarını görürken, bazı yerlerde de yıllık yağmur miktarının 3 katı dört gün içerisinde yağdı. Neyse ki artık tahterevalli aksi yönde hareket etmeye başladı. Yani 2020’nin ilerleyen aylarında Avustralya yangınlarının da Afrika yağmurlarının da şiddetini azaltması bekleniyor.
Dünyanın her yerinde böyle tahterevalliler, hassas teraziler var. Bazıları şiddetli soğukları ya da yağışları görünce hemen “hani global ısınma vardı?” diye soruyor. Bu lokal düşünmektir arkadaşlar. Bir olaya sadece bulunduğun bir zaman ve mekanla sınırlı etkilerine bakarak karar vermektir. Oysa bilim insanları çok farklı veri noktalarından yıllarca toplanan bilgileri işleyerek trendleri gözlemler. Çevre filozofu Timothy Morton hiper nesne adını verdiği bu kavramın ancak bu şekilde anlaşılabileceğini iddia ediyor. Bir plastik bardaktan kahvenizi içtiğinizde sadece siz ve bardağınız vardır. Lokal bakmak zorunda kalırsınız. Oysa tüm dünyada milyonlarca kişi plastik bardaktan kahvesini yudumlamakta ve bunların toplamının oluşturduğu hiper nesnenin dünyayla olan ilişkisi yüzyıllar sürmekte… İşte birilerinin de bu globallikte düşünmesi gerekiyor.
Peki biz ne yapabiliriz? Bu soruya yaşınıza ve konumunuza göre farklı yanıtlar verilebilir. Eğer gençseniz ve bir bilim insanı olmak istiyorsanız çalışma alanı olarak kendinize bu konuları seçebilirsiniz. Birilerinin dünyayla etkileşime giren bu hiper nesneleri çalışması, doğayı dinlemesi gerekiyor. Bunu yapmanın bir yolu da sivil toplum kuruluşlarında görev almaktır. Yeri gelmişken yakınlarda kaybettiğimiz Hayrettin Karaca’yı anmadan geçmeyelim. Yıllarca “Türkiye çöl olmasın” diye çalışmalar yapan TEMA Vakfının da kurucularından olan böyle toprak dedelere, ninelere ihtiyaç var. Daha da önemlisi toprağın, doğanın gençlere ihtiyacı var. Hayrettin Karaca’nın Yalova’da kurduğu Türkiye’nin ilk özel arboretumunu ilk fırsatta ziyaret etmenizi tavsiye ederim.
Eğer bunları yapamıyorsak en azından kendimize ve çevremize bir farkındalık kazandırmaya çalışabiliriz. Sosyal medyayı sadece felaket haberciliği ya da negatif tartışmalar için değil yapıcı mesajlar için değerlendirebiliriz.
Bunu daha da odaklı bir şekilde yapmak isterseniz daha önce de bu kanala sponsor olan Voteone web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Size ilk kez bahsettiğimde henüz beta aşamasında olan bu platform aradan geçen süre içerisinde kendisini geliştirdi ve mobil uygulamasını da çıkardı. Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek isteyen kişileri internet üzerinde buluşturmayı ve yapıcı çözümler üretebilmesini hedefliyor. Daha yaşanabilir bir dünya için fikirlerini paylaşabileceğin, çözüm önerilerini tartışabileceğin bir yer. Sadece çevre sorunları değil; savaşlar, insan hakları, temiz suya erişim, artan nüfus gibi onlarca konu arasından paylaşım yapabileceğin en az 3 misyonu seçiyorsun. Çevre filozofu Timothy Morton’un hiper nesne dediği kavramlar aslında bunlar. Seçtiğin misyonlarda yaptığın paylaşımlar yakın çevrende kendi seviyende olan üyeler arasında görünüyor ve belirli sürelerde oylanıyor. Bu oylarla bir çeşit online itibar kazanıyorsun. İtibarın arttıkça paylaşımlarının gücü ve etkisi de artıyor. Böylece sesini tüm dünyaya duyurma fırsatını yakalamış oluyorsun. Kullanımı tamamen ücretsiz olan bu platforma açıklamalar bölümünden vereceğim linklerle ulaşabilir, seçtiğin misyon ve temsil ettiğin değerlerle öne çıkabilir ve arkasında durduğun fikirlerin temsilcisi olabilirsin.
Başka ne yapılabilir? Bilim insanlarının seslerine kulak verilebilir. Avustralya çok güncel bir örnek. Çünkü araştırmacılar bugünlerin geleceğini ta 2008 yılında görmüşler. Videonun başında sözünü ettiğim rapor, 12 yıldır herkesin erişimine açık. 118. Sayfasında çalı yangınlarıyla ilgili aynen şu ifadeler var:
Son tahminler, yangın mevsimlerinin daha erken başlayacağını, daha geç biteceğini ve genellikle daha yoğun olacağını göstermektedir. Bu etki zamanla artacaktır, 2020’ye kadar doğrudan gözlemlenebilir hale gelecektir.
Bütün bu anlattıklarım size de tanıdık geldi mi? Bir tarafta dünyayı bekleyen tehlikeler konusunda bizleri yıllar öncesinden uyaran bilim insanları. Diğer tarafta bunları kulak ardı eden, önemsemeyen ve hatta alay edenler. Felaket filmleri de hep böyle başlamaz mı? Bazen düşünüyorum da… Avustralya’nın neden yandığını anlayıp anlatmak, bunlara karşı neden gereken önlemlerin etkili biçimde alınmadığını anlamaktan daha kolay geliyor.
“Avustralya neden yanıyor?” için 8 yanıt
Videonu izledim abi, eline sağlık fakat Avustralya’nın yanması konusunda bir konuyu atlamışsın, ben Melbourne de yasıyorum, istersen bir de itfaiyecilerin kesilen gelirlerini ve başbakana olan öfkelerini de bir araştır. Fazla yazamam burası federal bir ülke.
türkiye de görülür mü peki?
Hürmetler Barış abi.. Sizden DEVR-İ DAİMİ ile alakalı bir video bekliyoruz. Yakıt devrine son. Daima devreden bir enerji. Hani bunu hayvanların yediği şeylerin atıklarını tekrardan gübre olarak kullanıp tekrardan hayvanların yiyeceği şeyler meydana getirmek gibi. Bir zincir. Daima devreden…. İslam kaynaklarında bu bilgiler mevcut. Hatta bu devri daimi keşfedildiği zaman yakıta ihtiyacın kalmayacağı vs….
Barış Abi bizlere önerebileceğin bilim kitapları var mı? Uzay ve dünya hakkında bir çok şey öğrenmek istiyorum.
ABİ BENCE KAMPANYA BAŞLAT mr beast gibi HER 1TL 1 AĞAÇ OLABİLİR
Çok haklısınız hocam.
Abi selam sana kısa bir şey diyeceğim şimdi ben günlük en az 50 sayfa kitap okuyorum hatta bazen 100 sayfayı buluyo normalde kitabı hızlı okumam ama bir yandanda hızlı okumak istiyorum çünkü kütüpahaneye gidince bütün kitapları okumak istiyorum.Sizce hızlı ve anlaşılır şekilde nasıl kitap okurum.Teşekkürler
eline sağlık