Kategoriler
Teknoloji

Google Stadia oyun konsollarını bitirecek mi?

Oyun dünyasının geleceğine dair önemli bir duyuru yapıldı bu hafta. Google tarafından. Stadia adında bir servis tanıtıldı. Bu videoda sizlere hem bu servisten kısaca bahsetmek hem de bunun teknoloji trendleri açısından ne anlama geldiğini konuşmak istiyorum. Çünkü bu gelişmeler sadece oyunseverleri ilgilendirmiyor. Teknolojinin hayatımıza nasıl etki ettiğini ve dönüştürebildiğini de gösteriyor.

Stadia bir bulut oyun servisi. Yani oyunları kendi konsolunuza, bilgisayarınıza yüklemeyeceksiniz. Onlar Google’ın veri merkezlerinde yüklü olacak. Size sadece görüntüsünü gönderecek, akıtacak. Biz zaten YouTube’dan oyun oynayanların görüntüsünü izliyorduk. İşte bu servis sayesinde tek bir düğmeye basarak oynamaya başlayabileceğiz. Üstelik istersek oyunun başından değil de izlediğimiz oyuncunun bulunduğu konumdan ilerleyebileceğiz. Ya da bilgisayarda oynamaya başladığımız bir oyuna yolda cep telefonumuzdan devam edip, eve gelince büyük ekran TV’nin karşısına geçip bitirebileceğiz. Tanıdık geldi mi bu konsept? Netflix ya da BluTV gibi platformların dizilere ve filmlere yaptığı şeyi Google oyunlara yapmaya çalışıyor.

Ama bu konuda onlar ne ilk ne de tek. Popüler oyun konsolları Sony PlayStation’ın PlayStation Now ve XBox’ın sahibi Microsoft’un Project xCloud’u gibi onlarca platform benzer şeyleri yapmaya çalışıyor. Uygulamada hiçbiri oyunseverlerin istediği seviyeye gelemedi. Google’ın yaptığı duyuru işte bu yüzden çok ses getirdi.

Teknoloji dünyasında ilk ve tek olmak yeterli değil. Geliştirdiğiniz ürünün insanların hayatında bir yer etmesi gerekiyor. iPhone çıkmadan önce de dokunmatik ekranlı cep telefonları vardı. Hiç unutmuyorum 2006’da HTC marka cep telefonumun içinde Windows mobil işletim sistemi kullanıyordum. Kalemle o “başlat” düğmesine basmaya çalışmak bile başlı başına bir oyundu. Zor ve keyifsiz bir oyun! İşte böyle bir dönemde Apple, iPhone diye bir cihazı tanıttı ve çok basit gibi gözüken, benim aklıma gelmişti diyebileceğiniz bir uygulama kolaylığı getirdi. “Siz kalem yerine parmağınızı kullanın, biz de ona uygun düğmeler tasarlayalım” dedi ve bu vizyon çok beğenildi. Siz siz olun “kullanıcı dostu” olun. Sadece ürün üretirken, servis geliştirirken değil, hayatta da sadelik her zaman işe yarar.

Google’ın Stadia ile oyun dünyasına en büyük vaadi bu bence. Oyunları daha erişilebilir hale getirmek. Kolayca başlatmak. Üstelik 4K çözünürlüğünde saniyede 60 kare HDR (yüksek dinamik aralığına sahip renklerle dolu) görüntülerle yapacağım bunu diyor. Büyük vaatler. Peki bu işi kıvırabilir mi? Sonuçta Google’ın geçmişte başlatıp da devamını getiremediği pek çok servisi var. Daha geçen gün Google Plus’tan verilerimi indirdim, çünkü yakında kapanacak. Oysa açılışını daha dün gibi hatırlıyorum. Ne büyük vaatlerle başlamıştı. İşin içinde sosyallik katmanı olan projelerde Google mühendislerinin pek de başarılı olduğu söylenemez.

Fakat yeni duyurdukları bu Stadia, YouTube’a biraz daha yakın gözüküyor. YouTube’un neleri değiştirdiğini biliyoruz. Başlangıçta ona gelip geçici diyorlardı. Şimdi herkes akın akın buraya gelmeye çalışıyor. Ya da buradakileri TV’ye transfer etmeye…

Bitiremediler. Her şeyini geçtim, teknolojik olarak daha TV’ler doğru düzgün 4K çözünürlüğünde yayın yapamazken YouTube’da 4 yıldır 8K çözünürlüğünde video izleyebiliyorsunuz. Televizyoncu olmayan sıradan bir içerik üreticisi olarak ben bile 2,5 yıldır tüm videolarımı 4K çözünürlüğünde yayımlıyorum. Dolayısıyla oyun görüntülerinin akışını yayımlamak konusunu yapsa yapsa Google yapar gibi gözüküyor. Bir de Amazon akla geliyor. Netflix başta olmak üzere internet trafiğinin büyük çoğunluğunu oluşturan servislere Amazon altyapı sağlıyor. Yakında oyun platformu da çıkarırlarsa hiç şaşırmam.

Görüntü akışını sağlamak ve oyunları izlemeye başlamak kısmı kolay. Zaten YouTube’un yükselişi oyun videolarıyla başlamıştı. Sonra bu ünvanı Twitch’e kaptırdı. Şimdi oyun deyince akla gelen ilk servis olmak istiyorsa çok büyük bir zorluğu daha aşması gerekecek. Oyuncular için en önemli konulardan biri tepki zamanı. Milisaniye gecikme bile onların performansını olumsuz etkiler. İşte bunu başarabilecekler mi göreceğiz. Çünkü halihazırda PlayStation Now servisiyle ilgili en önemli şikayetlerden biri bu. Özellikle herkesin internet başında oyun oynamaya çalıştığı yoğun saatlerde oyunların başlaması biraz uzun sürebiliyor. Hızlı bir internet bağlantınız olsa bile bazen oynarken görüntü kalitesi düşebiliyor. Resmi olarak Türkiye’de henüz bulunmayan bu servise yıllık 100 USD ücret karşılığında abone olduğunuzda şu an için 750’den fazla oyunu dilediğiniz zaman oynayabiliyorsunuz.

Google Stadia’nın iş modeli ve ücretlendirmesi nasıl olacak henüz çok açık değil. YouTube’da olduğu gibi reklamlı/ücretsiz ve reklamsız/Premium gibi bir model olabilir. Çıkış tarihi de çok açık değil. 2019 yılı içerisinde önce ABD’de başlayacak. Sonra yavaş yavaş servis verdiği alanların sayısını arttıracak. Çünkü en önemli gereksinimi hızlı ve stabil bir internet altyapısı. Geçenlerde yaptığım canlı yayında cep telefonları için 5G hızın geldiğini duyurmuştum. Böylesi bir hız, işte Stadia gibi yeni nesil platformlar için gerekli olacak.

Böyle hep -caklı -cekli konuşuyoruz. Çok uzak bir hayal gibi gözüküyor. Sonra bir de bakıyoruz hayatımızın içine girivermiş. Sanki ondan önceki dünyayı hatırlamaz oluyoruz. Yeni teknolojileri, daha ortaya çıkmadan gelişim aşamasında takip etmek, trendlerin hangi yöne doğru gittiğini izlemek, bilinçli bir son kullanıcı olabilmek açısından önemli.

Ben bu gidişatı ilk web tarayıcılarından Netscape’in kurucusu Marc Andreessen’in 2011’de yazdığı meşhur “software eats the world” makalesi üzerinden okumaya çalışıyorum: yazılım dünyayı yiyip bitiriyor. En başta da donanımları. Stadia rüzgarı güçlü eserse 70’lerden beri hayatımızda olan oyun konsollarının sonu gelebilir.

Bir zamanlar video dünyasında yaşanan format savaşlarını duydunuz mu? O zamanların en kritik sorusu şuydu: “Evde film izlemek için Sony’nin ürettiği Betamax kasetleri mi kullanalım yoksa JVC’nin ürettiği VHS kasetleri mi?” Format savaşlarının galibi VHS kasetler oldu ama ardından DVD geldi oyunun kuralları yeniden değişti. Bizim ülkede bir de VCD diye bir ara format çıktı ama teknoloji tarihçileri bunu pek bilmez. Evde film izlemek için en yaygın yöntem DVD satın almak oldu. “Yahu ayda bir DVD satın almak yerine bir DVD parasına dilediğin filmi kirala, biz evine gönderelim” demeyi akıl eden bir şirket çıktı: Netflix. Evet, Netflix başlangıçta abonelerinin evine DVD postalayan bir şirketti. Sonra baktılar ki internet giderek hızlanıyor. Evlere gönderdikleri DVD’ler riplenerek internet üzerinden arkadaşlarla paylaşılıyor. “Biz DVD göndermek yerine, görüntüyü gönderelim” dediler ve Netflix bugünkü haline evrildi.

Müzik dünyasında da üç aşağı beş yukarı benzer dönüşümler yaşandı ve ortaya Spotify gibi servisler çıktı. Bunların teknoloji dilindeki  üst başlığı “SaaS – Software as a Service, bir servis, bir hizmet olarak yazılım.” Google Stadia bu kavramın bir altbaşlığını dolduracak: Gaming as a Service.

Film ve müzik dünyasında önce fiziksel formlar eriyip gitti. CD’ler DVD’ler BluRay’ler giderek kullanılmaz oldu. Sonra internetten bunları indirme devri de bitti. Her şey akışa döndü. Elimizin altındaki filmler, müzikler bulutlara taşındı ve oradan istediğimiz zaman bir yağmur olarak gözlerimize akıyor. Nasıl? Metaforların da dibine vurduk 🙂

Eğer “gaming as a service” konsepti bir şekilde başarılı olursa aynı dönüşüm oyun dünyasında da yaşanacak. Oyunlara erişim kolaylaştıkça daha çok yaygınlaşacak. Peki oyunların bu kadar yaygınlaşması iyi bir şey mi? Merak etmeyin. Başımıza taş yağmayacak. Dedim ya streaming dediğimiz o akış daha çok yağmur gibi. Hem yaygınlaşan tek şey oyunlar değil ki bundan korkalım. Müziğin de iyisi var, kötüsü var. YouTube, videoların dağıtımını kolaylaştırınca herkes video yapmaya başladı. Tek başına buna iyi ya da kötü diyemeyiz. İyiyi üretmek de, tüketmek de bizim elimizde. İşte o yüzden Stadia’dan yola çıkarak bunca gevezelik ettim. Teknoloji trendlerini okumayı öğrenip önce bilinçli bir tüketici olmak, iyiyle kötü arasında seçim yapabilmek gerekiyor. İyi şeylerle beslenmeyi tercih eden, etrafını bunlarla çevreleyen bir kişi sonrasında iyi şeyler üretmeye başlar.

Son olarak Google Stadia’nın isim tercihi üzerinde durmak istiyorum. Stadia, stadyum kelimesinin çoğulu. Yani stadyumlar demek. Kendi tanıtım filmlerinde de bunu vurgulamışlar. İnsanların içindeki oyun oynama isteği binlerce yıldır kendini farklı şekillerde göstermiş. Kadim medeniyetler Satranç ya da Go gibi akıl oyunları üretmiş. Bazıları arenalarda vahşi hayvanlara, boğalara meydan okumayı oyun saymış. Dedim ya her şeyin iyisi var kötüsü var. Sonra insanın içindeki bu isteği stadyumlardaki spor müsabakaları doyurmaya başlamış. Tarihin her döneminde insanlar bir araya gelip oyun oynamak ve oynanan oyunu izlemek istemişler. Temelde değişen pek fazla bir şey yok. Artık o arenaların adı değişti YouTube oldu. Binlerce insan arenanın etrafındaki koltuklarda değil evlerindeki ekranların başında bir araya geliyor. Arenaya çıkıp meydan okuyanların yerini challenge yapan YouTuber’lar aldı. Neyse ki artık tek bir stadyum yok. Dileyen dilediği sahneyi bulup izleyebilir. Bu dünyada soytarılıklara gülmek isteyenlerin de yeri var, vizyonunu geliştirmek isteyenlerin de… Stadia duyurusundaki vaatleri yerine getirebilirse bu sahnelere bir de yeni oyun arenaları, stadyumları eklenecek. Oyun dünyasında oyunun kuralları bir kere daha değişmiş olacak.

“Google Stadia oyun konsollarını bitirecek mi?” için 3 yanıt

GOOGLE STADIA ve deli sorular
şimdi en nihayetinde netflix de filmlere ayrı ayrı para vermiyoruz aylık cüzi rakam ile istediğimizi izleyebiliyoruz. stadia ile ilgili herşey iyi güzel benim anlayamadığım nokta şu; oyun şirketleri zaten steam gibi bulut uygulamaları ile oyunlarını milyonlara milyarlara satıyorlar. Google stadıa üyeliğimiz ile herhangi bir oyuna para vermek yerine stadia sunucularında ki tüm oyunlara ücretsiz erişebiliyor mu olacağız??????
yani netflix tarzı birşeyden bahsediliyor burda o zaman aynı şekilde stadia ile oyunlara ayrı ayrı para verip almak yerine mantıklı bir aylık ücret ile tüm oyunlara erişebiliyor mu olacağız????????
üstelik oyunlar google ın sunucuların da çalışacağı icin ciddi anlamda bir donanıma dahi ihtiyacımız olmayacak, ne gaming işlemci ne de gaming bir ekran kartına dünya paralar ödemek zorunda kalmayacağız. Öyle ya stadia bize sadece tv izler gibi görüntüleri aktaracak net üzerinden, aynı şekilde internet üzerinden bizim ona gönderdiğimiz komutlarla da oyunda ki aksiyonları gerçekleştirecek. bunun için sadece canavar gibi bir net lazım 60-100 megabit flan onun dışında ne donanıma ne de fiziki olarak oyun dosyasına ihtiyac yok. Bu duruma oyun şirketleri ve donanım üreten bir sürü firma karşı çıkmaz mı???? en nihayetinde adamlar bu oyunları ve ekran kartın, rami, işlemciyi vs vs satıp evlerine ekmek götürüp, çoçuklarının rızklarını kazanıyorlar bu google stadia sistemi bu tarz netflix gibi ise bu bence kesinlikle oyun üreticilerinin ve donanım üreten teknoloji firmalarının işine gelmeyecektir sizin fikirleriniz???

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir