Her gün şu ekrana kaç saatimizi gömdüğümüzü hiç hesapladınız mı? Buralarda saatlerimizi harcıyoruz, sonsuz bir dopamin döngüsünün içine sıkışmış halde, bir sonraki videoyu, bir sonraki beğeniyi arayıp duruyoruz. Ve ne oluyor biliyor musunuz? Bu kısır döngüde zamanı kaybettiğimiz gibi, aslında anlamı da kaybediyoruz.
Peki bu döngüden nasıl çıkarız? “Bırakın telefonları, kitap okuyun” demek kolay. Ama yapmak zor, biliyorum. Öte yandan sabırla ve dikkatle uzun metrajlı içeriklere odaklanmanın değerini de anlıyorum. Giderek kaybettiğimiz bir yetenek bu maalesef.