Kategoriler
Teknoloji

Neden meslek tercihi yapmak resim yapmak kadar zordur?

Okul seçmek, meslek tercihi yapmak ne kadar zor değil mi? Çünkü bu aynı zamanda bir hayatı seçmek anlamına geliyor gibi bir noktaya gelmenizi istemem. Böyle düşünürseniz gerçekten çok gerilirsiniz. Hayat sizin seçtiğiniz okuldan ya da meslekten ibaret değil ki!

Bakın ben size hayatı nasıl gördüğümü anlatayım. Onu boş beyaz bir tuval gibi görüyorum. Doğuyoruz ve tuvalimizi boyamaya başlıyoruz. Başlangıçta her şey toz pembe. Çocukluk hayallerinizde ne kadar özgür ve dolayısıyla ne kadar özgün olduğunuzu bir düşünün. Gökyüzünün mavisi gibi. Tüm bu renkler yumuşak bir şekilde iç içe geçmiş bizi kucaklıyor.

Sonra okula gitmeye başlıyoruz. Hayat tuvalimize daha koyu renkler, daha sert çizgiler eklenmeye başlıyor. Çünkü bir şeyler öğrendikçe hayatın acı gerçekleriyle karşılaşıyoruz. Dünyanın kaç bucak olduğunu fark ediyoruz. Bizim gibi milyonlarcası daha var ve onlardan daha yüksek puanlar almamız gerekiyor. Paletimizdeki renkler A, B, C ve D seçenekleriyle sınırlanıyor. Kim olduğumuzsa bu seçeneklerden kaç tanesini doğru yanıtladığımıza bağlı olarak değişiyor. En çok doğruyu yapan en güzel üniversiteye gidiyor ve dolayısıyla da en güzel hayata sahip oluyor. Öyle mi?

Hayat resminizi boyarken tam bu noktadaysanız, yani sert, karanlık çizgilerle tuvalinizin kirlendiğini düşündüğünüz noktada; yani resminizin hiç bir zaman bir şeye benzemeyeceğini düşünüp ümitsizliğe kapıldığınız bir noktada; size önerim rahat bir nefes alın. Hayat bundan ibaret değil. Altlarda bir yerlerde çocukluğunuzda biriktirdiğiniz renkler hala duruyor. Üstelik fırça ve palet de hep sizin elinizde olacak. Dolayısıyla şu ana kadar geldiğiniz yeri sakin bir kafayla düşünüp değerlendirin. Tercih yapma noktasında, kafanız karıştığında kendinize şu soruları sorun:

En çok hangi rengi seviyorsunuz? Neyi boyarken kendinizden geçiyorsunuz? Şu hayat tuvalinde en çok çizmek istediğiniz şeyler ne? Bunlar güzel sorular elbette. Ve biraz düşününce “tutkularının peşinden git” cevabı da otomatik olarak verilmiş oluyor. Ama bu çok içsel bir cevap. Hatta tek boyutlu düşünürsek biraz bencilce olduğunu bile söyleyebiliriz. Bence güzel bir resim için şu soruya da cevap vermek gerekiyor.

Dünyanın en çok hangi renklere ihtiyacı var? Eğer bu renklerle sizin sevdiklerinizden örtüşenler varsa tercihinizi bu ikisinin kesişiminden yana kullanmanızı tavsiye ederim.

Bıdı, bıdı, bıdı… Aman ne güzel tavsiye! Bugünlerde zaten herkes tavsiye verip duruyor. Hem sevdiğin renkleri bileceksin hem de dünyanın en çok hangi renklere ihtiyacı olduğunu… Ya bu soruların cevaplarını gerçekten bulabilen, hem de genç bir yaşta fark edebilen varsa beri gelsin. O kadar kolay mı?

Değil elbette. Ama eldeki verilere göre ben size en azından dünyanın geçmişteki performansına bakarak geleceği hakkında bir kaç şey söyleyebilirim. İşte dünyanın meslekler karnesi…

Bu grafikte 1980 – 2012 yılları arasındaki mesleki trendleri görüyoruz. Bu mesleklerin bir kısmı kaybolmaya başladı bile. Bir kısmı var olan durumunu korumaya devam ediyor. Gelişmekte olan mesleklerse dikkat ederseniz hem matematiksel yeteneklerin hem de insan ilişkilerine dayalı sosyal yeteneklerin birlikte kullanılabildiği meslekler. Çünkü geleceğin bilgiye dayalı ekonomisinde bu tür meslekler kilit rol oynayacak.

Şu anda üniversiteye giren birisi 2021’de mezun olduğunda bugün var olan 5 milyon iş ortadan kaybolacak. İnsan çalışanların yerini yapay zeka, robotlar, nanoteknoloji alacak. Yani yapmak istediğin işi seçerken şu soruyu aklından çıkarma: Bir robot benim yapmak istediğim bu işi yapabilir mi?

Harvard Üniversitesi’nden profesör David Deming, gelecekte ince becerilerin önem kazanacağını söylüyor. Robotlar otomasyona dayalı “hard skills” adı verilen uzmanlık becerilerini daha iyi yaptıkça insanların elinde bunlar kalacak. Mesela iletişim yetenekleri ve özellikle dinleme becerisi, motive olabilme ve ilham verebilme kabiliyeti, olaylar karşısında pozitif kalabilmek, sorumluluk alabilmek, birlikte çalışabilmek, esnek olabilmek. Not: Haftaya bu konularla ilgili bir video serisinin ilk bölümünü yayınlayacağım, şimdiden haber vereyim.

Yani meslek seçmekten çok beceri kazanmaya bakın. Evet İletişim Fakültesi’ni tercih etmiş olabilirsiniz ama orada size dinleme becerisi kazandırılmayacak. Mühendislik Fakültesi’ne gitmiş olabilirsiniz ama orada sorumluluk hesapları diye bir ders yok.

Başka bir akademisyen Selçuk Şirin de bu konuda meslek değil, disiplin seçin diyor. Üniversite tercihi yapacak adaylara yazdığı açık mektupta hangi ortamda okuduğunuzun önemini vurguluyor. Kimlerle oturup kalkacaksınız? Hangi sosyal network’lere dahil olacaksınız? Harvard’a gidenler, orada alacağı dersler kadar orada edineceği arkadaşlar için de onca parayı veriyor. O yüzden Facebook gibi dünyayı etkileyen işlerin tohumları böyle ortamlarda atılıyor ve hatta daha sonra bunun filmini çekenler adına “Social Network” diyor. Çünkü en az Facebook kadar Üniversiteler de birer sosyal ağ ve üniversitenin bu çağda size kazandıracağı en önemli kazanım da bu: Sosyal Sermaye! O yüzden Selçuk Şirin’in yazısında da söylediği gibi global düşünün. Erasmus programları, yurtdışında yaz okulları, Üniversitelerin yurtdışı kampüsleri ve öğrenci değişim programlarını gözden geçirin. Sosyal ağınızı çok dilli ve çok kültürlü olacak bir şekilde çeşitlendirin.

Bütün bunlara göre iyi kötü bir tercih yapacaksınız ama yine de muhtemelen pek çoğunuz yaptığı tercihten tam olarak emin olamayacak, içine sinmeyecek. Acaba diğerini mi seçseydim? Ya da bir yıl daha bekleyip bir daha mı deneseydim? Bu kararsızlık anında hayat tuvalinizi düşünün. Daha resmin başlarındasınız. Şu anda onu mahvetmiş gibi görünen o karanlık silüetler, yani yaptığınız tercihler başlangıçta yanlışmış gibi gözükse de sonradan bir anlam kazanabilir.

Hangi mesleği seçerseniz seçin resminize güzellik katacak ve onu anlamlandıracak olan kısım sizin ona ekleyeceğiniz ince çizgiler olacak.

Şuraya güzel bir yardımlaşma yeşili ekleyelim. Biraz da ince ince iletişim becerileri üzerinde çalışalım. Her şart altında pozitif kalabilme renkleri bu ağacın gövdesini oluştursun. Hey gidi Bob Ross, sen sanatla ne güzel şeyler öğrettin bize

Evet bazen yanlış tercihler yapabiliriz. “Şuraya bir şeyler çizmek ne kadar da kötü bir fikirmiş” diyebiliriz. “Ama yaptık bu yanlış tercihi bir kere. Küçüklüğümde çizdiğim mavi gökyüzü hayallerim kirlendi” diye düşünmek yerine verdiğim kararların sorumluluğunu alıyorum ve onu güzelleştirmek için elimden geleni yapıyorum diye düşünmeye çalışın. Meslek ya da okul tercihi yapmak da öyle. En iyisini seçemeseniz de, en azından seçtiğinizi güzelleştirebilirsiniz. Bunu yapmak o kadar kolay değil biliyorum. Resim yapmak da öyle dışarıdan bakıldığı kadar kolay değil zaten. Ama öyle ya da böyle bu resmi yapmaya devam edeceğiz değil mi? Sonunda pes etmek yok!

Sonuçta hayat tuvalimizde daha pek çok renk tercihi yapacağız ve her bir fırça darbesiyle onu boyamaya devam edeceğiz. Önemli olan her aşamasında sabırla onu güzelleştirmeye çalışmak. Sonunda o detayların da bir önemi kalmayacak. Resmin bütünü bir anlam kazanacak. Sonunda…

“Neden meslek tercihi yapmak resim yapmak kadar zordur?” için 2 yanıt

Çok teşekkürler abi kararımda ne kadar haklı olduğumu hissettirdin bana. Bence dünyanın uzay ile ilgili şeylere ihtiyacı var ama onlar içinde uzay araçları, uydular, roketler bunlar gerekli benim alanimda bu olmalı hem ülkeme dünyama faydalı hem de içindeki bilgisayar ile bana faydalı.

Bir yazılımcı olarak söylüyorum seçtiğin fonta biraz özen göster gözüm kanadı resmen bu nedir , bir de kaliteli vdeo content creator ve blog’çu olucaksınız yapmayın bunu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir