Size enteresan bir şey göstereyim. Burası SpaceX’in Teksas’taki Starbase üssü. Eskiden Boca Chica kasabası diyorduk ama geçen ay ismi değiştirildi ve artık haritalarda da görebileceğiniz gibi oraya Starbase kenti deniyor. Sınırları biraz garip görünse de burası tümüyle bir fabrika şehri. Yıldız üssü.
Az önce gösterdiğimki gibi dünyanın en büyük roketleri orada yapılıp oradan fırlatılıyor. Şu anda gördüğünüz “Ship 36” da bu ayın sonunda fırlatılmak üzere statik ateşleme testi için hazırlanıyordu. Ancak henüz motorları bile ateşlenmeden büyük bir patlama meydana geldi.
Patlamanın meydana geldiği sırada yakıt tankları kriyojenik sıvı metan ve sıvı oksijenle doluyordu. SpaceX ilk açıklamasında bu durumu “ciddi bir anomali” olarak tanımladı. Elon Musk da “küçük bir çizik” dedi. Birkaç saat sonra biraz daha ayrıntılı bir açıklama geldi: “burundaki azotla dolu kompozit baskı tankı (COPV) beklenen sınırın altında yırtıldı; patlama bu yüzden başladı.” Bu tasarımda ilk kez böyle bir kopma gördüklerini de eklediler.
Bu tasarımdan kastedilen şey Starship’in 2. Versiyonu ya da kısaca V2. Dışarıdan pek farklı gözükmese de bu yeni tasarımda pek çok şeyi optimize etmeye çalışıyorlar. Mesela geminin burun kısmında ufacık ama çok yüksek basınçlı bir nitrojen tüpü var. İşte o tüp çatladı, sıvı oksijen-metan karışımı aniden serbest kaldı ve bu devasa patlamaya sebep oldu, diyorlar ilk açıklamalarında. Tabi SpaceX şu anda FAA gözetiminde bunun ayrıntılı sebeplerini tam olarak saptamak için enkazı inceliyor; rapor bitene kadar “kesin” sonuca ulaşılmış sayılmayacak.
İyi de bu kaza ilk değil ki. Bu kaçıncı başarısızlık. Dördüncü. Evet, bu kaza Starship’in bu yıl yaşadığı dördüncü büyük talihsizlik oldu. Bunu hemen V2 tasarımına bağlamak doğru olmayabilir belki ama bu tasarıma geçtiklerinden beri yani Ocak ve Mart’taki ilk iki V2 deneme uçuşu başarısızdı. Roket gövdesini beklenenden güçlü sarsan titreşimler yüzünden yakıt sızıntıları ve motor arızaları meydana geldi ve havada parçalandı. 27 Mayıs’taki dokuzuncu uçuş denemesinde yine aynı V2 gövde, ana yakıt tankındaki kaçak yüzünden uzayda kendi etrafında dönerek kontrolünü kaybetti ve atmosfere girerken dağıldı.
Şimdi de Ship 36, daha yerden kalkamadan patladı. Tüm bu olaylar zinciri, “V2” revizyonundaki agresif yeniliklere bağlanabilir. Çünkü daha büyük yakıt tankları ve daha hafif bir iskelet yapmaya çalışıyorlar. Yani tasarımı sınırlarına kadar zorluyorlar.
SpaceX’e nazar değdi 🙂 Yok yok, mühendislikle ilgili ilginç bir ikileme düştüler demek daha doğru olur. Bunu şöyle açıklamaya çalışayım. Başarısızlık analizleriyle ünlenen Henry Petroski adında bir mühendis vardı, geçtiğimiz yıllarda öldü. Onun yazdığı bir kitapta, aslında mühendislik dünyasında anonim olarak söylenen bir benzetme ilk kez yazıya geçti. Diyor ki: “Herhangi bir aptal, ayakta duran bir köprü inşa edebilir; ama onu tam sınırda ayakta kalacak kadar hafif yapmak gerçek mühendisin işidir.”
İşte V2’deki bu daha hafif bir iskelet yapma hedefi tam da bununla ilgili bir şey. Daha hafif bir gövde, daha büyük bir yakıt tankı ve karmaşık boru hatlarıyla “mümkün olan en ucu” zorluyorlar. 2010’lu yıllarda benzer denemeleri Falcon roketleriyle yapıyorlardı ve o zaman da buna benzer kazalar meydana geliyordu. Hatta aynı tüp tasarımının 2016’daki Falcon 9/Amos-6 patlamasında da bir sorun çıkardığını biliyoruz. Bu kazaları SpaceX’in resmi kanalından izleyebilirsiniz. Böyle açıkça paylaşmalarının sebebi “Fail Fast, Learn Faster” ilkesini benimsemiş olmaları. Yani “hızlı başarısız ol, daha hızlı öğren.” O yüzden yaptıkları canlı yayınlarda sürekli “başarısız da olsak veri toplayacağız ve kendimizi geliştireceğiz” gibi açıklamalar yapıyorlar. Ancak bu son kazadan veri toplamak da pek mümkün değil. Çünkü adı üstünde kaza. Deneme bile değil. Ayrıca bu yaklaşımın en büyük riski: zaman.
Falcon projesi alçak yörüngeye yük ve insan taşımak için geliştirildi ve yaşadıkları başarısızlıklardan çıkardıkları derslerle her seferinde bir adım daha ileri giderek nihayet programı stabil hale getirdiler. Bugüne kadar 500’den fazla uçuş gerçekleştirdiler. Ama bu zaten daha önce başarılmış bir şeydi. Falcon’un farkı roketleri adeta bir uçak gibi yeniden kullanarak maliyetleri düşürmek oldu.
Starship projesi daha önce hiç yapılmamış bir şeyi deniyor. Yine yeniden kullanılabilir roketler yapıyorlar ama bu kez Mars’a yük ve insan taşımak için. Daha önce oraya gönderilen ve robot rover gibi yükler taşıyan roketlerin hiçbiri geri dönmedi. Daha önce oraya hiç insanlı bir görev de gerçekleşmedi. İşte SpaceX bunu başarmaya çalışıyor. Ve şirketin kurucusu Elon Musk, her zamanki gibi çok agresif hedefler koyuyor. Daha geçen ay çalışanlarına Mars için 2026 hedefini yinelemişti. 2028’de insanlı uçuşlardan bahsetti yine o konuşmasında. Hem de bunları yılın üçüncü başarısız denemesinden hemen sonra yaptı. Az önce gösterdiğim uzay gemisi o konuşmadan sonraki ilk denemeye hazırlanıyordu ve daha önceki tüm başarısızlıkları da katlayıp daha test aşamasına geçemeden patladı. Bu durumda şunu söyleyebiliriz. 2026’daki Mars görevi büyük bir ihtimalle gerçekleşmeyecek. Çünkü daha atmosferik dönüş testleri tamamlanmadı, uzayda yakıt aktarımı testine daha hiç başlanamadı hatta son denemelerde uzay gemisinin kapakları bile açılmadı, gönderilmesi düşünülen 3. Versiyon tasarım yani V3 Starship henüz hiç test edilmedi.
Ve bu patlamadan sonra şimdi test sahasının da durumu belirsiz, çünkü her ne kadar Starbase’de inşaatı devam eden başka fırlatma rampaları olsa da sadece bir tane test rampası vardı ve patlama orada meydana geldi.
Yani Mars’a gitmek şöyle dursun, Starship şu an dünyadan ayrılmayı ve ayrılsa da dönmeyi tam olarak başaramıyor.
Peki bu kötü bir şey mi? Aslında hayır. Çünkü her şeyden önce “bize ne” diye düşünebilirsiniz. Ama bu yüzeysel bir düşünme şekli olur. Çünkü bugüne kadar yapılmış en büyük ve en güçlü roketin tasarımını an be an izliyoruz. Yani mühendislerin elinde böyle bir roket nasıl yapılır şeklinde bir kılavuz yok. Amerikalılar açısından da çok önemli görünmüyor. Çünkü bu özel bir şirket olduğu için vergileri boşa harcanmış olmuyor. Sadece son yıllarda giderek politize olan Elon Musk’ı yıpratmak için meze olarak kullanılıyor bu tür haberler. Ama şunu unutmamak lazım SpaceX’in becerikli bir CEO’su ve ondan da önemlisi işine hakim yüzlerce yetenekli mühendisi var. Gerçi kulislerde son dönemde Elon Musk’ın duruşuna sıcak bakmayan bazı çalışanların ilkesel olarak işten ayrıldığına dair haberler duyuyoruz ama yine de buradaki asıl ilerlemeyi bu çalışanlara mal etmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Her deneme yaklaşık 100 milyon dolara mal oluyor SpaceX için. Geçmişte Amerikan vatandaşları NASA’nın yaptığı denemelere bundan çok daha fazlasını ödemek zorunda kalıyorlardı. Zira 1960’larda NASA’nın da büyük hataları oldu. Saturn V testleri, Apollo 1 kazası, ama sonunda Ay’a gidildi, yarım trilyon dolar kadar da bir faturası oldu. Uzay tarihi açısından bunlarla kıyaslandığında son gerçekleşen patlamaya “sadece bir çizik” deyip geçebiliriz. Bu sayede uçuş simülasyonlarında değil, gerçekte test yapıyorlar. Ancak bu dersleri alacak zaman ve kaynak çok sınırlı.
Bu kazada neyse ki hiçbir can kaybı yaşanmadı. Ama çevrede oturanlar patlamanın 50 km uzaktan bile hissedildiğini söylüyor. Ayrıca etrafa saçılan enkaz parçaları bir güvenlik riski oluşturabilir diyorlar.
Bu arada izlediğiniz bu görüntüler SpaceX’in resmi kaynağından değil. Sağ alttaki logoda görebildiğiniz gibi NSF yani Nasa Space Flight tarafından kaydedildi. Adında Nasa kelimesinin geçtiğine de bakmayın, bunlar oradaki gelişmeleri neredeyse 7/24 aktaran gönüllü roket meraklıları diyebileceğimiz bir grup. Ama yaptıkları bu işi o kadar büyük bir özen ve ciddiyetle gerçekleştiriyorlar ki kendi özel kamera sistemlerini yapıp bölgeye yerleştirmişler. Ben orayı ziyaret ettiğimde görüp, incelemiştim, güneş enerjisiyle çalışan uzaktan kumandalı kameralarla görüntüleri aktarıp yayın yapıyorlar.
Bu fotoğrafta gördüğünüz yer test için değil, gerçek fırlatmalar için kullanılıyor. Eğer patlamasaydı Ship 36 bu booster’ın üstüne yerleştirilecekti. Ama patlama nedeniyle sadece gemi değil test standı da zarar gördü. Eğer haftalarca, belki aylarca devre dışı kalırsa, Temmuz-Ağustos’a sarkması beklenen V3 Starship denemeleri de ötelenecek. Eğer ötelenirse 2026’nın Eylül-Ekim Mars penceresi fiilen kapanmış olacak. Çünkü Mars’a Dünya’ya yakınlaşıp uzaklaşmasından ötürü ancak 26 ayda bir gidilebiliyor, dolayısıyla 2026 penceresi kaçarsa en erken 2028’e kalıyor. Öte yandan NASA 2027’de Artemis III göreviyle Ay’a inişi hedefliyordu ve bu inişinde Starship kullanılacaktı. Yani patlayan bu gemi. Dolayısıyla o görev de büyük ölçüde riske girmiş oldu. Yani bu patlama sadece 36 numaralı gemiyi değil, SpaceX’in tüm takvimini domino taşı gibi geriye itti.
Üstelik artık sahada sadece SpaceX yok. Otomotiv devi Honda bile bu hafta bir roket denemesi yaptı. Elbette çok daha küçük bir roket bu, 6 metrelik deneysel bir roket ve SpaceX’e göre yaklaşık 10 yıl geriden geliyor ama yine de başka şirketlerin ve ülkelerin de boş durmadığını görmek güzel. Bu arada ilginç bir durum. SpaceX’in kurucusu daha sonra Tesla’yla araba işine girmişti, şimdi arabacılar roket işine giriyor.
Ve elbette uluslar bazında en iddialı ülke Çin, 2033’te ilk insanlı Mars yolculuğunu duyurdu. Bu da çok iddialı bir hedef. Ama 21. Yüzyılın süpergücü olduğunu perçinlemek isteyen bir ülke için eğer yaparlarsa, 20. Yüzyılda Ay hedefini gerçekleştirenlerinkine benzer bir etki yaratır. O yüzden harıl harıl çalıştıklarına eminim. Bu arada Çin’in planı uzun vadede kalıcı bir “Kızıl Gezegen” üssü kurmak. Anladınız mı, kızıl 🙂
Öte yandan ABD’de de başka özel şirketler hızla ilerliyor. Jeff Bezos’un Blue Origin şirketi New Glenn’i geliştiriyor, bu yılki ilk uçuşunda yörüngeye çıkmayı başardı. İkinci uçuşunu da yine bu yıl 2025’te gerçekleştirerek Mars’a NASA’nın ESCAPADE uydularını taşımayı hedefliyor.
Yani takvimler böyle kaymaya devam ederse, “Mars’a ilk kim varacak?” sorusu artık sadece SpaceX’in sorusu olmaktan çıkacak. Pekin’den Tokyo’ya kadar yeni oyuncuların da sahnede olduğu, çok daha kalabalık bir yarışa dönüşecek.
Az önceki analojiyi devam ettirelim. SpaceX mühendisleri inşa etmeye çalıştıkları bu “köprü” üzerinde daha ne kadar ince ayar yapacak onu hep birlikte göreceğiz. Bizlerin de an ben an tanık olduğumuz gibi köprüyü inceltirken bazı kirişleri zayıflatmak kaçınılmaz olabiliyor, ve onların kırılması patlaması gibi sonuçlar doğurabiliyor. Umarız bu tür kazalar sadece böyle insansız durumlarda meydana gelir ve kirişler koptuğunda tam da nerede güçlendirme yapmak gerektiğini öğretir onu yapan mühendislere. Starship’in patlamasını ben böyle yorumluyorum. Filmlerin sonunda hatalı sahneleri gösterdikleri yerler gibi bu da ileride komik anlardan biri olarak kalır umarım.
Sonuçta Mars yolu hala açık, hem de herkese. Tüm uluslara, girişimci ruhlu tüm insanlara. O yolu aşmak için gereken şey sadece biraz daha çelik ve bol miktarda sabır.