Astronot Christina Koch Uluslararası Uzay İstasyonu’ndayken kendisiyle bir video bağlantısı yapmışlar. Sordukları sorulardan biri şu: Orada sizi en çok güldüren şey ne oldu?
Bir seferinde tüm ekip -6 kişi birden- bir aradaydık.
Uzay istasyonunda aynı anda farklı ülkelerden toplam 6 kişilik bir mürettebat oluyor. Arkadaki bayraklardan da anlayabileceğiniz gibi o sırada Amerika, Rusya ve İtalya’dan kişiler var bu ekipte…
Birlikte yapmaktan en çok hoşlandığımız şeylerden biri, ister inanın ister inanmayın karaoke şarkılar söylemek. Bir seferinde yine en favori parçamızı söylüyorduk: Winds of Change.
90’lardan Scorpions’un o meşhur baladını söylüyorlarmış. Tabi orada internet KU bant anteniyle sağlanıyor ve grafikte de gördüğünüz gibi sinyal oldukça gelgitli. Dolayısıyla internet sık sık kesiliyor. Bunlar tam kendinden geçmiş bir şekilde şarkıyı söylerken internet birden kesilmiş. Onlar da tabi yapacak bir şey yok, şarkıyı yarım bırakıp aralarında sohbete dalmışlar.
Şimdi onların bu sohbetine geri döneceğiz ama ben bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum. Karşımızda gördüğümüz kişi bizimle konuştuğu bu sıralarda “uzayda kesintisiz olarak en uzun süre kalan kadın” olma ünvanını elde etti. Yanında en fazla 5 kişiyle, 6 odalı bir ev büyüklüğündeki uzay istasyonunda, kesintisiz olarak tam 328 gün 13 saat 58 dakika izole bir hayat geçirdi. Başına acil bir şey gelse en yakın hastaneye gitmesi için dünyadan bir roketin fırlatılması gerekiyor ve o roketin yörünge yolculuğu, istasyona kenetlenmesi ve sonra da astronotu geri getirmesi için en az 3-4 günlük bir süreye ihtiyaç var. Oradaki insanların psikolojisini hayal edebilmeniz için bu bilgileri veriyorum. Christina Koch bu kadar uzun süre izole kaldıktan sonra geçtiğimiz ay, 6 Şubat 2020’de dünyaya geri döndü.
Ve bilin bakalım dünyada karşılaştığı ilk haber ne oldu? Pandemik bir salgın yüzünden sizi belirsiz bir süre boyunca evinizde karantinaya almamız gerekiyor 🙂 Dünyaya hoş geldiniz!
Bugünlerde dünyadaki herkes mecburen astronotluğu öğrenmek zorunda kalıyor. Kişiliğini en çok sevdiğim Kanadalı Chris Hadfield’ın bundan 7 yıl önce yazdığı kitabın adı artık bana çok daha anlamlı gelmeye başladı: An Astronaut’s Guide to Life on Earth Bir astronotun dünyada yaşam rehberi. Alt başlığı da “uzaya gitmek, bana yaratıcılık, kararlılık ve her şeye hazırlıklı olma hakkında ne öğretti?”
Bugünlerde ihtiyacımız olan şey tam da böyle bir rehber. İşte bu videoda izole hayat konusunda çok iyi eğitim alan bu astronotlardan öğrendiklerimi sizlerle paylaşacağım.
Chris Hadfield, üretken bir self-izolasyon için 4 şey öneriyor:
- Understand the actual risk: Risklerin ne olduğunu anla! Olaylardan sadece korkma. Güvenilir kaynaklar kullanarak şu anda karşı karşıya olduğun riskleri iyice öğren.
- What are your objective? Hedefini, amacını belirle. Neyi yapmak istiyorsun, bugün, bu hafta sonu, önümüzdeki hafta. Neyi bitirmek? Neyi tamamlamak?
- Look at your constraints: Engellerini gözden geçir. Finansal olarak ne durumdasın? Zamanını doğru kullanmayı etkileyen dış etkenler neler?
- Take action! Harekete geç. Riskleri ve engelleri anlayıp, hedefini belirledikten sonra eylem zamanı. Bir şeyler yapmaya başla. Bugüne kadar hiç yapmadığın şeyler de olabilir. Yeni bir projeye başlamak, gitar çalmayı öğrenmek, başka bir lisan öğrenmek, kitap okumak, yazmak, yaratıcı bir şeylerle uğraşmak. Bugünler, daha önce yapmadığın farklı bir şeyler denemek için bir fırsat. Bu gitar çalma tavsiyesini öylesine vermiyor, daha önce bir videomda da gösterdiğim gibi kendisi uzayda gitar çalarak videoklip çeken ilk kişi.
Avrupa Uzay Ajansı ESA’dan bir astronot Matthias Maurer de bugünlerde evinde kendini karantinaya almış durumda. Yeniden başlamak üzere olan Ay’a gitme yarışı için hazırlandığını söylüyor. Elindeki kitabın adı “Ay’ın değeri. Uzayda keşif, yaşam ve başarı için ay kaynaklarını nasıl kullanabiliriz?”
Böyle bir dönemde bile birileri yakın vadeli tehditlerle mücadele ederken, başka birileri orta ve uzak vadeli geleceği düşünmeye, tasarlamaya devam ediyor. Matthias, Almanya Köln’deki astronot merkezinde yer alan ay eğitim tesisinin geliştirilmesinden sorumlu kişi. Bu sorumluluğunu şu anda hepimizin sahip olduğu araçlarla yürütüyor. Arkasındaki sade kütüphane, önündeki bilgisayar ve en önemlisi de ekip arkadaşlarıyla tam bir uyum içinde gerçekleştirdiği online toplantılarla. İşi bittikten sonra da kitap okuduğunu söylüyor. Okuduğu ve tavsiye ettiği kitabı görüyor musunuz? Jules Verne’in klasik eseri “Denizler altında 20000 Fersah.” Bir başka deyişle dış dünyadan izole yaşayan insanların hikayesi. Bu arada astronotlar da göreve hazırlanırken suyun altında eğitim alıyorlar ve Matthias bu şekilde suyun altında 16 gün geçirdiğini söylüyor. Bu arada bir yandan da Rusça öğrenmeye çalışıyor, çünkü 1,5 yıl sonra o da uzaya çıkacak ve Rus kozmonotlarla 6 ay geçirecek.
Almanya’dan Fransa’ya geçelim şimdi de… Bilgisayarında fotoğraflarını düzenleyen bu kişi de bir astronot. Vaktini bunun dışında okuyarak, maket yaparak, yemek yiyerek geçiriyor. Kısaca salgının yayılmasını yavaşlatmak için kendi üzerine düşen ve yapabileceği tek şeyi yapıyor. Evinden dışarı çıkmıyor.
Emekli astronot Scott Kelly uzayda izole yaşam sürme konusunda dünyadaki en tecrübeli isimlerden biri olsa gerek. Kendisi Christina Koch’dan da uzun tam bir yıl kesintisiz olarak uzayda kaldı. Bugüne kadar 4 kez gidip geldiği için toplamda 520 gününü uzayda geçirdi. Onun da Endurance adında bir kitabı var. Endurance dayanıklılık demek. Karantina günlerinde bizlere şu tavsiyeleri veriyor:
Tüm gününüzü planlayın. Çünkü normalde okul ve iş hayatımız da planlıdır. Dersler ve tenefüslerin belli bir saati vardır. Evde kalırken de onlara benzer bir planlama yapıp o plana sadık kalmak gerektiğini söylüyor.
Bununla birlikte o planda bol bol eğlenceli aktivitelere de yer verin diyor. Uzayda pek çok gece arkadaşlarıyla film izlediğini ve hatta Game of Thrones dizisini baştan sona bitirdiğini söylüyor. Hem de iki kez.
Uykunuza önem verin. Uzaydayken yerdeki kontrol merkezinin astronotlarla ilgili en sıkı takip ettiği şeylerden biri onların uyku düzeniymiş. Çünkü uykunun kalitesi bilinç düzeyimizi, modumuzu ve başka insanlarla olan ilişkimizi etkiliyor.
Scott Kelly’nin 1 yıl boyunca uzayda en çok özlediği şey doğal yaşam olmuş. Oradaki arkadaşlarla kuş sesleri, dalga sesleri gibi ambiyanslar dinliyorduk diye anlatıyor. Bir önceki videomda ben de size bu tür rahatlatıcı seslerin olduğu bir web sitesi önermiştim. Eğer imkanınız varsa ve sosyal mesafe konusunda herhangi bir sıkıntı çıkmayacaksa açık havada doğa yürüyüşleri yapın diyor.
Bunun dışında o da kitap okuyun, online olarak arkadaşlarınızla vakit geçirin, uzmanları dinleyin gibi hemen herkesin söylediği tavsiyeleri tekrarlıyor ama verdiği bir öneri daha var ki ben bunun altını çizmek istiyorum.
Bir günlük tutmak. Olağanüstü günlerden geçiyoruz. Olağanüstü tecrübeler yaşıyoruz. Bunları gün gün yazmak, bizi rahatlatacağı gibi bir yandan da geleceğe aktarabileceğimiz tecrübeler olması açısından önemli.
NASA, kurulduğu günden beri neredeyse 60 yıldır uzayda yalnızlık ve izolasyon konusunda araştırmalar yapıyor. 1969’da aydan dönen üç astronot dünyaya inince ne yaptılar biliyor musunuz? Tam 3 hafta karantinada kaldılar. Amaçları Ay’da var olması muhtemel bir virüsün dünyaya yayılmasını engellemekti. Bu tür karantina süreleri boyunca NASA uzmanlarının astronotlara verdiği en önemli tavsiyelerden biri günlük tutmak oldu. Bilim kurgu filmlerinde “kaptanın seyir defteri”ni boşuna duymuyoruz. Biz de elimize bir defter/kalem alıp “korona günlükleri” tutabiliriz: Corona Chronicles. Tam bir film ismi gibi oldu. Zaten muhtemelen şu anda dünyanın farklı köşelerinde birileri evine kapanmış önümüzdeki yıllarda izleyeceğimiz, okuyacağımız senaryoları, romanları yazıyorlar.
Biz yazarlardan astronotlara dönelim. NASA’da çalışan yüzlerce astronottan uzayda -bir seferde değil ama toplamda- en uzun süre kalan astronotun bir kadın olduğunu biliyor muydunuz? Peggy Whitson neredeyse iki yıla yakın bir süre tam olarak 665 gün 22 saat 22 dakika uzayda izole bir şekilde hayatını geçirdi.
Böylesine zorlu bir ortamda pozitif kalabilmek için insanların çok önemli bir şeye ihtiyaç duyduğunu söylüyor: daha yüksek bir amaca… Yaptıkları işe inanmaya ve bu işin kendilerini aşan bir anlamı olduğunu bilmeye.
COVID-19 gives us a higher purpose much like being in space does because we are saving lives by quarantining (COVID-19 bize uzayda olmak gibi daha yüksek bir amaç veriyor çünkü kendimizi karantinaya alarak başkalarının da hayatlarını kurtarıyoruz.)
Evet dünya kendini kapatıyor. Biz kendimizi kapatıyoruz. Kapatıyoruz ki daha yakın olalım. Gelecek havada… Onu her yerde hissedebiliyorum. Değişim rüzgarıyla esiyor.
Bu sözler Scorpions’un “winds of change” şarkısına ait. Hani videonun başında uzaydaki astronotların karaoke yapmayı en çok sevdiği şarkı vardı ya, ama tam söylemeye başlamışken internet kesilip sohbete dalmışlardı… Onları en çok güldüren şey 10 dakika sonra internet geri gelince kaldığı yerden çalmaya başlayan bu şarkıya, sanki sözleşmişler ve o da hiç kesilmemiş gibi hep beraber devam etmeleri olmuş…
Şimdilerde şarkının kaldığı yerdeki o sözleri düşününce gülsek mi ağlasak mı bilemiyorum. “Biz içimize kapanırken dışarıdaki dünya hızla değişiyor. Havadan gelen, yayılan bir şey geleceğimizi değiştiriyor. Değişim rüzgarları esiyor…”
“Uzayda izole yaşayabilen astronotlar karantina konusunda bize ne öğretebilir?” için 6 yanıt
Barış Abi çoklu evren hakkında bir araştırma videosu yapar mısın. Çünkü bu konu hakkında okuduğum bazı makaleler benim kafamı biraz karıştırdı ve bu konuyu pek anlayamadım . Bu konu hakkında bir araştırma yapıp Youtube’ da anlatabilir misin ?
Barış bey merhaba. Gerçek işini yap(a)mayan bir hukuk mezunuyum. Sizi iki yıldır her hafta izliyorum. Aradan geçen süre boyunca, videolarınızdaki çıta ve kalitenin hep aynı noktada olması gerçekten inanılmaz ve takdirlik. Bu son videonuz da en ilham verici videolarınızdan birisi olmuş. Başarılarınızın devamını diliyorum. Ayrıca, 2:50’den itibaren çalmaya başlayan arka fon müziğinin ismini paylaşabilirseniz çok memnun olurum. Sevgiyle…
Abi hazır okullar kapalı kitap okuma fırsatı var bize bir kaç tane kitap önere bilir misin?
Dünya kendini kapatıyor. Biz kendimizi kapatıyoruz. Kapatıyoruz ki daha yakın olalım. Gelecek havada… Onu her yerde hissedebiliyorum. Değişim rüzgarıyla esiyor.
Video harikaydı… Teşekür ederim.
Dünya kendini kapatıyor. Biz kendimizi kapatıyoruz. Kapatıyoruz ki daha yakın olalım. Gelecek havada… Onu her yerde hissedebiliyorum. Değişim rüzgarıyla esiyor.
Video harikaydı… Teşekkür ederim.
Merhaba Barış Abi,
Bugün haberlere çıkan George Floyd olayını eminim sizde benim gibi görmüşsünüzdür. Ben arkadaşlarımla bu olay hakkında konuşurken (yalnız Türkiyedeki değil tüm dünyanın etrafından edindiğim arkadailarımla) hepimizin “keşke bir şeyler yapabilsek” , “ileride ne mesleği yaparsam yapiyim bunlara karşı durucam” gibi bir sürü şey dediğini farkettim. Şuanki imkanlarıma baktığımda ne o kötü adamları cezalandıracak güce, ne de bir sihirli değenek ile tüm insanları bilinçlendirecek güce sahip değilim (Malesef)
2-3 ay önce “Be a Lady They Said” adlı bir video yayınlandı belki görmüşsünüzdür. Videoda kadınlara uygulanan baskı gösteriliyor ve bence gerçekten etkileyici bir videoydu. Videoyu o kadar beğenmiştim ki Türklerinde aynı şekilde görüp etkilenmesini istemiştim. Videonun yapımcısını bulup ona bir e posta attım (atmadan önce yapmaya başlamıştım fakat pişman olup izin almam gerektiğini düşündüm) ona videosunu çok beğendiğimi, bazı replikleri ve videoları değiştirip aynı müzikle baştan yapmak istediğimi, bir sorun olup olmadığını sordum. Çok sevindi ve bunun iyi bir fikir olacağını fakat müziği kullanamayacağımı söyledi. O sıra maalesef videoların gidişatını tamamen müziğe göre ayarlamış ve sesimi üzerine kaydetmiştim. 8 Mart’ta yaklaştığından yeni bir müzikle değiştiremedim. Sadece kendi instagram hesabımdan arkadaş ve akrabalarımla paylaşıp bir yerde paylaşmamalarını istedim. Bu benim ilk video deneyimimdi ve olumlu tepkiler aldım. Yaşam söylemeyeceğim videoda bir çok eksik var fakat bir dahaki uğraşlarımda daha iyi olacağımı biliyorum. İnsanların düşüncelerine olumlu bir katlı sağlamak bana çok iyi hissettirdi. Şimdi ise bunu daha iyi ve etkili bir şekilde yapmak istiyorum. Karantina başladığından beri yurtdışında yaşayan toplam 90 küsür kişiyle arkadaş oldum. (Polonya,Suriye,Çek Cumhuriyeti,Kanada,Fransa…)Bir çoğuyla çok iyi anlaştım ve yardım edeceklerine eminim. Dünyanın her tarafından insanlarla güzel bir video yapmak istiyorum. Kafamda bir çok şey canlanıyor fakat onları yakalamak için elimi uzattığımda kaçıp birbirlerine karışıyorlar sanki! İnanın sizden bir şey istediğimden yazmadım. Sadece kötü veya amaçsız hissettiğimde videolarınızı açıp izliyorum ve kendimde böyle bir şey yapacak cesareti bulmamda katkınızın olduğunu düşünüyorum. Bunu sadece sizin fikir, düşünce ve tavsiyelerinizi almak için yazıyorum. Umarım geri dönüş yaparsınız.
Saygılarımla
Ayşe Asude Doğan
28 MAYIS 2020