Kategoriler
Teknoloji Verimlilik

Yapay Zeka Çağında Hayatta Kalma Rehberi 

Dur! Panik yapma! 

Derin bir nefes al ve şu karşıdaki vadiye bir bak. 

Milyonlarca yıldır, yağmurlar yağmış. Yukarıdan aşağıya.
Gökten düşen damlalar toprağa erişmiş. Yukarıdan aşağıya.
Bu topraklardan akan su, kendi yolunu çizmiş. Ve o yolların hepsi. Yukarıdan aşağıya.
Her damla farklı bir yol izlemiş olsa da, hepsinin gittiği yön aynı.

Evet bugün sizlerle çağımızın en büyük dönüşümünü konuşurken bu manzarayı aklınızdan çıkarmamanızı istiyorum, çünkü önemli bir benzetme yapacağız. Bahsettiğim dönüşüm yapay zeka devrimi. Ve bizim konuşacağımız şey bu devrim karşısında nasıl ayakta kalacağımız.

Biliyorum, çoğunuz endişelisiniz. “Ya mezun olunca iş bulamazsam?” “Ya var olan işimi kaybedersem?”, “Ya becerilerim değersiz hale gelirse?”, “Ya yapay zeka benden daha iyi olursa?.”

Bu sorular geceleri uykularınızı kaçırıyor olabilir.

Bu tıpkı karşıdaki vadinin üstünde toplanan kara bulutlar gibi gözükebilir. Evet onlar yağmur bulutları ve yavaştan başlayan bu yağmur bir fırtınaya dönüşebilir. Ama size bir sır vereyim: Doğa, milyonlarca yıldır nice fırtınalara sahne oldu. O fırtınalar bu vadiyi şekillendirdi. Yağmurlar o nehri besledi ve nehir de etrafındakilere hayat verdi. 

Çünkü değişim, doğanın değişmez kuralı. Ve hayatta kalmak, bu değişime nasıl uyum sağladığınızla ilgili.

Bugün sizlere, doğanın bize öğrettiği beş temel hayatta kalma stratejisinden bahsedeceğim. Bu stratejiler, yapay zeka çağında sadece hayatta kalmanızı değil, başarılı olmanızı da sağlayacak.

Çünkü tıpkı bu vadideki su gibi, teknolojinin de gittiği belirli bir yönü var. Her ne kadar her damlanın yolu farklı olsa da, genel akış bir yöne doğru.

Ve bizim görevimiz, bu akışı anlamak; onun nereye doğru gittiğini gözlemlemek; ona karşı savaşmak yerine, onunla birlikte akmayı öğrenmek. Teknolojiye ilişkin gördüğümüz, duyduğumuz her haber bir yağmur damlası gibi. Onun nereye gideceğini hesaplamaya çalışıyoruz. Oysa yapmamız gereken tek tek damlalarla ilgilenmek değil. Onların akıp gittiği yönü bulmak ve o yöne doğru ilerlemek.

Peki, o zaman yola çıkmaya hazır mısınız? Hadi başlayalım.

İşte yapay zeka çağında hayatta kalmanın beş altın kuralı.

Akışa karşı değil, akışla birlikte hareket et.

Bu vadideki suya tekrar bakın. Su, önüne çıkan taşların etrafından dolanıyor. Bazen yavaşlıyor, bazen hızlanıyor. Ama asla durmuyor, akıyor. Bruce Lee ne demişti bu konuda.

  • Zihnini boşalt, şekilsiz ol, biçimsiz ol, su gibi.

İşte yapay zeka çağında başarılı olmanın ilk sırrı da bu: Değişime direnmek yerine, onunla birlikte hareket etmeyi öğrenmek.

Eskiden bir mesleği öğrenip ömür boyu aynı şekilde çalışabilirdik. Ama artık öyle bir dünya yok. Tıpkı bu vadideki su gibi, biz de sürekli hareket halinde olmalıyız. Sadece vücudumuz değil zihnimiz de öyle olmalı.

Yapay zeka önce kimleri etkiledi biliyor musunuz? Bizim gibi sıradan insanları değil. Çok daha zeki satranç oyuncularını. 1997’de IBM’in Deep Blue bilgisayarı, dünya satranç şampiyonu Garry Kasparov’u yendi. Herkes “artık yapay zeka insanları geçti, işimiz bitti” diye düşünürken, görünüşte yenilen Kasparov çok zekice bir şey yaptı. “Centaur Chess” adında yeni bir satranç ligi başlattı. Bu ligde insanlar ve yapay zeka birlikte oynuyor.

Ve bugün, dünyanın en iyi satranç oyuncuları kimler biliyor musunuz?. Ne tek başına insanlar, ne de tek başına bilgisayarlar. En iyiler, insan ve yapay zekanın birlikte çalıştığı takımlar. İşte size akışa uyum sağlamanın muhteşem bir örneği.

Google Brain’in kurucularından olan ve şu anda Stanford Üniversitesi Yapay Zeka Laboratuvarının yöneticiliğini yapan Andrew Ng’in bir saptaması var. Diyor ki: “Yapay zeka insanların yerini almayacak. Yapay zekayı kullanan insanlar, yapay zeka kullanmayan insanların yerini alacak.”

Peki bunu nasıl kendi hayatınıza uygulayabilirsiniz?. Onu daha çok kullanmaya başlayarak.

İşte size üç pratik öneri.

Birincisi: Her gün 25 dakikanızı bu konuda yeni bir şey öğrenmeye ayırın. Bir pomodoro zamanında yapay zeka araçlarını keşfedin. Chatbotları kullanın. Sadece birine saplanmayın. Yeni uygulamaları deneyin.

İkincisi: Mesleğinizde yapay zekanın nasıl kullanıldığını araştırın. Örneğin bir tasarımcıysanız, yapay zeka destekli tasarım araçlarını öğrenin. Bu araçları öğrenmek denemeler yapmaktan geçiyor.

Üçüncüsü ve en önemlisi: Kendinize şu soruyu sorun “Yapay zeka benim işimin hangi kısmını yapabilir?” Ve sonra arta kalan zamanda “ben nasıl kendimi daha değerli hale getirebilirim?.”

Şimdi gelelim ikinci stratejimize…

Katıdan sıvıya geçiş – Değişimi kucakla.

Bu vadiye bir kez daha bakın. Milyonlarca yıl önce burada sert kayalar vardı. Peki ne oldu?. Su, zamanla bu sert kayaları aşındırdı. Katı olan şeyler, akışkan hale geldi.

Teknoloji dünyasında da benzer bir dönüşüm yaşıyoruz. Eskiden “katı” olan, sabit olan her şey, şimdi “akışkan” hale geliyor.

Düşünün: Eskiden müzik albümünü CD, kaset, plak olarak alırdık, katı bir nesne. Şimdi Spotify’da müzik sürekli akan bir deneyim.

Eskiden DVD’ler, video kasetler vardı, katı bir format. Şimdi Netflix’te, YouTube’da içerik sürekli değişiyor, stream ediyor, akıyor.

Eskiden tek bir meslek öğrenirdik, katı bir kariyer. Şimdi ise. Sürekli değişen, akan bir öğrenme süreci var. Tek bir meslek yerine farklı yetenekler öğreniyoruz.

Size bunu doğadan şöyle bir benzetme ile anlatayım: Eski dünyada kariyerimiz bir ağaç gövdesi gibiydi. Tek bir yöne uzanan, kalın ve sağlam. Yerinde duran, sabit. Ama artık öyle değil. Artık kariyerimiz bir nehir deltası gibi olmalı. Birçok kola ayrılan, sürekli yeni yollar bulan, akışkan.

Bu ne demek?.

Artık “Ben şuyum” demek yerine, “Şu anda bunu yapıyorum” demeyi öğrenmeliyiz. Atalarımız bunu bir söze bile çevirmişti değil mi?.

İşte size üç somut öneri:

Birincisi: Her altı ayda bir, yeni bir beceri öğrenin. Bu yapay zeka çağının okuryazarlığı bunu gerektiriyor. Eğitim hala şart. Hatta her zamankinden daha önemli. 

İkincisi: Farklı alanları birleştirin. Örneğin, sadece veri analizi yapmayı değil, veri hikayeleri anlatmayı öğrenin. Sadece kodlamayı değil, kullanıcı psikolojisini de anlayın.

Üçüncüsü: Kendinizi bir “sürekli başlangıç” durumunda görün. “Ustayım” demek yerine, “Öğrenciyim” deyin. Ya da benim kendime yakıştırdığım ünvanı kullanın “usta bir öğreniciyim.”

Bakın, doğada en dayanıklı canlılar, en güçlü olanlar değil; değişime en iyi uyum sağlayanlar

Sizin de yapmanız gereken bu: Katı kalıplardan çıkıp, akışkan bir zihin yapısı geliştirmek. Daha esnek olmak. 

—-

Bu noktada size önemli bir fırsattan bahsetmek istiyorum. Yapay zeka çağında hayatta kalma stratejilerini konuşurken, belki de aklınızdan “Peki nereden başlamalıyım?” sorusu geçiyordur.

İşte tam da bu sorunun cevabı: Workintech. Bu videonun sponsoru Workintech, Türkiye’nin en çok yazılımcı yetiştiren eğitim kurumu olarak, yapay zeka çağına hazırlanmanız için size benzersiz bir fırsat sunuyor.

Nasıl mı? Öncelikle, Workintech sadece bir eğitim kurumu değil. Yakın zamanda İş Bankası Yapay Zeka Fabrikası’ndan yatırım alan ve Yıldız Teknik Teknokent’teki ARGE ekibiyle kendi yapay zeka destekli eğitim yazılımlarını geliştiren, bu alanda dünyanın öncü kurumlarından biri.

Workintech’in eğitim programı, şirketlerin gerçek ihtiyaçları doğrultusunda tasarlanmış ve tamamen uygulama odaklı. Her dersin sonunda proje yapılıyor ve öğrenciler 70’e yakın projeyi tamamlayarak, portföylerinde sergileyebilecekleri gerçek ürünlerle mezun oluyorlar. Sonuçlar da bu yaklaşımın başarısını kanıtlıyor: Mezunların %93’ü yazılımcı olarak iş hayatına atılmış. Şu anda Koç’tan Eczacıbaşı’na, Denizbank’tan Intertech’e kadar Türkiye’nin önde gelen şirketlerinde çalışan yüzlerce Workintech mezunu var.

İster tam zamanlı eğitimle işe girdikten sonra ödeme seçeneğini, isterseniz çalışan ve öğrencilere özel yarı zamanlı programları tercih edebilirsiniz. Hiçbir ön bilgi gerekmeden, sıfırdan başlayıp online eğitim sistemiyle mevcut düzeninizi bozmadan yazılımcılığa adım atabilirsiniz. Hem canlı eğitim hem de yapay zeka destekli öğrenme sistemiyle hızlı ilerleme kaydedebilirsiniz.

Geleceğin yeni dili yazılım. Ve bu dili öğrenmeye başlamak için harekete geçmenin tam zamanı. Açıklamalar bölümündeki linke tıklayarak hemen başvurunuzu yapabilir, kariyerinizi dönüştürecek bu fırsatı değerlendirebilirsiniz.

—-

Şimdi gelelim üçüncü stratejimize…

Ekosistem içinde kendi nişini bul.

Doğaya baktığımızda görüyoruz ki, hiçbir canlı her şeyi mükemmel yapamaz. Kartallar gökyüzünün hakimi olabilir, ama su altında yüzemezler. Yunuslar okyanusta muhteşem yüzücülerdir, ama karada hareket edemezler.

Her canlı, ekosistemin belirli bir bölümünde uzmanlaşır. Biz buna “niş” diyoruz.

Yapay zeka çağında da aynı prensip geçerli. Yapay zeka her şeyi yapabilir gibi görünüyor, değil mi?. Ama bir doktoru düşünün. Yapay zeka teşhis koymada başarılı olabilir, istatistikleri analiz edebilir, onların içindeki desenleri, örüntüleri görebilir. Peki ya hastaya empati göstermek?. Ya karmaşık vakalarda içgüdüsel kararlar almak?.

İşte artık en iyi sağlık hizmeti nasıl verilecek biliyor musunuz?. “İnsan doktor + yapay zeka” iş birliğiyle. Yapay zeka veriyi analiz edecek, insan doktor ise empati kuracak, kritik kararları verecek. Yani uzmanlık tümüyle yok olmayacak.

Bu yüzden, yapay zekanın “her şeyi ele geçireceğini” düşünmek yerine, kendinize şu soruyu sorun: “Ben hangi alanda uzmanlaşmalıyım? Benim nişim ne olmalı?.”

Size üç adımlı bir yöntem önereyim:

Birincisi: Yapay zekanın iyi olduğu şeyleri belirleyin. Büyük veriyi analiz etmek, tekrar eden işleri yapmak, karmaşık hesaplamalar gibi.

İkincisi: İnsanların daha iyi olduğu alanları bulun. Empati kurmak, yaratıcı düşünmek, belirsiz durumlarda karar vermek.

Üçüncüsü ve en önemlisi: Bu ikisinin kesiştiği noktada kendinizi konumlandırın.

Örneğin, bir yazılımcıysanız, sadece kod yazmaya odaklanmak yerine, insan ihtiyaçlarını anlayıp buna göre çözüm tasarlayan bir “çözüm mimarı” olabilirsiniz.

Ya da bir öğretmenseniz, yapay zekayı bir asistan gibi kullanıp, öğrencilerinizle daha derin insani bağlar kurmaya odaklanabilirsiniz.

Bu vadideki her bitkiye bakın. Her biri kendi yerini bulmuş. Kimi gölgede büyüyor, kimi güneşte. Kimi az suyla yaşıyor, kimi çok suya ihtiyaç duyuyor. Ama hepsi bir arada, muhteşem bir ekosistem oluşturuyor.

Sizin de yapmanız gereken bu: Toplumda kendi yerinizi, kendi nişinizi bulmak. 

Şimdi gelelim dördüncü stratejimize…

Her şey akıllanıyor – Sen de akıllan.

Her canlı, çevresindeki diğer canlılarla etkileşim halinde. Arılar çiçekleri tozlaştırıyor, kuşlar tohumları dağıtıyor, her şey birbiriyle bağlantılı.

Teknoloji dünyasında da benzer bir dönüşüm yaşanıyor. Nasıl mı?.

Geçen yüzyılın başındaki elektrik devrimini düşünün. Ne yaptık?. Her şeyi elektrikli hale getirdik. Her şeye elektrik ekledik. Elektrikli fırın, Elektrikli süpürge, Elektrikli araçlar.

Şimdi ise her şeye yapay zeka ekliyoruz. Tıpkı bir arının çiçeği tozlaştırması gibi, yapay zeka da dokunduğu her şeyi dönüştürüyor.

Bakın size şaşırtıcı bir örnek vereyim: Bugün bir uçağa bindiğinizde, pilotlar uçuşun sadece 7-8 dakikasını yönetiyor. Geri kalan sürenin tamamında otomatik pilot kontrolü ele alıyor. Ama bunu fark etmiyoruz bile. Çünkü yapay zeka artık o kadar doğal ki, tıpkı elektrik gibi giderek görünmez hale geliyor.

Hatırlayın ne yapıyorduk, tek tek damlalarla uğraşmak yerine, suyun aktığı yönü bulmaya çalışıyorduk. İşte yapay zeka nehri de önceki teknolojiler gibi, elektrik gibi, internet gibi  giderek daha görünmez bir altyapıya dönüşüyor. 

Peki bu dönüşümü nasıl avantaja çevirebilirsiniz?.

Birincisi: Her gün kullandığınız araçların “akıllı” versiyonlarını keşfedin. Örneğin:

  • Normal not almak yerine, yapay zeka destekli not alma uygulamaları
  • Basit takvim yerine, akıllı zaman planlayıcılar
  • Standart e-posta yerine, yapay zeka destekli yazım asistanları

İkincisi: Kendi işinize yapay zeka nasıl eklenebilir, düşünün. Her mesleğin bir yapay zeka boyutu olacak:

  • Öğretmenler için kişiselleştirilmiş eğitim asistanları
  • Doktorlar için teşhis destek sistemleri
  • Tasarımcılar için yaratıcı asistanlar

Üçüncüsü: Yapay zekayı bir tehdit olarak değil, bir ortak olarak görün. Tıpkı bu vadideki canlılar gibi, siz de teknolojiyle simbiyotik bir ilişki kurun.

Hatırlayın: Yapay zeka satranç şampiyonunu yendiğinde ne oldu?. Daha güçlü bir insan-yapay zeka iş birliği doğdu.

Bu yüzden artık şöyle düşünmelisiniz: Her işi nasıl daha akıllı hale getirebilirim?. Her süreci nasıl yapay zeka ile güçlendirebilirim?.

Şimdi gelelim son stratejimize. En önemlisini en sona sakladım.

Doğru soruları sormayı öğren.

Yapay zeka çağında cevaplar artık çok kolay ulaşılabilir durumda. Google’a yazıyorsunuz, ChatGPT’ye soruyorsunuz, yapay zeka size anında yanıt veriyor.

Cevaplar ucuzladı.

Ama bu durum, soruların değerini artırdı. Çünkü artık stratejik olan cevapları bulmak değil, doğru soruları sorabilmek.

Size basit bir örnek vereyim: Yapay zekaya “Bana Python öğret” dediğinizde alacağınız cevap ile “Veri analizi yapmak için hangi Python kütüphanelerini öğrenmeliyim ve hangi sırayla ilerlemeliyim?” diye sorduğunuzda alacağınız cevap çok farklı olacaktır.

Peki nasıl daha iyi sorular sorabiliriz?.

Üç seviyeli soru sorma tekniğini kullanarak:

Birinci seviye – Bilgi soruları: “Bu nedir?” “Nasıl çalışır?” “Ne zaman kullanılır?.”

İkinci seviye – Bağlantı soruları: “Bu, şununla nasıl ilişkili?” “Başka hangi alanlarda kullanılabilir?” “Hangi sorunları çözebilir?.”

Üçüncü seviye – Dönüştürme soruları: “Bunu nasıl daha iyi hale getirebiliriz?” “Bunun yerine ne olabilir?” “Gelecekte bu nasıl değişecek?.”

Ve bir de bonus bir sorumuz var. Kendinize güveni kaybetmeden şu soruyu sormayı unutmayın: “Ben bu değişime nasıl öncülük edebilirim?.”

Hiç kormayın. Panik yapmayın. Şu dünya üzerinde belki de en çok bizler esnek olmayı öğrendik. Belki de en iyi bizler hayatta kalma mücadelesini veriyoruz. O halde bu büyük değişime sadece ayak uydurmayı değil, belli alanlarda ona öncülük yapmayı da başarabiliriz. Yeter ki tek tek damlalarla uğraşmak yerine, suyun aktığı yönü görebilelim.  

Biz, teknolojik dönüşümün henüz başlarındayız. 2030’lu, 2040’lı yıllara geldiğimizde, bugünkü teknolojilerin ne kadar ilkel olduğunu göreceğiz.

Geleceğin en büyük buluşları henüz keşfedilmedi. Özellikle genç olan ve genç kalabilen beyinlere ihtiyaç var. Organik zekalara. 

Şu anda tıpkı bu vadideki su gibi, Silikon Vadisi’nde de teknoloji kendi yolunu arıyor. Ama o yolu şekillendirenler, doğru soruları sorabilenler olacak.

Üstelik her zamankinden daha akışkan olan bilgi artık tek bir vadiyle yetinmeyecek. Çünkü değişim kaçınılmaz. Bu değişimin neresinde duracağınızı belirlemekse size bağlı.

“Yapay Zeka Çağında Hayatta Kalma Rehberi ” için 4 yanıt

Barış Bey, içeriklerinizi ilgiyle takip ediyorum ve büyük keyif alıyorum. Yaratıcılık ve üretkenlik araçları ve dijital cihazları tüketmekten ziyade üretmek için kullanma konulu bir video hoş olabilir. Affinity Photo, LumaFusion gibi yeni nesil araçlar, sizin ürettiğinize benzer hikaye anlatımı odaklı içeriklerin arka planında işler nasıl kurgulanıyor; hazırlık, yaratıcı akış ve kurgulama üzerine teknik arkaplana odaklı içerikler şahsi fikrim niş ancak ciddi bir kitlenin ilgisini kazanacaktır. Özellikle yaratıcılık, üretkenlik, hikaye anlatıcılığı noktasında dijital cihazların üretken ve yaratıcı kullanımını özendiren içeriklerle alakalı bir eksiklik hissediyorum. Üretmekten çok tüketmeye yöneltildiğimiz bugünlerde kendi adıma üretmeye yönelik yoğun bir iştah duyuyorum ve aşırı tüketim halinde kalmak bana acı veriyor. Fakat yaşımında getirdiği nedenlerle oldukça deneyimsiz ve bihaberim. Yakın zamanda bir Mac cihaz satın aldım ancak elimdeki bu aletle tam olarak ne yapacağımı bilmiyorum. Şahane içerikleriniz için tekrardan teşekkürler.

Kaygilarima nokta atisi bir video olmus, cozum onerilerin icin de tesekkur ederim. Tum scripti paylasmanda cabasi. Tesekkurler, minnettarim.

Merhaba Barış Abi,

Seni ortaokuldan beri takip ediyorum. Her pazar kahvaltımızın vazgeçilmez parçasının, ailecek seni izliyoruz. Türkiye’nin en değerli içerik üreticilerinden birisin, bizlere bilimi, sanatı en güzel şekliyle öğretiyor bilgileri en güzel şekilde aktarıyorsun.

Son videon “Yapay Zeka Çağında Hayatta Kalma” yine efsaneydi! Yapay zekanın geleceğimizi nasıl şekillendireceği konusunda çok güzel noktalara değinmişsin. Ama bir sorum var: Starship’in 8. fırlatma testini neden yayınlamadın? Elon Musk’ın en büyük projelerinden biri olan bu testleri hiç kaçırmaz direk senin kanalından izlerdim. Bundan sonra bununki gibi test denemeleri için canlı yayın açmayı düşünüyor musun?

Sabırsızlıkla yeni videolarını bekliyorum! Seviliyorsun abi. ❤️

Çok teşekkür ederim, böyle güzel geri dönüşler almak harika! 🚀 Starship’in 8. test fırlatmasını işlerimin yoğunluğu nedeniyle kaçırdım, ama bundan sonraki büyük testlerde canlı yayın yapmayı düşünüyorum. Özellikle insanlı Ay ve Mars görevleri yaklaştıkça daha fazla içerik gelecek! Takipte kal, yeni videolar çok yakında! 😊

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir