Facebook bir kolej odasında kurulduktan 10 yıl sonra 1 milyar insanı birbirine bağladı. Bundan 10 yıl sonrası içinse hedefi çok büyük. Tüm dünyayı birbirine bağlamak!
Dünyanın en büyük sosyal mecrası Facebook. O kadar büyüdü ki her ay 1.65 milyar insan tarafından kullanılıyor. Ama bu sayı yeterli değil. Çünkü daha da fazla büyümesi gerek. Tüm dünyanın onu kullanması lazım. Bunun için dünyanın en gelişmemiş, en ücra köşelerine bile internet hizmeti verilmeli. Peki bu nasıl yapılacak?
Facebook bu misyonunu gerçekleştirebilmek için internet.org adında bir web sitesi açtı. Ağustos 2013’te. O zamandan beri ucuz ve yaygın internet erişimi için çeşitli projeler üretiyor. Bunlardan en çarpıcı olanı bir drone projesi: Aquila. Bu insansız hava aracını bir çeşit uçan modem olarak düşünebilirsiniz. Yerden yaklaşık 20 km yüksekte 90 gün boyunca uçması planlanıyor. Benzer bir projeyi Google da “Loon Projesi” adıyla bir yandan uçan balonlarla yapmaya çalışırken, öte yandan “Titan Projesi”yle tıpkı Facebook gibi insansız hava araçlarını da geliştiriyor. Anlayacağınız herkese internet sağlama konusunda göklerde çok yoğun bir araştırma geliştirme çalışması var. Sanki “istikbal göklerdedir” sözü bize değil de onlara söylenmiş gibi.
Facebook’un projesindeki uçan dronelar alışık olduğumuz uçan cisimlerden çok daha büyük. Kanat açıklığı bir Boeing 737’den daha fazla, yaklaşık 43 metre. Karbon fiberden yapıldığı için çok hafif, 400 kg. Güneş enerjisiyle çalışıyor ve sadece 3 saç kurutma makinesinin harcadığı kadar enerji harcıyor. Dolayısıyla çok çok yavaş uçuyor. Ama zaten internet erişimi sağlayacağı için yavaş uçması gerek.
Aquila, geçen ay ilk test uçuşunu gerçekleştirdi. 30 dakika uçması bile yeterli olacakken 90 dakika boyunca havada kalabilmeyi başardı. Peki neden uçak? İnternet erişimi için uydular, ya da devasa yükseklikte antenler kullanmak yerine uçak kullanmanın avantajı nedir? Aslında bu konuyla ilgili ayrıntılı bir araştırma yapıp sonuçlarını herkesle paylaşmış Facebook. İlgilenenler 11 sayfalık bu belgeyi inceleyebilir. Özet olarak uçaklar anten kulelerinden daha yüksekte olduğu için daha geniş bir alanı kapsayabiliyor. Öte yandan uydulardan daha alçakta olduğu için daha güçlü sinyal yayabiliyor.
Yüzünü teknolojiye dönmüş hemen herkes bugünlerde geleceğin teknolojileri hakkında konuşuyor; yapay zeka, sanal gerçeklik, Pokemon Go (arttırılmış gerçeklik). Artık temel problem bu tür teknolojilerin yapılmasından, geliştirilmesinden çok yaygınlaştırılması. Yenilikçi teknolojileri kullanabilmek için sadece internete değil, hızlı ve sürekli internete ihtiyaç var. Siz kafanıza sanal gerçeklik gözlüğü takıp oyunlar oynamaya başlamış olabilirsiniz ama dünyanın başka bir yerinde içecek temiz su bile bulamayan insanlar var. Daha internete bile giremeyen bu insanlar sanal gerçeklik dünyasını nasıl kullanacaklar? Yapay zekadan nasıl faydalanacaklar? Her şeyden önemlisi internetin bu insanlara ne faydası olacak?
Mark Zuckerberg’e göre internete sahip olan her 10 kişiden birinin ekonomik durumu daha iyi hale geliyor. İnternet yeni iş imkanları ortaya çıkartıyor. Dolayısıyla internete sahip olmayan 4 milyar insana bu imkan sağlandığında onların da yaşam kalitesi artabilir. Düşünün, okulun bile olmadığı ücra bir yerde internet, eğitim için iyi bir fırsat sunabilir. Kar amacı gütmeyen bir eğitim organizasyonu olan Khan Academy’nin Hindistan’da buna benzer etkili çalışmalar yaptığını duymuştum.
Tabi bunun Facebook’a da faydaları olacak. Bir anlamda dünyanın nüfus müdürlüğüne dönüşecek. Yeryüzünün en büyük insan veritabanı! Şirketin vizyonu herkese internet sağlamakla birlikte aynı zamanda herkesi Facebook’da da buluşturabilmek. Orada mümkün olduğu kadar çok vakit geçirtebilmek. Gözlerimizi ve dolayısıyla dikkatimizi avlamak!
Bundan 10 yıl sonra 20 km yukarıda uçan onbinlerce kanatlı modemden aldığınız interneti kullanarak kafanıza bir kask takıp sanal gerçeklik alemine dalacaksınız ve orada belki de kendinizi gökyüzünde süzülen bir kuş gibi hissedeceksiniz. Evet, galiba gelecek gerçekten de göklerde…
“7 milyar insan Facebook’a girerse ne olur?” için 4 yanıt
İnternete ulaşmak insani bir hak olarak sayılabilir ve ulaşım sağlayamayanlar dezavantajlı bir durumdadır. Lakin kablosuz ağların insan sağlığı üzerindeki etkilerinin tam olarak bilinemediği daha doğrusu bilinmediği günümüzde açıkçası ben tepemden internet sinyalinin vücudumua gönderilmesini istemezdim. Bunu istememek benim insani bir hakkım. Çünkü çevremizde, kuvvetle muhtemeldir ki sağlığımız üzerine olumsuz etkisi olan bir çok ışınım var. Bahsettiğiniz şirket yararlı bir iş yapmak istiyorsa önce bu tarz ışınımların bedenlerimiz üzerindeki etkilerini araştırabılir. Bu son cümlem biraz komik oldu, bu petrol üreticilerinin, motorlu araçların doğaya yaydığı gazların insan üzerindeki etkisini araştırmasını beklemek kadar ironik. Ayrıca bu sosyal ağın kullanımını ben iyileşmek için almak zorunda olduğumuz bir ilacın olumlu etkilerinden çok olumsuz etkilerinden muzdarip olmaya benzetiyorum, bu ağı kullanmayı zararlı görüyorum ve bundan ötürü de kullanmıyorum. Sonuç olarak bahsi geçen şirketin yaptığı tamamen kendi çıkarları doğrultusundadır. Videonuzda yapmaya çalıştıkları şey için ayırdıkları bütçenin yüzde biri ile bile açlıktan ölmek üzere olan onlarca insan hayata döndürülebilir. Kendilerine önümüzdeki 10 yıl içinde önemli bir misyon edinmek istiyorlar ise buyursunlar açlıktan ölmek üzere olan afrikalı çocuklarla ilgilensinler. Bu edindikleri misyonun benim gözümde değeri yok.
Teşekkürler.. Evet internete girebilmek su yemek gibi büyük nimet… İnşallah gelecekte nice aç susuz çocuklar da bundan yararlanır.. 2003’lerde bir dağ köyünde çevirmeli hattan internete kavuşmadan önce içimden “Allah’ım! İnternete girebileyim (teknolojik gelişmeleri yakalamak konusunda ) senden başka bir şey istemem!” demiştim..
👏👏👏 kesinlikle katılıyorum
Pardon bir üstteki olgun beyin yorumu için yazmıştım