“Bu gece Plüton ve Neptün, Uranüs ile hizalanıyor. Bu, dokuz gezegenin hizalanmasının ilk aşaması olacak ve tam bir güneş tutulmasıyla sonuçlanacak. Bu sadece 5.000 yılda bir gerçekleşir.”
Bu Lara Croft. Tomb Raider’da böyle bir sahne vardı. 2001 yapımı bu filmde dokuz gezegenden söz ediyorlardı, çünkü 2006’ya kadar Plüton hala bir gezegen olarak kabul ediliyordu. Filmler bize yıllardır aynı şeyi söylüyor: Gezegenler tek bir çizgi üzerinde dizildiğinde, dünyada olağanüstü olaylar yaşanacak…” Ve işte bu filmde “gezegenler hizalanacak” deniyordu. Ve gezegenler hizalanmaya başladıkça…
Yoksa!
Son günlerde sosyal medyada buna benzer onlarca teori görmüşsünüzdür. 25 Ocak’ta 6 gezegen sıraya dizilecek diyenler de var; 28 Şubat’ta 7 gezegen hizalanacak diyenler de… Önce size kısa cevabı vereyim. Sonra bu gibi tartışmalar çıktığında bakabileceğiniz iki tane çok net kaynak paylaşacağım. Bunları nasıl kullanacağınızı da adım adım göstereceğim.
- Yarın şafak vakti dünyanın sonu gelecek!
Kısa cevap şu: Dünyanın sonu gelmeyecek! Ama her iki tarihte görünecek gezegen sayısı doğru. Yani Ocak sonunda 6 gezegen, Şubat sonunda 7 gezegen göreceğiz. Biz uzay meraklıları için gerçekten de muhteşem geceler var önümüzde. Gezegenlerin geçit törenine tanık olacağız. Yanlış olan şey, bunların böyle ip gibi dizileceğinin zannedilmesi.
Böyle tam ip gibi dizilmeleri imkansız çünkü yörünge düzlemleri birbirinden farklı. Tam değil de 1.8° farkı bile “aynı” kabul etsek, sekiz gezegen ortalama olarak her 396 milyar yılda bir hizalanabilir. Güneşimizin 4,6 milyar yaşında olduğunu ve sadece 5 – 6 milyar yıl ömrü kaldığını düşünürsek bu olayın bile hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini söyleyebiliriz. Güneş sisteminin en heyecanlı yılları gezegenlerin oluştuğu o ilk yıllar ve Güneş’in kırmızı bir deve dönüşüp Merkür ve Venüs’ü yutarak Dünya’nın yörüngesine ulaşacak kadar büyüyeceği son yıllar olacak.
Şu anda onun ömrünün ortalarına yaklaşıyoruz. Peki gökyüzünde meydana gelen şey ne? Gelin sizi Güneş Sistemi’nde sanal bir yolculuğa çıkarıp göstereyim.
Burada sanal ortamda gezegenlerin Güneş çevresindeki yörüngelerini görebilirsiniz. Az önce de söylediğim gibi yörünge düzlemleri birbirinden farklı. Aynı gibi görünüyorlar, ancak küçük açısal farklılıklar var. Uzaklarda gördüğünüz büyük açısal farklılığa sahip düzlem artık bir cüce gezegen olarak kabul edilen Plüton’un yörüngesi. Peki sisteme yukarıdan baktığımızda bir şey dikkatinizi çekiyor mu? Dünya’nın konumunda kollarımı iki yana açarsam, yani 180 derecelik bir bakış açısıyla bakarsam biri hariç tüm gezegenleri görebiliyorum. Güneş ve Merkür arkamda kalıyor ama diğer gezegenler yörünge düzlemlerinin bir tarafında toplanmış gibi. Bu açıdan bakınca hiçbiri birbiriyle hizalı değil. Tek özellikleri, Güneş’in bir tarafında toplanmış olmaları. Ama Dünya’dan baktığımızda yaklaşık aynı hizada ve aynı anda görebildiğimizi fark ediyoruz. Hayali bir yayın üzerinde hizalanmışlar gibi. Bunlardan en parlağı Venüs. Şu anda Mars da konumu itibariyle Dünya’ya en yakın olduğu anlardan birinde. Dolayısıyla onu da geceleri Güneş’in ışıklarını kızılımsı bir şekilde yansıtırken görebiliriz. Sistemimizin en büyük gezegenleri Jüpiter ve Satürn de bazı uydularıyla birlikte görünür durumda. Uranüs ve Neptün bizden çok uzakta oldukları için ancak dürbün ya da teleskop yardımıyla görünebiliyor. Ama hepsinin de orada olduklarını biliyoruz. İnsanlar hizalanmadan bahsettiklerinde, gezegenlerin bizim bakış açımıza göre mükemmel bir şekilde hizalanması yerine, gökyüzünün aynı bölgesinde olmasından bahsediyorlar; ve o yüzden buna daha doğru bir ifadeyle “gezegen geçidi” de deniyor.
Ocak ve Şubat aylarında açık bir gecede gökyüzüne baktığımızda işte bunları görmüş olacağız. Şu anda altı gezegen – Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün – gece gökyüzünde görülebilir durumda. Şubat ayı sonunda onlara Merkür de katılacak ve özellikle de 28 Şubat gecesinde gökyüzünde çok nadir görülen yedi gezegen dizilimi gerçekleşecek.
O gece gökyüzünde o gök cisimlerine baktığınızda ne göreceksiniz biliyor musunuz? Güneşten yola çıkıp uzayda milyonlarca ve milyarlarca km yol kat ettikten sonra o gezegenlere çarpıp yansıyarak yolculuklarına devam eden ve en sonunda retinanıza kadar gelen fotonları göreceksiniz. Aynı anda!
—
Bu tür dizilimlerin böyle romantik sonuçları dışında pratik olarak ne işe yaradıklarını ve daha da önemlisi Dünya’yı etkileyip etkilemeyeceklerini de konuşağız ama tam da bu noktada uzaydan bize ulaşan bu ışık fotonları gibi, internette dolaşıp duran verilerimizin güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu da hatırlatmak ve, bu videonun sponsoru NordVPN‘in, bu kanala özel sunduğu bir fırsattan bahsetmek istiyorum şimdi sizlere .
NordVPN, tek tıkla sizi internetteki tehlikelerden koruyan harika bir VPN hizmeti.
İnternet bağlantınızı şifreliyor, IP adresinizi ve konumunuzu gizleyerek çevrimiçi ortamdaki varlığınızı çok daha güvenli ve özel hâle getiriyor.
Artık öğrenmek istediğimiz hemen her şeyi hep internetten araştırıp öğreniyoruz değil mi ve, az önce yaptığımız güneş sistemi gezisinde olduğu gibi hep onun araçlarını kullanıyoruz işte, bu araçları kullanırken, güvenliğimize dikkat etmek bi ehliyet kemeri bağlamak son derece önemli.
Çünkü tıpkı uzay gibi internetin de karanlık ve tehlikeli yanları var. NordVPN’in Threat Protection Pro özelliği, sizi kötü amaçlı yazılımlardan zararlı reklamlardan ve diğer tehditlerden otomatik olarak koruyor.
Bakın size yeni aldığım bir mesajı göstereyim. 16 Ocak 2025’te meydana gelmiş potansiyel bir veri hırsızlığından söz ediyor.
İşte Dark Web Monitor özelliği interneti sürekli tarayarak eğer bilgileriniz çalınmış ve satılığa çıkartılmışsa sizi anında uyarıyor.
NordVPN’i kullanarak favori içeriklerinize, dizilerinize, filmlerinize her yerden erişmeye devam ediyorsunuz ve bir yandan da seyahat ederken bile güvenli bir şekilde internette gezinebiliyorsunuz.
Gelelim şimdi bu kanala özel verilen fırsata. Hemen NordVPN.com/BarisOzcan adresini ziyaret ederseniz 2 yıllık planda +4 aylık bonus kazanacaksınız. Üstelik 30 günlük para iadesi garantisiyle. Hemen NordVPN.com/BarisOzcan adresini ziyaret edin ve daha uzun süre güvende kalın.
—
Şimdi gökyüzünü ve uzayı gözlemlemek için herkesin hemen şu anda sadece bilgisayarınızdaki ya da cep telefonunuzdaki tarayıcınızı kullanarak ulaşabileceği iki ayrı aracı göstereceğim. Bu iki araç da ücretsiz, üyelik gerektirmiyor ve anında kullanılabiliyor. İlki bize güneş sistemini uzaydan gözlememe imkanını verecek, ikincisi Dünya’da bulunduğunuz yerden.
İlkiyle başlayalım: NASA’nın Eyes on the Solar System aracı. Açıklamalar bölümünde verdiğim linkten bu uygulamaya girebilirsiniz. Eskiden indirilip yüklenen bir video oyunuydu, ama 2 yıl kadar önce bu hale getirdiler ve bence çok da iyi oldu. Çünkü anında kullanabiliyorsunuz. Bunu Güneş Sisteminin interaktif bir haritası gibi düşünebilirsiniz.
Şimdi nasıl kullanıldığını göstereyim. Önce hikayeler kısmını kapatalım sonra da temel kontrolleri kullanmaya başlayalım:
- Güneş sistemini bu şekilde tıklayıp sürükleyebilir veya mobil cihazda parmağınızla hareket ettirebilirsiniz
- Yakınlaştırmak için parmaklarınızı kıstırabilir veya sağdaki artı/eksi düğmelerini kullanabilirsiniz
- Fare tekerleğiyle de yakınlaştırıp uzaklaştırabilirsiniz
- Klavyede yakınlaştırma için W, uzaklaştırma için S tuşlarını kullanabilirsiniz
- Daha da hızlı hareket için Shift+W ve Shift+S kombinasyonlarını kullanabilirsiniz
Yazılım kullanırken kısayolları mutlaka öğrenin arkadaşlar. Şimdi bu mekan kontrolleriydi. Bir de zaman kontrolleri var. Şu anda güneş sisteminin canlı bir görüntüsünü izliyoruz. Yani Dünya’nın ve diğer gezegenlerin konumu bu siteye girdiğiniz andaki saat ve dakikada tam olarak nerede olduklarını gösteriyor. Bakın aşağıda bir de zaman kontrolleri var. Bunları kullanarak:
- İleri ve geri sarabilirsiniz
- Farklı zaman aralıklarında hızlanmanızı arttırabilirsiniz
- Hatta saniyede 3 yıla kadar hızlanabilirsiniz, böylesine büyük ölçeklerde hız kontrolleri büyük değişiklikleri görmek için çok önemli, çünkü mesela Neptün 165 yılda Güneş’in çevresinde bir tur atıyor. En hızlı sardığınızda bile onun bir tur atması neredeyse 1 dakika sürüyor.
- Tabi istediğiniz zaman duraklatıp canlı görünüme dönebilirsiniz
Şunu hemen belirteyim, sistemde yaklaşık 100 yıllık veri yüklü, o yüzden 2049 yılının sonuna kadar gidebiliyorsunuz. Nedir yüklü olan veriler diye soracaksınız? Onları da sağ üst köşedeki menüden görüyoruz.
Güneş Sistemi’nde bugüne kadar keşfedilen tüm gezegenleri ve uyduları var. Şu anda 302 tane. Cüce gezegenleri ve bazı asteroidleri de görebiliyoruz. Şu anda 60 tane ama yenileri keşfedildikçe buraya ekleniyor. Halley gibi kuyruklu yıldızları görebiliyoruz. Ve elbette NASA’nın uzay görevlerini ve araçlarını tek tek bulabiliyoruz. Bunlar hem geçmişteki hem de planlanmış gelecekteki görevleri kapsıyor. Birazdan size bir örneğini göstereceğim.
Ama şimdi bir de sağ altta yer alan özellikler ve ayarlar menüsünü inceleyelim.
Sağ tarafta şu ayarları bulabilirsiniz:
- Bilgi paneli
- Katmanlar menüsü:
- Asteroidleri gösterme
- Kuyruklu yıldızları gösterme
- Cüce gezegenleri gösterme (Plüton’u geri getirmek için)
- Takımyıldızlarını gösterme
- Uzay aracı izlerini açıp kapama
- Yörüngeleri gösterme
- Etiketleri ve simgeleri gösterme
- Kullanıcı arayüzünü tamamen kapatma seçeneği
Ben şu anda karışık olmaması için sadece gezegenleri açık bıraktım. Şimdi ilginç bir örnek üzerinden nasıl kullanabileceğimizi göstereyim.
Mesela Mars’ta şu anda neler olduğuna bakalım:
- Perseverance gezgini ve iniş alanı şurada görülebilir, bunun inişini canlı olarak yayınlamıştım
- InSight burada görülebilir
- Mars Odyssey ve Mars Reconnaissance Orbiter gibi yörünge araçları görülebilir
Şu anda Mars’a genel bir bakış atıyoruz ama istersek burada etiketli olan her şeye tıklayıp yakınlaşabiliriz. Örneğin Mars Reconnaissance Orbiter (MRO)’a tıklayıp onun bakış açısına geçiş yapalım. Şu anda bu aracın Mars’a göre konumunu görüyoruz. Ayrıca çeşitli aydınlatma seçeneklerini kullanabiliriz:
- Sel aydınlatması (karanlık tarafta görünürlük için)
- Gölge aydınlatması (gölgelerde hafif aydınlatma)
- Doğal aydınlatma
Sol panelde her ziyaret ettiğiniz nesne için:
- Açıklama
- Yüksek çözünürlüklü doku seçeneği ve
- Boyut karşılaştırma seçeneği gibi şeyler var. Örneğin MRO’yu Hubble veya James Webb ile karşılaştırabiliriz.
Hepsinin büyüklükleri ölçekli oalrak 3 boyutlu modellere aktarılmış. Bir başka eğlenceli özellik de “Yüzey Haritaları” özelliği. Eğer yüzey harita seçenekleri varsa, altınızda güzel dokular görebilirsiniz. Örneğin Mars’ta Viking misyonundan gerçek görüntülerle oluşturulmuş bir global mozaik bulacaksınız. Şimdi 3 boyutlu modelden gerçekten oradan çekilmiş görüntülere geçiş yaptık. Dedim ya bu navigasyon için kullandığımız yol haritalarına benziyor. Dolayısıyla uydudan çekilmiş gerçek görüntüler seçeneği de var.
Güneş sisteminin genel görüntüsüne geri dönelim. Merak ettiğimiz herhangi bir şeyi bulmak için
- Sağ üst bölümdeki arama çubuğunu kullanabiliriz,
- Diyelim ki Plüton’a gitmek istiyorsunuz, arama çubuğuna yazıp gidebiliriz,
- Eğer gittiğimiz yere ilişkin bir uzay görevi varsa soldaki panelde yazıyor. Mesela New Horizons’ın 14 Temmuz 2015’teki tarihi Plüton uçuşunu görebiliyoruz. Plüton’un ilk fotoğraflarını bu araç çekmişti. Yüzeye 7800 km kadar yakınlaşmıştı. Aşağıda gördüğünüz gibi tam olarak ulaştığı zamana gitmiş olduk. Şu anda uzay aracının yaptığı tüm hareketler, dönüşler o zamanki kayıtları bize yansıtıyor. Bir anlamda o uzay görevini yeniden yaşıyoruz. Peki şu anda bu araç nerede diye merak ediyorsak ne yapıyoruz, LIVE düğmesine basıyoruz ve şu anda onun uzayın derinliklerindeki konumunu buluyoruz. Zoom out yaptığımızdaysa Plüton’u çoktan geçip gittiğini Voyager ve Pioneer gibi diğer uzay araçları gibi Güneş sisteminin dışına doğru yolculuklarını devam ettirdiklerini görüyoruz.
Sol tarafta az önce kapattığımız paneldeyse öyküsel içerikler var. Bunlar en önemli uzay görevlerini bize bir tur gibi yaptıran hikaye formatındaki içerikler. Örneğin:
- Voyager’ın Büyük Turuna basalım. Bakın 1977’de başlamış ve hala devam eden bir görev bu. Hikayeyi ilerletmek için aşağıya kaydırıyoruz. Kaydırdıkça görev sırasında çekilen görüntüleri ve fotoğrafları görebiliyoruz.
- Ama hikayemizin ilk kısmında size göstermek istediğim önemli bir bilgi var. İşte burada, aradığımız kritik bir bilgiye ulaşmış olduk. Bakın burada ne diyor: “İkiz uzay araçları Voyager 1 ve Voyager 2, 1977 yazında NASA tarafından farklı aylarda fırlatıldı. Voyager görevi, dış gezegenlerin 1970’lerin sonları ve 1980’lerdeki nadir bir geometrik düzenlemesinden yararlanmak üzere tasarlandı. Bu düzenleme, en az yakıt ve seyahat süresiyle dört gezegenlik bir tur yapılmasını sağlıyordu.”
Şimdi burada bir duralım. Nereden geldik bu konuya? Gezegenlerin hizalanmasından. Bu konu sosyal medyada ya da filmlerde abartıldığı gibi komplovari bir etkiye sahip değil arkadaşlar. Benim yaptığım gibi oradan çıkan fotonların gözümüze ulaşması gibi şairane bir olaydan da ibaret değil. İşin pratik bir faydası da var. Çünkü 1966 yılında, NASA bilim insanı Gary Flandro, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün’den oluşan dört dış gezegenin 1977’de hizalanacağını ve bu hizalanmanın, tüm bu gezegenlerin sadece 12 yıl içinde ziyaret edilmesine olanak tanıyacağını hesapladı. Hizalanma deyince ip gibi dizilmekten söz etmediğimizi tekrar hatırlatayım. Özel bir geometrik düzenleme anlamındaki bu hizalanma gerçekleşmemiş olsaydı, bu tür bir gezinme en az 30 yıl sürerdi. Ve bu tür bir hizalanma sadece 175 yılda bir gerçekleşiyor. Yani bu konuları merak etmeseydik, ve içimizden bazıları saçma sapan masallar uydurmak yerine gerçekten oturup da bu hesaplamayı yapmış olmasaydı Voyager görevleri en azından 175 yıl boyunca gerçekleşmeyecekti. Unutmayın bunlar insan yapımı bir araç olarak Dünya’dan en uzağa giden nesneler.
Voyager 1, 1979’da Jüpiter ve 1980’de Satürn’ün yanından geçti, ama Uranüs ve Neptün’e uğramadı. Bunun nedeni, bilim insanlarının Satürn’ün uydusu Titan’ın yanından geçmek istemesiydi ve bunu yaparken de mecburen o yerçekimi sapan etkisini bozmak durumunda kaldılar. Ama zaten o yüzden bu ikiz uzay araçlarını hazırlamışlardı.
1 ay kadar sonra yola çıkan Voyager 2 gezegenlerin bu hizalanmasını bir avantaj olarak kullandı ve dıştaki tüm o dört gezegeni de ziyaret ederek 1986’da Uranüs ve 1989’da Neptün’e giden tarihteki ilk ve tek uzay aracı oldu.
İşte gezegen hizalanmalarından illa bir anlam çıkartacaksak bu tür pratik faydaları olduğunu görüp oradan bir şeyler çıkarabiliriz. Eğer Voyager 2, 1977’de değil de mesela 1980’de fırlatılmış olsaydı, Neptün’e ulaşması ta 30 yıl sonra 2010’da gerçekleşebilecekti. Tabi maliyeti de kat kat artacak ve belki de hiçbir zaman finanse edilmeyecekti.
İlk uygulamamızı bu gibi konuları öğrenmek için kullanabiliriz. Gelelim Şubat sonundaki gezegen geçidine. Aşağıdaki zaman kontrollerinde sadece ileriye ya da geriye hızlı sarmıyoruz. İstersek tarihe tıklayıp gitmek istediğimiz zamana doğrudan atlayabiliyoruz. Şubat ayının sonuna gidelim şimdi. Az önce size gösterdiğim gezegen dizilimi biraz daha değişmiş oldu. Artık Merkür de Güneş’in bizim olduğumuz tarafına geçti. Zaten o çok hızlı Güneş’in etrafında 88 günde bir tur atıyor. Merkür’de 1 yıl 88 gün sürüyor. Ve işte o da artık bizim tarafta. Az önce söylediğim gibi Güneş’in ortasından geçen hayali bir çizgi çekseydik tüm gezegenler o anda yani Şubat sonunda o çizginin bir tarafında toplanmış durumdalar. Ve biz de o anda Dünya’dan gökyüzüne baktığımızda tüm gezegenleri yine hayali bir çizginin üzerinde sıralanmışlar gibi görebiliriz. Ama bu uygulamayla Dünya üzerinden gözlem yapmak o kadar kolay değil.
Bunun için pek çok uygulama var. Benim telefonumda en az 10 tane yüklü. Ama bunlardan bir tanesi bana göre diğerlerinden daha avantajlı, çünkü ücretsiz versiyonu bir çok şey için yeterli ve yine hiçbir üyelik gerektirmiyor, üstelik açık kaynak kodlu. Evet, bugün sizlere göstereceğim ikinci uygulama: Stellarium’un web versiyonu.
Yine açıklamalar bölümüne de eklediğim https://stellarium-web.org adresine girerek kullanıyoruz. Bakın sol tarafta mobil uygulama linkleri de var ama ben şu anda normal bilgisayardaki versiyonu üzerinden göstereceğim.
Şimdilik bu menüyü kapatalım. Bu ekran, bulunduğunuz yerin üzerindeki gökyüzünü gösteriyor. İlk girdiğinizde o gün bulunduğunuz yerde güneş battıktan sonraki gökyüzünü görüyorsunuz. Ama öncelikle, programın nerede olduğunuzu doğru bildiğinden emin olun. Sol alt köşede bulunan pencere, konum penceresi. Otomatik konum özelliğini kullanırsanız, program bulunduğunuz yeri otomatik olarak bulmalı normalde ama bazen şaşırabiliyor. Eğer tam olarak nerede olduğunuzu bulamıyorsa, imleci hareket ettirerek bulunduğunuz yeri manuel olarak seçebilirsiniz.
Buradaki görüntü temsili bir görüntü. Yani sizin olduğunuz yerde böyle çayır çimen yoksa şaşırmayın. Yeryüzünü temsil ediyor o görüntü 🙂
Sağ alt köşede zaman penceresi var. Bu pencere sayesinde gökyüzünü istediğiniz tarih ve saatte görüntüleyebilirsiniz. Gerçek zamanlı görmek için durdurma tuşunun üstündeki şu butona basıyoruz ve ben bu kaydı gündüz yaptığım için gökyüzü aydınlanıyor. Ayrıca, zaman çubuğunu sürükleyerek ileri geri alabilirsiniz. Mavi kısımlar gündüzü temsil ediyor. Niye bu konu çok önemli, çünkü Dünya’dan gözlem yapabilmenin yolu karanlık olması. Ayrıca böyle ileri – geri hareket ettirerek gökyüzündeki cisimlerin nasıl hareket ettiğini de simüle etmiş oluyorsunuz.
Gökyüzünde birçok yıldız, gök cismi hatta Dünya’dan fırlatılmış uyduları göreceksiniz. Bir yıldıza tıkladığınızda, ekranın sol tarafında o yıldıza dair birçok bilgi alabilirsiniz. Ancak bazen tıkladıktan sonra hemen belirmiyor bu pencere, kafanız karşımasın, biraz beklemek gerekebiliyor. Açıldığında, bu yıldızın size olan uzaklığını görebilirsiniz. Farklı yıldızlara tıklayıp, aralarındaki mesafeleri karşılaştırmak ilginç olabilir.
Ama bu videoda bizim asıl merak ettiğimiz şey gezegenler ve onların nasıl hizalanacağı. Bazılarını direk görmeye başladık bile. Örneğin Jüpiter kocaman burada gözüküyor. İstersek yakınlaşabiliriz. Faremizin tekerleğiyle yakınlaşalım, yakınlaşalım ve işte uyduları gözükmeye başladı. En sonunda da teleskopla görüyormuşuz gibi bir görsele ulaştık.
Gezegenlere özel bir modu daha var. Az önce kapattığımız soldaki menüyü açınca ortaya çıkıyor: “Planets Tonight.”
Bakın bir pencere açıldı. Ve içinde bulunduğunuz tarihin gecesinde bulunduğunuz yerin gökyüzünde hangi gezegenleri görebileceğiniz saat saat gösteriliyor. Güneş doğal olarak mavi kısımlarda. Ay sabaha karşı ortaya çıkacak. Ve çıplak gözle görülebilecek diğer gezegenleri de gösteriyor. Biz hangi tarihi hedefliyorduk? Şubat sonunu. Pencereyi kapatıp sağ alt köşedeki araçla istediğimiz tarihe gidelim, Şubat’ın sonu ve tekrar “Planets Tonight”a tıklayalım. Artık Merkür de görünür hale geldi. Burada Uranüs ve Neptün’ü göstermiyor, çünkü onları görebilmek için bir dürbün ya da teleskop kullanmak zorundayız. Ama pencereyi kapatıp ararsak onların da konumlarını bize gösterir.
Bakın şu anda benim bulunduğum konumda 28 Şubat 2025 tarihinde Güneş battıktan hemen sonra saat 18:20’de West’i temsil eden W işaretiyle gösterilen Batı’ya bakarsam, Satürn’ü, Ay’ı, Merkür’ü, biraz yukarıda Venüs’ü görebilirim. Hayali bir yay çizerek bakışlarımı devam ettirirsem Jüpiter’e ve sonra da Mars’a ulaşırım. Hatta FOV yani field of view görüş açımı 180 derece yapar, Uranüs ve Neptün’ü de görünür hale getirirsem işte tüm gezegenler bu şekilde hizalanmış olur.
İşte o Şubat gecesinde, gökyüzünde dizilen yedi gezegene bakarken, aslında milyarlarca yıllık bir kozmik dansın küçük bir anına tanıklık edeceğiz. Bu görüntü, ne dünyanın sonunu getirecek bir kehanet, ne de mistik güçlerin bir araya gelişi. Aksine, bu muhteşem gök olayı, insanlığın uzayı keşfetme serüveninde kullandığı zekâ ve bilimin bir kutlaması gibi. Tıpkı Voyager’ların bu tür dizilimlerden faydalanarak uzayın derinliklerine doğru hala yol almaya devam etmesi gibi, belki de gelecekte başka uzay araçları, başka dizilimleri kullanarak yeni keşiflere yelken açacak. Gökyüzüne baktığınızda sadece parlayan noktalar değil, içinde yaşadığımız evrenin sonsuz olasılıklarını da görmeli ve çocuklarımıza, gençlerimize göstermeliyiz. Çünkü o gece gökyüzüne bakanlardan bazıları, ileride geleceğin uzay bilimcisi olarak kendi yolculuğuna ilk adımını atacak.