Kategoriler
Gelecek Teknoloji

Apple, Nokia olur mu? 

Yeni iPhone’ların tanıtıldığı etkinlik yapıldı, her Eylül’de yapıldığı gibi. Fakat o eski heyecan kaybolmuş gibi hissettim ben izlerken, bilmiyorum siz ne düşünüyorsunuz? Eskiden Steve Jobs’ın yaptığı sunumları, bir ders gibi çalışırdık; bu kanalın ilk videolarından birinin konusudur bu hatta. Sunum dersi gibiydi. Artık öyle değil. Bir kere etkinlik canlı yapılmıyor artık. Önceden kaydedilmiş, muhteşem kaydedilmiş videolar gösteriliyor. Fakat prodüksiyon kalitesi ne kadar iyi olursa olsun canlılığın verdiği o güçlü etkiyi uyandıramıyor. Eskiden iPhone lansmanları burada, Amerika’da bütün sektörün dikkatini çekerdi, şimdi pek kimsenin umurunda değil gibi. 

  • Kolaylığı mutlulukla, bolluğu seçenekle karıştırmaya başlıyoruz.

Yanlış anlaşılmasın. Yeni iPhone’lar gerçekten iyi. Herkese hitap eden sıradan modeller nihayet Pro serisinden bazı kritik özellikleri aldı; bunların başında 120Hz ProMotion ekran geliyor, nihayet. Yeni çıkan iPhone Air çok şık, çok ince, çok hafif; hatta 2 gr daha hafif olsa Samsung Edge’le aynı olacak 🙂 O mecburen koydukları kamera çıkıntısının içine tüm donanımı yerleştirmek çok zekice bir fikir. Evet tüm telefon pil hariç burada. Düşünün sadece o kısmı bir gözlüğe takarsanız akıllı gözlük olur. Ya da bu kadar ince iki telefonu birleştirirseniz katlanabilir model ortaya çıkar, nitekim önümüzdeki yıl onu da çıkaracaklar, nihayet. 

Biliyorum Apple’ın stratejisi bu, ilk olmaya çalışmıyorlar, bir teknoloji olgunlaştıktan sonra onu optimize ediyorlar. Ama bu sözümü unutmayın, birazdan kullanacağız bu düşünceyi, çünkü her yerde bu stratejiyi uygulayamazsınız.  

  • Herkes her şeyi yapmaya çalışırken, kim mükemmelleştirebilir?

Dediğim gibi yeni iPhone’lar çok güzel, bazı açılardan büyük bir sıçrama bile diyebiliriz. “Vapor chamber – Buhar odası” adını verdikleri yeni soğutma sistemi, önceki Pro modellerindeki en büyük sorunlardan biri olan yetersiz pil ömrünü uzatacak, performansta ciddi bir iyileştirme sağlayacak gibi görünüyor. Yani donanım tarafında önemli bir ilerleme var.

Ama sorun şu: insanlar bu gelişmeleri pek önemsemiyor, “sıkıcı” buluyor. Ben hem Android hem de iPhone kullanıyorum. Birini inovasyondan geri kalmamak için, diğerini de etrafımdaki pek çok kişinin iOS kullanmasından ötürü mesajlaşmada kolaylık amacıyla tercih ediyorum. O yüzden de her yıl iPhone güncellemesi yapmıyorum. Bu yıl da yapmak gibi bir niyetim yoktu ama kameralarda yapılan profesyonel yeniliklerden iki tanesi yüzünden iPhone 17 Pro’ya yükseltmeye karar verdim. Max’e değil Pro’ya. O iki yenilikten biri geliştirilmiş ProRes RAW ve genlock gibi gerçekten herkese hitap etmeyen çok niş özellikler, ama video profesyonellerinin işine yarıyor. Diğeri de ön kameradaki sensörün kare haline getirilmiş olması. Çok basit ya da önemsizmiş gibi görünebilir ama bence önemli çünkü bu profesyonel video sektöründe son dönemde başlayan “Open Gate” akımının bir uzantısı, bu sayede sensörün tüm gücünden faydalanıyorsunuz ve “yatay mı çekeyim, dikey mi çekeyim” endişesi ortadan kalkıyor. Gelecekte tüm kameraların böyle sensörler kullanacağını ön görüyorum. 

Ama tabi bunlar herkese hitap eden özellikler değil dediğim gibi. Çok teknik kalabiliyor. Dolayısıyla heyecanın kaybolmuş olması normal. En meraklılar bile bu gelişmeleri “sıkıcı” buluyor, çünkü teknoloji gündemini artık başka bir şey domine ediyor: Yapay Zeka. Bedenle ilgilenmiyor yani artık insanlar, ruha bakıyorlar. O yüzden donanım değil, yapay zekâ daha heyecanlı geliyor. Apple yıllardır bazı alanlara hiç girmedi, bazı fırsatları kendi isteğiyle elinin tersiyle itti. Dolayısıyla hâlâ harika ürünler, çok çekici bedenler yapsa da hayal gücünü eskisi gibi yakalayamıyor.

  • Sonra niyetimizin etrafında ürünü örmeye başlarız.

Peki bu durumda Apple’ın geleceği ne olacak? İşte bugün sizlerle tartışmak istediğim asıl soru bu. Apple, Nokia olur mu? Yoksa Micro”soft”laşıyor mu? Çünkü her iki şirket de bir zamanlar teknoloji dünyasının tepesindeydi, ama sonra n’oldu? Nokia donanımda mükemmeldi, cep telefonu deyince ilk akla o gelirdi ama platform savaşını kaybetti, tamamen ortadan kayboldu. Yani neredeyse tamamen. Microsoft ise donanımda güçlenemedi ama platform kontrolünü elinde tuttu, bugün eskisinden de güçlü.

Apple’ın şu andaki durumuna baktığımda bu iki senaryo arasında gidip geliyor gibi görünüyor. Bir yandan iPhone’lar hâlâ harika, hâlâ prim yapıyor, ama öte yandan yapay zeka savaşında geride kalıyor. 

Bakın daha yeni meydana gelen bir gelişmeyi göstereyim. Bu hafta yeni iPhone’lar tanıtılırken, ne oldu, Google’ın Gemini uygulaması ChatGPT’yi de geçerek App Store’da birinci sıraya çıktı. Apple’ın kendi evinde yaşanıyor bu savaş! Kendi yapamadığı şeyi ChatGPT’ye havale etmişti ama şimdi o da geçildi. 

O meşhur stratejisini yani “bekle ve gör”ü uygularken milyarlarca insan hayatına yapay zekayı bu asistanlarla koydu bile. Hatta yine bu hafta ChatGPT ve Claude ayrı ayrı iki rapor yayınlayarak kendi kullanıcılarının nasıl davrandığını açıkladı. Genel olarak ChatGPT’nin daha kişisel işlerde kullanıldığı ve hatta kullanıcılarının yarısından biraz daha fazlasının %52 oranıyla kadınlar olduğu ortaya çıktı. Daha doğrusu kadın isimli kullanıcılar. Claude’un raporuna göre de onlar biraz daha kurumsal işlerde tercih ediliyor. 

Görüyorsunuz insanlar bir türlü gelmek bilmeyen Apple Intelligence’ı beklemek yerine rakip çözümlere çoktan adapte olmuş gibiler. 

Bu sadece bir uygulama sıralamasında ufak bir değişiklik gibi görünebilir ama aslında çok daha büyük bir güç kaymasının işareti. Teknoloji dünyasında gündem belirleme gücü artık cihazlarda, telefonlarda değil, Yapay Zeka uygulamalarında. Ve işte o yüzden bazıları sormadan duramıyor: Acaba Apple, Nokia olur mu?

  • Zaman alır.

Şimdi asıl konumuza dönelim. Apple gerçekten Nokia’nın yolunu mu izliyor? Bu soruyu yanıtlamak için önce Nokia ne ki? diye sormamız, Nokia’nın ne yaşadığına bakmamız gerekiyor.

2007’de iPhone piyasaya çıktığında Nokia dünyadaki en büyük telefon üreticisiydi arkadaşlar. Cep telefonu deyince onlar akla gelirdi. 435 milyon telefon satmışlardı, Apple ise sadece 1,4 milyon iPhone. Arada 300 kat fark var. Nokia mükemmel donanım yapıyordu, dayanıklılık konusunda efsaneydi, hani arabalardaki Toyota gibi düşünün, distribüsyon ağı herkesten güçlüydü. Ama bir şeyi göremedi: artık donanım değil, platform önemli hale gelmişti. İnsanlar telefon değil, uygulama seçiyordu.

Nokia yanlış adımlar attı. Kendi işletim sistemini yapmaya çalıştı. Symbian’ı geliştirdi, sonra Microsoft’la anlaşıp Windows Phone’a geçti. Ama hiç Android’i benimsemeyi düşünmedi. Oysa kendi işletim sistemi hevesini bırakıp hızlıca Android’e geçseydi, belki bugün hala Apple karşısındaki en güçlü rakip olarak kalabilirdi.

Ama bunu yapmadı. Çünkü gururu vardı, kontrolü kaybetmek istemiyordu. Bakın Blackberry de öyleydi. Sahip olduğu gücün kendisini nasıl zehirlediğini ve körleştirdiğini görmek isteyenler onunla ilgili yapılan filmi izleyebilirler, çok güzel dersler var o filmde. Hiç kimsenin yeri garanti değil. Bir anda o gücü kaybedebilirsiniz. Sonuç? Blackberry de Nokia da telefon işinden tamamen çıktı ve bu şirketler günümüzde güvenlik ya da ağ ekipmanları gibi konularda ayakta kalmaya çalışıyor.

  • “Evet”e varan her kararın öncesinde binlerce “hayır” vardır.

Şimdi Apple’a bakalım. Apple Intelligence geç geldi, geldiğinde de hayal kırıklığı yarattı. Apple’ın kendi AI yöneticisi Robbie Walker bile bu yıl şirket içinde yapılan bir toplantıda Siri geliştirmelerini “çirkin ve utanç verici” olarak tanımladı. Şimdi de işten ayrılıyor. Üst düzey ve önemli pek çok yapay zeka çalışanı da aynı şekilde başka şirketlere geçiş yapıyor. İçeride tam olarak neler olup bittiğini bilemeyiz elbette, Apple bu konudaki en ketum şirketlerden biri. Ama yapay zeka konusundaki gelişmelere ayak uydurma konusundaki yavaşlığının bir strateji gereği olmadığını söyleyebiliriz.

Ama Nokia’laştığını da iddia edemeyiz çünkü Nokia’dan farklı bir şey var. Apple kontrolü tamamen kaybetmiş durumda değil. iPhone hâlâ çok güçlü, ekosistemi hâlâ çok sağlam, para kazanmaya devam ediyor. Çünkü sadece donanım değil hizmet de satıyor ve zaten en çok bu alanda büyüme gösteriyor. Yani Nokia gibi aniden çöküş yaşamıyor. Ama uzun vadede bir sorun var.

Şimdi Blackberry dedik, Nokia dedik mobil dünyanın kaybedenlerinden bahsederken. Microsoft aslında Nokia’dan da kötü durumdaydı 2010’larda. Mobil platformda neredeyse hiç yeri yoktu, Windows Phone tamamen battı, tüm dünya iOS ve Android kullanmaya başladı. 2013’te Microsoft’un tüm bağlantılı cihaz satışlarındaki payı neredeyse sıfıra inmişti.

Ama Microsoft öyle bir şey yaptı ki bugün Apple’dan bile güçlü konumda: platform savaşını kaybettiğini kabul etti ve stratejisini tümüyle değiştirdi. Zaten Satya Nadella CEO olunca “Windows her yerde” söyleminin sona erdiğini açıkça söyledi. Office’i iPad’e getirdi, LinkedIn’i satın aldı, Azure ile bulut liderliğine odaklandı.

  • Bir şey tasarlamak odak ister.

Ve şimdi yapay zeka çağında Microsoft yine hızlı davrandı ve kendini doğru pozisyonlamaya çalışıyor. Copilot’u tüm ürünlerine entegre etti. Office’te, Teams’de, Windows’ta her yerde AI var. OpenAI ile ortaklık kurdu, onların teknolojisini kendi ekosisteminde kullanıma sundu. Aynı şeyi Apple da yapmaya çalışıyor ama Microsoft sadece OpenAI’a güvenmiyor, bir yandan kendisi de çalışıyor. 

Yapay Zeka’yı bir platform kayması olarak görmüyor, mevcut platformları güçlendiren bir araç olarak konumluyor. Daha farklı bir enerji kaynağı gibi düşünün. Onun fişini alıp Teams’e takıyorsunuz daha iyi çalışıyor, Office’e takıyorsunuz daha akıllı hale geliyor. 

Bakın 2013’te mobil trenini kaçırmasına rağmen Microsoft’un piyasa değeri Eylül 2025 itibariyle 3,8 trilyon dolara çıktı, Apple’ınki 3,5 trilyon. Ve daha önemlisi, Microsoft’un büyüme hızı Apple’dan iki kat fazla. Son on yılda Microsoft’un geliri ikiye katlanırken Apple’ınki çok daha yavaş büyüdü. Microsoft’un işletim karı yüzde 45, Apple’ınkiyse yüzde 30’larda kaldı.

Apple’ın bulut hizmetlerinden, aboneliklerden filan elde ettiği gelir 100 milyar dolara ulaştı ama bunların hiçbirinde gerçek bir inovasyon yok. Var olan iPhone kullanıcılarından nasıl daha fazla para çıkarabiliriz için düşünülmüş yüzeysel çözümler. İnsanlar artık buna “Apple vergisi” diyorlar. Yıllardır çektikleri, biriktirdikleri fotoğrafları, videoları kaybetmemek için aylık bulut ücreti ödemek zorunda kalıyorlar. Zaten başka bir telefona geçme konusundaki en büyük engellerden biri bu. 

Eski Microsoft döneminde de durum çok farklı değildi. İnsanlar Windows kullanıyordu ama web’de Google’da arama yapıyordu. Microsoft’un kontrolündeki cihazda bile gündem Google’daydı. Sonra mobil geldi ve Microsoft’un platform gücü tamamen eridi.

Şimdi benzer bir şey YZ ile yaşanıyor olabilir mi? İnsanlar iPhone kullanıyor ama günlük sorularını ChatGPT’ye, Gemini’ye, Perplexity’ye soruyor. Apple’ın cihazında bile gündem başkalarında.

  • Gerekirse başa döneriz.

Peki Apple’ın önünde hangi senaryolar var? Ben üç temel yol görüyorum.

İlk senaryo: Nokia’nın yolu. Apple YZ yarışında geride kalmaya devam eder, kendi yapay zeka sistemi üzerinde ısrar eder ama bunun için gerekli adımları zamanında atamadığı için olgunlaşamaz. Sonunda insanlar iPhone’u sadece WhatsApp ve temel işlevler için kullanır hale gelir, gerçek değer katanlar başka platformlarda olur. Bu durumda Apple lüks donanım üreticisi olarak kalır ama teknoloji gündemini kaybeder.

İkinci senaryo: Microsoft’ın yolu. Apple en iyi yapay zeka şirketleriyle stratejik ortaklıklar kurar. ChatGPT entegrasyonu gibi adımları genişletir, belki Anthropic gibi bir şirketi satın alır, parası var, kendi platformunu Yapay Zeka’nın en iyilerini barındıran bir yer haline getirir. Bu durumda iPhone ekosistemi güçlü kalır, sadece YZ tarafı outsource edilmiş olur. Şu anda bu senaryoya yakın gibi duruyor.

Üçüncü senaryo ise çok daha radikal: Yapay zekayı sıfırdan kendisi yapmaya çalışmak yerine, developer’ları YZ uygulamaları yapmaları için teşvik eder, güçlendirir. Apple Intelligence’ı bir platform haline getirir, üçüncü taraf geliştiricilerin en iyi YZ uygulamalarını yazabilecekleri sağlam bir temel sağlar. Son kullanıcı için o meşhur güvenlik ve mahremiyet bariyerlerini kurar, ama içeride geliştiricilerin en iyi uygulamaları geliştirmesine izin verir ve en önemlisi adil bir gelir paylaşımı yapar.

Bence en akıllı olan bu üçüncü senaryo. Çünkü Apple’ın gerçek gücü hiçbir zaman yazılımın kendisinde olmadı, yazılım-donanım entegrasyonunda oldu. Siri’yi ChatGPT kadar iyi yapamıyorsan; iPhone’u ChatGPT’nin, Claude’un, Perplexity’nin en iyi çalıştığı platform haline getirmek çok daha mantıklı.

Ama Apple bunu yapabilir mi? İşte soru burada. Çünkü bu kontrolü paylaşmak demek. Nokia da bunu yapamadı, gururu engel oldu. Acaba Apple’ın da aynı sorunu mu var?

Şu anda Apple’ın durumu 10 yıl önceki 2015’teki Microsoft’a daha çok benziyor. Hâlâ güçlü, hâlâ para kazanıyor ama yeni platform kaymasının farkına varmakta geç kaldı. Microsoft değişti, Apple henüz değişmedi.

  • İlk sorduğumuz soru şu: İnsanların ne hissetmesini istiyoruz?

Tüm bu sorduğumuz sorular, yaptığımız tespitler aslında 2025 hakkında değil 2035 hakkında. Apple’ın bugün ve önümüzdeki birkaç yıl içinde vereceği kararlar, sonuçlarını on yıl içinde gösterecek.

On yıl kadar önce Apple yine bir Eylül ayında yine bir lansman yapmış ve çok güzel bir video göstermişti. İçinde çizgiler ve noktalar olan video. Bugüne kadar yaptıkları arasından benim en beğendiğim videolardan biri oldu o. Minimalist tasarımıyla, verdiği mesajlarla dört dörtlüktü.

Ama işte mesajı vermek onu uygulamaktan daha kolay. Apple’ın “Nokia mı yoksa Microsoft mu olacağı” tamamen bir seçim meselesi. Sadece teknolojik kabiliyetle, parayla, güçle değil, stratejik akılla ilgili bu. 

Çekirdek iddiam gayet net: “Donanım hâlâ mükemmel, beden çok çekici, çok ince ama gündemi YZ belirliyor, insanlar artık ruhla ilgileniyor, özü kullanıyor; Apple ya platformu açacak ya da lüks donanım markasına sıkışacak.”

Teknolojik başarı öyle bir günde elde edilmiyor, yıllar öncesinden inşa edilmeye başlanıyor, ama başarısızlık da öyle. 

Apple hangisini seçecek, göreceğiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir