Yeni bir format deneyelim mi? Bir içerik formatı? Biliyorum burası bir TV ekranı değil, dolayısıyla TV programlarına benzer içerik formatlarına da ihtiyacımız yok. İsteyen istediği gibi içerik üretebilir. Ama burası geleneksel medya araçlarından çok daha fazlasını sunuyor bize. Videoyu beğenip beğenmemeye karar veriyorsunuz. Aşağıya yorum yazabiliyorsunuz. Video içinde yapacağım bir ankette oy kullanabiliyorsunuz. Bütün bunlar videonun içeriğine sadece benim istediklerimi değil sizin fikirlerinizi de katabilmenizi sağlıyor. Bunu daha iyi kullanabilmek, YouTube platformunun bize sunduğu interaktif imkanları daha iyi değerlendirebilmek için aklıma bir fikir geldi.
Bir sonraki videomun konusunu sizin seçmenizi istiyorum!
Şöyle yapacağız. Bu videoda sizlere 5 tane konu önerisinde bulunacağım. Her konuya ilişkin bir kaynak kitap belirledim. Önce bu kitabı göstereceğim. Sonra da video başlığı önerimi ekrana getireceğim. Tabi tek başına başlık yeterli olamayacağı için videonun içeriği hakkında da sizlere kısa bir özet geçeceğim. Patron sizsiniz. Gerçekten öyle. Çünkü bu işe zaman yatırımı yapıyorsunuz. Eğer bir sonraki videoya zamanınızı ayıracaksanız orada nasıl bir konu sunacağım hakkında söz sahibi olacaksınız. Ben de yatırımcılarını ikna etmeye çalışan bir girişimci olarak bu videoda size alternatif konu önerilerimi sunacağım.
Aslında bu tam da bu platformda sıkça karşılaştığımız “challenge – meydan okuma” videolarına da benzeyecek. Nasıl benzeyeceğini videonun ilerleyen dakikalarında size anlatacağım. Ve videonun sonunda da bir anket yapacağım. O ankette oy kullanarak bir sonraki videonun konusunu siz belirleyeceksiniz. Ama şimdi konu önerilerimi sunmaya bir an önce başlamak istiyorum.
Hazır mısınız? İlk konu önerisi için kaynak kitabımız geliyor…
—–
Kitap: LYKKE Dünyanın en mutlu insanlarının sırları
Soru: Danimarka neden dünyanın en mutlu insanlarının ülkesi?
Kopenhag’da saat 16:00’da ne görürsünüz sokaklarda biliyor musunuz? İşten çıkıp çocuklarını almaya giden ebeveynler… Bisikletle dolaşan ve çimenlerde uzanan öğrenciler… 52 saatlik “ebeveynelik izinleri”ni bölüşmüş, baş başa yürüyüş yapan anne-baba ve çocuklar… Üniversite öğrencilerine tamamen ücretsiz bir eğitim sunulduğu gibi bir de vergiler çıktıktan sonra ayda net 590 avro okuma desteği veriliyor. Bir tren tam dakikasında istasyonda olmadığı sadece 5 dakika geciktiği için başbakan istasyonda bekleyen kişilere bir özür mektubu yollamış ve telafisi için beklettiklerine özel tasarım sandalyeler gönderilmiş. 5 dakika fazla ayakta kaldı diye oturabilmesi için sandalye, anladınız mı? Böyle bir ülke hayal gibi değil mi?
Peki bu ütopyadaki herkes mutlu mu? Mutluysa bunun sebebi ne? Gelişmişlik seviyesi mi? Zenginlik mi? Eğitim mi? Eşitlik mi? Özgürlük mü? Bir sonraki videomun konusu bu olsun derseniz yanıtını arayacağım sorular bunlar olacak.
——
Kitap: Alışkanlıkların gücü
Soru: Alışkanlıklar nasıl oluşur?
Bir alışkanlığın oluşabilmesi için öncelikle bir işaret oluşmalıdır. Örneğin fareler üzerinde yapılan deneylerde, belli bir düğmeye basan fareler ardından yiyecekle ödüllendirilir. Burada sesin ortaya çıkması bir “işaret” olarak algılanır. İşareti almasından sonra yiyeceğe doğru bir engel veya yol kat eder. Yiyeceği alır ve yer. Bu da davranışın “rutin”ini oluşturur. Sonunda elde ettiği haz ise tüm bu döngünün gerçekleşmesine neden olan “ödül”dür. Yani bir alışkanlık, “işaret-rutin-ödül” döngüsü üzerine oturmaktadır. Ödüle duyulan arzu, döngünün sürekli işler hale gelmesine ve bir davranış kalıbı ortaya çıkmasına yol açar. Her öğleden sonra toplantıdan çıkıp dışarıda bir sigara içmek, bir alışkanlıktır. Toplantının bitişi bir “işaret”, dışarıya çıkıp sigara içmek bir “rutin”, sigarayı içtikten sonra hissedilen rahatlama ise bir “ödül”dür.
Peki bu alışkanlıklara esir olmak durumunda mıyız? Onların nasıl oluştuğunu anlarsak, değiştirebilmemiz de mümkün olabilir mi? Bir sonraki videomun konusu bu olsun derseniz yanıtını arayacağım sorular bunlar olacak.
——
Kitap: Sıfırdan Bire
Soru: Geleceği inşa etmek için nasıl teknoloji girişimleri yapmalı?
Bir sonraki Bill Gates (yani Microsoft’un kurucusu) bir işletim sistemi kurmayacak. Bir sonraki Larry Page veya Sergey Brin (yani Google’ın kurucuları) bir arama motoru yapmayacak. Ve bir sonraki Mark Zuckerberg (yani Facebook’un kurucusu) sosyal bir ağ yaratmayacak.
Mucizelere ihtiyacımız olacak. Bu mucizelere “teknoloji” diyoruz. Teknoloji beklenmeyen yerlerde daha azıyla daha fazlasını yapmamızı yani “değer bulmamızı” sağlar. Var olan işlerin “değer”ini arttırır. Var olmayan işlerin hayatımıza “değer katma”sını sağlar. Gelecek, dünyanın bugünden farklı göründüğü bir zaman olacak. Çoğu insan dünyanın geleceğinin küreselleşmeyle tanımlanacağını düşünüyor, ancak teknoloji daha önemlidir. Bir “start-up” farklı bir gelecek inşa etmek için bir plana ikna edebileceğiniz en büyük insan grubudur. Yeni bir şirketin en önemli gücü, yeni düşüncedir.
Peki geleceğe daha iyi hazırlanmak için bir start-up kurmak, bir teknoloji girişimi yapmak istiyorsak nelere dikkat etmek gerekir? Hangi soruları kendimize sorup, bunun cevabını verebilmeliyiz? Bir sonraki videomun konusu bu olsun derseniz hem bu soruları hem de onların yanıtlarını konuşacağız.
——
Kitap: 4 saatlik çalışma haftası
Soru: Gerçek zenginliğe kavuşmak için ne yapmak gerek?
Gerçek zenginlik sadece paradan değil, “zaman”dan ve “hareketlilik”ten gelir. Hayalinizdeki yaşam genellikle tahmin ettiğinizden daha az şeye mal olur. Hayaliniz dünyayı gezmek olabilir… İnanılmaz şeyler öğrenmek olabilir… Hobilerinize zaman ayırmak olabilir… Ve bunlar sadece milyonerlerin yapabildiği şeyler değildir. Bu şeyler başta söylediğim “zaman” ve “hareketlilik” kavramlarını anlayabilen ve “yeni zengin” diyebileceğimiz sıradan insanlar için de yapılabilir şeylerdir. Sadece milyoner olmaya değil, milyonların satın alabileceği zannedilen “deneyimler”e odaklanmak gerekir. Geleneksel sabah 9 akşam 5 rutini ve emekliliğe odaklanmış bir kariyerle buna odaklanmak çok zordur. Şu anı yaşamak için, yaşamak istediğiniz yaşam tarzını sıfırdan çizmenin mümkün olduğunu bilmek için, kendinizi yeniden tanımlamalısınız.
Peki bu “yeni zengin” denilen hayat stili nasıl bir şeydir? Bunu gerçekleştirmek için neler yapmak gerekir? Bir sonraki videomun konusu bu olsun derseniz yanıtını arayacağım sorular bunlar olacak.
——
Beşinci ve son kitaba geçmeden önce bu yeni formattan nasıl bir “challenge” çıkartabileceğimizi de söyleyeyim. Dikkat ederseniz her kitapla ilgili o kitabın en kritik yerlerinden bilgi alıntıları yaptım. Sizlere sunduğum bu konu özetlerini bu videonun sponsoru olan KitUP uygulamasından buldum. Bu uygulamada gösterdiğim kitaplara benzer kurgu dışı kitaplar yer alıyor. Kişisel gelişim; sağlık, spor ve beslenme; bilim; psikoloji; biyografi ve tarih; iş ve yönetim; teknoloji ve gelecek gibi kategorilerde yüzlerce kitap… Her kitabın tamamını değil ama en önemli bilgilerini 15 dakikada okunabilecek şekilde özetlemişler. Bunları telefonunuza indirerek internetin olmadığı yerlerde okuyabildiğiniz gibi bir kısmını da sesli olarak dinleyebiliyorsunuz. Bu şekilde pek çok kitabı hızlıca tarayabiliyorsunuz ve dolayısıyla bir kitabın tamamını okuyup okumamaya kendiniz karar verebiliyorsunuz. Çünkü bir kitaba zaman ayırmak da bir yatırımdır. Bu yatırımı doğru kitaba yönlendirmek sizin elinizde. Aramızda bir “challenge” yapmak isteyenler bu videoda önerdiğim konu başlıklarıyla ilgili kitapları hızlıca tarayarak o konu hakkında önden daha detaylı bilgiye de ulaşabilir ve hatta kendi bulgularından kendi içeriğini oluşturabilir. KitUP uygulamasında her gün bir kitap ücretsiz olarak sunuluyor. Eğer uygulamaya abone olmak isterseniz bu kanalın izleyicileri için Nisan 2020 sonuna kadar geçerli %25’lik bir indirim de uygulayacaklar. Bundan faydalanmak için gerekli linki ve promo kodunu videonun altındaki açıklamalar bölümünde bulabilirsiniz.
Gelelim bir sonraki videomun konusu olarak önerdiğim son kitaba…
——
Kitap: Kıvılcım Anı
Soru: Küçük şeyler nasıl büyük bir etki yaratır?
Bazı fikirler, bazı ürünler ve bazı davranışlar bir hastalığın yayılması gibi bulaşıcı olabilir. “Sosyal salgın” diyebileceğimiz bu tür davranışlar biyolojik salgınlara çok benzer şekilde yayılmaktadır. Dolayısıyla insan grupları, bir salgını yaratmak ve hızlandırmak için çok önemlidir. Örneğin bir kitap kulübü, piyasa üzerinde tek bir okuyucudan daha fazla etkiye sahiptir. Geniş çapta bir sosyal salgın oluşturmak için bir seferde küçük bir gruba odaklanmak faydalı olabilir. Buradaki kilit nokta “150 kuralı”dır. Ne demek bu 150 kuralı? Bir grubun faydalı ve öngörülebilir bir şekilde işleyebilmesi için 150 kişiden daha az olması gerektiği kuralı… Reklamcılar topladıkları bilgileri kullanarak toplumsal salgınlar üretmeye çalışırlar. Tüm salgınlarda başarının sırrı, mesajı “Bağlayıcılar”a, “bilgi sahipleri”ne ve “satışçılar”a yönlendirmek, mesajın içinde ince ayarlamalar yapmak ve mesajın yayılacağı bağlamı, ortamı tıpkı bir virüsün yayılacağı insan vücudu gibi dikkatlice incelemektir.
Peki küçük ölçekli bir paternin hızlı ve büyük momentum kazanarak yaygın bir olguya dönüştüğü bu “kıvılcım anları”nın çalışma şeklini; sosyal ve tarihsel olaylara, moda trendlerine, viral reklamcılığa ve kitap satışlarına bakarak nasıl anlayabiliriz?
Bir sonraki videomun konusu bu da olabilir. Hangisi olsun? Şimdi en son bu konuyu önerdim diye hemen bunu seçmek zorunda değilsiniz. Diğer konuları tekrar hatırlatayım ve sonra da bir anket yapalım.
Bir sonraki videomda hangi sorunun yanıtını bulmak istersiniz?
- Danimarka neden dünyanın en mutlu insanlarının ülkesi?
- Alışkanlıklar nasıl oluşur?
- Geleceği inşa etmek için nasıl teknoloji girişimleri yapmalı?
- Gerçek zenginliğe kavuşmak için ne yapmak gerek?
- Küçük şeyler nasıl büyük bir etki yaratır?
Ankette oyunuzu kullanmanın dışında sizlerden ricam yorumlarınızla da beni yönlendirmeniz. Belki bu kitapları daha önce okumuşsunuzdur ve beğenip beğenmediğinizi paylaşabilirsiniz. Onları okurken veya az önce ben size konuyu sunarken aklınıza bir fikir gelmiştir. Bunları yorum olarak yazabilirsiniz.
Bir sonraki videomun konusunu siz seçmiş olacaksınız. Bakalım ben seçtiğiniz konuyu nasıl hikayeleştireceğim? Kafanızda oluşan sorulara doyurucu cevaplar verebilecek miyim? Şimdiden kendimi sözlüye kalkacak bir öğrenci gibi hissetmeye başladım. Üstelik bu kez kitaplar da açık olacak ama insan yine de heyecanlanmadan edemiyor. Bir sonraki videoda, sizin seçtiğiniz ve benim henüz bilmediğim bir konuda buluşmak üzere…
“Bir sonraki videomun konusunu siz seçin!” için 12 yanıt
Barış Abi, merhaba. İsmim Mert, 19 yaşındayım. Videolarını severek takip ediyorum. Hayatımda 2 romanım oldu ve bu iki romanı yaklaşık 4-5 kez baştan sona tekrar edebildim; bunlardan birisi “Monte Kristo Kontu bir diğeri de “Oliver Twist. Anlayacağın kitap okumaya baya bir uzak kaldım. Bir yerden başlamak istiyorum, bana tavsiye edebileceğin ilk birkaç kitap ne olur du? Tarih olur sonra teknoloji olur, roman olur, şiir olur yani ne dersen; tavsiyelerin değerli. Şimdiden teşekkürler 🙂
BARIŞ ABİ ÇOK MERAK ETTİĞİM BİR KONU VAR ÇOK ARAŞTIRDIM AMA HİÇBİR ŞEY BULAMADIM.
KONU 9 SAYISI.
WİNDOWS 9
İPHONE 9
ANDROİD 9
EMUI 9
GALAXY 9
NEDEN BU BÜYÜK ŞİRKETLER SEVMİYOR 9’U?
BİLGİN VARSA LÜTFEN PAYLAŞIRMISIN…
Uzaylılar hakkındaolabilir mi
Haluk Tatar youtube kanalı yeni bir fikir ortaya koydu.Kendisinin 930.000 abonesi var.Bakarsanız sevinirim. https://twitter.com/haluktatar/status/1240727034814480384
Haluk Tatar’dan
Sizlerin destek olması ile mümkün olabilir. Tüm sevdiğiniz YouTube içerik üreticilerine ulaşsanız. Yüksek aboneleri olan YouTube içerik üreticileri DAYAN TÜRKİYE isimli reklamsız ve sürekli canlı yayın yapan bir YouTube kanalı ile ortak yayına geçsek? Onlara ulaşırsanız bu proje 1 ay herkese moral verir.
Merhabalar Barış bey. Ankara’da yaşıyorum ve Youtube kanalınızı uzun yıllardır severek takip ediyorum. Bana göre sosyal medyada kaliteli içerik üreten ender kişilerden birisiniz. Youtube kanalınızdaki paylaşımlarınızın konusunu nasıl belirliyosunuz bunu çok merak ediyorum 🙂 Bu konuda oldukça başarılı seçimler yapıyosunuz gerçekten. Ayrıca anlatım ve içeriği sunum kaliteniz oldukça üst seviyede. Umarım kaliteyi kaybetmeden bu şekilde uzun yıllar devam edersiniz.
Muhtemelen çok istek geliyodur sizede ama eğer ilginizi çekerse(uzun yıllardır takipçiniz olarak ilginizi çekeceğini düşünüyorum) sizden bir konu hakkında video çalışması yapmanızı isterim. Ben “şehir ve bölge plancısı”yım ve mesleğimle ilgili bilimsel çalışmalara,projelere biraz meraklıyım. Sizden isteğim “Cittaslow” hakkında bir video çalışması yapmanız. Cittaslow 1999 yılında İtalya’da kurulmuş uluslararası bir belediyeler birliğidir. Ülkemizden de birkaç ilçe bu birliğin üyesi. Bu birliğin benimde desteklediğim bir felsefesi var. Bu felsefe, şehirlerin yaşam kalitesini koruyup geliştirmesi ve kalkınması ancak o şehrin gelenek ve göreneklerinin,yerel yemeklerinin,tarihsel kimliğinin yani kısaca özgün yapısının korunmasıyla mümkün olacağını öngörür.
Cittaslow kısaca bu şekilde ama küçük bir araştırma ile bundan daha fazlası olduğunu görebilirsiniz.
Çalışma hayatınızda başarılar diliyorum,hoşçakalın.
#Oku videosu gelebilir mi?
Alışkanlıkların gücü
Lütfen okuyun:
Barış abi ben senin eski bir takipçinim ve eski videolarına baktığımda sen sadece bilim, teknoloji ve tasarım yapmıyordun bizi kişisel olarak geliştiren videolarda yapıyordun. Mesea: tek mi? Cift mi?, fikir balığı nasıl yakalanır, ya da 80/20 kuralı gibi. Ve bence bunu devam etir ayda bir kere bizi kişisel olarak geliştiren bir video yap. Bize sunduğun tüm seçenekler müthiş lütfen hepsini yapın. 🙂
Yaşanan salgın ve buna bağlı dünya genelinde uygulanan sokağa çıkma yasağının karbon ayak izini azaltıyor oluşunu, yani küresel ısınma üzerindeki etkisini işleyen bir konu güzel olabilir. Kısaca dünya kendi korumasını devreye aldı ve format atıyor
Abi ben bu videoyu yeni gördüm ve bunu yazma gereği duydum. Video içeriğince bir sonraki video konusunu izleyicilere bırakıyorsun ama aslında seçimi biz değil sen yapıyorsun. Kendisi benim de kullandığım güzel bir taktiktir. Şöyle açıklayayım eğer video fikrini gerçekten biz veriyor olsaydık bunu yoruma yazarlar ve en çok beğeni alan fikri seçmiş olman lazım ancak sen zaten bir karar verip 5 konuya indirgiyorsun ve bize senin seçimlerin arasında seçim yapmak düşüyor. Yani biz seçiyor gibi görünsek de seçimi yapan sensin. Bunu bir kız arkadaşla buluşma aşamasında kullanıyorum 🙂 Ona ” sinema mı tiyatro mu?” diye sorarak belki konser isteğini seçmesi engelleyip benim indirgediğim şeyi seçmek de bırakıyorum ve o da kendi seçmiş gibi olduğundan mutlu oluyor. İkimiz içinde gayet iyi bir çözüm bence 🙂 Bu arada yanlış anlama belki başka bir video’ya bu konu olabilir 😉 Saygılar…
BENFORD YASASI hakkında bir video hazırlayabilir misiniz?