Kategoriler
Tasarım Teknoloji

Cybertruck nihayet çıktı! 

4 yıl önce anons edildi. Araç dünyasında fırtınalar kopardı! Tasarımıyla insanları ikiye böldü. Ön sipariş rekorları kırdı! Ben de ön sipariş verdim. Sonra bekledim, bekledim, bekledim… Ama nihayet çıktı. Şimdilik sadece 10 tanesi. Peki bu kadar beklediğimize değdi mi?

Evet üretilen ilk 10 araç törenle sahiplerine teslim edildi. Son derece kötü ve aceleye getirilmiş bir törenle. Şu ışıklandırmaya bakar mısınız? Karanlıkların içindeki o kişi Elon Musk. Son zamanlarda epeyce yıprandı ve yoruldu. Belki de o yüzden ne bu tören 4 sene önceki o muhteşem gösteriye ve ne de karanlıklardaki bu silüet o 4 sene önceki eski Elon Musk’a pek benzemiyor. Peki Cybertruck neye benziyor? 

Buna değil ama en az bunun kadar parlak bir şeye…

Aslına bakarsanız ilk tanıtıldığında da sahip olduğu o keskin çizgileri, o kutuplaştırıcı tasarımı genel hatlarıyla korumaya devam ediyor. Futuristik bir tasarım bu. Paslanmaz çelik gövdesi duruyor. Güçlü performansı ve yüksek hızı da hala dikkat çekici. Benim favorim diğer Tesla’ların da alameti farikası minimalist bir iç tasarıma sahip olması. Tasarım ve teknoloji odaklı bu özellikler, otomatik pilot sistemi, geniş ekranlı bilgi-eğlence sistemi vesaire vesaire. Bunların hepsi aynı. Ancak dış boyutları %5 oranında küçültülmüş. Yani aynı kalan şeyler var, bir de küçülen şeyler var. Büyüyen tek şeyi fiyatı.

2019’da 40K, 50K ve 70K olarak anons edilen fiyatlar 2 sene sonra karşımıza 60K, 80K ve 100K olarak çıktı. Arada pandemi oldu, enflasyon arttı gibi bahaneler olsa da bu kadar büyük bir fiyat artışını kimse beklemiyordu. Gerçi elektrikli araçlarda ABD’de $7500 dolar civarında bir vergi teşviği var ama sadece 80K ve altındakiler için geçerli bu. Yani ilk 2 model için. Ama bu modellerden sadece bir tanesi gelecek yıl çıkacak. En uygun fiyatlı model 2025’te alınabilecek denmiş; bu bir Tesla olduğu için siz ona en az 2026 deyin. Dolayısıyla herkesin hemen erişebileceği bir araç olmadığı kesin. Zaten etkinlikte de fiyatlara hiç girmediler. Doğrudan bir prestij unsuru olarak konumlandırıldı. Prestijli bir kamyonet!

Elon Musk “yollarda, park yerlerinde böyle bir şeyi pek göremezsiniz, bu yollardaki en eşsiz şey” dedi. Ağırlıklı olarak Cybertruck’ın dayanıklılığına odaklanıldı. Kurşun geçirmez olduğu söylendi. 4 sene önceki törende yaşanan ama sonra pazarlama anlamında epeyce işlerine yarayıp konuşulmasını sağlayan o fiyaskoya bir gönderme olarak bu kez tasarımcısı, camına softball yani yumuşak bir beyzbol topunu fırlattı. Herhalde bugüne kadar gördüğüm tüm Tesla etkinliklerinin en düşük anı buydu. 

Vurgulanan bir başka özelliği de bunun çok hızlı ve çok seri bir araç olması. 2023 model bir Porche 911 ile yarıştırdılar. Elektrikli motorların doğal bir avantajı olarak büyük bir ivmelenmeyle onu geçti. Arkasında bir başka 911’i taşırken hem de! Burası hem çok komik, hem de çok sembolik. Çünkü aynı anda hem bir kamyon gibi güçlü ve hem de bir spor arabası kadar çevik olduğunu vurgulamanın zekice bir yolu. Ya da kurnazca mı demeliyiz? Çünkü Porsche 911 ya da genel olarak spor arabaları sadece hızlanma esasına göre alınmıyor. Tabii ki kamyonetleri de normalde bu yüzden tercih etmiyor insanlar.

Hele elektrikli araçlarda çok önemli bir başka unsur daha var ki o da menzili. Bir şarjla ne kadar uzağa gidebileceği… 2019’da beni en çok heyecanlandıran ve hemen ön sipariş vermemi sağlayan şey 500 mile varan menzil vaadi olmuştu. Çünkü ailece sık sık uzun araba yolculuklarına çıkıyoruz. ABD’nin neredeyse her yerini ve Kanada’nın büyük bir kısmını sadece 260 mil menzilli bir Tesla Model 3’le gezdik. Bugüne kadar dünyanın çevresini iki kez dönecek kadar çok yolu sadece elektrikli motor üzerinde kat ettik. O yüzden menzilde iki kata yakın bir artış benim için en cazip vaatlerden biriydi. 

Ancak tıpkı fiyatlarda olduğu gibi menzilde de bir küçülme oldu. Cybertruck modelleri içinde fabrika çıkışı en uzun menzil 340 mil olarak anons edildi. Bu haliyle Tesla Model S’in 405 millik menzilinin gerisinde kalıyor. Web sitesinin derinliklerinde bir yerde “Range Extender” diye bir seçenek var ama çok fazla bir detay verilmemiş. Bununla 470 mile kadar çıkabileceği belirtilmiş. Ama bu da 16K civarında ek bir maliyet ve arkada ekstra bir yer işgali demek. 

Bu aracı mantığınızı kullanarak aynı kategorideki diğer araçlarla kıyasladığınızda biraz kafanız karışıyor. Bu segmentin en önemli ve ABD’de en çok satan markası Ford F150’nin elektrikli modeli neredeyse yarı fiyatına başlıyor. Öte yandan yine elektrikli Rivian, ya da Hummer gibi araçlar da yaklaşık bu fiyatlarda ve hatta daha pahalı konfigürasyonları da var. Eğer kamyonet gibi açık kasalı bir tasarım yerine SUV gibi kapalı bir tasarıma geçerseniz bu kez de Tesla’dan ayrılan mühendislerin kurduğu Lucid’in yeni anons ettiği Gravity modeli çok ilgi çekici gözüküyor. Ayrıca uzak doğudaki pek çok markadan rekabetçi ve iddialı modeller duyuruluyor. Bizde bile TOGG piyasaya çıktı. 4 sene öncekinden çok daha fazla seçenek var artık. Tesla’dan beklenti bu anlamda çok büyüktü. Ama “dağ fare doğurdu” diyebiliriz.

Ben daha çok “kendin ettin, kendin buldun” demeyi tercih ediyorum. Elon Musk başka bir şey diyor: “kendi mezarımızı kazdık!” Çünkü kimse böyle bir tasarımı istemedi. Kamyonetin tanımını değiştireceğiz, siber kamyon yapacağız diyorsanız çok iddialı bir işe kalkışıyorsunuz demektir. “Büyük vaatler ama geç yerine getirilen daha küçük gerçekler.” Elon Musk’ın söylemesi gereken asıl motto artık sanırım bu. 

Neyse. En azından mühendislik anlamında bu aracın büyük bir iddiayı göğüslediğini söyleyebiliriz. Piyasada gerçekten de benzeri hiç böyle bir kamyonet yok. Malzeme olarak kendi geliştirdikleri özel bir çelik alaşımı kullanmışlar. Tesla’nın kardeş şirketi diyebileceğimiz SpaceX’teki know-how bilgisinden faydalanmışlar. Fakat bunların yapılması da zor, onarılması da… Çünkü tipik olarak otomobil fabrikalarında metali hızlıca şekillendirmek için kullanılan o dev damgalama makineleri, paslanmaz çelik gibi güçlü metallere uygulandığında hasar görebiliyor. Kimsenin bunları bilmesine gerek var mı? Kimsenin böyle bir beklentisi var mıydı? Yoktu ama yaptılar. Bu bir başarıysa elbette övünebilirler.

Sonuç olarak son kullanıcılar için hayal kırıklıklarıyla dolu bir teslimat süreci başlamış oldu. Şu ana kadar 2 milyon kişinin $100 ödeyerek ön sipariş verdiği tahmin ediliyor. Analistler bunların ancak %30 – %40 kadarının gerçek satışa dönüştürülebileceğini tahmin ediyor. %25’i bile satsa 500.000 araç yapar ki Teksas’daki fabrikanın yıllık üretim kapasitesiyle bu kadar aracı ancak 2 yılda üretebilirler.

O 2 milyon siparişi verenler arasında ben de vardım ve şu anda bunu iptal edip etmeme konusunda bir kararsızlık içindeyim. Siz ne diyorsunuz?

Evet, haklısınız. Muhtemelen iptal etmeyip biraz daha bekleyeceğim. Çünkü bir yandan da gerçek dünyadaki kullanım örneklerini görmek istiyorum. Kağıt üzerinde pek çok şey farklı algılanıyor. Bugüne kadar kullandığım tüm elektrikli araçlar içinde Tesla hala en iyi yazılıma sahip olanı. Daha da önemlisi Supercharger ağı en azından Kuzey Amerika’da çok yaygın ve çok güvenilir. %99’un üzerinde bir uptime’ı var. Öyle olduğu için de neredeyse tüm elektrikli araç üreticileri bu ağı destekleyecek şekilde otomobil üretmeye başlayacaklarını duyurdu. Yani hangi markayı alırsanız alın Tesla’nın yerlerinde şarj edebileceksiniz. Rekabet kızışacak.

Teslimat sırası bana geldiğinde ne yapacağımı bilmiyorum. Mantığım “saçmalama!” demeye devam edecek muhtemelen. Ama onun dışındaki her şeyimle böyle bir aracı alıp yolun götürdüğü yere gitmeyi isteyeceğim. Sebebini bilmiyorum. Böyle bir şeye hiçbir zaman sahip olamayacağım için olabilir. Ya da gelecekte yaşadığınızı en iyi hissettiren araç bu olduğu için belki de…

https://ts.la/baris60606

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir