Müzelere, sergilere gitmeyi sever misiniz? Peki ya resim yapmayı, çizmeyi? Çoğunluğun pek de sevmediği şeylerden bahsediyorum değil mi? Görmeyi öğrenmek, daha iyi görebilmek için size bir teklifim var. Sanat eserlerine bakıp, onları çizmeye başlayalım!
Geçen aylarda kısa bir tatil için Antalya’ya gitmiştim. Tatil anlayışımı daha önce anlatmıştım. Antalya’ya gidince de deniz, kum, güneş üçlüsü dışında yapılabilecek pek çok şey bulabiliyor insan. Bunlardan bir tanesi de Antalya Müzesi. Daha önce de ziyaret ettiğim bir müzeydi ama bu kez bizim ufaklığı da götürmek istedim. Anadolu toprakları üzerinde kurulmuş medeniyetlerden arta kalan pek çok eserle dolu, özellikle de heykellerle.
Müzeyi gezerken bir şey dikkatimi çekti. Bazı turistler hemen her heykelin fotoğrafını çekiyordu. Birini çektikten hemen sonra diğerine geçip onu da çekiyor. Hatta bir ara acaba müzenin kataloğunu hazırlayan bir ekip mi acaba bunlar diye şüphelendim. Öyle değilmiş, bunlar “profesyonel turist.” Gittikleri yerleri kendi gözleri ile görmek, duyularıyla hissedip deneyimlemek yerine, ellerindeki, ceplerindeki camların arkasından izliyorlar.
Müzelerde ne sergilenir? Tarihi eserler, sanat eserleri. Bunları nasıl daha iyi deneyimleyebiliriz? Her şeyden önce neden sergilendiklerini düşünmeye başlayarak. Eserdeki güzelliği, enteresanlığı görmeye çalışarak. Ona bakınca gerçekten ne görüyoruz? Bizi ne etkiliyor?
Bu soruların cevabını verebilmek bugün artık her zamankinden daha zor. Çünkü kafalar çok dağınık. Hep acelemiz var. Bir şeye uzun süre odaklanamıyoruz. Tam odaklanacakken yandaki kişinin cep telefonu titreşiyor. O zaman da aklımıza acaba bana da mesaj gelmiş midir sorusu takılıyor. Yani o anı yaşayamıyoruz. Bunun vicdan azabıyla fotoğraf makinemizi çıkarıp o anı kaydetmeye, saklamaya çalışıyoruz, daha sonra bakmak için. Peki sakladığımız anlara geri dönüyor muyuz?
Sergi gezmek yerine, sergileneni nasıl görebiliriz? Hollanda’daki bir müzenin bu soruya çok güzel bir cevabı var: çizerek! Hatta #Startdrawing “çizmeye başla” sloganlı bir kampanya başlatmışlar. Çünkü daha iyi görmeyi öğrenmenin en iyi yollarından biri çizim yapmaktır. Kaleminizi, kağıdınızı yanınıza alın, eserin karşısına geçin ve onu çizmeye başlayın. “İyi ama benim hiç kabiliyetim yok, en fazla çubuk adam çizebilirim.” Bu gayet normal, benim de ilkokulda en çok gördüğüm sanat eseri Cin Ali kitaplarıydı. Zaten amacımız sanat eseri üretmek değil, onu gözlemlemek. Çizmek için ona daha dikkatli bakmak zorundasınız. Ölçüleri, oranları, ışık-gölge oyunları, çizgileri, detaylarıyla eseri daha iyi fark edeceksiniz.
Ben yine de çizemem, çizer değilim demeyin. Çizersiniz. Küçük bir çocukken hiç resim yapmadınız mı? Bütün çocuklar resim yapar, çünkü resim yapmayı, çizmeyi bilir. Hem de hemen her şeyi, dilediği gibi çizebilir. Ken Robinson’un anlattığı şu hikayeyi bir dinleyin.
Geçenlerde harika bir hikaye duydum, resim dersindeki küçük bir kız hakkında. Altı yaşında, en arkada oturmuş, resim yapan bir kız ve öğretmenine soracak olursanız bu küçük kız derse hemen hemen hiç ilgi göstermiyor. O gün hariç. O gün nedense bütün ilgisi yaptığı resimdeydi. Öğretmenin ağzı açık kalmış tabii bu durum karşısında. Kızın yanına yaklaşmış ve sormuş, “Ne çiziyorsun?” “Tanrı’nın resmini çiziyorum” demiş kız. “Ama hiç kimse Tanrı’nın nasıl göründüğünü bilmiyor.” demiş öğretmen. “Problem değil, bir dakika içinde bilecekler” demiş kız.
Çocuklar şanslarını denemekten korkmazlar, yanlış yapmaktan çekinmezler. Bilmeseler de devam ederler. Eğer yanlış yapmaya hazırlıklı değilseniz, hiç bir zaman orijinal bir şey bulamazsınız, göremezsiniz.
Küçükken korkusuzca resim çizerdik, her yere. Sonra bu yeteneğinimizi unuttuk. Okullarda, iş yerlerinde unutturulduk. Yapmanız gereken tek şey hatırlamaya çalışmak. Cesur olun. Müzelere gidin, sanat eserlerine bakın. Daha yakından. Onları çizerek, anlamaya çalışın.
Anları yakalayıp anılara dönüştürmenin tek yolu fotoğraf çekmek değil. Tüm benliğinle o anda bulunmak, o anı yaşamak. Daha iyi görebilmek için… Çizin!
“Daha iyi görmek için… Çizin!” için 3 yanıt
Ben de eskiden çok çizerdim daha sonra karikatüre evrildi bu çizim olayım ama daha sonra bıraktım. Sebepsiz yere. Hatırlamıyorum bile. Daha sonra tekrar çizmeye başladım dün gece. Körelmişim biraz ama bir daha çizebilmek için motive etti beni. Daha sonra sabah uyandığımda sizin videonuzun yayınlandığı bildirimi geldi. Gülümsetti beni. 🙂
Instagram’dan da etiketledim abi görmek istersen. Bu yorumu silersin istersen.
Cizmek bisiklete binmek gibir utamazsınız