Dünya, atom saatlerinin icat edilmesinden bu yana “en kısa gün rekoru”nu kırdı! 29 Haziran 2022’de gezegenimiz yaklaşık 24 saatlik normal dönüşünü 1.59 milisaniye daha hızlı gerçekleştirdi. Oysa biz dünyanın hızının yavaşladığını zannediyorduk. Ne oluyor yani? Dünya bir hızlanıp bir yavaşlıyor mu? Onun gibi bir şey. Dünya, yalpalıyor!
Üstelik onu düzeltebilmek için bu videoya yapabileceğiniz etkileşim benzeri şeyler de yeterli olmaz. Aslına bakarsanız düzeltilecek olağanüstü bir durum yok. Sadece bir günün aslında 24 saat olmadığını, bazı dönemlerde farklı hızlarda döndüğünü, o yüzden arada bir günlere saniye bazında ayarlamalar yapıldığını bilsek yeter. Bu ayarlamalar yapılmazsa işte o zaman işler karışabilir.
Dinozorlar zamanında bir yılın 372 gün sürdüğünü biliyor muydunuz? Bir gün 23 saat 31 dakikaymış. Yani dünya daha hızlı dönüyormuş. 600 milyon yıl önce bir gün sadece 21 saatmiş. “24 saat bana yetmiyor!” diyenler bir daha düşünsün bence 🙂
Gezegenin milyonlarca yıllık tarihini izlediğimizde onun dönüşünün giderek yavaşladığını görüyoruz. Bunun en büyük sebeplerinden biri Ay. Gezegenimizle onun yörüngesindeki bu doğal uydu arasında gel-git akıntı kuvvetinden doğan etki. Evet, Ay’ı çok sevsek de onun varlığı bizim dönüşümüzü yavaşlatıyor. Fakat onun bu yavaşlatma hızı da sabit değil, çünkü sevgili uydumuz giderek bizden uzaklaşıyor. Yörüngesi her yıl 3 – 4 cm daha öteye gidiyor.
Bilim insanları birkaç yıl önce çok ilginç bazı gözlemler yaptılar. Milyonlarca yıldır dönüşü sürekli yavaşlayan Dünyanın, birdenbire hızlanmaya başladığını fark ettiler. Son 50 yıldaki en kısa günlerden 28 tanesi sadece 2020’de gerçekleşti. Şu grafikteki salınıma bir bakın. Hepsi de aynı yıl içinde. 19 Temmuz 2020’de bir günün normalden 1.46 milisaniye daha kısa sürdüğünü ölçtüler. Bu bir önceki rekor. Asıl rekor bu yıl kırıldı. Haziran ayının 29. gününde 1.59 milisaniyeyle… Bu milisaniye ne kadarlık bir süre derseniz size şunu gösterebilirim. Saat, dakika ve saniyenin hemen yanındaki gösterge. Yani çok kısa bir süre. Daha da aklınızda kalması için göz kırpın. İşte 29 Haziran günü bir göz kırpması kadar daha kısa sürdü.
Bu kadar hassas ölçümleri yapabilmek için 1949’dan bu yana atom saatleri kullanılıyor. Atomların rezonans frekanslarını sayarak zamanı ölçen bir saat çeşidi olduğu için çok hassas veriler elde edilebiliyor. Bu saatlerin 300 milyon yılda en fazla 1 saniyelik hata payı var. İşte normalde giderek yavaşlayan dünyanın dönüş hızının milisaniye bazında bile olsa birdenbire arttığını bu şekilde buluyorlar.
Peki durup dururken bu dönüş neden hızlanmaya başladı? Araştırmacıların bu konuda kesin bir cevabı yok. Teorileri var. Çok ilginç teoriler. Mesela eriyen buzullar nedeniyle toprağın hareketinden kaynaklanıyor olabilir diyorlar. Dünya, kutuplardan basık ve ekvatorda biraz daha geniş biliyorsunuz. Normalde kutuplardaki buzullar yerkabuğuna ağırlık yapıyorlar. Ancak maalesef küresel iklim değişikliği nedeniyle bunlar eridiğinden, gezegenin üstünde ve altında daha az baskı oluşturuyorlar, bu da kabuğu yukarı doğru hareket ettiriyor ve Dünya’yı daha yuvarlak hale getiriyor ve gezegenin daha hızlı dönmesini sağlıyor.
Bunu buz pateni yapanların hareketlerine benzetebiliriz. Artistik patinajcılar dönerken kollarını vücutlarından uzaklaştırdıklarında, dönmeleri için daha fazla güç gerekir. Oysa kollarını vücutlarına yaklaştırdıklarında, vücut kütlelerinin ağırlık merkezlerine daha yakın olması nedeniyle hızları artar. Dünyanın şekli ideal yuvarlağa yaklaştıkça, kütlesi de merkeze yaklaşmış oluyor ve bu durum tıpkı artistik patinajcılarda olduğu gibi onun dönüş hızını arttırıyor.
Bir başka teori depremler. Dünyanın kendi kütle kaydırma hareketleri vardır. Örneğin, Şubat 2010’da, Doğu Pasifik Okyanusu havzasındaki Nazca tektonik plakası hareket ederek Şili’de 8.8 büyüklüğünde yıkıcı bir depreme neden oldu. Bu itme türünde bir depremdi. NASA JPL’de görevli Richard Gross, “Bir itme olayında, bir tektonik plaka diğerinin altına kayar ve kütleyi yukarı veya aşağı hareket ettirebilir” diyor. Nazca Plakası Güney Amerika Plakasının altına itildiğinde ve Dünya’nın eksenine doğru hareket ettiğinde, fizik yasaları gereği Dünya’nın dönüşü de hızlandı. Benzer şekilde, 2004’teki devasa Sumatra depremi Dünya’nın kütlesinin dağılımını yeniden düzenleyecek derecede güçlüydü ve onun milisaniyeler bazında daha hızlı dönmesine sebep oldu. Göz açıp kapayana kadar…
Daha da ilginç bir araştırmayı paylaşayım şimdi sizlerle. 2017’de yayımlanan bu araştırmada Jeologlardan oluşan bir ekip, 1900 yılından beri 7.0’ın üzerinde meydana gelen tüm depremleri inceledi. Ve ilginç bir döngü keşfettiler. Buldukları şey, her 32 yılda bir dünya çapındaki önemli depremlerin sayısında bir artış olduğuydu. Emin olun en az bizim kadar bu ekip de, deprem oranındaki bu döngüselliğin temel nedeni konusunda şaşkındı. Bu döngünün başka bir şeyle ilişkisi olabilir mi diye bir dizi küresel tarihsel veri seti ile karşılaştırdılar ve güçlü bir korelasyon gösteren bir benzerlik buldular. Bu korelasyon, Dünya’nın dönüşünün hızlanmasıyla ilgiliydi. Şu grafiğe bir bakın. Siyah çizgi büyüklüğü 7.0’dan yüksek olan depremlerin sayısını, kırmızı çizgi de dünyanın dönüş hızındaki değişimi gösteriyor.
Elimizde iki tür gözlem var. Dünyanın dönüşü milyonlarca yıldır düzenli olarak yavaşlıyor. Fakat bazı yıllarda milisaniyeler bazında hızlanıyor. Bu önemli mi? Dinozorlar zamanında pek değildi ama içinde yaşadığımız bu 2000’li yıllarda çok çok önemli ve biraz da tartışmalı.
Öğrenci arkadaşları ilgilendiren kısa bir aradan sonra neden önemli olduğunu anlatacağım.
—
Bu videonun sponsoru “Puan Eğitim.”
Sınav eğitim kurumlarının online eğitim platformu olan “puanegitim.com” dijital eğitim öğretimde de Türkiye’nin lideri olma misyonuyla kurulmuş.
Üniversite sınavlarına hazırlanan öğrencilerin en az zaman kaybıyla ve en verimli şekilde çalışabilmesi için dijital ve analog yöntemleri buluşturan bir sistem hazırlanmış.
Türkiye’nin herhangi bir yerinden katılabileceğiniz bu platformda dersleri internet üzerinden canlı olarak takip ediyorsunuz. Seçeceğiniz programa göre 1 yıl içinde 700 saate varan canlı dersler düzenleniyor. Dersi kaçıranlar bunların video kayıtlarını ya da stüdyoda hazırlanan konu anlatım videolarını sınava kadar sınırsız bir şekilde izleyebiliyor.
Bir öğrencinin sınav yılında ihtiyaç duyabileceği konu anlatımı, soru bankası, yaprak test ve denemelerden oluşan 52 parça sınava hazırlık seti de öğrencilerin evine gönderiliyor. Öğrenciler çözemedikleri soruların çözümünü isteyebiliyor. “Sınav Koçum” rehberlik sistemiyle gerektiğinde bire bir görüntülü olarak destek veriliyor. “Veli bilgilendirme sistemi” ile de her ay gelişim raporları paylaşılıyor.
Deneme sınavlarının sonucuna göre oluşturulan kişiye özel soru kitapları, özel ders imkanları, seminerler, sürpriz ÖSYM taktikleri dersleri gibi daha pek çok özelliğe sahip olan Paun Eğitim programları hakkında ayrıntılı bilgi ve BARIS15 koduyla %15 indirimli eğitim almak için açıklamalar bölümündeki bağlantıyı kullanabilirsiniz.
—
Biliyorsunuz Dünya’nın Güneş’in etrafındaki bir turuna 1 yıl diyoruz. 365 gün-den biraz daha uzun olduğundan her dört yılda bir Şubat ayına bir gün ekliyoruz. 2024’te Şubat 29 gün sürecek, çünkü 2024 “artık yıl” olarak belirlenmiş.
İşte Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki dönüş hızının değişimi nedeniyle artık “artık saniye” uygulaması da yapılıyor. 1972’den bu yana tam 27 saniye eklendi. Dünyanın dönüş hızı videonun başında sözünü ettiğim iklimsel ve jeolojik olaylara göre değişebildiğinden, bu “artık saniyeler” de düzensiz aralıklı ve tahmin edilemez durumda. Uluslararası Dünya Dönüş ve Referans Sistemleri Servisi (IERS) tarafından genellikle yaklaşık altı ay önceden karar veriliyor. Bu tabloda görebileceğiniz gibi bazı yıllar hiç ekleme yapılmamış, bazı yıllardaysa bir değil iki saniye eklenmiş.
Bu milisaniyeler ya da birkaç yılda bir eklenen artık saniyeler o kadar da önemli mi? Evet önemli. Özellikle uzak mesafe deniz taşımacılığında ya da genel olarak GPS kullanan navigasyon cihazlarında hatalı bildirimlere yol açabiliyor. Fakat bunun tersi de söz konusu. Bazı yazılımlar bu “artık saniye” kavramına dikkat etmeden tasarlandığı için inanılmaz büyük yanlışlıklar olabiliyor. 2015’te Twitter, Instagram, Pinterest, Netflix gibi platformlarda tam da bu sebeple kesintiler yaşandı. Bazı havayolu şirketleri ve borsalar da bu durumdan etkileniyor.
Dolayısıyla tıpkı yaz saati kış saati uygulamasında olduğu gibi “artık saniye” uygulamasına da devam edip etmeme konusundaki tartışmalar hala sürüyor. 2023’te düzenlenecek bir konferansta bir karara bağlanması bekleniyor.
İnsanlar uzaya nesneler fırlatmaya başladığında, günün uzunluğu sorusu daha da önemli bir hale geldi. Gezegenler arası uzay uçuşlarının yapılmaya başlandığı ilk günlerde, mühendisler Dünya’nın dönüşünün sabit olduğunu varsaydılar. Ancak izleme ölçümlerini bu varsayımla örtüştüremediler. Dünyanın dönüşünün değiştiğini hesaba kattıklarındaysa çok daha iyi sonuçlar aldılar.
Mars’a doğrudan bir rover indirmek istediğinizde, Dünya’nın dönüşündeki belirsizlikler önemli sorunlara yol açabilir. Aradaki milyonlarca kilometrelik mesafe nedeniyle, gün uzunluğundaki küçük milisaniyelik değişiklikler, Mars’a vardığınızda kilometre büyüklüğünde konum hatalarına dönüşür.
Gürdüğünüz gibi… Hiçbir şey göründüğü kadar basit değil. Günler bile net olarak 24 saat değil. Ama bu size “bir gün bana yetmiyor, göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor” bahanesini vermesin. Çünkü her şey değişiyor. Dönüşler bile… Belki de işin güzelliği orada. Belki de dünyanın bize değil, bizim dünyaya ayak uydurmamız gerekiyor.
“Dünya, atom saatlerinin icat edilmesinden bu yana “en kısa gün rekoru”nu kırdı! ” için 4 yanıt
Acaba manyetik kutupların değişmesinde bu dönüş hızının bir etkisi olabilir mi?
Gerçekten yine mükemmel bir videoydu Bu işin hakkını vererek yapıyorsunuz eyer bir video fikri ararsanız benim de içinde bulunduğum “maladaptive day dreaming” hayal kurma sendromu hakkında bir video yapmanızı çok isterdim son 1 yıldır beynim bir uçak motoru gibi çalışıyor bu oldukça yorucu belki bu durumum ile ilgili birkaç tavsiye verebilirdiniz:)
Deprem dalgaları, o kadar büyük bir enerji ile yayılıyor ki, Dünya’mızın dönüş açısını bile değiştirebiliyor. Ve hatta bu dalgalar, yeryüzüne ulaştığında, etkisi sadece yeryüzünde değil, gökyüzüne yayılarak, uçakların gösterge panellerini etkileyerek pusula sorunlarına yol açıyor.
Deprem Mühendisliği eğitimi aldığım yıllarda, ara sınavlarda çıkmış bir soruydu.
Video için çook teşekkürler. Araştırmayı sevmeyen bir insan asla bu kadar mükemmel bir makale yazamaz.
Barış bey artık makalelerinizi sizin sesinizden ve betimlemeniz ile okur olduk. Gerçekten çok müthiş içerikler üreterek gençlerimize yol göstericisi olduğunuz görüşündeyim.
Yine bu makalede de bunu görebildiğimiz için çok mutluyum. Başarılarınızın devamını dilerim.