Beklediğimiz bir kafes dövüşü vardı evet ama bu kadar erken ve bu kadar güçlü bir şekilde başlayacağını hiçbirimiz beklemiyorduk.
Sosyal medya dünyasına bugün (6 Temmuz 2023’te) çok büyük bir enerjiyle yepyeni bir uygulama girdi: Threads. Uygulama yeni ama konsept eski. Bildiğiniz Twitter – Elon Musk. Zaten o yüzden büyük bir enerjiyle girdi diyorum çünkü Twitter’ın son zamanlardaki halinden bunalan herkes + Instagram’da bulunan herkes hemen bu yeni uygulamaya daldı. Etrafta “işte beklediğimiz Twitter katili!” naraları atılmaya başlandı. Başlayan bu dövüşte ringe çıkan Threads gerçekten bir Threat bir tehdit mi, Twitter’ı öldürebilir mi konusundaki düşüncelerimi birazdan anlatacağım ama önce uygulamayı nasıl kullanabileceğinizi söyleyeyim.
100 ülkede aynı anda hem iOS hem de Android platformlarında yayınlandığı için tercih ettiğiniz platformdan “Threads” yazıp aratarak indirebiliyorsunuz. Eğer zaten Instagram kullanıcısıysanız aynı isimle giriş yapabilirsiniz. Orada takip ettiklerinizi anında takibe alabilirsiniz. Aynı şekilde sizi takip edenler de bu şekilde kolaylıkla takibe devam edebilir. Yani bu uygulamanın kız kardeşi olan Instagram kullanıcılarına bir çeşit torpil durumu söz konusu. Saatler içinde on binlerce kişi tarafından takibe alınınca böyle bir “nepotizm” olduğunu ister istemez fark ettim.
Fark ettiğim ikinci şey de Twitter’daki karamsar paylaşımların yerine ağırlıklı olarak IG’deki toz pembeye yakın paylaşımların olması. Umuyorum ki kitleler birleştikçe ortada bir kıvama ulaşılabilir. Ama resmen gözümüzün önünde yeni bir kültü oluşuyor. Bence platformların adından çok oluşturabildiği ya da oluşturamadığı bu topluluk kültürleri çok daha önemli. Eskiden köyler ve meydanları vardı, orada toplanan insanlar kendi lokal kültürlerini oluşturuyordu. Şimdilerde ülke boyutunda dijital topluluklar var ve oraların meydanlarına toplananların davranış kalıpları yerel kültürlerini oluşturuyor. İşte şimdi Instagram ülkesiyle Twitter ülkesi arasında bir anda yeni bir ülke açıldı ve komşu ülkelerden gelen milyonlarca göçmen gözümüzün önünde yeni bir kültür yaratıyor. Herkes kendi birikimini, başka platformlardaki tecrübesini ve hatta takipçilerini sırtladı ve bu vadedilmiş yeni topraklara geldi. Temiz bir sayfa şimdilik. Çünkü balayı dönemindeyiz, her şey iyi başlıyor, sonra üzümler birbirine baka baka yavaş yavaş kararabiliyor.
“Onboarding” denilen bu ilk aşamayı beklediğimden daha problemsiz geçirdiler. Büyük bir teknik aksaklık olmadan… Uygulamanın Twitter’a göre hala farklı ve eksik yönleri var. Bence en önemli eksiklerden biri kavramsal arama ve fonksiyonel “hashtag”ler kullanarak insanların yanı sıra konuların da peşinde koşabilme imkanı verilmesi. Bu henüz yok. Twitter yıllarca bu alandaki en önemli eksiği karşılamaya çalışıyordu. Pek çok kullanıcı için ana haber kaynağı haline gelmişti. Hani bir deprem filan olduğunda adeta bir refleks gibi hemen Twitter’a bakar olmuştuk. Ta ki Elon Musk onu satın alana kadar. Bu süreci de birkaç videoyla özetlediğim için kısa geçmek istiyorum, Twitter’la olan “aşk-nefret” ilişkisi bizi bir süre daha germeye devam edecek gibi…
Threads’de 500 karakter uzunluğunda paylaşım yapılabiliyor, fotoğraflar ve 5 dakikaya kadar uzunlukta videolar da ekleyebiliyorsunuz. Eğer IG’de mavi tik sahibiyseniz o da hemen geliyor. İki platform arasında çapraz paylaşımlar yapılabiliyor. Görsel olarak logosunu ve ikonunu beğendim. Konuşma iplikleriyle oluşturulan sarmalın bir @ işaretine dönüşmesi içerik ve biçin uyumunu karşılamış bence. Arayüz tasarımında zaten kullanıcı alışkanlıkları dikkate alınmış ve bu konuda Twitter’ın koyduğu kurallara uyulmuş.
Benim açımdan en önemli özelliği uygulamanın vermeyi vadettiği Fediverse desteği. Ne demek Fediverse? Federation (Federasyon) ve Universe (Evren). Merkeziyetsiz sosyal medya. Tıpkı internet sitelerinde kullandığımız “http” gibi açık standartlı bir sosyal medya protokolü. Bu konuda ActivityPub ile entegre olacaklarını söylediler. İnternet standartları konusundaki en üst otorite olan World Wide Web konsorsiyumu 2018’de bu protokolü tavsiye etmeye başlamıştı. Hatta Twitter’dan sıkılıp da ilk kaçanların sığındığı yer olan Mastodon uygulaması da bu protokolü destekliyor. Bunu neden önemsiyorum? Eğer vadettiği gibi ActivityHub’ı desteklerse bu uygulamadan ve şirketten bağımsız olarak topluluk geliştirebiliyorsunuz.
Az önce verdiğim o dijital ülkeler örneğinden devam edecek olursak… Diyelim ki yıllarca uğraştınız didindiniz ve Twitter’da 10000 kişilik bir takipçi topluluğu oluşturdunuz. Sonra adamın biri geldi, satın aldı ve istediği gibi oynamaya başladı. Toplulukla birlikte oluşturduğunuz bütün değer o kişinin ya da şirketin oyuncağı haline geldi. Bu konuda yapabileceğimiz çok fazla bir şey yok. Dükkan onun sonuçta. Ya da dijital ükeyi o yönetiyor ve kuralları da o koyuyor. İşte eğer ActivityHub gibi bir protokol desteği gelirse bu serbest dolaşım hakkı gibi olacak. Canınız sıkıldığında kendi topluluğunuzu da alıp gidebilirsiniz. Uygulamayı beğenmezsiniz başka bir uygulamayla kullanabilirsiniz. Gerekirse kendi minik ülkenizi ya da köyünüzü kurabilirsiniz. Açık standartların verdiği böyle bir imkan var. Örneğin benim @BarisOzcan şeklindeki handle’ım entegre edildikten sonra Fediverse’te @[email protected] şeklinde karşılık bulacak.
Twitter’ın kurucusu Jack Dorsey aslında en başından böyle yapmayı istemiş ama tabi o köprünün altından çok sular aktı. O şimdi yeni Twitter’ı olan BlueSky’ı kurmaya çalışıyor. BlueSky da yeni Twitter olmaya çalışıyor. ActivityHub benzeri AT Protocol adında başka bir açık standart üzerinde çalışacak. Yani bir yandan da böyle standart savaşları devam ediyor. Ama BlueSky o kadar nazlı ki aylardır bekle bekle kimseye davetiye gitmiyor. Ona kıyasla Threads barajın kapaklarını bir anda açtı ve gürül gürül insan akmaya başladı.
Başladı da… Dediğim gibi eğer açık standartları da desteklemezlerse ne farkı olacak? Zaten sizin kişisel datanızı büyük bir iştahla talep ediyor, zaten öyle olduğu için bazı Avrupa ülkelerinde henüz yayına bile geçemedi… Bu da ayrı bir data kapısı mı olacak onlar için? Eğer açık standartları da desteklemezse Threads’in varlık amacı ne olacak? Twitter’ı olduğu gibi kopyalamak mı? Ölmekte olan Facebook’u diriltmek mi? Şunu kabul etmemiz lazım. Sosyal medya kavramını en güçlü sahiplenen ve çoğumuz terketsek de hala en fazla kullanıcıya sahip olan yer Facebook. Meta, sosyal medya oyununu dünyada en uzun süredir oynayan şirket. Bugüne kadar sadece kopyalayarak pek çok özelliği başarıyla entegre ettiler. Snapchat’ten öğrendiklerini Story, TikTok’tan öğrendiklerini de reel olarak eklediler. Ama YouTube’dan öğrendiklerini IGTV olarak tutturamadılar.
Dolayısıyla evet Elon Musk’ın Twitter’ının karşısına Mark Zuckerberg’ün çıkardığı Threads bu maça çok başarılı başladı ama sonraki raundlarda bunu sürdürebilmeyi henüz garanti etmedi. Ben her ikisinin de bu ringde bir süre daha kalacaklarını düşünüyorum. Çünkü her maçın, her büyük gösterinin bir izleyicisi var. Bizim için önemli olan onlara bakarken yanıbaşımızdaki hayatı kaçırmamak.
Kullanmaya başlayanlarınız varsa sizlerin bu yeni ülke hakkındaki ilk izlenimleri ne? Sizce sürekli şikayet ettiğimiz o toksik sosyal medya kültürünün kendini tekrar etmemesi için biz kullanıcılar, içerik üreticileri ne yapabilir? İster yorumlarda ya da isterseniz Threads’de buluşup konuşalım mı? Benim Instagram hesabım otomatik olarak bağlandığı için orada da BarisOzcan