Olimpiyatlar deyince “spor” aklımıza geliyor değil mi? Her dört yılda bir değişik bir ülkede yapılan uluslararası spor müsabakaları… Ama onun kültürle, tasarımla ve hatta sanatla da ilgisi var. Çok köklü bir gelenek ve köklü olan her şeyde olduğu gibi içinde semboller barındırıyor. Bunların anlamını çözebilmek için biraz derine inmemiz lazım.
Olimpiyatların nasıl başladığını anlayabilmek için bundan 2792 yıl öncesine gideceğiz. Zamanda bu kadar geriye gidiyoruz ama mekan olarak çok da uzak olmayan bir yerdeyiz. Mora yarımadasındaki Olympia bölgesinde. İlk oyunlar burada başlamış. Ama onun öncesindeki kaynağı efsaneler ve mitlere dayanıyor. Tıpkı nehirlerin kaynaklarının dağlarda olması gibi olimpiyatların kaynağı da Yunan mitolojisindeki tanrıların yaşadığı Olympus dağına kadar gidiyor. Bu efsanelerden birine göre Herakles ve 4 kardeşi Zeus’u eğlendirmek için yarışlar düzenlermiş. Kazanana da bir “kotinos” takılırmış; zeytin ağacı dalından yapılmış bir taç. Yani o zamanın geçer akçesi ne altınmış, ne gümüş. Maddi olarak en değerli şey zeytinmiş. Manevi olaraksa barış. Onun için koşarlarmış. “Zeytin dalı uzatmak” deyiminin nereden geldiğini sanıyorsunuz? Ulaşılmak için koşulan “barış kavramı” zamanla zeytin dalıyla özdeşleşmiş. Gördüğünüz gibi Barış kavramını takip etmek, hatta mümkünse ona abone olmak çok eski bir gelenek 😉
Kazananların kafasına takılan bu zeytin dalından halkalar belki de sonradan stilize edilerek Olimpiyatların logosu haline geldi kimbilir? Bununa ilgili başka teorilerim de olacak…
Efsaneleri ve mitleri bir kenara bırakacak olursak tarihi kayıtlar bize ilk olimpiyatların milattan önce 776’da Olimpia’da yapıldığını gösteriyor. O zamanlar yarışılan spor dalları bugünkü kadar çeşitli değilmiş. En popüleri koşmakmış. “Koşu yarışı” Antik Yunanca’da “stadion” demek. Bu kelime size bir şey çağrıştırıyor mu? Sizlerin de tahmin edeceği gibi koşuların yapıldığı yer için de kullanılmaya başlananan bu kelime zamanla değişerek önce Latinceye, sonra İngilizce’ye ve oradan da Türkçe’ye “stadyum” olarak girmiş.
Olimpiyatlar milattan sonra 393 senesine kadar yani 1000 yıldan uzunca bir süre aralıksız yapılmaya devam etmiş, ama o yıl Roma İmparatoru tarafından bunun bir Pagan geleneği olması gerekçesiyle iptal edilmiş. Eğer hiç ara verilmeseydi bu yıl 698.si yapılıyor olacaktı.
Bu oyunların önemli sembollerinden biri de olimpiyat meşalesi. Prometheus’un Zeus’tan çaldığı ateş şeklinde mitolojik bir kökeni var. Antik olimpiyat oyunlarında bu ateş parabolik bir ayna yardımıyla yansıtılan güneş ışığıyla yakılırmış. Bugün hala Olimpiyat ateşi, oyunların başlamasından bir kaç ay önce aynı yerden yani Olympia’dan alınır. Orada Hera tapınağının önünde parabolik bir ayna vardır ve ilk meşale bunun yardımıyla yakılır. Yani güneşin enerjisiyle. Bu ilk ateşi yakan her zaman bir kadındır ve daha sonra yine önce başka kadınlar tarafından meşale taşınmaya başlanır. Bu kadınlar Vesta bakirelerini temsil eder. Taşıdıkları ateş de onların “kutsal sonsuz alevler”ini… İşte güneşten kadınlar tarafından alınan bu enerji elden ele taşınarak Olimpiyatların yapıldığı stadyuma kadar getirilir ve orada oyunlar sürerken sürekli yanmaya devam eder.
Bu sembolik geleneğe 1976’da teknolojik bir istisna yapılmıştır. O yıl alev bir radyo sinyaline dönüştürüldü. Yunanistan’dan önce uzaydaki bir uyduya, oradan da Kanada’ya gönderilen bu sinyalle tetiklenen bir lazer ışınıyla meşale yakıldı. Gördüğünüz gibi Olimpiyatların teknolojiyi de tetikleyen bir tarafı var. Mesela dünyanın ilk TV yayınlarından birisi 1936’da Berlin Olimpiyatları’ndan yapılmıştır.
Peki neden 4 yılda bir yapılıyor? Bu sorunun net bir cevabına bilimsel kaynaklarda rastlayamadım. Ama severek okuduğum Dan Brown’un “Da Vinci Şifresi” kitabında bu konu Venüs gezegeniyle ilişkilendirilir. Venüs, ekliptik yörüngesinde her dört yılda bir beş köşeli mükemmel bir yıldız çizer. İşte kitapta diyor ki:
“Eski Yunan’da, Venüs’ün büyüsüne övgü olsun diye, onun dört yıllık devrini Olimpiyat Oyunları’nı düzenlerken kullanmışlardı. Bugünlerde pek az insan, dört yılda bir yapılan modern Olimpiyat Oyunları’nın hâlâ Venüs’ün devrelerini takip ettiğinin farkındadır. Bundan daha da az insan, beş köşeli yıldızın Olimpiyat amblemi olmak üzereyken son anda değiştirildiğini bilir, oyunların çok kapsamlı ruhunu ve ahengini daha iyi yansıtması amacıyla beş köşeli yıldız, iç içe geçen beş halkayla değiştirilmiştir.”
Semboller üzerine uzmanlaşmış bir kitap kahramanının yorumu bu. Peki Olimpiyat halkaları gerçekte neyi temsil ediyor? Dünyanın 5 önemli bölgesini: Afrika, Amerika, Asya, Avrupa ve Okyanusya. Halkaların rengiyse dünyadaki tüm bayraklardan seçilmiş renklerle oluşturulmuş: Mavi, Sarı, Siyah, Yeşil ve Kırmızı. Amaç böylesine birleştirici ve kapsayıcı olmak ama uygulamada bu 5 bölgeden Afrika’da hiç olimpiyat yapılmadı. Güney Amerika’da ilk kez bu yıl yapılıyor.
Olimpiyat deyince aklımıza doğal olarak spor geliyor ama zaman zaman bu etkinlikler içerisinde “kültür olimpiyatları” da düzenlenmiş. Mimari, müzik, edebiyat, heykel ve resim kategorilerinde sanatçılar altın madalya için yarışmışlar. Bunun en son örneği 2012 Londra Festivali. Sanat ve tasarımla ilgili olarak Olimpiyatlarda benim ilgimi çeken bir başka konu da açılış ve kapanış gösterileri. Yaşadığım dönem içerisinde yapılan tüm olimpiyatların açılış ve kapanış gösterilerini izledim ve favorim 2008 Pekin Olimpiyatları’nın açılış gösterisi. Filmlerini de severek izlediğim Çinli sinema yönetmeni Zhang Yimou tarafından yönetilen 4 saatlik tören adeta bir sinema filmi gibiydi. 15000 performans sanatçısının rol aldığı, 100 milyon dolar bütçeli ve tıpkı Çin gibi dev bir prodüksiyon. Bu da çok sembolik değil mi sizce? Batı medeniyetinin kalbinde doğmuş bir ritüelin en görkemlisi doğu medeniyetinin temsilcilerinden biri tarafından yapılıyor.
Zeytin dalı ve ondan yapılan taç, 5 halka ve onun renkleri, açılış ve kapanış gösterileri, bu gösterilerdeki bayraklar, marşlar gibi tüm bu semboller içerisinde bana göre en güçlü sembol ateş. Elden ele taşınarak her seferinde farklı bir kişi tarafından farklı bir şekilde yakılmaya devam ediyor. Peki neden? Bu sorunun cevabını belki de bir başka sembol olan olimpik mottoda aramak gerekiyor: Citius, Altius, Fortius. Yani daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü olabilmek için…
“Olimpiyat sembollerinin ilginç anlamları” için 2 yanıt
Çok güzel… bilgiler için teşekkürler.
Merhaba barış abi ben seni severek izleyen bir takipçinim ve ben şunu çok merak ediyorum bu konu hakkında araştırma yaptım ancak kayda değer bir bilgi bulamadım merak ettiğim şey ise senin kullandığın iki halkanın iç içe girmiş hali onun anlamını merak ediyorum bu konuda bana kısa bir bilgi versen yeter tabi bir anlamı varsa, mutlaka vardır sonuçta söz konusu sensin gönlümüzde yerin ayrı şimdiden teşekkür ederim ☺️ Seni seviyorum bu konuyuda gerçekten merak ettiğim için soruyorum