Kategoriler
Teknoloji

Pijamayla çalışmak – Başka bir şey

Bazı işleri yapmak için neden belli bir yere, belli bir saatte ve belli bir kıyafetle gitmek zorundayız? Evimizde, sıcak yatağımızda, pijamalarımızla çalışsak olmaz mı? Eğer doğru ve uygun işi seçersek neden olmasın?

Hani size daha önce “İş Görüşmesinde Sorulabilecek En İlginç 11 Soru“yu anlatmıştım ya. “Dört fil bir arabaya nasıl sığar?” tarzı sorular. Gerçi şimdilerde böyle sorulmuyor. Daha çok “Bir Boeing 747’ye kaç tane pin pon topu sığar?” tipi sorularla karşılaşıyoruz. Şimdi size bu tip sorular sormayan bir şirketten bahsedeceğim. Bu şirket size iş görüşmesinde soru sormuyor çünkü doğrudan işi veriyor. Şirketin bir ofisi yok ve 230 kadar çalışanı dünyanın 170 farklı şehrinde yaşıyor. Aralarındaki iletişim için e-posta bile kullanmıyorlar. Peki ne mi yapıyorlar? Gerçek hayattakine benzer şekilde sohbet ediyorlar, chatleşiyorlar ya da blog üzerinden haberleşiyorlar. Bunlar zaten bloggerların blog yazabilmesini sağlayan WordPress’i geliştiren şirket. Yani internetteki her 4 web sitesinden birinin çalışmasını sağlayan WordPress’i.

Peki pijamayla mı çalışıyorlar? Bunu bilemeyiz ama şirket çalışanlarından birinin yazdığı kitaba göre “pantolonsuz” çalıştıkları kesin: The Year without Pants – Pantolonsuz bir yıl. Önem verdikleri konulardan bir tanesi müşteri memnuniyeti. Kitabın yazarı şirketteki işine başladıktan sonra bir süre “mutluluk mühendisi” olarak görev yapmış. Bu ünvan bana kendisine “Chief Happiness Officer” diyen bir arkadaşımı hatırlattı. Yeni nesil şirketlerde çalışanların da müşterilerin de mutluluğu her şeyden önce geliyor.

The Intern – Stajyer filminde müşteri şikayetlerini dinlerken tanıştığımız karakter, aslında şirketin kurucusu ve yöneticisi. Yani patronu! Ama kurduğu organizasyonda dikey değil yatay bir hiyerarşi var. O yüzden çalışma arkadaşlarıyla yan yana oturup onların yaptığı işi yapmaktan çekinmiyor. Ya da şirketinin içinde bisikletle dolaşmak ona olan saygının azalmasını sağlamıyor.

Filmin biraz abarttığını mı düşünüyorsunuz? O zaman bir de Mark Zuckerberg’ün ofisine bakalım. Aslında kendisine ait bir ofisi yok. 12.000 çalışanı olan ve her gün 1 milyardan fazla insanın kullandığı Facebook’un kurucusu ve patronunun bir kedisi bile yok. Herkesle aynı ortamda, aynı masa ve sandalyede çalışıyor. Toplantı odasının duvarları camdan. Çünkü açıklık ve şeffaflık kurum kültürünün bir parçası.

Bugün hala pek çok yerde geçerli olan yönetim anlayışı aslında geçen yüzyılda icad edildi. Endüstri çağında… Fabrikalar gibi bankalar gibi kurumsal yapıların ihtiyaçlarını karşılamak için ortaya çıktı. Yani birbirine benzeyen ve tekrar eden işleri yapmak için. O günler için kurulan düzeni bugün hala devam ettirmeye çalışınca ortaya şöyle bir manzara çıkıyor: Çalışanların %70’i işinden nefret ediyor. Hoşlanmadıkları mekanlarda çalışıyor. Çocuklara bile uygulanmaması gereken anlamsız kurallara uymak zorundalar. Eğer biraz kalmışsa bile içlerindeki yaratıcılık ve üretkenlik yavaş yavaş ölüyor.

Deloitte’un 1982 ve sonrasında doğan kişilerle yaptığı ‘Y Kuşağı Araştırması’na göre Türkiye’deki çalışanların %54’ü yani yarısından fazlası iki yıl içinde mevcut işlerini bırakmayı düşünüyor. Çünkü çalışanlar gerektiğinde liderlik yapabilmek, esnek çalışabilmek istiyor. Sadece maaş almak için değil aynı zamanda hayatlarına, yaptıklarına anlam katabilmek için çalışmak istiyor. Çünkü bilgi çağındayız. En azından geçiş yapıyoruz. Artık sadece çalışanlar değil; gerçekten üretenler, tasarlayanlar, yapanlar, “maker”lar var.

Bunlar için “başka bir şey” yapmak gerekiyor. İşte bu başka bir şeyi çok güzel yapan bir ekiple tanıştırmak istiyorum sizleri. Edelkrone ekibiyle.

Yeniden bir keşfe ihtiyacımız var, sorgulamaya ihtiyacımız var. Tıpkı burada yıllardan beri yapmaya çalıştığımız gibi.

Edelkrone ürün geliştiren yenilikçi bir şirket. Kurucusu Kadir Köymen’i yıllar önce paylaşmaya başladığı After Effects ve Premiere Pro derslerinden tanıyordum. Video prodüksiyonuna meraklı herkes gibi ben de kameralarım için internette aksesuar avına çıktığım bir dönem tam istediğim gibi pratik ve fonksiyonel ürünler üreten bir firma dikkatimi çekmişti. Sadece ürünün kendisi değil onu tanıtmak için hazırlanan İngilizce web sitesi ve içindeki video da özenle hazırlanmıştı. Firmayı biraz daha araştırınca merkezinin Ankara’da, kurucusunun da Kadir olduğunu öğrenip çok şaşırmış ve sevinmiştim. Ama beni daha da çok sevindiren gelişme Kadir ve ekibinin üretim süreçlerini bir YouTube kanalından paylaşmaya başlaması oldu.

YouTube kanalında sadece ürün geliştirim süreçlerini görmüyorsunuz. Üretmenin verdiği heyecanı hissediyorsunuz. Ofiste pijamayla çalışmıyorlar belki ama ondan daha rahat olduklarını görüyorsunuz. Çalışanların arasındaki ilişkilere baktığınızda dikey değil yatay bir hiyerarşi olduğunu anlıyorsunuz. Sadece ürün geliştirmiyorlar. Yönetim biçimini, aralarındaki yetki dağılımını da geliştiriyorlar. Yaptıkları işi sadece para kazanmak için değil, kendilerinin ve başkalarının hayatına anlam katmak için de yapıyorlar. Onların hikayelerini büyük bir heyecanla takip ediyorum, size de hararetle tavsiye ediyorum.

YT.00_08_52_01.Still061

Dünya değişiyor. Nesiller değişiyor. Kıyafetler değişiyor. Bazı işleri, başka bir şeyleri yapmak için kullandığımız araçlar değişiyor. Her işin evden pijamayla yapılması mümkün değil ama zaten ben de “pijamayla çalışmak” derken aslında yeni nesil bir çalışma kültürüne vurgu yapmak istiyorum. İşi ve hayatı dengeli yürütmek. İşini severek yapıp üretken olmak. Ürettikleriyle diğer insanları ve dolayısıyla kendini mutlu etmek.

“Pijamayla çalışmak – Başka bir şey” için 10 yanıt

Tıpkı sizin youtube kanalınız “Barış Özcan” gibi Kadir Bey ve ekibinin youtube kanalı “Başka Bir Şey” abone listemin başında geliyor. Fikir ve tecrübelerinizden bir nebze olsun faydalanabilirsem ne mutlu bana. Takipteyim 🙂

Çocukluğumdan beri hayal ettiğim şeyi yapan bir grup insandan haberim olunca çok mutlu olmuştum. Belki de fikirlerimi değerlendirebilecek bir yerdi edelkrone. Böyle bir iş yaptığımı hayal etmek bile güzel gelmişti bir kaç dakikalığına da olsa. Kanaldan videolar silinmiş. Web sitesi dondurulmuş. Ulaşabileceğim bir mail adresi bile bulamadım. En azından devam edin demek isterdim.

Bu beni çok etkilemişti ve eğer o an bir şirketi yönetiyor olsaydım ofisin çalışma prensiplerini baştan aşağı değiştirirdim. Edelkrone ismi bir yerden tanıdık geldi ve buraya rastladım. Daha sonra senden öğrendiğimi hatırladım. Umarım bu tür geleceğe dönük videolardan daha çok hazırlarsın. 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir