Aylar önce Elon Musk Twitter’ı almak için teklif vermişti. Aylar sonra, Elon Musk Twitter’ı başlangıçta anlaştıkları fiyattan satın almaya karar verdi. 44 milyar dolara…
Evet önce teklif verip, sonra karar veriyor kendisi!
Arada bir çok gelişme oldu tabi. Önce almaktan vazgeçti, Twitter’ın botlarla dolu olduğunu iddia etti, -trendlere bakacak olursak pek de haksız sayılmaz- vazgeçince Twitter onu mahkemeye verdi. Dava tam başlayacakken bir U dönüşü daha yaptı ve “tamam tamam alacağım” dedi. Fakat Tesla ve SpaceX’in CEO’su, neden kararını değiştirdiği konusunda pek fazla bir şey söylemedi.
Tek cümlelik bir tweet atmak dışında: “Buying Twitter is an accelerant to creating X, the everything app.” Twitter’ı almak X’i yaratmak için bir hızlandırıcı olacak diyor. X derken de “everything app – her şey uygulaması” tanımını yapıyor.
Peki ne demek bu “her şey uygulaması?”
Twitter bir sosyal medya uygulaması ya. Herkes kendi düşüncelerini paylaşabiliyor orada. Aynı zamanda oyun da oynansa? Yemek siparişi verilse. Para alınıp gönderilebilse? Cep telefonunuzda bu işler için kullandığınız ayrı ayrı uygulamalar var ya. Onları kullanmak yerine hepsini Twitter’dan yapsanız? İşte böyle bir hayali var Elon Musk’ın.
Peki böyle bir şey olabilir mi? Olabiliyor. Mesela Çin’de kullanılan WeChat uygulaması. Tek bir cep telefonu uygulamasıyla bunların hepsini ve daha fazlasını yapabiliyorsunuz. Uber gibi taksi çağırabiliyorsunuz. Tatile giderken rezervasyon yapabiliyorsunuz. Bir yandan da başkalarıyla sohbet edebiliyorsunuz.
Bu tür uygulamalar sosyal medya çağından önce de vardı. Bilgisayar programları şeklinde. O dönemde “her şeyi yapabilen bir uygulama” deyince benim aklıma otomatik olarak Excel geliyordu 🙂 Tablolama programı. Tabi ben hesap-kitap işleri dışında, yapılacaklar işler, dinlenen müzikler ve hatta senaryo yazmak için bile kullanmıştım zamanında onu ama benden çok daha ileri gidenler var. Excel’de oyun geliştirenler, Sudoku hazırlayanlar ve hatta onu sanat yapmak için kullananlar.
Şu gördüğünüz tablolar yağlıboyayla değil, bilgisayarla yapıldı. Üstelik bilgisayarda Photoshop’la değil Excel kullanılarak. 77 yaşındaki Tatsuo Horiuchi bir Excel sanatçısı. Kendisi emekli olunca resim yapmaya karar vermiş. Ama öyle tuvale, boyaya para harcayıp uğraşmak istememiş. “Bilgisayarımı kullanarak nasıl resim yapabilirim acaba?” diye düşünmüş. Yıllardır kullandığı Excel’de karar kılmış. Normalde raporlarda kullanılan çubuk grafik, pasta grafik araçlarının yardımıyla; dağlar, tepeler çizmeye başlamış. İnsanlar başlangıçta onunla dalga geçmişler. Ama o kimseye kulak asmadan on yıllar boyunca elinin altındaki bir aracı kullanarak bu illüstrasyonları, doğa manzaralarını yapmış.
Hikayemizin ana fikri “Excel’le her şey yapılabilir” değil. Çünkü Excel bir “super app” değil. Bu amaç için yapılmamış.
WeChat uygulamasıysa tam olarak bu amaçla geliştiriliyor. O “her şeyin uygulaması” olmaya çalışıyor. Ve bunu yapmaya çalışan tek uygulama da değil. CNBC’nin Çin muhabiri diyor ki: “Eğer Çin’de yaşıyorsanız WeChat ya da AliPay’i günde en az bir kez kullanmayan bir insan bulamazsınız.”
2022 itibariyle 6 milyondan fazla cep telefonu uygulaması var. 6 milyon uygulamadan sadece birkaç tanesi “super app” diyebileceğimiz özelliklerde. 8 ülkede (Singapur, Malezya, Kamboçya, Endonezya, Myanmar, Filipinler, Tayland ve Vietnam) faaliyet gösteren Grab uygulaması, Hindistan’daki PayTM uygulaması, Güney Kore’de Kakao Talk uygulaması, ve nihayet Çin’de AliPay ve WeChat uygulamaları. Bunların hepsi de “süper app” kategorisinde.
Coğrafyaya dikkat ettiniz mi? Tümü de Asya ülkelerinden çıkmış bu “her şeyi yapan” uygulamaların. Ve o coğrafyada bu tarz bir uygulama formatı tutmuş. Peki Batı’da her şey olmaya çalışan mobil uygulamalar çıkmadı mı? Tabiki çıktı.
Facebook ve şimdilerde Instagram kısmen bunu deniyor. Facebook bir sosyal medya uygulaması olarak başladı ama sonra pek çok özelliği kendisine ekledi. Bir zamanlar Türkiye’deki internet kullanıcılarının en azından bir kısmı için internet = Facebook demekti. Beni en gıcık eden şeylerden biri “Face”e girdin mi?” sorusuydu: “Hayır internete girdim. Daha bir sürü site var!” Başlangıçta sadece fotoğraf paylaşımı için ortaya çıkan Instagram şimdilerde hem fotoğraf hem video için; hem mesajlaşmak hem de TikTok benzeri viral videoları keşfetmek için konumlandırılmaya çalışılıyor.
Batı’dan buna benzeyen başka super-app girişimleri de oldu ama bugüne kadar hiçbiri Doğudakiler kadar tutmadı. Neden acaba?
Bunun birkaç sebebi olabilir.
En başta nüfus faktörü. Dünyanın yarısından fazlası bu çemberin içinde yaşıyor. Dünyada en çok cep telefonu kullanan ilk 20 ülkeden sadece 2 tanesinde (Çin’de ve Hindistan’da) diğer 18 ülkenin toplamından daha çok cep telefonu var.
Az önce size emekli bir Japon amcadan söz etmiştim. Excel’e taklalar attırıyordu. Belki de Doğu’nun bu pratik zekası ve elindeki imkanları farklı değerlendirme çabası da super-app fikrinin oradaki topluluklarda daha kolay yaygınlaşmasına yol açmış olabilir.
Ama bence en önemli sebep: mecburiyet! Çin’de bazı sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları yasak. Bazı derken bizim bildiklerimizin neredeyse hepsi. Örneğin Signal. Ya da WhatsApp. Ya da Twitter. Facebook ve tabiki Google yok. Bir başka deyişle rekabet yok. Tüm bunların sahip olduğu özellikleri inceleyip kendisine katan WeChat var.
Peki bu kadar çok özelliği barındıran tek bir uygulama 1 milyar kişiye yüklenirse o 1 milyar kişiye ait pek çok bilgi tek bir şirketin eline geçmiş olmaz mı? Geçtiğimiz yıllarda Facebook’un başı “Cambridge Analytica” skandalıyla epeyce bir ağrımıştı. Mark Zuckerberg iki gün boyunca kongrede soğuk terler dökerek hesap vermişti. Çünkü süper uygulamaları “süper” yapan biraz da bu çok ayrıntılı kullanıcı verileri. Onların davranış biçimleri. Asya ülkelerinden farklı olarak özellikle Avrupa Birliği’nde son kullanıcılar çok sıkı yasalarla korunmaya çalışılıyor. Çin’deyse durum biraz farklı. “Her şeyi yapabilen uygulamalar” yasa koyucuların da sevdiği bir format. Hatta WeChat uygulaması Çin’in bazı bölgelerinde nüfus cüzdanı alternatifi olarak bile deneniyor.
Ben dijital dünyayı algılamaya çalışırken analog dünyamızdan örnekler bularak düşünmeyi seviyorum. İnternetteki web sitelerini ya da bir cep telefonundaki uygulamaları gerçek dünyadaki iş yerleri olarak düşünün.
Gerçek dünyada yeme-içme ihtiyacımızı lokantada karşılarız. Aynı lokanta bir internette bir web sitesi açarak rezervasyon alabilir ya da bir cep telefonu uygulamasında sipariş alabilir.
Gerçek dünyada finansal ihtiyaçlarımız için bankaları kullanırız. Aynı banka bir internet şubesi açarak ya da cep telefonundaki bir ödeme uygulamasında yer alarak dijital varlığını sürdürebilir.
Gerçek dünyada giyinme ihtiyacımızı kıyafet mağazalarından alışveriş yaparak gideririz. Aynı mağaza bu kıyafetleri internet sitesinden satabilir ya da cep telefonundaki bir alışveriş uygulamasında yer alabilir.
Asya’daki “süper app”ler bütün bu ihtiyaçları tek bir uygulamada karşılamayı vadediyor. Bunun için zaten cep telefonunun kendisi yok mu? Bana biraz istediğim uygulamayı yükleme ve kullanma özgürlüğümü kısıtlayan bir yaklaşım gibi geliyor. Peki gerçek dünyada bunun bir benzerini görebilir miyiz? İlginç bir şekilde evet.
Gerçek dünyada tüm bu hizmetleri tek bir çatı altında toplayan AVM’ler ya da süper marketler var. Dijital dünyadaki süper app’ler kendilerini gerçek dünyadaki süper marketler gibi konumlandırmaya çalışıyorlar. Fakat çok önemli bir nüans var. Gerçek dünyada fizik yasalarıyla kısıtlandığımız için tek bir mekanda tüm ihtiyaçları çözme fikri bize zaman ve enerji kazandırıyor. Cep telefonunda parmağını şuradan şuraya hareket ettirmek o kadar da zor olmasa gerek.
Peki Elon Musk Twitter’ı satın aldıktan sonra onu Batı’nın ilk başarılı “super app”i haline getirebilir mi? Bu soruyla birlikte ondaki bu X takıntısını da konuşacağız. Ama önce internette ticaret yapmak isteyenlerin ilgisini çekecek olan sponsor İKAS’tan söz etmek istiyorum kısaca.
Eğer internetten satış yapmak, işlerinizi büyütmek ve yurt dışına ürünlerinizi satmak istiyorsanız ikas e-ticaret altyapısını kullanabilirsiniz. En güzel özelliklerinden biri çok kolay kullanılabiliyor olması. Teknik bilgiye gerek olmadan e-ticaret sitenizi açabiliyorsunuz. Pazarlama otomasyonları sayesinde satışlarınızı artırabiliyorsunuz. Pazaryeri ve kargo entegrasyonları ile işlerinizi kolaylaştırıyorsunuz. Yardıma ihtiyacınız olursa veya merak ettiğiz bir soru aklınıza gelirse müşteri destek ekibi 7/24 yardımcı oluyor. Tüm bu özellikleriyle e-ticaret sitenizi açtığınız ilk günden itibaren trafik almaya başlayabilir, ürün yükleyebilir ve istediğiniz kadar web alanını ek ücret ödemeden kullanabilirsiniz! Üstelik hemen ikas.com/tr adresini ziyaret edebilir ve ücretsiz deneme hesabınızı oluşturup kullanmaya başlayabilirsiniz!
Normalde Elon Musk geçen hafta mahkemede ifade verecekti. Fakat Twitter’ı tekrar satın alacağını duyurunca mahkeme durduruldu ve yargıç 28 Ekim’e kadar satış işlemi gerçekleşmezse davaya devam edeceğini duyurdu. PayPal’dan Tesla’ya ve oradan da SpaceX’e kadar pek çok girişime imza atan bu teknoloji milyarderi, dünyanın en etkili ve değerli şirketlerinden bazılarını inşa etmede önemli bir rol üstlendi. Başka konulardaki davranışları tartışmalı olsa da iş dünyası ve ticaret gibi konularda sağlam bir sicili var. Ta ki bu Twitter meselesine gelene kadar. Kendisinin de en çok kullandığı bu sosyal medya sitesi dikkatini epeyce bir dağıtmış gibi duruyor.
44 milyar dolarlık bu alışverişe bakan aklı başındaki hiçbir iş insanı onun kararını mantıklı bulmuyor. Yani bu kez sağlam bir duvara çarptı. Ya da Nasreddin Hoca misali eşekten düştü. Belki de o yüzden kararını değiştirme gerekçesi olarak o tweet’i attı. Yani ben zaten eşekten inecektim demeye getiriyor.
Peki sizce Twitter’ı Asya’daki super appler ya da onun deyimiyle “her şey uygulaması” kısaca X haline getirebilecek mi?
Musk’ın bu “X” takıntısı yeni değil. Roket şirketine SpaceX adını verdi. Tesla’nın en büyük otomobili Model X. Çocuklarından birinin adında (X Æ A-12) bile X harfini geçirdi. Daha önceki ticari girişimlerinden biri olan 1999’da ortaklaşa kurduğu bir online bankanın adı da X.com’du. Siz onu geçmişte PayPal adıyla kullanmış olabilirsiniz. Çünkü daha sonra gerçekleşen bazı satın almalar ve birleşmelerle adı bu şekilde değiştirildi. Fakat Elon Musk X’ten vazgeçmedi. X.com alan adını 2017’de PayPal’dan geri satın aldı çünkü bunun “büyük bir duygusal değeri” olduğunu söyledi.
Şu anda bu site açık. X.com’a girerseniz Elon Musk’ın oraya bıraktığı küçük bir x harfini bile görebilirsiniz. Kim bilir önümüzdeki dönemde Twitter da orada kendisine yeni beyaz bir sayfa açabilir. Sonuçta bilinmeyen her şeye x demiyor muyuz?