Kategoriler
Çevre Müzik Tasarım

Bu keman çöplerden yapıldı! Ada’nın kemanı

Sizi Ada’yla ve onun çok ilginç bir özelliğe sahip kemanıyla tanıştırayım. Gerçek hayatta muhtemelen hiçbir zaman buluşamayacağımız kadar uzaklarda bir yerde yaşıyor Ada. Güney Amerika’nın ortasında. Paraguay’da. Ada’nın doğduğu yer kelimenin tam anlamıyla bir çöplük. O sabahları kuş sesleriyle uyanmıyor. Çöp kamyonlarının gürültüsüyle başlıyor gününe. Biiip, biiip, biiip sesleriyle geri geri gelen kamyonlar, her gün binlerce ton çöpü boşaltıyorlar onun arka bahçesine. 

“Geri geri gelen çöpler” hikayemizin önemli bir teması, yazın bunu bir kenara.

Kamyonların çekilmesinin ardından çöplerin içine insanlar doluşuyor. İşe yarayabilecek şeyleri arıyorlar o yığınların içinde. Kutuları, plastik şişeleri toplayıp geri dönüşüm merkezlerine üç beş kuruşa satarak hayatta kalmaya çalışan insanlar bunlar. Bu çöp toplayıcılar arasında Ada’nın annesi, babası ve hatta yaşlı ninesi de var: Mirian.

Mirian’ın gündüzleri çöp topladığına bakmayın. Geceleri çocuklarına ve torunlarına hikayeler anlatan renkli bir karakter o. 60 kuşağından olduğu için Beatles dinleyerek büyümüş. Simon and Garfunkel hayranıymış. En büyük hayali de şarkıcı olmakmış. Ama olamamış.

Yine de çöp topladığı bir günün gecesi evine dönerken duvarda bir ilan dikkatini çekmiş. “Algıda seçicilik.” Bunu da yazın bir kenara. Ücretsiz müzik dersleriyle ilgili bir ilanmış bu. Kendisi için artık biraz geç olsa da torunu için bir fırsat olarak görmüş ve onu bu derslere hemen kaydettirmiş. 

İlk derste öğretmenleri Favio Chavez, kendisine ait 3 gitar ve 2 kemanı paylaştırmış bu yeni öğrencileri arasında. Ada, hemen kemanı seçmiş. Fakat bu 5 enstrümana karşılık 10 çocuk varmış sınıfta. Nasıl paylaşacaklar? Bir de enstrüman çalmayı öğrenmek öyle kolay bir iş değil. Evde de pratik yapmaları lazım. Fakat ihtiyaç duydukları müzik aletleri, onların yaşadığı evlerden daha pahalı. Ne yapacaklar?

Öğretmenlerinin aklına bir fikir gelmiş. Hemen yakınlardaki bir marangozdan yardım istemiş. Kendi enstrümanlarını yapabilmek için kolları sıvamışlar.

Çöplerin arasında buldukları eski bir davul parçasının üstüne X-Ray filmi takarak onu tamir etmişler. Al sana yeni bir davul. 

Teneke parçalarını toplayıp, müzik enstrümanlarının gövdesine dönüştürmüşler. İki patates kutusunu birleştirip gitar haline getirmişler.

Yağ kutularından çello yapmışlar. Su borularından flütler imal etmişler.

Hayatında keman görmemiş bu marangoz, çöplerden topladığı malzemelerle haftada 3 tane keman yapmaya başlamış çocuklar için. 

Ada’nın yeni kemanı, eski bir boya kutusuymuş. Aluminyum bir tepsi, bir çatal ve eski bir sandıktan parçalar bir araya gelip bu kemanda yeniden hayata dönmüşler. 

Hikayemize devam edeceğim. Ancak bu noktada vurgulamak istediğim bir şey var. Az önce size not ettirdiğim o geri geri gelen çöpler. Daha yaygın adıyla geri dönüşüm. Uluslararası tanımıyla re-cycling. Ancak az önce paylaştığım hikaye bunun da ötesinde bir örnek. Bu tür dönüşümlere “up-cycling” deniyor. Yani ileri dönüşüm. 

Neden böyle deniyor biliyor musunuz? Çünkü Ada’nın çöplerden yapılmış kemanı, onu oluşturan parçalarından daha değerli. Parçaları bir boya kutusu, aluminyum tepsi ya da eski bir çataldan ibaret olsa da bütünü sadece onların toplamı kadar değil. Çok daha kıymetli. Burada sadece kemanın maddi değerinden söz etmiyorum. Onu çalarken Ada’nın duyduğu hazzı, hissettiği mutluluğu bir hayal edin. 

  • Keman çalarken sanki başka bir yerdeymişim gibi hissediyorum. Kendi dünyamda kendimle başbaşa olduğumu hayal ediyorum ve etrafımdaki her şeyi unutuyorum. – Ada Rios

Onu çalmayı öğrenirken, içinde bulunduğu kötü koşullara rağmen verdiği çabaya da dönüşüyor o eski malzemeler. Çöpler bir çocuk için hayallere, hedeflere çevriliyor. Ona sadece müziği değil saygıyı ve sorumluluğu da öğretiyor. O yüzden burada karşı karşıya olduğumuz durum sadece bir geri dönüşüm hikayesi değil. Yaratıcı yeniden kullanım. Bir ileri dönüşüm. 

Aslına bakarsanız bir önceki videomda bunun bir başka örneğini göstermiştim sizlere. Picasso’nun çöpe atılmış bisiklet parçalarıyla yaptığı boğa kafası heykeli. Hem yaratıcı bir sanat eseri. Hem de bir ileri dönüşüm örneği. 

Ben bu kavramı yaklaşık 11 yıl önce oğlum dünyaya geldiğinde fark ettim. Bir arkadaşım yeni doğan çocuğumuza hediye olarak bir kukla getirince… Çoraptan yapılmış bir kukla. Ayakları sıcak tutmak için çorap kendi başına zaten değerli bir giyim eşyası. Bir bebeğin eğlenmesi için yapılmış renkli bir kukla da öyle. Fakat artık giyilmeyen bir çorabı çöpe atmak yerine onu kuklaya dönüştürmek, işlemin sonucunu bu ikisinin toplamından çok daha değerli hale getiriyor. 

İşte bunu fark ettikten sonra ileri dönüşüm konusunda neler yapabiliriz diye ailece denemelere giriştik. Nedense çoğu da çorapla ilgili denemeler oldu. Mesela eşim çocuğumuzun eski bir çorabını kiraz çekirdeğiyle doldurup onu minik bir yastık yaptı. Aynı şekilde eski çoraplarınızın içine pirinç doldurup, ısıtarak uzun süre sıcak kalmasını sağlayabilirsiniz. Bakın bunlar da bizim bir komşumuzun yaptığı doğal ısıtıcılar.

Plastik sebze/meyve kutularını hemen çöpe atmak yerine ayakkabı kutusu şeklinde değerlendirmek de mümkün. Şeffaf olduğundan içini görebiliyorsunuz. Bu şekilde saklaması ve organizasyonu daha kolay oluyor. 

Geri dönüşüm ya da ileri dönüşüm yapmak sanıldığı kadar karmaşık değil. En basitinden evinizdeki eski bir şişeyi vazoya dönüştürerek siz de başlayabilirsiniz. Eski bir gazete ya da derginin sayfalarından çiçek yapıp o vazonun içine yerleştirebilirsiniz. Bu şekilde fonksiyonel bir değeri yükseltip estetik bir değere dönüştürmüş oluyorsunuz. El işleri yapıp satan sitelerde son yıllarda bu “upcycling ürünlerin” sayısı ve çeşidinde olağanüstü bir artış var.

Gördüğünüz gibi illa müzik enstrümanı yapmak zorunda değiliz. Eğer bu konuda Ada’nın ninesi gibi “algıda seçicilik” özelliğimizi geliştirebilirsek etrafımızdaki her potansiyel atığa bu gözle bakmaya başlayabiliriz. 

Her şey bireysel farkındalıkla başlıyor. Ancak kurumlara da çok iş düşüyor. Bakın size çok çarpıcı bir örnek. Üstelik bu kez Türkiye’den.

Çocukların neşeyle oynayıp eğlendikleri bu park Ağrı’da yeni açıldı. Oyun mobilyalarında kullanılan plastik malzemeler dikkatinizi çekti mi? Onların hepsi de geri dönüştürülmüş plastik. Bu anlamlı sosyal sorumluluk örneği OMO’nun “İyilik için Kirlenmek Güzeldir” projesi kapsamında gerçekleşmiş (iş birliği). Proje kapsamında Ümraniye, Üsküdar ve Beykoz belediyeleri iş birliğiyle bu ilçelerdeki ilk ve orta öğretim okullarının önüne “OMO İyilik için Kirlenmek Güzeldir Geri Dönüşüm Kutuları” yerleştiriliyor ve bu kutularda biriken plastik atıklar ayrıştırılarak geri dönüşüme gönderiliyor. Geri dönüştürülen plastikler ise Türkiye’nin bir kentinde oyun parkı olmayan çocuklar için oyun parkına dönüşüyor. 

O kadar güzel bir kurgu ki bu; bir kentteki çocuklar, başka bir kentteki yaşıtlarının yüzünü güldürmüş oluyor. Bu arada her iki grup çocuk da geri dönüşüm konusunda bir farkındalık kazanıyor. Yanlış anlaşılmasın. Günümüz çocuklarının pek çoğu gezegenimizin karşılaştığı iklim krizinin gayet farkında. Hatta bu çocukların yüzde 70’i kendi gelecekleri için endişeleniyor. İşte bu tür herkesi içine dahil eden adımlarla bu endişeleri giderebilir ve bir davranış değişikliği yaratabiliriz.

“Değişim sensiz olmaz” sloganıyla hayata geçirilen bu projeyle OMO, herkesi gezegenin iyiliği için harekete geçmeye ve değişim için geri dönüşüm yapmaya çağırıyor.

Ada’ya ve onun kemanına dönelim şimdi. Çünkü o ve ailesi, öğretmeni, etrafındaki arkadaşları, çok kısıtlı imkanlarına rağmen ellerindeki malzemeleri değerlendirdiler. Onları geri dönüştürmek, kendilerinin ileri dönüşümüne yardımcı oldu. 3 yıllık sıkı bir çalışmanın ardından Ada, baş kemancı haline geldi. Üstelik artık sadece keman çalmıyor, diğer çocuklara yardım ediyor. Evet bu bir senfoni orkestrası değil belki. Zaten onlar da bu konuda oldukça alçakgönüllüler. Kendilerine “çöparmoni orkestrası” diyorlar. 

İşte bu alçakgönüllü ileri dönüşüm çabası sadece onların yaşadığı fakir Güney Amerika ülkesiyle sınırlı kalmadı. Çevrelerindeki diğer insanlara ilham vermeye başladılar. Normalde hayatları boyunca en yakınlarındaki kente bile gidecek imkanı olmayan bu gençler, başka ülkelerden konser davetleri aldılar. 

Hayatlarında ilk kez uçağa bindiler. İlk kez evleri dışında bir yerde kaldılar. Başkalarıyla tanıştılar. Onlara hem geri dönüştürerek yaptıkları enstrümanlarını, hem de ileri dönüştürdükleri kendilerini gösterdiler. Metallica’yla bile çaldılar.

O sırada dinleyicileri arasında Ada’nın ninesi de vardı. Hani şu gençliğinde şarkıcı olmayı hayal eden, Mirian. O hayalini gerçekleştiremedi belki ama onun topladığı çöpleri dönüştürerek bu hayali gerçekleştirenleri görmek bile onun için büyük bir mutluluk kaynağı.

  • Bazen düşler gerçekleşir. Ama kendi hayatlarımızda değil. Çok sevdiğimiz başkalarının hayatlarında… – Mirian Rios

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir