Kategoriler
Edebiyat Kitap Teknoloji

En iyi yapay zeka sohbet robotu ChatGPT yeni Google olabilir mi?

Neden herkes bu sohbet robotunu konuşuyor? ChatGPT

Geçen hafta Yapay Zeka alanında çok önemli bir kilometre taşı daha devrildi. Devrilen taşın sesini duymayan kaldı mı bilmiyorum ama bilmeyenler için ChatGPT’nin önizleme versiyonu açıldı. Bugüne kadar yapılan en iyi yapay zeka sohbet robotu bu. Daha önce sizlerle paylaştığım GPT-3 ve DALL-E 2 gibi araçları geliştiren OpenAI tarafından yapılan bu sohbet robotu şu ana kadar onu kullanan herkesi şaşkınlıktan dumura uğrattı. 

“ChatGPT, teknolojide ileride her şeyin nasıl farklı olacağına dair bir ışık gördüğünüz ender anlardan biridir.” Bunu söyleyen kişi bir başka teknoloji şirketinin CEO’su. 

İnternetin yaygın kullanımına ilk günlerinden beri doğrudan tanıklık etmiş biri olarak ben de şunu söyleyebilirim: buna benzeyen bir dönüşüm anını daha önce Google’ın ortaya çıktığı 90’lı yılların sonunda görmüştüm. O yıllarda daha önceki arama motorlarından farklı olarak Google denilen yeni bir startup şirket, beyaz boş bir sayfanın ortasına tek bir kutu yerleştirmişti. O kutunun içinde neyi ararsan sana aradığın bilginin nerede olduğunu gösteriyordu. O zamanlardan Google’ın bugün geldiği seviyeyi hemen göremedik. Hayatımızı ne ölçüde değiştireceğini başlangıçta tahmin edemedik. 

İşte geçen hafta boyunca çıktığı ilk andan itibaren denemeye başladığım ChatGPT benim üzerimde 90’ların sonunda yaşadığıma benzer bir etkiye yol açtı. O bir arama motoru filan değil, yanlış anlaşılmasın. Bir sohbet robotu. Ama o da bomboş bir sayfanın içindeki tek bir kutudan ibaret. Google’ın kutusu sorduğun soru hakkındaki kaynakları listelerken, bu kutu sana doğrudan cevap veriyor. Fakat sadece bir soru cevap kutusu da değil bu. Çok zeki bir arkadaş gibi seninle sohbet ediyor. Ondan bir şey yapmasını istersen, onu hemen yapıyor, daha doğrusu şimdilik sadece yazıyor.

Bu “Yapay Zeka” aynı zamanda bir “Yazar Zeka!”

Bana bir fıkra anlat diyorsun, o anda bir fıkra uyduruyor. 

Bana bir bilgisayar programı yaz deyip ne istediğini tarif ediyorsun, bunun çalışan kodlarını hazırlayıp veriyor, bir de hangi kodu neden yazdığını izah ediyor. Senin yazdığın sorunlu bir kod varsa onu da düzeltiyor.

Kendini iyi hissetmiyorsun, böyle bir rahatsızlık var vücudunda. O çok zeki arkadaşınla sohbet eder gibi bulgularını anlatıyorsun sana hastalığının ne olabileceğini söylüyor.

Ona sen şusun diyorsun. Öyleymiş gibi davranıyor. Mesela yazı tabanlı bir macera oyunu olduğunu söylüyorsun, hemen böyle bir oyuna dönüşüp sizinle oynamaya başlıyor.

Karmaşık bir bilimsel konsepti çocuğa anlatır gibi anlat diyorsun, anlatıyor. Uzmana anlatır gibi anlat diyorsun, bu kez çok daha kapsamlı ve ayrıntılı bir açıklama yapıyor.

Sihirbaz gibi… 

Sizi bilmem ama ben bir sihirbazlık numarası gördüğümde o ilk etkilenme anından hemen sonra bu numaranın nasıl yapıldığını anlamaya çalışırım. Evet şapkadan birdenbire bir tavşan çıktı ama bu ilk çıkan tavşan değil. 

Aslına bakarsanız biz buna benzer doğal bir dil işleme modeliyle daha önce karşılaşmıştık. 2020’de yine ilk çıktığında “Yapay zeka dünyasındaki en büyük sıçrama gerçekleşti!” başlığıyla GPT-3’ten bahsetmiştim. Bu videoyu hazırlarken onu tekrar izledim de bayağı ayrıntılı açıklamışım orada, dileyenler bir bakabilirler. Orada da açıkladığım bu yapay zeka modeli GPT-3 geliştirilmeye devam etti. Yani daha büyük bir verisetini daha çok yönlü olarak öğrenmeye devam etti. Makine öğrenmesi yoıluyla öğreniyor ya. Bugüne kadar yazılmış tüm kitapları okuyor. Sosyal medyadaki tüm konuşulanları dinliyor. Tüm programlama kütüphanelerini analiz ediyor. İşte bu yılın başında o model böyle yeni bir eğitimi daha tamamladı ve GPT-3.5 sürümüne yükseldi. O zamanlar İlkokul 3’e başlamıştı şimdi, aynı sınıfın ikinci dönemine geçti diye düşünebiliriz. Bugün üzerinde konuştuğumuz ChatGPT’nin arka planında bu var. Böyle bir makine öğrenmesinin üzerine inşa edilmiş. 

Fakat bu kapalı bir eğitim. Yani Google’dan farklı olarak interneti sürekli tarayıp güncel konularda araştırma yapmanıza imkan vermiyor. Şu anda 2021’e kadar olan olaylar hakkında bilgisi var. Kendisini milyarlarca farklı görüşe sahip insanların yazdığı şeylerle eğitmesine rağmen pek öyle kutuplaştırıcı bir dil de kullanmıyor. Ilımlı, orta yollu bir üslubu var. Efendi bir çocuk. Öyle eğitmişler.

Peki ne kadar yetenekli? Bunun için iki ayrı test yaptım. Madem bu yapay zeka neredeyse bir yazar zekaya erişmiş, o zaman gerçek bir yazar kadar etkileyici metinler kaleme alabilir mi? Bir kıyaslayalım bakalım. Mesela aklımıza gelebilecek en yetenekli romancılardan biriyle: Orhan Pamuk’la. 2006 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen, tüm kitapları 63 farklı dile çevrilmiş bir yazar kadar iyi olabilir mi?

İşte bunu anlayabilmek için ChatGPT’den kısa bir hikaye yazmasını istedim. Orhan Pamuk gibi yazsın ama onun daha önce yazdıklarından kopya çekmesin. Muhtemelen tüm kitaplarını okuduğu için bize özet de geçebilir değil mi? Böyle yapmaması için ondan biraz absürt bir istekte bulundum.  

Ve bu isteğimi önce İngilizce olarak yazdım. Türkçe de biliyor ve yazışabiliyoruz ama muhtemelen kullandığı en büyük veriseti İngilizce olduğu için önce İngilizce bir hikaye istedim. 

Write a short story blends with mystery, romance, and philosophical puzzles in a setting of 19th century Tokyo in the style of Orhan Pamuk novel. (Orhan Pamuk romanı tarzında 19. yüzyıl Tokyo’sunda gizem, aşk ve felsefi bulmacalarla harmanlanmış bir kısa hikaye yaz.)

Robot kısa bir süre düşündükten sonra hemen hikayeyi yazmaya başladı. Yuki ve Taro adında iki karakter yarattı. Hemen Japonya’da bu isimlerin olup olamayacağını kontrol ettim. Gerçekten de varmış ve üstelik 19. Yüzyılda da kullanılıyormuş bu isimler. Onun dışında genel olarak sürükleyici bir hikaye başlatmış ama garip bir şekilde sona eriyor. Daha doğrusu hikaye birdenbire kesiliyor. 

Ucunu açık bırakarak sanat mı yapmaya çalıştı? Boşlukları da okuyucum mu doldursun diye düşündü acaba? Orhan Pamuk yazsaydı böyle hissederdik değil mi? Yazıda bir anlam arardık. Yazarın niyetini okumaya çalışırdık. Bence ilk farklılık bu. Şu anda böyle bir niyet sahibi değil karşımızdaki… şey…

O yüzden aynı isteğimi tekrarladım. Yeni bir hikaye daha yazdı. Evet yaptığı iş sizi mutlu etmiyorsa alternatif isteyebiliyorsunuz. Sadece zeki değil aynı zamanda çok çalışkan ve sabırlı bir arkadaş.

Bu kez Ayumei ve Kaito isimlerinde iki karakter arasındaki aşka dair bir hikaye geldi. Bu hikayelerin ekranlarını ben hızlı hızlı geçiyorum, merak edenler videoyu durdurarak bakabilirler. 

Tahmin edebileceğiniz gibi Orhan Pamuk’un yazdığı romanlarda böyle karakterler yok. Bu ikinci hikayeyi nasıl elde ettiğimi söylemeden çevremdeki insanlara okutup yorumlarını aldım. Kim yazmış olabilir diye sordum. Orhan Pamuk cevabını veren olmadı. Ama kimse de bu çok saçma bir hikaye olmuş demedi. Hele bunun bir makine tarafından yazılmış olabileceği ihtimali kimsenin aklının ucundan bile geçmedi. 

Bunun üzerine ben bu hikayeyi bir kez de Türkçe olarak yazmasını istedim. Açıkcası Türkçe’de çuvallayacağını düşünüyordum. En fazla ilkokul 3 seviyesindeki bir öğrenci kadar yazabilir diye tahmin ediyordum. Ama öyle olmadı. Beklediğimden çok daha etkili bir hikaye yazdı. O kadar etkili ki hikayenin içinde uydurduğu karakter bir kitap yazdı. Kitabın adı “Kalbin Felsefi Bulmacaları.” Hikaye uyduruyor. Karakter yaratıyor. O karaktere bir kitap yazdırıp adını veriyor. Bu kısa öykünün tamamını videonun sonunda baştan sona seslendirmek istiyorum çünkü sizin düşüncelerinizi çok merak ediyorum. Hatta yapabilirseniz o kısmı bu videoyu izlememiş kişilere izletip siz de kim yazmış olabilir bu hikayeyi diye sorabilirsiniz.

Ama önce geldiğimiz şu noktayı bir değerlendirelim. Yazarlık gibi en yaratıcı işleri bile robotlar mı yapacak artık? Bence durum tam olarak öyle değil. Çünkü yapılan iş tam olarak bir yazarlık değil. Yazarlık illüzyonu. 

AGI – Artificial General Intelligence geliştirilene kadar, yani her konuda üstün zekalı insansı robotlar ortaya çıkana kadar, dikey alanda insanlardan daha üstün robotları görmeye devam edeceğiz. Bugüne kadar yapılmış en sofistike oyun olan Go’da bile dünyanın en usta insan oyuncularını çoktan yenmeyi başardı.

ChatGPT modeli insansı sohbet konusunda aynı şeyi başarmak üzere. Hepimiz Satranç, Go gibi oyunlar oynamadığımız için daha önceki başarısı kitleleri bu kadar etkilememişti. Ama emin olun en az bu kadar önemli bir kilometre taşıydı onlar da. Şimdi sohbet edebilmesi, çok daha geniş kitlelere onun daha insan-mış gibi gözükmesini sağladı. 

Unutmayın yazı yazıyor ama yazmayı istediğinden değil. Öyle eğitildiği için. Çok zeki ama istek sahibi değil. Ona verilenler kadar bilgili. Eğer Orhan Pamuk romanlarını okumasaydı bu isteğime tam olarak cevap veremeyecekti. Şimdi daha da can alıcı kısma geleyim. Eğer ben Orhan Pamuk okumasaydım, spesifik olarak onun tarzında yazmasını isteyemeyecektim. Yani öyle bir dünyaya doğru gidiyoruz ki doğru soruları sormak, ne istediğini bilmek herşeyden daha önemli hale gelecek. Bilinç sahibi insanla, bilinçsiz ama çok verimli yapay zeka arasındaki fark hala bu. Yani bu yapay zeka çok verimli bir derleme aracı. Çok etkileyici yazıları çok kısa sürede yazsa da, bir yazar değil. 

Bakın Orhan Pamuk için yazar olmak ne demek?

  • Benim için yazar olmak insanın içinde gizli ikinci kişiyi, o kişiyi yapan alemi sabırla yıllarca uğraşarak keşfetmesidir.

Babamın Bavulu adlı bu kitabında iyi bir yazar olmanın altın kurallarını sıralamış. Geçtiğimiz günlerde kendi sesiyle sesli kitap olarak kaydedilip yayımlandı. Dileyenler Storytel’den dinleyebilirler. Orada yazarın 13 kitabı sesli kitap haline getiriliyor. Şu ana kadar seslendirilen Kırmızı Saçlı Kadın, Beyaz Kale, Sessiz Ev, Kafamda bir Tuhaflık, Benim Adım Kırmızı, Kara Kitap, Yeni Hayat gibi klasiklerin tamamı seslendirilmiş ve dinlemeye hazır durumda. Masumiyet Müzesi, Veba Geceleri, Cevdet Bey ve Oğulları, Kar ve Ben bir Ağacım romanlarının sesli versiyonları da önümüzdeki günlerde yayımlanacak. Bilmeyenler için Storytel binlerce sesli kitap ve e-kitaba telefon ya da tabletinizden erişebildiğiniz bir platform. En güncel, en çok okunan kitaplardan, zamansız klasiklere, kişisel gelişimden iş kitaplarına kadar çok çeşitli kategorilerden oluşan dev bir kütüphaneyi sürekli yanınızda taşıyıp her an kullanabiliyorsunuz. Hemen şimdi açıklamalar bölümündeki linki kullanarak bir hesap oluşturup ilk 14 gün boyunca ücretsiz olarak deneyebilirsiniz. Benim tavsiyem önce yazarın kendi seslendirdiği “Babamın Bavulu”nu bir dinleyin. Çünkü orada adeta bu videoda konuştuğumuz yapay zeka bir roman yazabilir mi sorusunun cevabını da veriyor. Diyor ki “Bir kitap hayal etmek zor bir şey değil. Tıpkı bir başkası olmayı hayal etmek gibi, bunu sık sık yaparım. Zor olan ise, hayal ettiğiniz kitabın ima ettiği yazar olmak.” 

Başka bir yerde de bütün amacının her gün “iyi”, yarım sayfa yazı yazabilmek olduğunu söylüyor. Burada “iyi” sıfatı önemli. Çünkü artık ChatGPT 10 saniye içinde yarım sayfa yazı yazabiliyor.  Biz okuyucu olarak “iyi yazı” ve “sıradan yazı” arasındaki farkı ayırt edebiliyor muyuz, artık asıl mesele biraz da buraya doğru gidiyor. 

ChatGPT benim için Aladdin’in sihirli lambasından çıkan o cin gibi. İsteklerimi anında yerine getiriyor. Üstelik 3 dilek hakkıyla da sınırlı değilim. Hangi dilde soru sorsam cevaplıyor.

Gri sayfadaki o küçük kutu, Pandora’nın kutusu gibi. O kutunun içinden çıkacak şeylere hazır mıyız, bilemiyorum…

Önümüzdeki yıl yeni eğitimini tamamlayıp da GPT 4. sürümüne yükseldiğinde, yani ilkokula giden bu çok zeki, çok yetenekli arkadaşımız 4. Sınıfa geçtiğinde karnesi nasıl olacak göreceğiz.  

O zamana kadar biz ona verdiğimiz Türkçe ödevi bir okuyup hep birlikte değerlendirelim mi? Yorumlarınızı yazmayı unutmayın. Noktasına virgülüne dokunmadan, a harflerinin üzerine koyduğu şapkaya kadar her şeyiyle ChatGPT’nin Orhan Pamuk üslubuyla yazdığı Türkçe kısa hikayesi. 

İşte başlıyoruz.

Orhan Pamuk romanı tarzında 19. yüzyıl Tokyo’sunda gizem, aşk ve felsefi bulmacalarla harmanlanmış bir kısa hikaye yaz.

Tokyo, 19. yüzyıl. Yamaçlarında kaybolan sokak lambalarının ışıltısının yükseldiği gece yarısının derinliklerinde, genç bir yazar olan Jiro, yalnız yürüyordu. Kışın soğuğuyla karşı karşıya olan Jiro, kendini yalnızlığın içinde buluyordu.

Bir süre yürüdükten sonra, Jiro’nun yolu, bir küçük dükkâna düştü. Dükkânın vitrininde, şiir kitabı satılıyordu. Jiro, içeri girip bir kitap satın aldı ve dükkânın sahibiyle sohbete başladı.

Dükkânın sahibi, yaşlı bir adamdı ve Jiro’ya bir şeyler öğretebileceğini söyledi. Jiro, yaşlı adamın anlattıklarını dinleyerek, zamanın nasıl geçtiğini fark etmedi.

Yaşlı adam, Jiro’ya insanın kalbinin nasıl değişebileceğini anlattı. Jiro, yaşlı adamın sözlerini düşünmeye başladı ve kendi kalbini de sorgulamaya başladı.

Yaşlı adam, Jiro’ya aşkın da insanın kalbini nasıl değiştirebileceğini anlattı. Jiro, yaşlı adamın sözlerini düşünürken, kendi aşk hayatını da sorgulamaya başladı.

Yaşlı adam, Jiro’ya son olarak da insanın kalbinin nasıl bir felsefi bulmaca olduğunu anlattı. Jiro, yaşlı adamın sözlerini düşünürken, kendi hayatının anlamını da sorgulamaya başladı.

Jiro, yaşlı adamdan ayrılırken, yüreği dolu dolu bir şekilde eve döndü. O gece, yeni bir kitap yazmaya başladı ve bu kitap, Jiro’nun en büyük eserlerinden biri oldu. Kitabın adı, “Kalbin Felsefi Bulmacaları”ydı.

“En iyi yapay zeka sohbet robotu ChatGPT yeni Google olabilir mi?” için 11 yanıt

Merhaba abi bende kayıp olup aynısını yazdım.

“Write a short story blends with mystery, romance, and philosophical puzzles in a setting of 19th century Tokyo in the style of Orhan Pamuk novel.”

Ancak bana beceremeyeceğini söyledi 😀 Birde türkçe kullanmam için neler yapmam gerekiyor?

ChatGPT yi bende kullanmak istiyorum fakat nerden kullanacağımı bilmiyorum bu konuda bana yardım edermisiniz Barış bey teşekkürler.

Merhaba Sevgili Barış, öncelikle sizi ilgiyle izlemekteyim ve paylaşımların için çok teşekkür ederim. Bu videonuzu izledikten sonra ChatGPT dil modeliyle yaptığım deneyimi sizinle paylaşmak ve fikirlerinizi duymak ihtiyacı hissettim. Yıllar önce belki de 20 yıldan fazla oldu bir tür sohbet robotuyla olan deneyimden sonra buradaki beklentim fazlaydı. Elbette bir sohbet soz konusu değil ama soruları, yazılanları, ifadeleri, tanımlamaları anlama ve buna uygun cevaplar verebiliyor oluşu oldukça etkileyici. Haklı nedenlerle kısıtlanmış olmasa daha akıcı olacağı da aşikar. Hatta benim deneyimim hemen sonrası, -ki deneyimim bir internet kesintisi nedeniyle son bulmuştu, yeni kısıtlamalara maruz kaldı. Ancak beni düş kırıklığına uğratan ise sorulara kolaylıkla hatalı cevaplar vermiş olması ve cevaplarıyla çelişen cevaplar verebiliyor olması, yani olmadığını ifade ettiği şey olabilmesi.
Söz konusu deneyimin içeriği burası için büyük olacağından buraya alamıyorum. Eğer isterseniz size uygun bir email adresine gönderebilirim. Konuyla ilgili belki de benzer deneyimleriniz de olmuş olabilir. Tekrar teşekkürler…

Tabii ki bu güzel bir ilerleme. Ama hayret edilesi bir şey değil. Yıllardır internet ortamında her şey bir şekilde insanlara paylaştırıldı. Sanal dünyanın tahmin edebileceğimizden çok daha geniş bir satıha sahip olması sağlandı. Kimseden daha bilgili olamayacak olan bir bot. Zira internete ne verdiysen o kadar biliyor. Evet şaşırtıcı değil ama faydalı. Her meslek ve her birim muhakkak bildiğini göstermek için sanal alemi ispat mekanizması gibi kullandığından dolayı bu tip yazılımlar da kendini ön plana çıkarabiliyor. Asla iyi bir programcı ya da şair ya da yazar ve en önemlisi bir dahi olamayacak. Ama dahilerin, yazarların, şairlerin, programcıların vs vs işini hızlandıracak diye düşünüyorum. Senin yazdığın ve bildiğinle bilen bir bot. O kadar… Ama şu kesin, evet faydalı… Saygılarımla…

Adaşım selamlar,
Yapay zeka gelecekte ülkeleri ya da tüm dünyayı yönetebilir mi?
Senden dinlemek güzel olurdu.

Gpt 3,5 haa? peki ya hangi sorular?… doğru sorular…
Uyduruk bir hikaye 1. kısım :
X- yavv toprağım duydun mu ! GPT 3,5 diye bir sohbet robotu çıkmış, dünyayı kasıp kavuruyormuş?
Y- Yavv bırak! Kuyumcu Samiri nin yeni oyuncağı bu… sadece altın değil, haa bir de rüzgara ihtiyacı yok… hem bu daha sade, daha minimalist olmuş, güzel de olmuş
X- Hıı? Samiri de kim ?
Y- Elinin körü ! bilmiyorsan aç da sor sohbet robotuna…. anlatsın sana atalarını
X- Elime ne kastın var ki şimdi? … haa bak sen dedin de aklıma ne geldi? iyi ki ellerimin gözü yok, aksi takdirde “aman gözüne bir şey batmasın ve kör olmasın” diye sakınıp dururduk
Y- İyi ne mutlu sana! şimdi beni rahat bırak da şu videoyu izleyeyim.
X- aman sende izledin izledin, dünyayı kurtardın ! bitiremedin gitti şu adamın videolarını ?
Y- Hocam ben napayım ? misal: açıyorum bir dizi, koskoca sezonu bir oturuşta bitiriyorum, aynı Çin tuzu misali… ama ya bunlar? kaç defa niyet ettim “baştan sona izleyeceğim şu videoları”diye, bir de bakıyorum ki daha ikinci video bile bitmeden dayanamamışım, dünyayı kurtarmak için harekete geçmişim,
X- Yaani “dünya” derken kendini kurtarmayı kastediyorsun sanırım, zira üzerinde Süpermen pelerini göremedim de?
Y- Ayynen öyle, ikisi de aynı yola çıkmıyor mu zaten? haa ne diyordum? evet, daha ikinci video bitmeden bir bakıyorum ki serseriliği bırakmış tekrar çalışmaya koyulmuşum
X- Eee? ne güzel işte!
Y- Tamam güzel de, bir türlü bitiremedim bu sanat tasarım videolarını, inanır mısın Tedex videolarını daha geçen hafta izledim, hani şu 7 yıl ve uzun ömür köprü temalarını
X- Yuuhh! yok artık daha neler ?.. beklenir kardeşim… senden beklenir… neyse sen şu GPT işine ne diyorsun peki ? insanın aklını başından alıyor değil mi?
Y- Tamam… ben de kabul ediyorum, şaşırmamak elde değil, müthiş bir atılım… ama ne yap, et, sakın şaşırma kardeş, insan olmanın sanatı da burada zaten…her ne türlü hinlik, şeytanlık görürsen gör, şaşırmadan sağduyunu korumak önemli… düşünsene: adamın biri elinde bir cihazla yüzen bir oyuncak gemiyi kontrol ediyor, şimdi bu sahneyi zamane çocuğu görse “ne var ki bunda?” ama bunu ilk defa geçen yüzyılda Tesla’dan gören insanlar epey tırsmış olmalı, tıpkı şimdi bizim GPT 3,5 yüzünden 3,5 …. neyse yaa.. anladın sen!

Uyduruk hikaye 2. kısım

X- Bak “hinlik şeytanlık” dedin aklıma ne geldi?
Y- Haaah hah! Zaten pek bir eksikti bu konu, hadi sen de aklınla kat bir şeyler de, tamam olsun
X- dur kesme sözümü, bak ne sana diycem? Gpt 4 için aklıma şeytani bir plan geldi
Y- neymiş o ?
X- yazılıma virüs bulaştırmak
Y- ne virüsü?
X-bipolar manik depresif bozukluk virüsü
Y- Sebep?
X- bu manik depresiflerin yazdığı romanlar çok güzel oluyor da o yüzden,
Y- Mesela?
X- Victor Hugo, Ernest Hemingway, Dostoyevski falan…
Y-Atıyorsun güzel kardeşim, Dostoyevski bipolar değil, sara hastası,
X- o zaman sara virüsü de bulaştıralım… ne var yani? elimize yapışacak hali yok ya !…lann! var mı yoksa!?
Y- ele bulaşan sara hastalığı haa?… bak işte! şimdi gerçekten tırstım
X-Aleyhine konuşacak olan deri el ayak korkutmuyor da, elin ( hand) kendi başına buyruk şekilde sara krizi geçirmesi mi seni korkutuyor, al burdan yak, bir manyak da burada

Not: çalışırken çok sıkıldım ve mola verdiğimde içimden bunu yazmak geldi, umarım kimseyi rahatsız etmemişimdir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir