Zaman Yolcusu (ondan böyle söz etmek daha uygun) bize derin bir konuyu açıklamaktaydı. Kurşun rengi gözleri parıldıyor ve kırpışıyor; genellikle solgun duran yüzü kıpkırmızı, hayat dolu görünüyordu. Ateş harıl harıl yanarken, gümüş zambakların içinde kamaşan ışıkların yumuşak aydınlığı, bardaklarımızda ansızın belirip kaybolan kabarcıkları yakalıyordu. Sandalyelerimiz, ki hepsi onun icadıydı, yalnızca üzerlerine oturmaya yaramakla yetinmeyerek bizleri kucaklıyor ve okşuyordu; düşüncelerin doğruluk ağlarına takılmadan zarif ve rahatça akabileceği, akşam yemeği sonrasının o zevkli havası vardı ortada. Ve biz tembel tembel oturup onun bu yeni paradoks konusunda duyduğu hevese ve yaratıcılığına imrenirken; o, cılız işaret parmağıyla maddeleri imleyerek konuyu bize sundu.
Kategori: Eğitim
25 Ocak, ay takvimine göre Çin’in yeni yılının ilk günüydü. 2020 fare yılı dün resmen başladı. Normalde Çin’de ve Çinli nüfusunun olduğu ülkelerde büyük bir coşkuyla kutlamalar yapılıyor bu tarihte. Hatta yeni yıl kutlamaları için yola çıkan yüz milyonlarca kişi nedeniyle gezegenimizdeki en büyük insan göçü her yıl tam bugünlerde yaşanıyor. Bu yıl hariç. Çünkü Çin’deki 12 kent karantinaya alınmış durumda.
Güneş takvimine göre geçen yılın son günlerinde tespit edilen bir virüs insanlar arasında yayılmaya başladı. Yeni bir coronavirüs türü olduğu için teknik olarak 2019-nCoV adı verilmiş ama ilk kez Wuhan kentinde görüldüğü için Wuhan coronavirüsü de deniliyor. 11 milyon insanın yaşadığı bu kentin sokakları şu sıralar bomboş. İnsanların sadece hastanelere gitmesine izin veriliyor. Var olanlar yeterli olmadığı için büyük bir hızla yeni bir hastane yapılmaya başlandı. 1000 yatak kapasiteli bu hastanenin 6 gün içerisinde tamamlanması bekleniyor. Çevredeki diğer kentlerle birlikte 35 milyon kişinin ulaşımı kısıtlanmış durumda. Uçak ve tren seferleri iptal edildi. Çünkü salgınlar en hızlı bu şekilde yayılıyor.
7 Adımda Depreme Hazır Olmak
Deprem Öncesi, Deprem Sırası ve Deprem Sonrasında alabileceğimiz önlemlerle ona hazırlanabiliriz.
- Öncelikle yaşadığımız mekanları güvenli hale getirmemiz gerekiyor. Dolaplar ve devrilebilecek benzeri eşyalar, soba ve diğer ısıtıcılar sağlam malzemelerle duvara veya yere sabitlenmeli.
- İkinci olarak bir acil durum planı yapmalıyız. Evde, iş yerinde, apartmanda, okulda herkesin katılımıyla bir hazırlık planı yapılmalı ve acil bir durumda nasıl iletişim kurulacağı kararlaştırılmalı.
- Bir deprem kiti hazırlamalıyız. Evde, iş yerinde ve araçta bulundurulmak üzere, içerisinde 3 günlük yiyecek, su ve ilacın yanı sıra telefon şarj aleti, el feneri ve radyo gibi araçların bulunduğu birer deprem kiti hazırlanmalı.
- Depremin yıkıcı etkilerine karşı finansal tedbirler almalıyız. Kimlik kartları, tapu, sigorta belgeleri, diplomalar, pasaport, banka cüzdanı vb. önemli evrakların kopyaları hazırlanmalı, binaların dayanıklılıkları artırılarak deprem sigortası yaptırılmalı.
- Paniğe kapılmayın ve şu üç kelimeyi unutmayın: ÇÖK-KAPAN-TUTUN! Deprem sırasında masa altlarında veya yanında; koridorda da duvarın yanında hayat üçgeni oluşturacak şekilde ÇÖK-KAPAN-TUTUN hareketi ile baş ve boyun bölgesi korunmalı. Eğer bir bina içindeyseniz güvenli bir yer bulup, diz üstü ÇÖKün, başınızı ve ensenizi koruyacak şekilde KAPANın ve düşmemek için sabit bir yere TUTUNun. Eğer açık bir alandaysanız enerji hatları ve direklerinden, ağaçlardan, diğer binalardan ve duvar diplerinden uzaklaşın. Eğer araç içindeyseniz karayolunda seyir halindeyken güvenli bir şekilde yolu kapatmadan sağa yanaşıp durun. Yıkıntı altında mahsur kaldıysanız enerjinizi kontrollü kullanın. Bağırmak yerine arama kurtarma ekiplerine varlığınızı duyurmaya çalışın. Örneğin kaşık gibi sert bir cisimle belli aralıklarla su, kalorifer tesisatlarına 4 kez vurabilirsiniz.
- Deprem sonrasında güvenliği arttırmalıyız. Kendi emniyetimiz sağlandıktan sonra çevredekilere yardım edilmeli, dökülen tehlikeli maddeler temizlenmeli ve artçı sarsıntılar geçene kadar hasarlı binalara girilmemeli.
- Yaraları sarmak için afetzedelere maddi manevi destek olarak tekrar normal hayata dönüşleri kolaylaştırılmalı, hasar gören binalar tamir edilmeli ve yaşlılar, bebekler, hamileler, engelliler gibi özel ilgiye ihtiyacı olan afetzedelere yardımcı olunmalı.
Depreme hazır olmak için onun öncesinde, deprem sırasında ve sonrasında alınabilecek bu 7 önlem her fırsatta tekrar edilmeli, bazı adımlar 6 ayda bir kontrol edilmeli, ÇÖK-KAPAN-TUTUN tekniği bir refleks haline getirilmelidir.
Depremin ne zaman olacağını bilemeyiz ama ona nasıl hazırlanacağımızı öğrenebiliriz.
Kaynaklar:
https://www.afad.gov.tr/deprem-oncesi-ani-ve-sonrasi-alabileceginiz-onlemleri-biliyor-musunuz
Geçenlerde günün haberlerine göz atarken bir tanesi dikkatimi çekti: “Jeff Bezos, Amazon’un Hindistan’da yer alan küçük işletmelere 1 milyar dolar yatırım yapacağını açıkladı.” 1 milyar dolar! Şöyle görselleştirelim bu miktarı…
Burada 10.000$’lık bir deste görüyorsunuz. 2018 TÜİK verilerine göre Türkiye’de yıllık ortalama brüt kazancın 49.000 TL olduğunu düşünürsek bu desteden biraz daha az kazanç elde ediliyor bir yılda. Bir avuç para. 100 kişinin ya da yılda 1 milyon dolar kazanan bir zenginin kazancı da bu. Küçük bir çantaya sığacak kadar… Bunun 100 katını yani 100 milyon doları ancak bir palet ve forklift yardımıyla taşıyabilirsiniz. İşte bu da 1 milyar dolar. Jeff Bezos’un az önce okuduğum haberde belirtilen Hindistan’daki küçük işletmelere yapacağı yatırım miktarı. Gerçekten çok büyük bir para bu… Bizim için… Jeff Bezos için de hatırı sayılır bir miktar diyebiliriz tabi. Ama kendisi sadece geçen yıl bunun 10 katını kaybettiği halde şu anda dünyanın en zengin insanı. Kurduğu ve yönettiği şirketi Amazon’un yaklaşık piyasa değerini görelim mi şimdi de? Yaklaşık 1 trilyon dolar. Epeyce bir kağıt demek bu. Ölçeği daha iyi anlayabilmek için o kağıt destelerinin kenarında duran figüre bakın şimdi de. O Jeff Bezos. Üstelik o Jeff Bezos bu kadar çok kağıt parayı kazanmak için yine bu kadar çok kağıdı satarak işe başladı. Kitapları. Amazon başlangıçta sadece kitap satan bir online mağazaydı. Çünkü 25 yıl kadar önce “kendime nasıl bir iş kursam acaba?” diye düşünürken aklına kitaptan başka bir şey gelmiyordu Jeff Bezos’un. İnternet diye bir şey çıkmıştı ve oradan kitap satmayı deneyebilirdi. Zihniniz en çok neyle meşgulse aklınıza da onunla ilgili fikirler gelir. Kitap okumayı çok seven Bezos sadece bu sebeple dünyanın en zengini olmadı tabi. Ama olduktan sonra da kitaplarla ilişkisi pek değişmedi. Kendisi hakkında yazılmış biyografide tavsiye ettiği kitapların listesinden de bunu anlayabilirsiniz.
Kara tahta mı yoksa beyaz tahta mı?
İlkokula giden bir oğlum var. Yeni yıl hediyesi olarak ona bir tahta aldık. Bir tarafı modern beyaz tahta, diğer tarafı klasik kara tahta. O okuldayken arada bir ben de bir kaçamak yapıp onu kullanmaya başladım. Tabi seçenek sayısı artınca insanda kararsızlık da artıyor. Tam üzerine yazı yazacakken acaba hangi tarafını kullansam diye düşünmeye başladım. Ben ilkokulda okuma yazmayı kara tahta üzerinde öğrendim. Ortaokul ve lisede tahtalar yeşile dönmeye başladı. Üniversitede de beyaza. Fakat ilk kez aynı anda ikisini de kullanabilme ihtimalim ortaya çıkınca bunların rengi de bana dert oldu. Öğrenme, hatırlama gibi konularda acaba hangi renk tahta daha etkili diye düşünürken bir şey aklıma geldi.
Hababam sınıfında bir “Külyutmaz öğretmen” vardı ya… Onun sınıfında dalga geçmek, kopya çekmek imkansızdı hani. Öğrencilerin dikkatini başka yerlere vermemesi için adamcağız sıraların üstüne çıkıp dolaşırdı.
- Sağa bakmak yok! Sola bakmak yok! Sen, dön önüne! Sen, kımıldama! Gözünü önünden ayırma! Yutmam! Yutmam! Kimse yutturamaz bana! Ben kül yutmam!
İşte bu külyutmaz öğretmen 42 yıl önce değil de bugün yaşasaydı, böyle sıraların üstüne çıkıp dolaşmasına gerek kalmazdı. Tek yapması gereken internette Çin’deki alışveriş sitelerinden birine girip 2999 yuana şu kafa bandını sipariş etmek olurdu. Sonra da bunu öğrencilerin kafasına geçirdi mi tamamdır.