Neal Stephenson’ın bu ay çıkan yeni kitabı “Termination Shock.” Biliyorsunuz bu yazar 30 yıl önce bugünün dünyasını öngörüp “metaverse”ün tanımını yapmıştı. Yani geleceği bazılarımızdan daha iyi görüyor. Yeni kitabında da, iklim değişikliğinin insan toplumunu önemli ölçüde değiştirdiği yakın bir gelecekten söz ediyor. Okumaya yeni başladım o yüzden sonunu ben de bilmiyorum, ama iklim konusunda takip ettiğim ve kurgusal olmayan bir başka organizasyon var.
Kategori: Gelecek
Bir gün herkesin kendi dijital versiyonu olacak! Öyle ya da böyle. Size çok benzeyen bir kopya ya da stilize edilmiş bir avatar. Evet bu kelimeyi çoktan duyduk ve kullanmaya başladık.
Avatarlar, internetteki sanal kimliğimiz oldu. Kendimize minik bir profil görseli seçtik ve internetteki her yerde kullanmaya başladık. İnternetin bir sonraki aşaması için -yani bugünlerde çok konuşulan metaverse için- avatarlar yeterli olmayacak. Gerçek zamanlı olarak hareket ettirebildiğimiz, çok gerçekçi 3 boyutlu dijital insanlar kullanacağız.
3 yıldır sadece elektrik gücüyle yolculuk yapıyorum. Hemen her tür elektrikli aracı kullandım. Bir elektrikli uçak kaldı, denemediğim 🙂 Kanada’yı ve ABD’nin büyük bir kısmını sadece elektrikli araçlarla gezdim ve en son 80 günde 20.000 km yani dünyanın çevresinin yarısı kadar yol kat ettim. Sadece elektrikli motorların gücüyle!
Bu yolculuklarda pek çok insanla ve daha da ilginci onların pek çok “tuhaf” sorusuyla karşılaştım ve bunları “SSS – Sıklıkla Sorulan Sorular Defteri”me not ettim. Bu videoda o soruları ve sizi şaşırtacak cevaplarımı bulacaksınız.
Şimdi. Bu evrendeki, bu “universe”deki gözlerinizi kapatın ve “metaverse”de açın.
Gördükleriniz 2021’de özellikle de son aylarda dijital teknoloji dünyasında gittikçe daha çok konuşulan bir kelimeyle ilgiliydi: Metaverse.
Kripto paralarla ilgilenenler bu yeni evreni inşa etmeye başladıklarını söylerken oyun dünyasındakiler biz çoktan orada yaşamaya başladık diyorlar. Zaten az önce gösterdiğim görüntü PlayerUnknown (bilinmeyen oyuncu) lakaplı oyun geliştiricisinin inşa etmeye başladığı 64km’lik Prologue’dan bir görüntüydü. Neden 64 km? Çünkü 2’nin 6. kuvveti. Bu daha sonra dünya büyüklüğündeki Artemis sanal evrenine dönüşecek ve o bile metaverse’ün sadece küçük, küçücük bir parçası olacak.
Sizi iki hayali karakterle tanıştıracağım. İkisinde de kendinizden bir parça göreceğinize eminim.
İlk karakterimiz tipik bir ofis çalışanı. Her sabah 08:00’de apartmanından çıkıyor. Elinde çantası ve üstünde takım elbisesiyle işine ya da okuluna yetişmeye çalışan kalabalıkların arasında ilerleyip trene atlıyor. Tam vaktinde çalıştığı ofise ulaşıyor. Kendisine verilen görevleri büyük bir titizlikle yapıyor. Akşama işten çıkıp tekrar evine dönüyor.
İlk bilgisayar oyunlarından birinin bu oyun olduğunu biliyor muydunuz? 70’li yıllarda Allan Alcorn adında bir programcı bilgisayar için nasıl bir oyun yapabilirim diye hayal etmiş. Sonra geçmiş klavyesinin başına satır satır kodlamış beynindeki bu hayali. Adına da Pong demiş. Pin pon gibi. Zaten bu hayalini kurarken masa tenisini düşünerek yola çıkmış. Oyunu ilk kez bilgisayarın başına geçen biri bile çok kısa sürede öğrenebilir. Klavye ya da mouse kullanarak bir kaç denemenin ardından mantığını çözüyorsunuz. Biz insanlar için bunu yapmak çok kolay. İstediğimiz şeyleri yapmak bir tık uzağımızda…