Bugün sizlere bayram kahvaltısında eşlik etmek istedim. Herkese iyi bayramlar diliyorum. Tabi şu anda kahvaltı etmiyor olabilirsiniz ama muhtemelen hem yaz, hem pazar hem de bayram olduğu için “dinlenme modu”ndasınızdır diye tahmin ediyorum. Ben de o yüzden beyinlerimizi çok zorlamayacak, aksine hem onu hem de vücudumuzu rahatlatacak, dinlendirecek bir konu seçtim ve şu anda onu yudumluyorum.
Konumuz çay, değil. Öyle gözüküyor ama bu Rooibos. Afrikaans dilinde “kızıl çalı” demek bu. Çünkü rengi kırmızıya benzeyen bir çalının dikenlerinden elde ediliyor. Aynı çay demler gibi demleniyor, rengi de çaya benziyor ama roobios’un en önemli farkı içinde hiç kafein olmaması. O yüzden ben normalde kahvaltıda değil de akşam yemeğinden sonra içiyorum. Hem rahatlatıyor hem de çay ya da kahve gibi uykunuzu kaçırmıyor. Şöyle bir rutinim var. Sabahları kahvaltıda çay, öğle saatlerinde de bir fincan kahve içiyorum. Hatta eğer imkan bulabilirsem kahvenin arkasından 23 dakikalık bir uyku çekiyorum, buna da kahvuyku demiştim hatırlarsanız. Akşamları da rooibos. Vücudunuza çay ve kahveyle aldığınız kafein 10 saat boyunca etkisini göstermeye devam ediyor. O yüzden geceleri kaliteli bir uyku çekmek isteyenlere önerim, eğer 23:00 civarında yatıyorsanız öğlen 13:00’e kadar çay ve kahve işlerini bitirin. Daha sonra canınız yine çekerse bunun gibi çakma çay içersiniz.