Kategoriler
Tasarım

117 yıldır yanan ampul

İster inanın ister inanmayın şu anda dünyanın bir yerinde yanan bir ampul var. Buna inanmak kolay. Peki ya bu ampullerden birinin 1901’den beri açık olduğunu söylesem. İnanmıyor musunuz? O zaman sizi şöyle alalım. Burası California’da bir itfaiye istasyonu. Ve bu ampul 1901 yılından beri açık. Yani 2018 yılı itibariyle 117 yıldır yanıyor. Dolayısıyla “dünyanın en uzun süreli yanan ampulu” ünvanıyla rekorlar kitabına da girmiş durumda.

Düşünün o ampulü oraya takıp da açtıklarında Osmanlı İmparatorluğu vardı ve 2. Abdülhamid tahttaydı. Atatürk henüz 20 yaşında bir öğrenciydi. 1. Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu sırasında o ampul de yanmaya devam etti. Nesiller geldi geçti ve hiç sönmedi. Onu yakanların torunlarının torunları bir doğum günü partisi yapıp 100. yaşını kutladılar. Ve belki de o partiye katılanlardan bazıları bugün aramızda yok ama ampul hala yanıyor. DEVAMI ▷

Kategoriler
Tasarım

Nükleer Füzeler ve Tombul Parmaklar

Geçtiğimiz Cumartesi günü, tarih vermek gerekirse tam olarak Ocak’ın 13’ünde Hawaii’de bazıları kahvaltısını yaparken bir yandan da televizyondan Los Angeles Lakers – Atlanta Hawks maçını izliyordu.  Bazıları arabasını plaja doğru sürerken radyodan müzik dinliyordu. Bazıları da çoktan plaja varmış ve güneşlenmeye başlamıştı bile. Anlayacağınız bu yeryüzü cennetinde sıradan bir gün başlamış gibi gözüküyordu. Unutmadan yine artık son derece sıradan bir şekilde bazıları da Instagram’da canlı yayın yapıyordu, 21. Yüzyılda yaşıyoruz sonuçta, kahvaltı yapmak ya da plajda güneşlenmek kadar kolay bir canlı yayın yapmak. Ve tam o sırada cep telefonlarına bir uyarı mesajı geldi. Beklenmedik bir şeyler oluyordu. Aynı anda plajda güneşlenenler de ürkütücü bir ses duymaya başladılar. Radyolardaki yayınlar durdu ve bir mesaj okunmaya başlandı. Televizyonlarda da hem görüntülü hem de sesli uyarılar geçiyordu: DEVAMI ▷

Kategoriler
Tasarım

2018’de Zinciri Kırma

Zinciri kırma! Bu sözü ilk kez duyuyor olabilirsiniz. Bu kanalı takip eden çok az sayıdaki izleyicimle birlikte 2016’da başlattığımız bir takvim bu. O zamanları hatırlıyorum da buralar hep dutluktu 🙂 20000 kişi civarındaydık. Kendi hayatımda uyguladığım bu prensibi paylaşmıştım. Ayrıntılarını o videoyu izleyerek öğrenebilirsiniz.

2018 Zinciri Kırma Takvimi ► http://bit.ly/2018de-zinciri-kirma
Diğer takvimler ve 365 söz 365 not defteri ► https://soo.cool/

Benim hayatımı değiştiren, çok daha kaliteli hale getiren bu basit fikir pek çok kişide işe yaradı. Pek çok kişi tarafından uygulanmaya başlandı. O kadar güzel yorumlar, mesajlar aldım ki 2017’de daha büyük bir takvim hazırladım. Sonra da 2017’de zinciri kırma diye yeni bir video yapıp bu kez yaklaşık 350000 kişiyle paylaştım. Evet ben de gözlerime inanamıyordum ama 1 yılda kanalım işte bu kadar büyümüştü. Çünkü benim zinciri kırma takvimimin hedefi her pazar bir video yayınlamaktı. Ben de sadece bunu yaptım. DEVAMI ▷

Kategoriler
Tasarım

Bu tasarımları insan mı yaptı yoksa yapay zeka mı?

Yıllar önce ajansta en çok tartıştığımız konulardan biri “tasarımcılar kodlamayı öğrenmeli midir?” sorusuydu. Daha sonra Adobe’de tasarımcılara yardımcı olan yazılım parçaları üzerinde çalışmaya başladık. Mesela artık Photoshop kullanarak fotoğraflar üzerinde çalışan bir tasarımcı o fotoğrafın kadrajını değiştirdiğinde oluşan boşlukları bir algoritma otomatik olarak doldurabiliyor. Yani normalde orada olmayan bölümler bir yapay zeka yardımıyla eklenebiliyor. Size yapay zekanın tasarım dünyasını nasıl değiştirdiğine dair çarpıcı örnekler vereceğim. DEVAMI ▷

Kategoriler
Tasarım

YouTube’un logosu neden değişti? Kırmızının İntikamı

23 Nisan 2005. O gün neşe dolan insanlardan biri de Jawed Karim’di. Bangladeş asıllı Almanya doğumlu Jawed, Amerika’da gittiği hayvanat bahçesinde gördüğü filleri anlatan 18 saniyelik bu videoyu iki arkadaşıyla birlikte yeni açtıkları bir web sitesine yükledi. Bu siteye önce kendi videolarını koydular. Çünkü  “Broadcast Yourself – Kendini Yayınla” şeklinde belirledikleri sloganlarının altını böylece doldurmuş oldular. Şimdi sıra üstünü doldurmaya gelmişti. Yani bir isim ve logo bulmaya. YouTube ismi buna çok uygundu. Çünkü sokakta konuşulan İngilizce’de televizyon yerine “tube” deniliyordu ve onlar görüntülü yayıncılığın sadece bir izleyicisi, tüketicisi olan kişiyi, bu sürecin bir parçası, hatta öznesi haline getirmek istediler. Ve en başında “You” dediler: “Sen.” DEVAMI ▷

Kategoriler
Tasarım

IKEA etkisiyle hazır kek yapmak

(Bu video yemek tarifi ya da reklam içermez)

Hazır kek karışımlarıyla ilgili hikayeyi bilir misiniz? Bu karışımlar ilk kez 1940’lı yıllarda ortaya çıkmış. Bir kekin tüm malzemelerini toz haline getirip bir pakete koymuşlar. Karışımı satın alanların tek yapması gereken ona su katıp, karıştırıp, pişirmekmiş. Ama o zamanlar bu konsept hiç tutmamış. Kimse bu karışımları almak istemiyormuş. 10 yıl boyunca markalar bu ürünlerin neden tutmadığı üzerine kafa yormuşlar. Nasıl olur da hayatı bu kadar kolaylaştıran bir ürün başarılı olamıyor diye. Halbuki armut piş ağzıma düş diye bir deyim var bizde, biz kolay sonuca ulaşmanın her zaman en doğru yol olmayacağını biliyoruz, en azından teorik olarak, ama onların haberi yok. Nihayet bu karışımı satan markalardan biri Ernest Dichter adında bir psikoloğa danışmış. Kendisi motivasyonel araştırmanın babası olarak kabul edildiği için konuyu araştırmış ve fark etmiş ki insanlar bu karışımı kullandıklarında yeterince emek sarf etmiyor. Yani yapması fazla kolay. Kendilerinden bir şey katamıyor. Katamayınca ne oluyor? Eve misafir gelince ya da günlerde, çay saatlerinde aaa Elizabeth hanım kekiniz çok güzel olmuş dediklerinde, Elizabeth hanım onu kendi yapmış gibi hissetmediği için başını önüne eğip buruk bir gülümsemeyle geçiştiriyor. Örnek olarak Elizabet Hanım’ı özellikle seçtim çünkü 1940’lı yıllarda Ayşe Hanım hala kendi elleriyle börek açmaya devam ediyordu yani bu tür problemleri yoktu. Neyse biz araştırma sonucumuza geri dönelim. Freudyen psikoanalitik konseptleri iş dünyasına taşımayı başaran az önce bahsettiğim psikolog Ernest Dichter’in tavsiyesiyle bu marka, kek karışımından yumurtayı ve sütü çıkartıyor. Yani artık Elizabeth hanım bu karışımı kullanarak kek yapmak istediğinde yumurtayı kırıp, sütü ölçüp ondan sonra yapabilecek ve günlerde kendisine kekiniz çok güzel olmuş dediklerinde evet yumurtaları kırarken çok zorlandım ama buna deydi diyebilecek. Hala kadın isimleriyle örnek vermeye devam ediyorum çünkü o yıllarda erkekler kendilerinin de yemek yapabileceklerini henüz bilmiyordu. Neyse bu taktik markanın işine yaramış mı? Kesinlikle. Satışları rakiplerinin tümünü geçmiş. Peki işin sırrı ne? İşin sırrı yumurtalarda… değil IKEA etkisinde. DEVAMI ▷