Kategoriler
Edebiyat

Kelimeler arasında

Bir kitabı okurken hep kelimelere odaklanırız değil mi? Kelimeler ve onların çağrıştırdığı anlamlar. Bu çok doğal. Peki hiç kelimelerin arasındakilere dikkat ettiniz mi? Anlamların oluşmasına yardım eden minik, mütevazi işaretlere?

Noktalama işaretleri. Her gün görüp de varlığına alıştığımız nesneler gibi. Yokluğunda fark ettiğimiz güzellikler gibi. Bazı yazarlar bunu bize hatırlatmak için bilinçli olarak onları yok ediyor.

Mesela James Joyce. Ünlü eseri Ulysses’in son bölümünde sadece iki tane nokta kullanmış. Demek ki kısa bir bölümmüş diye düşünebilirsiniz ama öyle değil. Bu bölümde İngiliz dilinde yazılmış en uzun cümlelerden biri var. Cümleye başlıyorsunuz ve 4391 kelime sonra noktayı görüyorsunuz. Böyle bir cümleyi okumak ne kadar sürer biliyor musunuz? Ben denedim, yaklaşık 45 dakika. Peki en uzun cümle hangi kitapta? Jonathan Coe’nun “The Rotters’ Club” adlı kitabında. Bu kitaptaki bir cümle 13955 kelime uzunluğunda. Okumadım ama okusaydım 2 saat filan sürerdi. Cümleler genellikle noktayla biter ve bir nefeste okunması beklenir. Böyle bir cümleyi bir nefeste okuyabilmek pek de kolay olmasa gerek 🙂

Oğuz Atay da “Tutunamayanlar”ın bir bölümünde noktalama kullanmamayı tercih eder. 76 sayfalık bir bölüm boyunca. Burada noktalama işaretlerini biz okuyucuların yerleştirmesini bekler. Seçimi bize bırakır. Ya da Rasim Özdenören “Çarpılmışlar” öyküsünde bilinç akışını su kadar berrak, pürüzsüz bir şekilde akıtabilmek için kelimelerin önüne hiç bir set koymaz. Size yaşamdan daha gerçek bir gerçeklik sunmak için yapar bunu.

Peki bir kitaptan noktalama işaretlerini çıkartmak yerine kelimeleri çıkartırsak ne olur? Bir deneyelim mi? Mesela Yaşar Kemal’in “İnce Memed”inden bir bölüm üzerinde. Ne görüyoruz bu kelimelerin arasında? Her bir nokta bize ne ifade ediyor? Kendinden önce gördüğümüz kelimeleri düşünebilmek için bir durak. Nefeslenme yeri. Çünkü o ana kadar bir “tamamlanmış fikri” gördük. Artık bunu sindirmeliyiz. Üzerinde düşünmeliyiz. Sildiğimiz o kelimelerin anlamları belki de o noktadan çıktı. Aradaki noktalar galaksilerdeki kara delikler gibi. Kendi küçük ama kütlesi çok büyük. Işık bile kaçamıyor.

Ama biz yine de görmeye çalışalım. Noktalama işaretleri bir metnin adeta ritmi gibi. Bu ritmi görselleştirmeye çalışan sanatçılar da var. Klasik romanlardan sadece noktalama işaretlerini alarak tasarlanan posterler. Amaç bu eserlerdeki ritmi görsel hale getirmek. Bir başkası bunlardan infografikler oluşturmaya çalışmış. Şu anda üzerinde gezdiğimiz noktalama işaretleri denizi Jane Austen’in “Aşk ve Gurur” romanından. Bu tür bir görselleştirme biraz mors alfabesi gibi geliyor bana. Normalde duygusal ritmi belirleyebilecek noktalama işaretleri bu şekilde yan yana dizilince anlamsız bir hale mi geliyor, yoksa bir sanat türünden başka bir sanat mı türetiliyor?

Bunları daha da görsel bir hale getirebilmek için renklerle boyarsak ne olur acaba? Akademisyen Adam Calhoun bu soruya cevap bulabilmek için nokta, soru işareti ve ünlemleri kırmızıya; virgülleri ve tırnak işaretlerini yeşile; iki nokta üst üste ve noktalı virgülleri de maviye boyayarak romanların sıcaklık haritasını çıkarmış. Ortaya çıkan tablolar hakkında yorum yapabilen varsa yapsın.

Yazarlar seçtikleri kelimeleri yan yana dizerek bir anlam heykeli dikerler. Ama bu anlam heykelinin güzelliği en az kelimelerin seçimi kadar onların arasındaki noktalama işaretlerinin de seçilmesiyle oluşur. Kelimelerin arasındaki o minik, mütevazi işaretler bize çok şey anlatır; çok şey söylerler. Hele onların içerisinde bir tanesi var ki içinde “her şeyi” barındırır… Ama biz onu çoğaltırız! Tahminde bulunabilir misiniz? O halde en sevdiğim noktalama işaretiyle bitiriyorum bu videoyu: nokta.

“Kelimeler arasında” için 6 yanıt

Kelimiler ve manalar arasında gezinirken, aklıma takılan bir soruyu sormak istiyorum.
Sitenizde kullandığınız yazı fontu nedir acaba? İnce uzun olan ve genel içerik.
Teşekkürler.

Abi videonun sonundaki çalan müziği açıklamada bulamadım adı nedir acaba? Bu arada yine çok güzel bir video olmuş teşekkürler.

Barış abi senin gibi böyle kaliteli videolar çeken birini ilk defa görüyorum. Başarılarının devamını dilerim abi bilgilendirici videolar çekiyorsun teşekkürler. Yaklaşık 3 rakamdan oluşan bir pi sayısından neler neler çıkıyormuş sende öğrenmiş oldum : ) Tekrar teşekkürler.

Paylaşım için teşekkürler Barış abi..
Söz-Komut-Kur-Kurulum…
Bu farkındalığı öz ağabeyim ve hocam kazandırmıştı.. Türkçe kelimeler-sözler kurucu ve açıklayıcıdır… Kişiyi ve toplumunu iyi yönde veya kötü yönde hem kurar hem açıklar..
Mesela.. ‘Sofra kurmak’.. İnsanın beyni en savunmasız hali uykudan ilk uyandığı yani kurulum yapmadığı an ve yeme anındadır. Her iki anda giren sözler/kurumlar kolay kolay silinmez.. Sofra da kafalar babalar tarafından kurulur.. İyi yöneticiler personelini yemekli toplantılarında kurar.. Tabi siyasetçiler de tebasını.. Ne demiş atalarımız? “Kim kimin ekmeğini yerse onun kılıcını sallar”.. Çünkü beyin yaşamak için glikoza glikozu edinmek için yemeğe yemek için de yedirene ihtiyaç duyduğuna kurulur..(beyin yıkama).. Ve yedirenin de sözlerine-komutlarına-telkinlerine açık hale gelir.. İşte beyimiz beyin tüm bu sonuçlara sadece ‘kur’ sözcüğüyle bağlanır..
İşte bu açıdan herkese iyi ve özü gür kurumlar dilerim..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir