Selam, ben Barış.
Böyle el sıkışılmaz değil mi? Başka nasıl el sıkışılmaz? İşte şöyle…
Tamam “alfa erkeği”sin ve vücut dilinle bunu ispat etmeye çalışıyorsun, onu anladık da, bir tokalaşmanın sonrası karşındaki şu hale gelmemeli. Ya da bu hale. Yoksa sıkmak için uzattığın ele böyle ters ters bakarlar.
Yapılan bir araştırmaya göre “nasıl el sıkışılmaz” konusunda insanların en çok söylediği 10 şey şuymuş:
- Terli ya da ıslak avuçlarla
- Gevşek parmaklarla
- Çok sert sıkarak
- Göz teması kurmadan
- Çok kuvvetli çalkalayarak
- Çok uzun süre
- Çok kısa süre
- Çok yakınlaşarak
- Sol elle
- Sıcak elle
Peki nasıl el sıkışmalıyız? Bundan önce el sıkışmak nedir bunu bir düşünelim. El sıkışmak iki kişi arasında gerçekleşen kısa bir ritüeldir. Bir barış törenidir. M.Ö 5. Yüzyıla ait şu rölyefte biri Atina’dan ve öteki Sisam Adası’ndan iki asker birbiriyle el sıkışırken görülüyor. Sağ ellerinde silah olmadığını, dolayısıyla savaşma niyeti taşımadıklarını, barış için geldiklerini gösteriyor.
Yani binlerce yıldır insanlar birbirleriyle el sıkışıyorlar. Sadece tanışırken de değil, karşılaştıklarında, tebrik etmek için, minnettarlığını göstermek için, spor müsabakalarında centilmenlik amacıyla el sıkışılıyor. Karşılıklı güvenin, saygının, denge ve eşitliğin sembolü, el sıkışmak.
Böylesine önemli bir gösterge olduğu için de bilim insanları bunun nasıl yapılması gerektiği konusunu araştırmışlar. Profesör Geoffrey Beattie 12 ölçüt tespit etmiş ve bunları kullanarak bir formül geliştirmiş. İşte ideal bir el sıkışmanın bilimsel formülü:
PH = √ (e2 + ve2)(d2) + (cg + dr)2 + π{(4<s>2)(4<p>2)}2 + (vi + t + te)2 + {(4<c>2 )(4<du>2)}2
Bu formüldeki harflerin anlamı şu:
- (e) göz teması (1=hiç; 5=doğrudan) 5;
- (ve) sözlü selamlama (1=uygunsuz bir dille; 5=uygun bir dille) 5;
- (d) Duchenne gülümseyişi – gözler ve ağızla yavaşça ve simetrik gülümseme (1=sahte gülümseme; 5=gerçek Duchenne) 5;
- (cg) kavrama (1=eksik; 5=tam) 5;
- (dr) ellerin kuruluğu (1=ıslak; 5=kuru) 4;
- (s) kuvvet (1= zayıf; 5=güçlü) 3;
- (p) ellerin pozisyonu (1=kendi vücut alanında; 5=karşıdakinin vücut alanında) 3;
- (vi) sallama (1=çok az/fazla; 5=orta) 3;
- (t) ellerin sıcaklığı (1=çok soğuk/sıcak; 5=orta) 3;
- (te) ellerin dokusu (5=orta; 1=çok sert/yumuşak) 3;
- (c) kontrol (1=düşük; 5=yüksek) 3;
- (du) süre (1= çok kısa; 5=çok uzun) 3.
Bilime saygımız sonsuz ama formül üreteceğim diye bu kadar zorlamaya gerek yok bence. Her şeyi anladık da elimizin sıcaklığını ya da dokusunu nasıl ayarlayacağız? Peki ya formüldeki pi sayısına ne demeli? Ayrıca bana göre el sıkışmak insanın kişiliğinin bir parçası. O kişiliği böyle bir formüle hapsetmek niye?
Mesela Afrika kökenli Amerikalılar 70’li yıllarda kendilerine has bir el sıkışma biçimi geliştirdiler. Buna DAP deniyor. “Dignity and Pride” yani haysiyet ve gurur kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor. “Ben senden üstün değilim, sen de benden üstün değilsin. Yan yanayız. Birlikteyiz.” anlamına geliyor. Bu selamlaşma biçimi daha sonra çeşitleniyor ve yüzlerce farklı biçime bürünüyor. New York’lu bir fotoğraf sanatçısı bir kaç yıl önce bunun 120 farklı biçimini görüntüleyerek bir sergi açtı. DAP hareketi kısa sürede o kadar gelişti ki modern dans figürlerine ilham vermeye başladı. Şimdi tüm bunlara el sıkışma diyemeyecek miyiz?
Peki ya şu meşhur “çak bi beşlik” hareketi de bir çeşit el sıkışma değil midir? Bunu Afrika değil de Avrupa kökenli Amerikalılar icat etmiş. 1977’de. Bu kadar net tarih verebiliyorum hatta hareketin tam olarak ilk kez 2 Ekim 1977’de bir beyzbol maçında yapıldığı söylenir. Sonra da bunun “güçlü beşlik” versiyonu gelişmiştir. Diğer adıyla “yumruk yumru.” Bunun da ilk kez 1990’da Avustralya’daki bir kriket maçında yapıldığı rivayet edilir.
Bilimsel olarak son saydığım iki selamlaşma biçimi yani çak bi beşlik ve yumruk yumru metodları el sıkışmaya göre çok daha sağlıklı. Ten teması azaldığı için bakteri transferi yumruk yumruda 20 kat; beşlik hareketinde de 10 kat daha az oluyor. Bir insanın hayatı boyunca en az 15000 kez el sıkıştığını düşünecek olursak… Hele bir de bizde bayramlarda günde en az 150 kez el sıkıştığımızı… Hesap edin ve artık bunun formülünü de siz yazın.
Gördüğünüz gibi el sıkışma ritüeli de sürekli gelişiyor. Özellikle spor müsabakaları bu işin adeta bir katalizörü gibi. Hatta “curling” sporunda -hani şu taş kaydırma sporunda- el sıkışmak ilk kural haline gelmiş. Takımlar el sıkışarak başlamak ve bitirmek zorundalar. Bazı sporlar daha da ileri giderek Trump gibi el sıkışan biriyle karşılaşırsanız ne yapmanız gerektiğini anlatmaya başlamışlar. Bunun için jiu-jitsu öğrenmek zorunda kalabilirsiniz.
Neden el sıkıştığımıza dair yapılan en ilginç araştırmalardan birinin iddiası şu: karşımızdaki kişiyi tanıyabilmek için ondan kimyasal sinyaller alıyormuşuz. 280 kişi üzerinde yapılan bu araştırmaya katılan kişilerin %22’si el sıkıştıktan bir müddet sonra ellerini yüzlerine burunlarının yakınına götürüyormuş. Koklamak için.
Bu belki de bilinçaltımızın karşımızdakini tanıma isteğinden kaynaklanıyor. Bir de belli bazı grupların diğer grup üyelerini tanımak için geliştirdikleri “gizli el sıkışmalar” var. Mesela Simpsonlar’ın bir bölümünde “taş kesiciler” grubunda görürüz bu tür bir el sıkışmasını. Gerçek dünyada bunun karşılığı da var tabi. Dünyanın en büyük gruplarından bir başkası da izcilerdir. İki izci birbiriyle karşılaşınca sağ değil sol elleriyle tokalaşırlar. Bu ilk başta garip gelebilir size ama bir gerekçesi var. İzciler el sıkışırken bir yandan da sağ elleriyle selam vermek zorundadır. Ayrıca sol el kalbe daha yakın olduğundan bir içtenlik ve dostluk göstergesidir. İzcilerin bu selamlaşma biçimi size garip geldiyse bir de ünlülerin kendi aralarındaki gizli el sıkışmalarını size göstereyim. Bunları her yerde göremezsiniz, sahnelerin arkasında, gözlerden uzakta kulislerin karanlık köşelerinde gerçekleşir.
Gördüğünüz gibi el sıkışmak kişiliğin bir göstergesi. O kişilerin oluşturduğu grupların bir sembolü. Ve o grupların en büyüğü de ülkeler. Her ülkenin, her kültürün el sıkışmaya kattığı pek çok yorum var.
ABD’de bir yandan kendi ismini söylerken bir yandan kararlı bir şekilde diğerinin elini sıkarsın. İsviçre’deyse karşındaki kişinin soy isminin başına Bay ve Bayan takısını koyarak söylersin. Avustralya’da bir erkekle kadın el sıkışacaksa önce kadın elini uzatmalıdır. Ayrıca kadınlar birbiriyle el sıkışmaz. Suudi Arabistan’da erkekler kadınların elini sıkmaz. Fas’ta çok yumuşak el sıkışılır ve yine erkekler erkeklerle, kadınlar da kadınlarla el sıkışır. Rusya’da da bir kadın kendisi el sıkışmak istemezse el sıkışılmaz. Elini uzatmaya karar verirse uzatış biçimine göre eli sıkılır ya da öpülür. Meksikalılar uzun uzun el sıkışır ve sonra da genellikle kucaklaşır. Güney Kore’de önce yaşlı kişi el sıkışmaya başlar ve yumuşakça el sıkışılır. Birleşik Arap Emirlikleri’nde de gençler önce yaşlıların elini ve uzunca bir süre sıkar. Brezilya’da sıkı ve kararlı bir şekilde uzunca el sıkışılırken bir yandan da güçlü göz teması sağlanır. Çin’de yaşlılardan başlanır. Yumuşak bir şekilde el sıkışılırken hafifçe eğilmek gerekir ve göz teması kurulmaz. Tuvalu’da ve Grönland’da el sıkıştıktan sonra eller koklanır. Kimyasal sinyallerle ilgili araştırmayı hatırladınız mı? Birleşik Krallık’ta hafifçe ve aradaki mesafe korunarak el sıkışılır. Fransa’da hızlıca ve hafifçe el sıkışılır. Tayland’da el sıkışılmaz. İki el göğüs hizasında birleştirilerek “wai” hareketi yapılır. Hindistan’daysa “namaste” hareketi.
Gelelim Türkiye’ye. Türkiye gerçekten de medeniyetlerin beşiği olan bir coğrafya. Tam bir doğu batı sentezi. Çünkü az önce saydığım tüm el sıkışma biçimlerinin neredeyse tamamını bizde görebilirsiniz. Hatta fazlası da vardır. Mesela bizde sadece iki kişi değil, üç kişi de el sıkışabilir. Hatta genellikle kurbanlık alınırken yapılan bu el sıkışma saatler boyunca da sürebilir. Ancak dünyanın en uzun el sıkışma rekoru bize değil Yeni Zelanda’lılara ve Nepal’lilere ait. Tam 33 saat 3 dakika el sıkışanlar olmuş. Düşündüğünüzde böyle bir rekoru kırmak hiç de kolay değil. Guiness kurallarına göre bir yandan sürekli ellerini sıkarken bir yandan da tuvalete bile video ekibiyle birlikte gitmek zorunda kalmışlar. İki ekip dünya el sıkışma rekorunu kırdıktan sonra bakın ne yapıyorlar…
Dönelim yine kendi kültürümüze. Biz el sıkışırız. Sadece kadınların değil, büyüklerimizin hepsinin ellerini de öperiz. Bayramlarda el sıkışma sırası bile yaparız. Elimizi başımıza götürerek de selam veririz. Göğsümüze, bağrımıza götürerek de selam veririz. Biz başımızla bile el sıkışırız.
Evet bunların hepsini yaparız ama şimdilerde ne kadar zengin bir kültüre sahip olduğumuzu unuttuk. Farklı el sıkışma ve selamlaşma biçimlerini, aslına bakarsanız tüm farklılıklarımızı bir dezavantaj olarak görmeye başladık. Benden farklıysan, farklı düşünüyorsan, farklı el sıkışıp selamlaşıyorsan “düşmanımsın” demeye başladık. Oysa el sıkışmak neydi? İki kişi arasında gerçekleşen en kısa ritüel. Bir barış töreni. Nasıl el sıkışılmaz sorusunun cevabı koskocaman boş bir küme. Her türlü el sıkışılır. Yeter ki niyetimiz iyi olsun. Savaşmak için değil barışmak için karşı karşıya gelelim. Yeter ki dünyanın en zengin el sıkışma ve selam verme kültürlerinden birine sahip olduğumuzu yeniden hatırlayalım. Gelsin şimdi o profesör de Dede Korkut hikayelerinde tasvir edilen şu el sıkışma biçimini bir formülize etsin bakalım.
Delü ozan geldi, baş indürdi, bağır basdı, el kavuşturup ol yigide selam virdi.
Selam, ben Barış.
“Nasıl el sıkışılmaz?” için 4 yanıt
abi çok çok özür dileyerek sana bi sorum olacak cevaplarsan çok sevinirim. dünyanın en ilginç merdivenleri hakkında yaptığın vidyo da hangi filmlerden kesitler aldın? vidyolar için verdiğin zamana ve uğraşa teşekkür ederim.
Elini veren kolunu kaptırır! (ne ve kim ile selamlaşmayı da bilmek ve dikkat etmek gerek yoksa…)
Barış Bey Merhaba;
Ben size önce bu kadar kaliteli, samimi, ölçülü ve nitelikli sunumlarınız için teşekkür ediyorum.
Konu çok geniş araştırılıp genel hatlarla sunulmuş harika olmuş ve bu çatının altında çok daha derin selamlamalar/tokalaşmalar var. Seyahat ettiğim bir çok ülke ve değişik kültürlerde bunu gördüm ve hayran kaldım. TR den başlayarak onlarca veri toplayabilirsiniz (mevlevilerin tokalaşması buna en güzel örnek)
Ben Ülkelerin kültürlerin tokalaşma türlerini tek tipleştiren formlara soktuğuna inanıyorum.
kültürlerinin içindeki alt kültürlerin ve öğretilerin tokalaşma/selamlama için de güzel bir sunum hazırlamanız dileğiyle.
Sevgiler
filiz
Sondaki müziğin adını veya linkini öğrenebilir miyim acaba?