Kategoriler
Felsefe Fotoğrafçılık

Dünyanın en uzun yaşayan canlıları

Dif-tor heh smusma! Vulcan’lılar birbirlerini böyle selamlar. Live long and prosper! Yani “Uzun yaşa ve başarılı ol!”

Bugün sizleri uydurma bir dilin selamıyla selamladım. Vulcan dili tamamen kurmaca ama bu dildeki selamlamanın kökleri aslında geleneksel selamlara dayalı. El ile yapılan bu işaret Star Trek dizisinde Bay Spock olarak tanıdığımız Leonard Nimoy tarafından geliştirilmiş. Esin kaynağı “kohen” adı verilen din adamları. İşaret görsel olarak İbranice ve Aramice’deki shin, Arapça’daki sin harfine benziyor. Bizdeki “s” harfi. Selam kelimesinin “s”si. Biz birbirimize emniyet, huzur, esenlik gibi anlamları içeren bir selam verirken Vulcanlılar, ya da onların senaryo yazarları bu kelimeyi uzun yaşama ve başarıya çevirmişler. Uzun yaşam gerçekten de istenecek bir şey mi? DEVAMI ▷

Kategoriler
Tasarım

100 yıl önceden 2000’li yılların ilginç resimleri – İmkansız tahminler

“Tahmin zordur. Özellikle de gelecek söz konusu olduğunda…”Bu sözleri söyleyen fizikçi ve filozof Niels Bohr henüz 14 yaşındayken Fransa’da bir grup sanatçı geleceği tahmin etmeye çalışıyordu. 1900 yılında Paris’te yapılan “Dünya Sergisi” için 21. yüzyılda Fransa’yı resmettiler. Yani 100 yıl sonrasını…

2000 yılıyla ilgili tahminlerle dolu bu resimleri internette WikiMedia sitesinde buldum.Ama benden önce Isaac Asimov bunları keşfetmiş ve kendi yorumlarıyla bir kitap olarak bastırmış: Futuredays – Gelecek günler. Maalesef bu kitap bende yok ama resimlere bakıp da yorumlamamak mümkün değil.

Bu resimlerdeki fikirlerin çoğu mekanik araçlardan oluşuyor. Ya da uçan araçlardan. Bu mekanik araçları gösteren resimlerden bir kısmı isabetli tahminlerde bulunmuş. Tarımda otomasyon araçları tam olarak böyle gözükmese de buna yakın çözümler var. Tipik bir sıcak hava balonu sepetinin üstüne pervane takarak helikopter tahminini de doğru yapabilmişler. Gerçi Da Vinci o işi 1493’te yapmıştı. Gerçek helikopterden 450 yıl önce. DEVAMI ▷

Kategoriler
Tasarım

Instagram’ın logosu neden değişti?

Instagram’ın logosu neden değişti? 400 milyon kullanıcı tarafından her gün 80 milyon fotoğraf ve video paylaşılan bir platformunuz olunca en ufak bir değişiklik bile çok göze batıyor. Ama Instagram’ın yaptığı değişiklik en değişim severleri bile zorlayacak türden.

Instagram’ın logosuna ne çok alışmışız. Halbuki 5 yıl önce hayatımızda böyle bir şey yoktu. Onun görmeye alışık olduğumuz logosu ilk ortaya çıktığında fotoğraf çekip filtre ekleyerek paylaşmak dışında pek az şey yapılabiliyordu. Oysa şimdi video çekiliyor, kolaj yapılıyor; GIF benzeri “boomerang”lar, “hyperlapse”ler oluşturuluyor. Yani çocuk büyümeye başladı. Üstündeki kıyafeti yenilemenin vakti çoktan geldi. Zaten o yüzden Instagram’ın tasarım ekibi yaklaşık 1 yıldır bu değişiklik üzerinde çalışıyormuş. DEVAMI ▷

Kategoriler
Teknoloji

Hayatın sanal gerçekliği

#40sabahErkenKalk etkinliği bizim için gerçeklikler arasında geçiş yapma egzersizi gibiydi. Düşünsenize her gün rüya gerçekliğinden hayat gerçekliğine geçiş yapıyoruz. Teknoloji yardımıyla bugünlerde sanal bir gerçekliğe geçiş yapmak da mümkün. Peki tüm bu gerçeklikler içinde hangisi gerçek gerçek?

Bir şehir hayal edin. Adı “Diaspar”. Bu şehrin insanları üstlerindeki büyük bir kubbe yüzünden buradan hiç ayrılamıyorlar. Ama canları da sıkılmıyor. Çünkü şehri yöneten bir bilgisayar onlara rüyalarında çok gerçekçi masallar anlatıyor. Sagas denilen bu rüyalar, tüm duyularınızı çepeçevre kuşatan bir sanal gerçeklik eğlencesi.

Bilimkurgu yazarı Arthur C. Clarke bu hikayeyi bize 1953 yılında yazdığı The City and the Stars‘da anlattı. Ama sanal gerçeklik kavramı ancak yarım yüzyıl geçtikten sonra popüler olmaya başladı. Sanal gerçeklik, uyanıkken görülen bir düş gibi. Bilgisayar tarafından oluşturulan bir duygu yumağı. İnsanı çepeçevre sarıyor. Şimdilik sadece sınırlı olarak duyularımızı etkiliyor ama ileride bu değişecek. Gözlerin, onun gösterdiklerini görecek; kulakların, duymasını istediği şeyleri işitecek; burnun, onun sentezlediği kokuları koklayacak ve tenin bir bilgisayarla kodlanmış dokuları hissedecek. Kim bilir belki de Goethe’nin Faust’undaki hikaye biraz değişecek ve bazılarımız ruhlarını bir sanal gerçeklik yazılımına satacak. DEVAMI ▷

Kategoriler
Teknoloji

Kuantum bilgisayar kullanmaya hazır mısınız?

Teknoloji ve bilgisayar dünyasında yeni bir bebek doğuyor. Kuantum bilgisayarlar geliyor. Onun doğum sancılarını bir süredir hissediyorduk. Ama bu kez karşımızda elimize alamasak da uzaktan sevebileceğimiz bir bebek var. Kuantum bilgisayar kullanmaya hazır mısınız?

Kuantum bilgisayarlarını ve bunların çalışma mantığını artık duymayan bilmeyen kalmadı. Hatta siyasiler bile bu konuyu çok güzel tanımlayabilecek hale geldiler (bkz: Kanada Başbakanı). Durun kendinizi hemen kötü hissetmeyin. Herkesin bu kadar iyi bildiği bir konu değil bu. Hatta Kanada başbakanının bile önceden hazırlık yaptığı ortaya çıktı. Ama hazırlık yapmaya değer bir konu bu ve bugünlerde tekrar gündeme geldi. Çünkü IBM, geliştirdiği bir kuantum bilgisayarı, herkesin kullanabilmesi için bulut servisi şeklinde hizmete açtı. DEVAMI ▷

Kategoriler
Sinema

Filmlerdeki Renklerin Sembolik Anlamı

Televizyonun sadece siyah beyaz yayın yaptığı yıllarda sinemada filmleri renkli olarak izlemek bambaşkaydı. Artık renksiz bir ekran kalmadı. Nereye baksak renkli ekranlardan izliyoruz filmleri. Bunları izliyoruz izlemesine de renkleri gerçekten görebiliyor muyuz?

Filmlerdeki renklerden konuşmak istiyorum bugün biraz. Onların temsil ettiği fikirlerden. Renk sembolizminden. Şu izlediğiniz film dünyanın ilk renkli filmi. 1902 yılında çekilmiş. Sinemanın ilk yıllarında renkli film çekebilmek çok zordu. O yüzden sinemacılar renksiz kaydettikleri görüntüleri kare kare elle boyuyorlardı. İşte daha o zamanlarda renkleri bilinçli olarak seçip ona sembolik anlamlar yükleme konusunda denemeler başladı. Neden? Hikayeyi daha güçlü bir şekilde anlatabilmek için. Nasıl yani? DEVAMI ▷