Halil Cibran’ın Ermiş (Nebi) adlı kitabından bir bölüm. Kitapların sevdiğiniz bölümlerinin fotoğrafını çekip #okurmusun @barisozcan yazarak Instagram’da paylaşın, birlikte okuyalım.
Müzik: The Poisoned Princess
Halil Cibran’ın Ermiş (Nebi) adlı kitabından bir bölüm. Kitapların sevdiğiniz bölümlerinin fotoğrafını çekip #okurmusun @barisozcan yazarak Instagram’da paylaşın, birlikte okuyalım.
Müzik: The Poisoned Princess
Konuyu hala bilmeyen insanlığın %1’i için kısa bir özet. Filmin adı Yıldız Savaşları. Alternatif bir evrende geçiyor; çok çok uzun zaman önce, unutulmuş zamanlarda, uzak bir galakside. Tüm iyi hikayelerde olduğu gibi iyiler ve kötüler arasındaki mücadeleyi anlatıyor. Tüm iyi filmlerde olduğu gibi (bkz: Godfather) bir ailenin başından geçenlere tanık oluyoruz. Bu kez ailenin babası Godfather değil Darth Vader. Filmdeki kötülüğün neredeyse cisimleşmiş bir sembolü. Aslında eskiden en iyilerdenmiş ama sonradan bozulmuş, karanlık tarafa geçmiş. Zaten hep böyle olur en iyiler bir bozuldu mu, ortalama biri olarak kalamaz en kötüye dönüşüverir. En iyilere Jedi deniyor. Galakside korunması gereken en önemli şeyleri, barışı ve adaleti koruyorlar. Bunun için gerektiğinde savaşmaktan çekinmiyorlar. Kullandıkları temel silah ise ışın kılıcı.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanından bir bölüm. Kitapların sevdiğiniz bölümlerinin fotoğrafını çekip #okurmusun @barisozcan yazarak Instagram’da paylaşın, birlikte okuyalım.
Geçen aylarda kısa bir tatil için Antalya’ya gitmiştim. Tatil anlayışımı daha önce anlatmıştım. Antalya’ya gidince de deniz, kum, güneş üçlüsü dışında yapılabilecek pek çok şey bulabiliyor insan. Bunlardan bir tanesi de Antalya Müzesi. Daha önce de ziyaret ettiğim bir müzeydi ama bu kez bizim ufaklığı da götürmek istedim. Anadolu toprakları üzerinde kurulmuş medeniyetlerden arta kalan pek çok eserle dolu, özellikle de heykellerle.
Müzeyi gezerken bir şey dikkatimi çekti. Bazı turistler hemen her heykelin fotoğrafını çekiyordu. Birini çektikten hemen sonra diğerine geçip onu da çekiyor. Hatta bir ara acaba müzenin kataloğunu hazırlayan bir ekip mi acaba bunlar diye şüphelendim. Öyle değilmiş, bunlar “profesyonel turist.” Gittikleri yerleri kendi gözleri ile görmek, duyularıyla hissedip deneyimlemek yerine, ellerindeki, ceplerindeki camların arkasından izliyorlar.
Aldous Huxley’in Cesur Yeni Dünya adlı romanından bir bölüm. Kitapların sevdiğiniz bölümlerinin fotoğrafını çekip #okurmusun @barisozcan yazarak Instagram’da paylaşın, birlikte okuyalım.
4 dakika 33 saniyelik sessizliğimin bir anlamı var. Videonun sonunda açıklayacağım. Farklı türden bir müzik icra ettim. Size sessizliğin sesini dinlettim. Beyaz bir gürültü gibi, boşluğun sesini. Beyaz boşluğun.
Müziği müzik yapan notalar kadar, onların arasındaki bu boşluklardır. Bir an coşkuyla dinlediğiniz müzik başka bir anda yavaşlar ve bazen tamamen durur. Bir süreliğine sessizliğin sesini dinletir size. Sonra tekrar yükselir. Az önce yaşadığınız sessizlik anı, şimdi dinlediğiniz melodiyi daha iyi duymanızı sağlar.