Kategoriler
Gelecek Teknoloji

Robotaksi Gerçeği: Direksiyon Artık Bizde mi, Musk’ta mı?

Bu hafta teknoloji gündeminin en sıcak konusu Robotaxi’lerin işe başlamasıydı. Elbette başka önemli şeyler de oldu ve onlara da kısaca değineceğim ama bu Robotaxi gündemini takip ederken fark ettiğim bazı ayrıntıları konuşmak istediğim için bu konuyu önceliklendirdim. Çünkü bu ayrıntılar teknolojinin kendisinden çok bilginin nasıl kontrol edildiğiyle alakalı. Meta bir konuşma yapacağız yani, hazır olun.

Önce gündemin kendisini aktarayım: “Tesla, Teksas’ın Austin kentinde robotaksi hizmetini başlattı.” Konuyu araştırmak için son 20 yıldır yaptığım şeyi yapıp da Google’da “Robotaxi” kelimesini aratınca bu haberleri görebiliyorum. Ama konuyu başka kaynaklardan da yakından takip ettiğim için en başta çıkan haberleri üreten basın kuruluşlarının hiçbirinin bu ilk sürüşlere davet edilmediğini de biliyorum. Yani dünyanın en büyük haber ajansı Reuters’le sıradan bir insan olarak benim aramda pek bir fark yok. Haberin kaynağına eşit uzaklıktayız. Çünkü Tesla bu lansmana sadece 10-15 tane Tesla fan’ını davet etti. Test sürüşüne katılan bu sadık Tesla hayranları da videolar paylaşarak gayet olumlu geri bildirimlerde bulundular. 

Şimdi bu videoların bazılarını size gösterip yorumlamak istiyorum. Bir Reuters muhabiri olmasam da o muhabirlerden farklı olarak 6 yıldır Tesla’nın Autopilot özelliğini kullanarak 100.000 km’den fazla yol yaptım ve son 2 yıldır da bu Robotaxi’lerde kullanılan yazılıma çok yakın “Full Self Drive” özelliğini aktif olarak kendi aracımda deniyorum. 

Robotaxi hikayesi ilk kez geçen yıl Ekim ayındaki bir etkinlikle geniş ölçüde duyuruldu ancak orada gösterilen 2 kişilik Robotaxi’ler henüz üretilmedi. Onun yerine robotaxi hizmeti Tesla’nın Türkiye dahil pek çok ülkesinde satılan Model Y’si ile başladı. Şu anda sadece bir kentte, Austin’de hizmet veriyor. O kentin sınırlı bir bölgesinde gidip gelebiliyorsunuz. Tesla tarafından henüz otoyola çıkmasına ya da havaalanı gibi kritik bölgelere girmesine de izin verilmiyor. Dolayısıyla saatte 50 – 60 km’den hızlı gitmiyor. Ve en önemlisi şu anda başlangıç aşamasında içinde bir Tesla çalışanı olmadan kullanılmıyor. Yani evet aracın sürücü koltuğunda kimse yok ama yan koltukta bir Tesla süpervizörü var ve bir kolu tetikte herhangi bir terslik durumunda müdehale etmeye hazır bir şekilde bekliyor. Bu taksiyi çağırmak için özel bir cep telefonu uygulaması geliştirilmiş. Uber gibi bir uygulama bu. Ama yine başlangıç aşamasında sadece davet usulü indirilebiliyor ve bu videonun yayına girdiği tarih itibariyle sadece 10-15 kişi davet edilmiş durumda. Bunların hepsi de X ya da YouTube gibi sosyal medya platformlarında aktif olarak ve sadece Tesla içeriği üreten “sempatizanlar” diyelim. Bunu olumsuz anlamda kullanmıyorum çünkü “Dirty Tesla” gibi bazı hesapları ben de takip ediyorum. Ama bunların “Tesla fanboy”u olduklarını aklımdan çıkarmadan yaptığım bir takip bu. Dolayısıyla bu tam bir lansman değil, yazılım dünyasında “soft launch” adı verilen yumuşak ve temkinli bir başlangıç. 

Her testte olduğu gibi bu başlangıçta da bazı sorunlarla karşılaşıldı. Şimdi benim görebildiğim kadarıyla bu problemleri göstereyim. Tüm bu görüntülerin kaynağını timecode bilgileriyle birlikte açıklamalar bölümünde paylaşacağım.

En önemlisiyle başlayalım. Burada araç yanlış şeride giriyor. Önce direksiyonda yaşanan bir tereddütü görüyoruz, bu sırada karşı şeride kayıyor ama sonrasında toparlıyor. Aracın yaşadığı kafa karışıklığını ortadaki ekrandan da görebilirsiniz. Sağa sola kayıp duran o mavi şerit aslında onun karar mekanizmasını simüle ediyor. Bu durumu ben kendi aracımda da birkaç kez yaşadım ve direksiyon kontrolünü hemen almak zorunda kaldım. Daha da kötüsünü söyleyeyim, bazı durumlarda ortada hiçbir şey yokken benim direksiyonu devralmam konusunda uyardı ve zorladı. Ben kontrolü ele aldıktan sonra seyir halindeyken bilgisayar kendisini restart etti, yeniden başlattı. Cybertruck’ta fiziksel dikiz aynası da pek işe yaramadığından arkayı kameradan görebiliyorsunuz ve kısa süreliğine o kamera ve diğer navigasyon sistemleri çalışmaz hale geldi. Böyle bir duruma tümüyle sürücüsüz robotaksilerde henüz rastlanmadı ama olursa nasıl bir paniğe yol açabileceğini tahmin ediyorum. Tabi bendeki FSD ile bu cihazlardaki otonom sürüş yazılımları aynı değil, henüz bizim kullanamadığımız farklı ve daha yeni bir versiyon kullanılıyor robotaxi’lerde ama sürüş dinamiklerini incelediğimde çok büyük ve radikal bir değişiklik de görmüyorum. Hala yan koltukta bir süpervizörün oturuyor olması da bu tür durumların Tesla tarafından beklendiğinin bir göstergesi. 

Başka bir durumda yolda giderken önde hiçbir engel olmamasına rağmen aniden fren yapıyor. Fren öylesine ani ve şiddetli ki yolcunun koltuktaki eşyaları yere düşüyor. Bu belki de en uzun süredir çözülemeyen ve hemen her Tesla kullanıcısının en az birkaç kez karşılaştığı bir problem. Araç adeta hayalet görmüş gibi çok ani ve şiddetli fren yaptığı için “ghost braking” ya da “phantom braking” deniyor. Tesla, sadece kameralarıyla otonom sürüş yaptığı ve hiç sensör kullanmadığı için gördüğü şeyleri yanlış yorumlayabiliyor. Buradaki durumda da muhtemelen yola düşen ağaç gölgesini bir engel zannetmiş olabilir. Çünkü ben de genellikle parlak güneşin olduğu durumlarda yani sert gölgelerin oluştuğu ortamlarda bu probleme denk geliyorum. Bakın bu örnekte de o kadar ani olmasa da ortada hiçbir şey yokken neredeyse duracak hale geliyor. 

Şimdi de FSD’de olmayan robotaxi yazılım özelliklerine bir bakalım.

Robotaxi’de sürücülerin yapabildiği sınırlı sayıda şey var. Bunlardan biri de “pull over” butonu, yani kenara çek. Bu örnekte bunu yapan bir yolcuyu kenara çekmeden işlek bir kavşakta indirmek zorunda kalıyor. 

Başka bir videoda yine aynı butonu kullanan yolcu neredeyse yolun ortasında inmek zorunda kalıyor. 

Şimdi beni en çok rahatsız eden ve nasıl çözüleceğini çok merak ettiğim bir problemi göstereyim. Burada öndeki UPS kamyonuna ve sağdaki park yerine bir bakın. UPS kamyonu o park yerine girmek için geriye doğru bir manevra yapınca yan koltukta oturan Tesla çalışanı müdehale etmek zorunda kalıyor. Normalde ben sürseydim o kamyonun park edebileceğini tahmin edip biraz daha geriden takip ederdim ya da geri geri gelirken arkamı kontrol edip biraz geri alırdım aracı. Yani burada sürüş dinamiklerinin ötesinde yapay zekaya ilişkin genel bir anlayış problemi var gibi geliyor bana. Araç, diğer sürücülerin niyetini öngöremiyor ya da sosyal bağlamı okuyamıyor. Oysa trafikte sadece kurallar değil, niyetler ve jestler bile önemlidir biliyorsunuz. Sizin mükemmel bir sürücü olmanız yetmez. Böyle bir durumda basacaksın kornaya. O da sana pardon işareti yapacak. Sen de o anki duygusal durumuna göre ya uygun bir parmak seçip göstereceksin ya da “tamam bilader” deyip geçeceksin. 

10 sene önce 2025 yılına dair tahminlerimi içeren bir video yapmıştım ve bu tür otonom sürüşlerin gerçekleşeceğini o videoda söylemiştim. Ama en önemlisi bu tür araçların yapay zekasının İstanbul gibi bir kentte eğitilmesi gerektiğini de özellikle belirtmiştim. Yoksa böyle Austin’de günlük güneşlik bir havada kullanmak kolay. 

Şimdi şaka bir yana hep olumsuz örnekleri görmeyelim. Mesela bir yerde araç ambülansın geldiğini fark ediyor ve kenara çekiyor. Resmen ona yol veriyor ve geçtikten sonra yoluna devam ediyor. Aslında burada hemen onun kuyruğuna takılması lazım ama neyse. ABD’de bu tür araçları duyduğunuz anda kenara çekme zorunluluğu var ve o da bunu yapıyor. Bu kesinlikle farklı bir FSD yazılımı kullandığının kanıtı çünkü ben FSD’da en son sürümü kullanmama rağmen böyle bir durumda hala manuel olarak kontrolü ele almak zorunda kalıyorum, demek ki bu özelliği daha iyi seviyeye getirmişler. 

Geliştirilmesi gereken şeyse taksinin çağırdığınız yere gelmesi. Çünkü izlediğim tüm örneklerde yakınlarda bir yere gelip duruyor. Yolcunun onun durduğu yeri bulup ona doğru gitmesi gerekiyor. 

Merak edilen başka bir konuyu da göstereyim. Çünkü buradan bir şeye bağlayacağım. Bu araç kameraları ve yapay zekası dışında başka hiçbir şeyi kullanmıyor. İnterneti ya da haritayı kullanmıyor. Dolayısıyla haritada olmayan şeyleri mesela yolda bir tümseği ya da geyik gibi bir hayvanı gördüğünde yavaşlıyor. Ama her zaman da göremeyebiliyor. Benim yaşadığım örneklerde %70-80 oranında tümseklerde yavaşlıyor. Ya da sonbaharda yol kenarında oluşan yaprak yığınlarını görüp etrafından dolanıyor. En çok şaşırtan şeyi söyleyeyim.  Bir yerden bir yere giderken navigasyon veriyorsunuz. Aynı Google Maps’deki gibi bir rota çıkartıyor. Ama bazı durumlarda resmen insiyatif kullanıp rotanın  dışında manevralar da yapabiliyor. Bunu tarif etmesi zor ve maalesef yaşadığım durumları kaydetmedim. Ama trafik nedeniyle yeni rota oluşturmaktan filan söz etmiyorum. Yazılım kameraların gördüğü şeyi önceliklendiriyor, mesela bir kavşakta değişiklik varsa ve bu haritaya henüz yansımamışsa bile o var olan duruma göre hareket ediyor. 

Peki bu neden önemli? Çünkü robotaksi konusu ilk kez Tesla tarafından denenen bir şey değil. Daha önce Waymo ve Cruise gibi şirketler bu işe çok daha farklı bir yaklaşımla girişmişti: onlar harita tabanlı, çok yüksek çözünürlüklü lidar sistemleriyle çalışan robotaksiler geliştiriyor. Bu sistemler, çevrelerini santimetre hassasiyetinde tanıyabiliyor ama haritaya bağımlı oldukları için beklenmedik değişikliklerde afallayabiliyorlar. Tesla’nın bu “haritasız” yaklaşımıysa daha esnek ama aynı zamanda daha riskli. Çünkü karar verme anlık görüntülere dayalı ve sürprizlere açık. Yani burada tartışmamız gereken konu sadece teknolojik bir fark değil, iki farklı dünya görüşü gibi: önceden planlanmış bir gerçekliğe mi güvenmeliyiz, yoksa anı anına değerlendirme yapabilen bir sisteme mi?

Beni rahatsız eden şeylerden biri Tesla fanboylarının özellikle Waymo’yu görmezden gelmesi ya da küçümsemesi. Waymo hakkında kısa bilgiler vereyim. Bu proje 2009’da Google bünyesinde başladı ve 2016’da Waymo olarak markalaştı. Robotaksinin bu hafta başladığı işi onlar 2020’den bu yana hem de tümüyle sürücüsüz olarak yapıyorlar. Yani içinde bir Google çalışanı yok taksilerin. Ve bugün bile Robotaksiyi sadece seçilmiş birkaç kişi kullanabilirken Waymo’yu 4-5 kentte dileyen herkes kullanabiliyor. Toplamda 25 milyon+ sürücüsüz mil katettiler ve 10 milyon+ ücretli yolculuk gerçekleştirdiler. Yani deneme aşamasından tamamen çıkmış durumdalar. Dolayısıyla süreklilik ve tecrübe açısından Waymo, Tesla’nın neredeyse 5-6 yıl ilerisinde diyebiliriz. 

Ama öte yandan Tesla bu büyük farkı 5-6 ay gibi kısa süre içerisinde kapatabilecek bir potansiyele sahip. Çünkü yazılımı test aşamasından çıkarıp da stabil bir sürüme geçirdikleri anda piyasadaki tüm Tesla’larda kullanılabilecek. Mart 2024 itibarıyla yollarda kullanılan aktif Tesla sayısı: ~6 milyon civarında. Yani potansiyel olarak ölçeklenebilmesi çok daha kolay ve ucuz bir sistem bu. Çünkü Waymo’ların maliyeti 180K civarında ki bu testlerde gördüğümüz Model Y’lerin 4-5 katı maliyete denk geliyor.

Şimdi videonun başında size meta bir konuşma yapacağımı söylemiştim. Ve bu konuyu son 20 yıldır yaptığım gibi Google’dan araştırdığımı belirtmiştim. Bu ekranda ne fark ediyorsunuz? Google’a kavram sormama rağmen o bana önce haberleri gösterdi. Aynı aramayı Waymo için yapınca haber yerine şirketin web sitesini gösteriyor. Haberleri daha aşağıda görüyoruz. Bağlamsal olarak bu doğru bir sıralama olabilir çünkü dediğim gibi bu haftanın teknolojik gündeminde Robotaxi öndeydi, dolayısıyla önce ona ilişkin haberleri göstermeyi tercih etti. Önümüzdeki hafta bu arama sonucu o zamanın bağlamına göre değişebilir belki. Ama yine de bilgiyi tüketen insanlar olarak Google’ın bu tercihi bizi etkiliyor. 

İkinci katmana çıkalım şimdi. Onun en başta gösterdiği haber manşetlerinde bir şey dikkatinizi çekiyor mu? Neredeyse tamamı olumsuz sinyaller gönderiyor. Bunu anlamak için İngilizce bilmeye bile gerek yok, bakın “Whoopsie! Uh oh!” diye başlayan bir başlık atılmış. Aşağıda “Elon Musk ot mu içiyor?” diye bir başlık dikkatimizi çekiyor, tıklamaya bile gerek görmüyorum çünkü haberin nereye gideceğini gayet iyi biliyorum. Robotaxi’nin ücreti başlangıçta fix olarak belirlendi ve $4.20 dendi. Eminim bu haberde bu sayı Kaliforniya’da 70’li yıllarda hippi gençliğinin belirlediği özel bir saate göndermeyani 4’ü 20 geçeye gönderme filan diyecektir. Doğru da olabilir. Ben de “Otostopçunun Galaksi Rehberi”ne bir gönderme olduğunu düşünüyorum çünkü bu easter egg normal Tesla araçlarında var, eğer aracınıza 42 adını verirseniz onu hayatın anlamı olarak değiştiriyor. Benim takıldığım nokta geleneksel medyanın konuyu nasıl gördüğü. Konuşulması gereken konular bunlar mı yani? Tesla’nın medya mensuplarını neden davet etmediğini anlayabiliyorum.

Peki yeni medya bundan daha mı iyi? Hayır. Çünkü onlar da tümüyle yanlı ve hatta takım tutar gibi bir fanatizm içinde davranıyor. Hele Elon Musk’ın satın aldığı X platformunu kullanım biçimi tümüyle sorunlu. Ben bu konuyu araştırmak için eski kafalılık yapıp da Google’ı açmak yerine X’i açsaydım -ki onu da açtım- karşıma ilk kimin paylaşımı çıkacaktı? Elon Musk’ın -ki gerçekten de ilk o çıktı. Peki ben Elon Musk’ı “follow”luyor muyum? Hayır. X’i satın aldıktan kısa bir süre sonra sürekli onun paylaşımları önüme geldiği için abonelikten çıktım. Ama yine de ne zaman açsam o karşıma çıkıyor. 

Yani arkadaşlar. Bilgiyi kontrol ederseniz onu yönlendirme gücüne de sahip olursunuz. Adam boşu boşuna X gibi bir platforma 44 milyar dolar vermedi. Yeni nesil bir medya satın alması yaptı ve şimdi de onun algoritmalarını kontrol ediyor. Üstelik bu sadece bir algoritma meselesi de değil; kamuoyunun neyi, ne zaman ve nasıl öğrendiğini belirleyen dev bir sistemden bahsediyoruz. Teknoloji dışı gündemlerde, mesela savaşlarda bu zaten kullanılıyor, ama bilgi konusunda daha büyük bir savaş var ve bu savaşın farkında bile olmayanlar onun neferlerine dönüşebiliyor. 

Geleneksel medya zaten problemliydi ve hükmü kalmadı. 2000’lerden sonra bilgiyi Google kontrol etmeye başladı. Sonra o da SEO’cuların problemleriyle kirlendi ve 2010’lu yıllarda yerini sosyal medyaya bıraktı. Bilgi, sosyal medya algoritmalarının kontrolüne geçti. Sosyal medyayı da “influencer”lar katletti. Ve nihayet 2020’den itibaren yepyeni bir bilgi kontrolü aşamasına geçiyoruz ve belki de bu en tehlikeli dönemeç olacak. X’e girdiğinizde son zamanlarda en çok yapılan yorum olarak ne görüyorsunuz? “Grok bu doğru mu?” sorusu değil mi? X kullanmayanlar için Grok, Elon Musk’ın sahip olduğu xAI şirketinin geliştirdiği yapay zekanın adı. Yani bir şeylerin doğruluğunu artık önce yapay zekaya soruyoruz. Bunu refleks haline getiriyoruz. 

Ve şimdi, Grok’un sahibi Elon Musk, X üzerinden açıkça şunu söylüyor, 21 Haziran’da attığı mesaj: “İnsan bilgisinin tamamını yeniden yazacağız. Eksikleri tamamlayıp hataları sileceğiz. Sonra modeli bununla tekrar eğiteceğiz.”

Yani 1984 romanı benzetmesi artık iyice yalama oldu ama daha başka nasıl anlatabilirim bu durumu çözemiyorum. Bu ne demek biliyor musunuz? Artık bilgiye dair nihai kaynak, düzeltilmiş tarih, filtrelenmiş bilim, yeniden kurgulanmış insanlık olacak. Ve tüm bunlar bazı kişilerin sahip olduğu bazı platformlarda geliştirilen yapay zeka aracılığıyla yapılacak.

Videoyu böyle umutsuz ve karamsar bir şekilde bitirmek istemem. 10 yıl önce birgün kendi kendine sürüş yapabilen otomobiller olacak dediğimde buna gülüp geçen kişiler vardı. Şimdi 4 kentte 1500 Waymo ve Austin’de 10-15 tane Tesla araç öyle ya da böyle otonom sürüş yapıyor. Direksiyonunda hiç kimse olmayan araçlar trafikte dolaşıyor. Bundan 10 yıl sonra en az birkaç milyon aracın yollarda böyle sürücüsüz gideceğini söylemek artık kehanetten bile sayılmamalı. Bundan geri dönüş yok. Şöyle düşünün, bir yerden bir yere gitmek için bir taksiciyle mi muhatap olmak istersiniz yoksa böyle bir araca binmek mi? Fakat cevabını bildiğim bu soruyu kurgularken başına “şöyle düşünün” ifadesini yerleştirdim.

Düşünmek her zamankinden daha önemli hale geldi arkadaşlar. Bu noktaya kadar hep teknolojinin bizi götürdüğü geleceğe baktık. Ama bu geleceğin içinde kaybolmamak için yapabileceğimiz tek bir şey var: Düşünmek. Bize özgü en önemli şey bu. Bizim hayattaki direksiyonumuz bu. Arabalardan direksiyon kalksa da bir çok şeyle birlikte son zamanlarda bilgi akışları bile otomatikleşse de, neyi sorgulayacağımızı, nasıl yorumlayacağımızı belirleyen biziz.

Belki yapay zekanın yazdığı bilgiyle yaşayacağız ama kendi hikayemizi, kendi anlatımızı biz kontrol etmeliyiz. Onun için de bugün her zamankinden daha çok soru sormaya, sorgulamaya, derinleşmeye ihtiyacımız var. Çünkü ancak o zaman teknoloji ve sahipleri bizi değil, biz onları yönlendirebiliriz.

Bu da bundan 10 yıl sonrasına bırakacağım mesaj olsun.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir