Kategoriler
Tasarım

Saatler neden hep 10:10’u gösterir?

Hiç dikkat ettiniz mi? Bir saatçiye girdiğinizde vitrindeki ya da duvarlardaki saatlerde ya da saat reklamlarında genellikle 10:10 geçeyi gösterir. 

Evet, bazılarında 1-2 dakika ileri ya da geri olabilir ama analog saatler genellikle 10:10’u gösterirken sunulur. Online bir satış sitesine girip saat diye aratın. Dijitalleri ayıklayıp sadece Analog saatleri filtreleyin. Onlarca markanın yüzlerce modelinin neredeyse hepsi aşağı yukarı 10:10 konumundadır. Üzerindeki tarihler, günler farklıdır ama zaman aynı noktada durmuş gibidir.

Aslında bu hep böyle değildi. 1950’li yıllara kadar 8:20’i gösterecek şekilde fotoğraflanıyordu. Ancak 1950’lerden itibaren değişti. Artık saatlerin varsayılan durumu 10:10’dur diyebiliriz.  

Peki neden? Bu konuda bazı teoriler var, ama büyük bir kısmı şehir efsanesinden ibaret. Önce onları bir aradan çıkaralım sonra konunun bilimsel tarafına bir bakalım. 

10:10 TEORİLERİ

Liderlerin Ölüm Saati

Özellikle ABD’de yaşayanlar bu zamanın sembolik olduğunu zannediyor. Hani bizde de Dolmabahçe Sarayı’ndaki saatler Atatürk’ün vefat ettiği 9’u 5 geçeyi gösterir ya… İşte Abraham Lincoln, John F. Kennedy ya da Martin Luther King Jr. gibi ABD’li liderlerin ölüm saatinin 10:10 olduğu gibi yanlış bir kanı var. Bu arada bu 3 kişi de suikast sonucu hayatını kaybetti. İçlerinden sadece Lincoln bir tiyatro oyununu izlerken akşam 10:15’te suikaste uğradı ama ertesi sabah hayatını kaybetti. Dolayısıyla gerçek sebep bu olamaz.

En büyük trajedinin anılması

Bir başka şehir efsanesi de Hiroshima ya da Nagasaki’ye bu saatte atom  bombası atılmasından ötürü bu büyük trajediyi anmak için saatlerin 10:10’a ayarlandığı yönünde. İnsanlığın belki de en acı olayını hiçbir zaman unutmaması ve bu hatayı tekrar etmemesi için bir hatırlatıcı olması manidar bir düşünce. Ancak bu olaylar da sabah 11:02 ve 8:15’te meydana geldi. 

Saatin mucidi teorisi

Bazıları da saatin mucidinin 10:10’da öldüğünü ve bu nedenle bu saati gösteren kadranları o şekilde göstermenin ona bir övgü olduğuna inanıyor. Sadece ölümü de değil güya bu mucidin doğduğu saat de 10:10’muş.  Daha da ileri gidenler 10:10’un saatin icadı konusunda bir “evreka” anı olduğunu ve bunun, çalışan bir saatin ilk kez doğru zamanı gösterdiği an olduğunu öne sürüyor. İyi güzel de saatin mucidi kim? İlk sarkaçlı saati icat eden kişi olarak genellikle 17. yüzyıl Hollandalı matematikçisi ve bilim insanı Christiaan Huygens gösterilir. Çünkü sarkaçlı saati icat etmiştir. Zamanı çok hassas biçimde ölçmenin yolunu açmıştır. Gerçekten çok müthiş bir bilim insanıdır. Carl Sagan’ın Kozmos kitabında da kendisinin bilime yaptığı katkılar oldukça ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır. Ancak saat gibi bir icadın bugün olduğu hale gelmesine yol açan şey yüzyıllar boyunca süre gelen bir dizi icat ve gelişmedir. Güneş saatleri, su saatleri, kum saatleri gibi bir sürü aşamadan geçti insanlık öyle değil mi?

Zafer işareti

Zaferin simgesi olan V harfine de benziyor değil mi saatin bu konumu? Hani parmaklarımızla yapıyoruz ya. İngilizce Victory yani zafer kelimesinin baş harfini yapıyoruz aslında. Bazıları 2. Dünya Savaşı’nın bitmesinden sonra oluşan pozitiflik ve umut duygusunun, zamana bir işaret olarak bırakılması için bunun seçildiğini söylüyor. Çünkü bir saatte V harfini oluşturabilmek için 10:10’a ayarlanması gerekir. Ne diyelim? Bu teoriyi ispat eden bir bilgi yok elimizde. Ama aksini kanıtlayan bir şey de yok. Dolayısıyla V harfinin pozitiflik ve umut gibi duygular uyandırdığını düşünüyorsanız bu teoriye inanabilirsiniz.

Gerçek sebep

Saatlerin 10:10’u gösterirken sunulmasının gerçek sebebi: bu şekilde daha çok satması. Evet bunu fark etmiş saat üreticileri. Daha çok satmasını sağlayan sebepler de şöyle sıralanabilir:

  1. Sebep – Açıklık: Her şeyden önce saatin akrep ve yelkovanı 10’u 10 geçe üzerindeyken altında kalan her şey daha açık ve net gözüküyor. Saatte başka ayrıntılar varsa bunlar genellikle 3, 6 ya da 9 konumlarına yerleştirilir. Bunların üstünü kapatmıyor.
  2. Sebep – Simetri: İnsanlar simetriden hoşlanır. Asimetrik şekillerden çok simetrik şekillere eğilim gösterir. 10:10 böyle bir görüntüyü sağlıyor.
  3. Sebep – Çerçeveleme: Saat markaları genellikle 12’nin hemen altında yer alır. Akrep ve yelkovan 10:10 konumundayken saatin markasını çerçeveleyerek dikkatleri o bölgeye doğru yöneltir.

Peki sebepler sadece bunlardan ibaret olabilir mi? Mesela 8:20’de de marka ve diğer ayrıntılar, açık ve net gözüküyor, aynı zamanda simetrik. Evet öyle, zaten o yüzden 1950’li yıllara kadar bu şekilde sunulmuş. Fakat bu formda dikkatinizi çeken bir şey var mı? Somurtan bir insan suratına benzemiyor mu? Evet öyle. Tam da bu sebeple Hamilton Watch Company bunu tersine çevirmeye karar vermiş. 

  1. Sebep – Gülümsetme: Akrep ve yelkovanın 8:20’deki konumunu tersine çevirince gülümseyen bir yüze benziyor. Üreticiler de alıcılar da bunu çok sevmiş olmalı. Öyle ki Timex 1953’te bunu kural haline getirip stil rehberine yerleştirmiş. Saniyenin konumunu bile belirlemişler. Bizim saatlerimizin fotoğrafı çekilecekse tam olarak 10:09:36’yı gösterirken çekilmeli demişler. Bir şekilde diğer saat üreticileri ve fotoğrafçıları da bunu bilinçli ya da bilinçsiz takip etmeye başlayınca bir çeşit endüstri standardına dönüşmüş.

The Power of Nice – Kibarlığın Gücü kitabının yazarı diyor ki “Reklamcılıkta birinin bir saate bakıp ‘Saat gülümsüyor’ demesini asla beklemeyiz, ancak bu kesinlikle hissettiğiniz bir duygudur.” Kapağında kocaman bir gülümsemeye sahip olan bir kitabın yazarından bekleyeceğimiz başka bir şeyi daha ekliyor: “basılı reklamlarda kullanılan bilinçaltı ipuçları için tipik bir örnektir saatlerin bu konumu.”

Diyeceksiniz ki bu kadar ince ayrıntıları düşünüyorlar mıdır gerçekten? Saat üreticileri pazarlama için yılda yarım milyar dolardan fazla para harcıyor. Sadece Rolex yılda 50 milyon dolardan fazla bir bütçeyi saatlerini daha fazla kişiye göstermek ve onları daha fazla etkilemek için ayırıyor. Onların saatlerinde de zaman hep 10:10:31’dir. Hatta tarihi gösteren bir model varsa ayın 28’i ve Pazartesidir. 

Üreticilerin yıllık pazarlama bütçelerini gösteren bu listedeki saat markalarını Google’da bir aratırsanız büyük çoğunluğunun yaklaşık 10:10 konumunda olduğunu görebilirsiniz. Dolayısıyla bu işi şansa bırakmadıklarını söyleyebiliriz. Pazarlama bilimden besleniyor. Hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da veriler kullanılıyor.

Bu konuda bir deney yapılmış. Deneklere üç farklı zaman dilimine ayarlanmış saatler gösterilmiş. 10:10, 8:20 ve 11:30. Bir başka deyişle gülümseyen surat, somurtan surat ve nötr bir durum. Bu çalışma, 10:10 gibi gülen bir yüze benzeyen bir zaman ayarına sahip saatler kullanmanın, gözlemcilerin duygusal tepkilerini olumlu yönde etkileyebileceği fikrine ilk kez ampirik kanıtlar sundu. Üstelik iki parçalı deneyin ilk aşamasında gösterilen zaman ayarının bu etkiyi tetiklediğinin farkında bile değildiler. Özellikle kadın denekler 10:10’u gösteren saatleri daha çok beğendiler. Piktogramlarla eşleştirmeli ikinci aşamadaysa çok daha net bir şekilde 10:10 ile gülümseyen yüz arasında bir ilişki kurulduğu gözlendi. 

Gördüğünüz gibi saatlerin 10:10’a ayarlanmasının ardında bile insani bir dokunuş var. Bir saatle tanıştığımızda, onun içinde maskelenmiş bir yüz ifadesi bile bizim duygu durumumuzu değiştirmeye yetiyor.  Öyleyse sadece 10:10’da değil günün her saatinde yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin. Tanıştığınız herkese dünyadaki en önemli kişiymiş gibi davranın – çünkü öyleler. Sizin için değilse bile, birileri için çok önemliler. O an olmasa bile, gelecekteki başka bir an öyle olacaklar.

“Saatler neden hep 10:10’u gösterir?” için 4 yanıt

Geleceği en çok tahmin eden film hangisi videonuz hakkında ufak bir evreka anımı anlatmak istiyorum bundan 6 ay önce bir youtube kanalı açma hayali kurdum ve planlamaları yapmaya başladım. Filmler en çok hakim olduğum konu olduğu için video fikirlerini not defterime sıraladım ve 2 hafta önce siz bu videoyu attınız kulvarımızın aynı olmadığını kesinlikle bilmeme rağmen geç kaldığımı söyledim ve üç sene önce attığınız şerefsizim benim aklıma gelmişti videonuzu hatırladım benim için çok değişik bir anıydı saygılarımla…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir