Kategoriler
Sinema Teknoloji

Geleceğe hoşgeldiniz

Bu videoyu yayına verdiğim şu an saat 4:29. Tarih 21 Ekim 2015. Geleceğe dönüş filminde Marty McFly tam bu ana yolculuk yapıyordu. Geleceğe hoşgeldiniz.

Geleceğe dönüş filmlerinin evreninde olaylar 1985 yılında başlıyor. Kahramanımız önce 1955 sonra da 2015 yılına yolculuk yapıyor. Yani 30 yıl geçmişe ve 30 yıl geleceğe. Zamandaki bu 30 yıllık atlamalar tesadüf değil. Kahramanımızı tam bir nesil öncesine gönderiyorlar. Kendi yaşındaki anne – babasıyla karşılaştırmak için özellikle böyle bir aralık seçilmiş. Ama benim daha çok geleceğe yaptığı yolculuk ilgimi çekiyor. Yani bir nesil sonrasıyla, kendi çocuklarıyla karşılaşmak için yaptığı yolculuk.

Çılgın doktor bu yolculuk öncesinde ne diyordu? “Yol mu? Gittiğimiz yerde yola ihtiyacımız yok!” Unutulmaz bir film repliği. O zamanlar Başkan Reagan bile konuşmalarında bu cümleyi kullandı. Demek büyük konuşmamak lazımmış!

back-to-the-future-part-ii-original

Bugün itibariyle artık o gelecekteyiz. Peki uçan arabalar nerede? Sadece uçan arabalar değil, çöpten nükleer füzyonla enerji üreten motorlar, insanları anında uyutan alfa-ritm jeneratörü, kendi bağcıklarını bağlayabilen ayakkabılar, bedenini otomatik ayarlayabilen ve kuruyabilen kıyafetler de ortalarda yok. Çok şükür ki Jaws filminin 19.su da çekilmedi.

Ortalarda olmamasına en çok üzüldüğüm icat hoverboard. Havada uçabilen bir kaykayla ofisime gidip gelmeyi çok isterdim. Gerçi böyle bir şey tümüyle yok diyemeyiz.

İnsanlar nedense bu hoverboard konusuna benim gibi çok meraklı. Bu merak ta 1950’lerde başlamış. Hani biz arabalar için “ayaklarımı yerden kessin yeter” deriz ya bu insanlar konuyu farklı anlamış.

Bir ara kod adı “Ginger – Zencefil” olan ve çıktığında ulaşımda devrim yapacağı söylenen bir icattan bahsediliyordu. O zamanlar herkes bunun beklenen hoverboard olduğunu düşünmüştü. Ama çıka çıka Segway ortaya çıktı; onunla da şimdi sadece havaalanlarında ve parklarda güvenlik görevlileri oynuyor.

“MythBusters” programında “Hovercraft”lardan yola çıkarak bir deneme yapıldı ama çok da verimli olmayan bir konsept oldu. “The Gadget Show” adında bir başka programda başka bir deneme daha yapıldı ama bunun için de küçük bir jet motoru kullanmak zorunda kalındı.

Daha sonra bir Fransız sanatçı filmdeki hoverboard’un neredeyse aynını yaptı ama üzerinde birisini taşımak için değil sadece sanat için.

İnsanlar deneme üstüne deneme yapmaya devam etti.

Bugüne kadar gördüğüm gerçeğe en yakın konseptlerden biri Hendo. Tıpkı süper hızlı Maglev trenlerininki gibi manyetik kaldırma prensibine dayanıyor ve görünüşe göre gerçekten de çalışıyor. Hatta bununla ilgili bir Kickstarter kampanyası yapılarak para toplandı. 10.000 USD verenler bugün itibariyle uçan kaykay Hendo’larına kavuşacaklar.

Ama işin içinde küçük bir hile var. Bu kaykay her yerde uçamıyor. Uçabilmek için özel bir yüzeye ihtiyacı var. Manyetik bir alana… Bunu oluşturabilmek için bakır ya da aluminyumla kaplı bir pist kullanmak zorundasınız.

Tam bu kaykayı görüp 10.000 USD vermek için (!:-) hazırlanırken özel bir piste ihtiyaç duyduğunu öğrenince hayal kırıklığına uğramadım desem yalan olur. Peki neden böyle zorlama bir konsept için bu kadar uğraşılıyor? Aslında bunu prototipi geliştiren Arx Pax şirketinin sahibi itiraf etmiş. İnsanların dikkatini çekmek için. Şirket “Magnetic Field Architecture (MFA) – Manyetik Alan Mimarisi” üzerine çalışmalar yapıyor ve takdir edersiniz ki bu isim “uçan kaykay” kadar heyecan verici değil.

Gerçekten heyecan verici olan Mayıs 2015’te bir kişinin kendi yaptığı uçan kaykayla yerden 5m yükselerek toplam 275.9m uçup Guinness Rekorlar Kitabına girmiş olması. Gerçekten! İşte böyle bir kaykaya 10.000 USD verilir. Ama maalesef satılık değil 🙁

Hazır yaz da gelmişken ofise gidip gelmek için uçan kaykay hayallerimden vazgeçip bisiklet almaya karar vermiştim. Ama teknoloji durur mu? Bu kez Haziran 2015’te yepyeni bir hoverboard haberiyle çalkalandı dünya, en azından benim dünyam. Hem de konsept kaykay bir araba firması Lexus tarafından geliştirilmişti. Üstelik yayınladıkları videoya bakınca bildiğiniz betondan bir kaykay pistinde kayan kişiler var. Bunlar filmdeki gibi suyun üzerinden bile uçabiliyorlar. O kadar heyecanlandım ki hemen bisiklet siparişimi iptal edip Lexus’un çıkartacağını düşündüğüm bu kaykayı beklemeye başladım.

Sonra ne oldu biliyor musunuz? Ağustos’ta bir itiraf daha geldi. Tıpkı Hendo gibi Lexus da aslında özel bir piste ihtiyaç duyuyormuş. Sıvı nitrojenle soğutulmuş süperiletkenler ve mıknatıslar yardımıyla uçabiliyormuş. Tıpkı MagLev trenler gibi özel bir ray sistemi üzerinde. Yani beton gibi görünen o özel pist aslında rayların üzerini örten incecik kaplamalarla gizlenmiş. Ve bunun için 400 günden fazla çalışmışlar. Aferin Lexus! Sen de dikkatimizi çektin.

Videoyu yayınladığım bugün 21 Ekim 2015. Marty McFly’ın 30 yıl önce geleceğe geldiği gün. Tam 30 yıldır hayalini kurduğum uçan kaykay hala yok. Birazdan her zamanki gibi bisikletime binip eve gideceğim ve hayal kurmaya, hayallerini sanat eserine dönüştüren insanların filmlerini izlemeye devam edeceğim. Geleceğe hoşgeldiniz…

“Geleceğe hoşgeldiniz” için 3 yanıt

Bu videoyu yayına verdiğin an kolunda saat yok ama bir önemi de yok filmleri tekrar izledim Steven Spielberg hakkında ne düşünüyorsun bir insan bu kadar mi tutturur gerçi hala yol var ama çok kusursuz düşünüyor sanki geleceği rüyasında görmüş gibi tarihi karıştırmış olabilir veya bir diğeri geleceğe yön vermiş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir