Bir işi yaparken kendime hedef koymayı seviyorum. Bundan 11 ay önce YouTube’daki bu video kanalıma düzenli içerik üretmeye başlarken de kendime bir kaç hedef koymuştum. Mesela bir yıl içinde tam 1000 aboneye ulaşmak!
12 Mayıs 2015’te “2025’teki 5 teknolojik gelişme”yi tahmin etmeye çalışan bir videoyla başladım düzenli olarak haftalık içerik üretimine. Toplam 133 video olmuş ama bırakın 2025’i, 2016 yılını bile tahmin etmekte başarısız olduğumu görüyorum şimdi. Her zaman dediğim gibi büyük konuşmamak lazım. Hele gelecek hakkında…
Çünkü az önce 100000’inci kişi kanalıma abone oldu. Daha 1 yıl bile dolmadan kendime koyduğum hedefin 100 katı! Bunlar sadece sayısal hedefler. Bu hedeflere benden çok daha hızlı ulaşan ya da bundan çok daha büyük hedeflere koşan arkadaşlarım var YouTube’da. Hepsini tebrik ediyorum, çünkü yaptıkları iş kolay bir iş değil.
Ben başkalarını değil de kendimi aşmaya çalışan biriyim. Bunu yapıp yapamadığımı ölçebilmek için hedeflerimin arasında mecburen sayısal göstergeler de var. Bu yolda ilerlerken işte tam da bu sebeple 100000 benim için çok önemli bir kilometre taşı. Ama sadece bir taş. Sadece bir sembol.
Bunun benim için gerçek anlamı ne biliyor musunuz? 100000 insan. 100000 hayat. Benimle birlikte 100001 kişi hayatlarımızın bir kaç dakikalığına da olsa bir kısmında birlikteydik. Bu birlikteliğin anlamı benim için çok büyük.
Bu aynı zamanda çok büyük bir sorumluluk. Dönüp de kanalımın istatistiklerine bir baktım. Bu videolar toplamda 14 milyon dakikadan daha fazla izlenmiş. Yaklaşık 26 yıl. 100000 insanın hayatından toplamda 26 yıl almışım. Bu çok büyük bir sorumluluk. O yüzden her bir kelimemi özenle seçerek konuşmaya çalışıyorum. Evet bir sosyal medya mecrasındayız. Burada ileri-geri konuşmak çok kolay. Ama ben elimden geldiğince kimseyi kırmadan sanki sizinle yüz yüze konuşuyormuş gibi video hazırlamaya çalışıyorum.
Keşke imkanım olsa ve sizlere ayrı ayrı 100000 kez teşekkür edebilsem. Bunu yapamam belki ama benim gözümdeki değerinizin bir sayıdan ibaret olmadığını söyleyebilirim. 2. abonemin, 6. abonemin, 31415. abonemin ismini bilmiyorum. Ama size hiç bir zaman 2. 6. ya da 31415. abone demeyeceğim. Çünkü siz bir sayı değilsiniz. Özgür insanlarsınız.
Özellikle de sen! Evet tam olarak şu anda sana sesleniyorum. Etrafına bakma. Her zaman olduğu gibi gözlerimin içine bak. Sen özgür bir insansın. Kendi seçiminle bu ekranın karşısındasın biliyorum. Biliyor musun beni çok şaşırttın. Çünkü anlattığım şeyleri dinliyorsun.
Ben kendime “storyteller – hikaye anlatıcı” diyorum ve bilhassa sanat, tasarım ve teknoloji dünyasından okuduklarımı, izlediklerimi sana hikayeleştirerek aktarmaya çalışıyorum ve sen beni dinliyorsun. Bunlar kolay konular değil. Çok eğlenceli oldukları da söylenemez. Ama yine de takip etmeye değer görüyorsun. Hatta hayatına tatbik ediyorsun. Bunu biliyorum çünkü bir yerlerde, bir yorumda galiba bunu söyledin bana, ya da kafa sesini duydum bir an. Benim bu işe devam etmemi sağlayan kişi sensin. Sen benim için sadece bir abone değil, bir hayatsın, bir umutsun. O yüzden sana çok teşekkür ederim.