Kategoriler
Sanat Sinema

Neden kimse bu diziyi konuşmuyor?

Size çok kaliteli olmasına rağmen adı pek duyulmamış bir dizi önermemi ister misiniz? Black Mirror (Kara Ayna) kalitesinde bir dizi. “Kesin izlemişimdir… Twilight Zone – Alacakaranlık Kuşağı? Değil. Westworld – Batı Dünyası. O da değil.” Her ikisi de çok kaliteli diziler… Westworld’ün felsefesini daha önce bu kanalda otomatik piyano üzerinden anlatmıştım. Ancak şimdi bahsedeceğim dizi bunlar kadar popüler değil. Yine de bazı bölümleriyle Westworld kadar felsefi, Twilight Zone kadar gizemli, Black Mirror kadar da ürpertici. Inside No: 9 – 9 numaranın içinde. DEVAMI ▷

Kategoriler
Sanat

Banksy’nin 8.000.000 TL değerindeki tablosu neden kendini imha etti?

Geçen hafta Londra’da yapılan bir sanat müzayedesinde bir tablo satıldı. Tablonun adı “Balonlu Kız.” Satış fiyatı yaklaşık 8 milyon TL. Bu şimdiye kadar satılan en pahalı tablo filan değil bu arada. Geçen yıl Abu Dhabi Kültür ve Turizm Departmanı şu tabloyu

bunun 400 katına -yaklaşık yarım milyar dolara- satın almıştı. Ama bu satış, balonlu kız kadar konuşulmadı. Neden mi? Çünkü bu tablo… Durun önce açık arttırmayı birlikte DEVAMI ▷

Kategoriler
Sanat

Kodlayarak nasıl sanat yapılır?

Modern sanattan hoşlanır mısınız? Yoksa size çok anlamsız mı gelir. Mesela şöyle bir resim gördüğünüzde ne düşünürsünüz?

Ben ne düşündüğümü hemen söyleyeyim: Sanatçı burada fırçasını korkusuzca tuvali üzerinde gezdirirken, tecimsel kaygılarının nesnelliğini yüzeye çıkartabilmek için devinimsel olarak vurgulamış. DEVAMI ▷

Kategoriler
Sanat

13 sayısı uğursuz mudur?

13 sayısının uğursuzluğuna inanır mısınız? Kötü şans getirir derler. Peki bunun aslı astarı var mı? Neden 12 ya da 14 değil de 13? DEVAMI ▷

Kategoriler
Sanat

Arşiv Rüyası

Yıl 1506. Leonardo adında bir ressam kendi zamanının en gelişmiş teknolojileri olan fırça ve paletini kullanarak adeta renklerin tasarımını yapıyor. Sonuç. Bir tablo.

Teknoloji gelişiyor. Yıl 1839. Robert Cornelius adında biri kendi zamanının en gelişmiş teknolojilerini kullanarak adeta ışığın tasarımını yapıyor. Sonuç. Bir fotoğraf. Daha doğrusu dünyanın ilk “selfie”si.

Teknoloji biraz daha gelişiyor. Biraz 😉 Yıl 2017. Refik Anadol adında biri kendi zamanının en gelişmiş teknolojilerini kullanarak adeta bilginin tasarımını yapıyor. Sonuç. Bir DEVAMI ▷

Kategoriler
Sanat

Seth Godin’e sordum: Ikarus bizi neden aldattı?

Türkiye’nin Batı kıyılarında Sisam adasının güneyinden Bodrum’un açıklarına kadar uzanan bölgeye Ikaria Denizi adı veriliyor. Efsaneye göre Ikarus bu denize düşüp ölmüş. Kendi kibrinin kurbanı olmuş. Hikayesi şöyle…

Babası Daidalus’un elinden hemen her iş gelirmiş. Çok yetenekli bir mimar ve mucitmiş. Yaptığı bazı şeyler o zamanki kral Minos’un işine gelmediği için bir kuleye hapsedilmiş. Sadece kendisi değil, oğlu Ikarus’la birlikte. Dedim ya Daidalus çok zeki ve yetenekli bir adammış diye. O zamanın MacGyver’ı gibiymiş. Bilmeyenler için MacGyver silah yerine zekasını kullanarak düştüğü her türlü müşkül durumdan bilimsel yöntemler yardımıyla kendisini kurtarmayı başaran bir dizi karakteridir. İşte Daidalus hapsedildiği bu kuleden kendini ve oğlunu kurtarmak için nefis bir plan yapmış. Planın adı operasyon hazerfan! Kuleye gelen kuşların tüylerini yolmuş, bunları balmumuyla yapıştırıp bir çift kanat yapmış. Sonra da oğluna demiş ki:

Ey oğul! Bu kanatları tak ve uçmaya başla. Ama dikkat et. Çok yüksekten uçma! Güneşe çok yaklaşma. Sonrasını hepimiz biliyoruz. Uçmanın coşkusuyla havalara giren Ikarus bu sözü tutmamış, yüksekten uçmuş ve güneşin sıcaklığıyla balmumundan kanatları erimiş. O da az önce size bahsettiğim Ege Denizi’ndeki o bölgeye düşmüş.

Bu hikayede bize verilmeye çalışılan ders ne? Şu hayatta bir çift kanat bulup uçmaya başladım diye kendini bir şey sanma, hemen kibre kapılma. Ne kadar güzel bir nasihat değil mi? Doğru. Ama hikayenin alt metinlerini, yan metinlerini düşününce işin rengi biraz kaçmaya başlıyor.

Mesela şu sonuçları da çıkarabiliriz bu hikayeden… Krala itaatsizlik etme, yoksa kendini zindanda bulursun. Babanın sözünü dinle, yoksa düşer kaybolursun. Her şeyden önemlisi çok yükseklerden uçma. Kendini olduğundan daha yetenekli görme. Bunu hayal bile etme. Bak bak bak… Nasıl işliyorlar ama bizi…

Bir de bu hikayenin daha az anlatılan, unutulmaya yüz tutan bir bölümü var. Daidalus oğluna kanatları verirken ona sadece çok yüksekten uçma demiyor. Çok alçaktan da uçma diyor. Yoksa kanatların denize değer. Nasıl yükseklerdeki güneş zarar verebilirse, alçaklardaki deniz de onları yok edebilir. Aslına bakarsanız alçaktan uçmak çok daha tehlikelidir. Çünkü size güvende olduğunuzu hissettirir. Büyük hayaller kurma. Yapabileceğinden daha azına razı ol. Kapasitenle zaten başarabileceğin küçük hedefleri önüne koy ki rahat rahat ulaşabilesin o hedeflere. Bak bak bak…

Severek takip ettiğim bir yazar var: Seth Godin. Bir de onun bu hikayeden yola çıkarak yazdığı bir kitap var: The Icarus Deception. Ikarus Aldatması. Geçenlerde bu kitabı okurken aklıma şu soru geldi. Fazla yüksekten uçmak da alçaktan uçmak da tehlikeliyse, kendimizi hapsettiğimiz, içine sıkıştığımız zindandan kurtulmak için ne yapmak gerek? Bu soruyu Yunan mitolojisindeki hikayelerin çoğunu yazıya geçiren Homer’a artık soramayacağıma göre bunlardan birini yorumlayan bu kitabın yazarına sormak gerek diye düşündüm ve atlayıp yanına gittim. İnsanlar için ideal uçuş yüksekliğinin ne olduğunu sordum.

=&0=&

Elinin hamuruyla erkeğin işine karışma… Bu kısmı ben ekledim.

=&1=&

Bu keyifli sohbetin tamamını önümüzdeki günlerde arkadaşım Hakan Akben’in YouTube kanalından takip edebilirsiniz. Hakan’la Adobe’de bir dönem birlikte çalışmıştık. Kendisi şu aralar giderek dijitalleşen bir dünyada hayatta kalma stratejileri ve iş dünyasında pazarlama iletişimi gibi konularda güzel içerikler hazırlamakla meşgul. Bu arada küçük bir anekdot daha aktarayım. Seth Godin’le yaptığımız sohbetin ilerleyen dakikalarında konu benim YouTube kanalıma gelince -sanırım kendisi beni takip ediyor- bununla ilgili de bir örnek verdi.

=&2=&