Hayatımda sinemada izlediğim ikinci film Star Wars’tur. Yıl 1980. Film üç yıl gecikmeyle Türkiye’de gösterimde. Artık olmayan Üsküdar Sunar Sineması’nın karanlık salonunda 6 yaşında bir çocuğun gözlerini hayal edin ve o gözlerden yansıyan filmin ilk görüntülerini…
Konuyu hala bilmeyen insanlığın %1’i için kısa bir özet. Filmin adı Yıldız Savaşları. Alternatif bir evrende geçiyor; çok çok uzun zaman önce, unutulmuş zamanlarda, uzak bir galakside. Tüm iyi hikayelerde olduğu gibi iyiler ve kötüler arasındaki mücadeleyi anlatıyor. Tüm iyi filmlerde olduğu gibi (bkz: Godfather) bir ailenin başından geçenlere tanık oluyoruz. Bu kez ailenin babası Godfather değil Darth Vader. Filmdeki kötülüğün neredeyse cisimleşmiş bir sembolü. Aslında eskiden en iyilerdenmiş ama sonradan bozulmuş, karanlık tarafa geçmiş. Zaten hep böyle olur en iyiler bir bozuldu mu, ortalama biri olarak kalamaz en kötüye dönüşüverir. En iyilere Jedi deniyor. Galakside korunması gereken en önemli şeyleri, barışı ve adaleti koruyorlar. Bunun için gerektiğinde savaşmaktan çekinmiyorlar. Kullandıkları temel silah ise ışın kılıcı.