Kategoriler
Bilim Edebiyat Kitap

Kitap Okumak Beynimizi Nasıl Etkiliyor?

Bu ikisi arasında kalsanız, eliniz hangisine gider 🙂 Daha ne kitabın adını gösterdim ne de tablette ne olduğunu gösterdim ama cevabınızı tahmin edebiliyorum 🙂 Şöyle çevireyim ne olduklarını da göstereyim. Albert Camus’nün Veba’sı, bu da öyle. Aslında ikisi de aynı şey, sadece aynı kitabı tabletten de açmıştım 🙂 

Size şimdi tablet şöyle kötüdür, kitap sizi geliştirir, tableti bırakın gidin kitap okuyun gibi klişe laflar söylemeyeceğim. Bence ikisi de gerekli. Ama ikisi de öylesine kullanıldığında, pek de bir anlam ifade etmeyebiliyor. Bazen öyle insanlar vardır ki, elinde neredeyse hiç kitap göremezsiniz! Ama son derece zeki ve bilgilidirler. Bazen de öyle insanlar vardır ki, sürekli okuyordur ama pek de zekası ve bilgisiyle öne çıkmazlar. Bu kafa karışıklığı, kitap okumanın çok da elzem olmadığını düşündürtebilir, ama gerçekler pek öyle değil. Bugün size, kitap okumanın neden önemli olduğunu, bilimsel araştırmalarla destekleyerek anlatacağım.

  1. Köleliğin de özgürlüğün de pek çok türü vardır. Okumak kölelikten özgürlüğe giden yoldur.

Bu bir kitap, biz ona daha çok ansiklopedi diyoruz. Bu da bir kitap, ona da roman ya da kurgu diyoruz. Yani kitap, aslında tek bir şey değil. Kitap var, kitap var… Bu bana suyun sırrını öğretebilir. Moleküllerin nasıl oluştuğunu, yüzey geriliminin ne olduğunu… Bu da beni çölün ortasına atıp, okyanusları aşmayı hayal ettirebilir. Çok basit bir çerçeveden bakınca, kurgunun bize çok da bir şey katmaması lazım. Ne de olsa bilgiler ansiklopedide! Fakat ikisinin de ayrı ayrı katkısı var. Her şeyden önce bu ayrıma varmamız lazım. Yani öyle “Roman okumak gereksiz abi ya, ne öğreneceksin ki ondan.” diyorsanız, yanılıyorsunuz. Araştırmalar aksini gösteriyor. 

  1. Kitaplar sadece öğrenmek için değil, aynı zamanda unutmamak içindir.

Bir çalışma, yatmadan önce kitap okuyanların beyinlerinin sol lobunun, ertesi sabah uyandıklarında daha aktif olduğunu ortaya koyuyor [1]. Beynin bu kısmı, kelimelerin anlamlarını hatırlamamızda bir rol oynuyor. İşte bu yüzden kitap okumak Alzheimer gibi hastalıklarla mücadele etmek için de harika bir yöntem [2][3][4]. Pek bilinmese de Alzheimer, ne yazık ki ölüm nedenlerinde en başlarda yer alıyor. Yani, ben öğreneceklerimi videolardan da öğrenirim deyip geçmemek lazım. Mazallah sonra yarın bir gün hepsini unutabilirsiniz. Arada bir o tozlu sayfaları çevirmek lazım. İşin sırrı o tozu biraz solumakta 🙂

Yani kitaplar sadece öğrenmek için değildir. Eğlenmek içindir, heyecanlanmak içindir. Hayal etmek içindir… Ama belki de en akla gelmeyecek şekilde, unutmamak içindir. Akla gelmeyecek şekilde unutmamak deyince de bir tuhaf oldu şimdi 🙂

  1. Aklı anlamak, kitap okumaktır

Her şeyden önce insan aklı, zekası öyle eskiden sandığımız gibi sıradan bir kavram değil. Hatta bu yüzden ölçmekte oldukça zorlanıyoruz. Artık IQ’ya eskisi kadar itibar edilmiyor. Duygusal zekadan, çoklu zeka kuramından falan bahsediyoruz. 

Yani eğer zeka deyince aklınıza sadece Einstein, Hawking gibi fizikçiler falan geliyorsa, her şeyden önce bence bu fikirden kurtulmamız lazım. Misal Mozart da bir dahiydi. Shakespeare de… Dostoyesvki… Freud… İnsan olmak, sadece matematikte, fende iyi olmaktan ibaret değil ki. İnsan olmak, insanın değerlerini anlayabilmekten geçer. Bir roman okumak size belki atomlar arası etkileşimlerin sırrını anlatmayabilir. Fakat iyi bir insan olmanın ne demek olduğunu anlatır. Bu yüzden Albert Camus’nün bu romanı, sadece bir hikaye değildir. Aynı zamanda insanın değerlerinin, insan haklarının, özgürlüklerinin de bir anlatısıdır. Bunu anlamayan bir toplumda, o bilimi de yapamazsınız. Einstein da olamazsınız. Einstein’ın bunca savaştan kaçıp, ömrünün önemli bir kısmını insan haklarına ayırması tesadüf mü sizce… 

İşte tüm bunları sıradan görünen bir hayat hikayesiyle anlatabilmek de akıl gerektirir. O yüzden Albert Camus’nün neden bu kadar önemli olduğunu anlayabilmek için, önce okumamız lazım.

  1. Boşlukları kitaplar doldurur

Belirli eylemler sırasında beynin bazı bölümlerin daha aktif olduğunu uzun zamandır biliyoruz. Yapılan bir çalışmada araştırmacılar, fMRI görüntüleme cihazında gönüllülerin beyin aktivitelerini izliyorlar. Gönüllülere bazı kelimeler söyleyip, bir yandan ekrandan beyin aktivitesini izliyorlar. Örneğin “koyu mavi bir halı” ya da “siyah çizgili kalem” gibi sözcükler söylüyorlar. Bunu yaptıklarında gönüllülerin hipokampüsünün aktifliğinin arttığı gözlemleniyor [5][6]. Yani öğrenme ve hafızadan sorumlu bölüm. 

Fakat sadece bu da değil. Görmeye kıyasla okuma, hayal gücünü de ortaya çıkarıyor. Çünkü bir videoda, filmde olduğu gibi düşünüleni direkt görmüyoruz. Senarist ile yazar arasındaki ayrımlardan biri biraz da bu. Yazar, bazı şeyleri sizin hayal gücünüzle nasıl tamamlayacağınızı da düşünerek yazar, boşluklar bırakır. Bu boşlukları da bizim zihnimiz doldurmaya çalışır. Siyah çizgili kalem ama kurşun kalem mi yoksa bir pilot kalem mi? Tamamen silindir mi yoksa biraz köşeli mi? Acaba tutma yerinde elimizin kaymaması için bir şeyler de var mı? Ya da bu kimin kalemiydi? Bununla neler yazıldı? 

  1. İnsan anlayamadığından korkar ve korktuğu şeyi yok etmek ister.

Bir araştırmada, gönüllülere bazı kişilerin gözleri gösteriliyor. Yani yüzlerini kapatıyorlar ve sadece gözlerini gösterek, o kişilerin duygularını tahmin etmelerini istiyorlar [7]. Bu kişi üzgün mü, yoksa mutlu mu, yoksa kızgın mı?.. Sadece gözlerine bakıp bunu söyleyebilir misiniz? Hadi deneyin bakalım. Şimdi kendi gözümü size göstereceğim. Tahmin edebildiniz mi? Bu aslında gülen, mutlu bir yüzdü.

Yapılan bir araştırmanın sonucu gösteriyor ki roman yani kurgu okuyan kişiler, kurgu olmayan kitapları okuyanlara göre çok daha isabetli tahminlerde bulunuyor [7]. Bu da kurgu okumanın, empati yeteneğini geliştirdiğini işaret ediyor.

Empati demişken… Bence yeterince önemsenmeyen bir kavram bu. Yani sırf empati yeteneğimi artıracağım diye birkaç bin sayfa kitap mı okumam gerekiyor diye hayıflanabilir insan. Şu hayatta ne tür yeteneklere sahip olmak istersin deseler, herhalde birçok kişinin empati demek direkt aklına bile gelmez. 

Hayatımıza, “kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma” gibi basit bir şekilde girdi. Oysa empati bundan çok daha fazlası. Karşınızdakinin duygularını anlayamıyorsanız, kendinizi onun yerine koyamıyorsanız, hayatta sürekli tekrar eden problemlerden kurtulamazsınız. Bazı şeyler sürekli döner durur. İşyerinde problemler yaşarsınız, arkadaşlarla aranız açılır, ailede sorunlar olur… Oysa daha rahat empati kurabilen birisinin hayatında bunlar çok daha azdır. İstediğiniz kadar zeki olun, eğer kafanız bu problemlerle meşgulse pek de bir şey üretemezsiniz. Empati olmadan zeki olmak, gerçi ona zeki olmak denir mi bilmem ama, çok güzel bir sesiniz olup hiç konuşmamak gibidir. Aslında bir dakika, bunun üzerine bir dizi bile çekilmişti sanki.

Yani kitaplar sadece yazılardan ibaret değildir. Aynı zamanda duyguları vardır. Biz onları okudukça, onlar da bizimle bu yeteneklerini paylaşırlar.

  1. Kitaplar bilgedir, hayatta yolunuzu kaybettiğinizde ışık olurlar

Kitaplardan çok şey öğrendiğimiz, hafızaya, yaratıcılığa katkısı olması çok akla yatkın şeyler. Sadece bu haliyle bile kitapların bilge olduğunu söyleyebiliriz. Ama asıl bilgelik başka bir yerden geliyor. Özellikle modern zamanların en büyük sorunlarından birisi stres ve anksiyetede. Bu konuda yazılan kitapları kast etmiyorum 🙂 Elbette onlar da yardımcı ama, herhangi bir kitap da bu konuda yardımcı. Ne olduğu fark etmez… Enteresan değil mi? Yapılan bir araştırmadan kitap okumanın stresi neredeyse %70’e kadar azalttığı gözlenmiş [8]. Hatta kitaplar aracılığıyla bir terapi yöntemi bile var: Bibliyoterapi. Birçok kişi bundan çok verim aldığını söylüyor.

O modern hayatın telaşesinin içerisinde bir soluk alabilmek gibi aslında. Bazen kafamızda o kadar çok şey dönüyor ki, yapmamız gereken işe bile odaklanmakta zorlanıyoruz. Videoyu çekeyim diyorum, aklıma fatura geliyor. Faturayı ödeyeyim derken interneti açınca, haber sitesi dikkatimi çekiyor. Oradan oraya sıçrarken insan bazen aklını yitirecek gibi oluyor. Ama kitaplar öyle değil. Her satırında, yalnızca bir satır var. Sizi belirli bir ritimde okumaya itiyor. Hızla atan kalbinizi, yeniden düzenliyorsunuz. Bu yüzden kitaplar aynı zamanda bilgedir. Hayatta bazen yolumuzu kaybettiğimizde, bize ışık olurlar.

  1. Sadece uyandırmaz, aynı zamanda uyutur

Kitaplar gözümüzü açtığı gibi, aynı zamanda gözümüzü kapatmaya da yardımcı oluyor. Yatmadan önce kitap okumak diye bir şey var aslında bizde 🙂 Gerçi onu daha çok, “Gündüz buna vakit ayıramam bari yatmadan önce okuyayım.” düşüncesiyle söylüyoruz da neyse… Halbuki böyle yapıldığında, yani yatmadan önce kitap okunduğunda, daha kolay uykuya daldığımızı gösteren çalışmalar var. Hani malum, bu mu, yoksa bu mu sorusunda olduğu gibi. Biliyorum birçoğunuzun uyumadan önce gördüğü en son sahne bu 🙂 Fakat birçok araştırma gösteriyor ki, yatmadan önce ekrana bakmak hem uyumamızı zorlaştırıyor hem de uykumuzun verimini düşürüyor [9]. 

Bütün video boyunca bilimsel araştırmaları size ekranlardan gösterdim ama, artık yatma vakti geldi. O yüzden buna geçeceğim. Sadece bahsettiğim uyku meselesi sebebiyle değil, aynı zamanda kitaba dokunmanın, o sayfaları çevirmenin de bir etkisi var. Parmaklarınızda kitabı hissetmek, sayfayı çevirmek, o dokuyu hatta kokuyu hissetmek, beyinde birçok farklı bölgeyi aktive ediyor. En basit haliyle, daha zengin bir deneyim sunuyor aslında. Bunun da daha derin öğrenmeyi artırdığına işaret eden bazı çalışmalar var. Gerçekten de düşününce bazı kitaplar var ki, o kokuyu hatırlayınca bile, kitaptaki hikayenin içerisine tekrar sürükleniyorum. Umarım bu koku, Veba’nın kokusu değildir!

“Kitap Okumak Beynimizi Nasıl Etkiliyor?” için bir yanıt

Eskiden sizi severek takip ederdim. Kanaliniza da aboneydim YouTube da. Artık abone değilim. Filistin e destek için bir tane bile video yayinlamadiniz. Artık video hazırlarken yeterince araştırma yapmıyor musunuz? Eğer bilerek ve farkında olarak reklam yaptıysanız daha üzücü. Siyonist yazar Harari nin kitabını satan kitap yurdunun reklamını nasıl yaparsınız? İnsan haklarından, barıştan, adaletten bahseden siz, Filistinlilere gelince sustunuz. Filistinli kadınlar, çocuklar, anneler, babalar da bir insan. Filistinliler bir rakamdan ibaret değil. Müslümanlara gelince insan hakları yok mu? Bari en azından Siyonist yazar Harari yi listesine alan Kitap yurdunun reklamını yapmayın. Boykot ediyoruz Kitap yurdunu. Umarım bundan sonra en azından Filistin karşıtı firmaları destekleyici video çekmezsiniz. Seni de mi Boykot edelim Barış Özcan! Lütfen biraz empati kurun siz de bir babasiniz Gazzeli bir babanın onuru yok mu sizin için? İsrail, Amerika müslümanları, Türkleri sevmiyor, sevmeyecek te. PKK yi destekleyen Amerika. Bunu unutmayınız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir