Neden 8K video yaptın? Biz 720p bile izleyemiyoruz! Son yayınladığım 3 bölümlük video serisiyle ilgili gerek videonun altındaki yorumlardan ve gerekse sosyal medyadan en çok aldığım tepki bu ve benzerleri oldu. Ben yavaş yavaş haftasonu Pazar günü yayınlayacağım “Zinciri Kırma” videosunu hazırlamaya çalışırken bir yandan da bu yorumlar ardı arkası kesilmeden gelmeye devam etti. O yüzden ben de bir açıklama yapma ihtiyacı hissettim. Araya böyle bir videoyu hiç aklımda, planlarımda yokken yapıp koyuyorum şimdi. Bazı kısımlarda teknik açıklamalara gireceğim, bu kısımlar video içerik üreticisi olmaya çalışan arkadaşların ilgisini çekebilir ama bence bunun dışında konunun herkesi ilgilendiren sosyolojik bir boyutu var, ona da değineceğim.
Güney Kore gerçek anlamda geçmişle geleceğin aynı anda görülebildiği bir ülke. Sokaklara çıkıp yürümeye başladığınızda bunu çok iyi gözlemleyebiliyorsunuz.
Çılgın rehberimiz bizim için her türlü mücadeleyi verirken biz de bu dijital kentin giriş kapısına ulaşmaya çalışıyoruz.
Burada bizi çok daha sakin bir başka rehber karşılıyor. Onun eşliğinde Samsung İnovasyon Merkezi’ni gezerken sadece teknolojinin değil Han nehri mucizesinin de tarihine tanık oluyoruz.
Kore’nin kalbinde Seul, Seul’un kalbinde de burası var: Gyeongbokgung. Gökler tarafından kutsanmış yer. Sırtını Bugaksan Dağı’na dayamış. 600 yıl kadar önce onu yapanlar, şimdi turist olarak içinde dolaşan bizler gibi bu geleneksel kıyafetleri giyiyorlardı. Ama avlunun etrafını saran duvarların hemen ardında yükselen o modern binaları hayal edebiliyorlar mıydı? Ya da o modern binaların içinde torunlarının dünyayı değiştiren teknolojileri geliştireceklerini görseler neler hissederlerdi acaba?
Üzerimde bir kral kıyafetiyle ortalıkta dolaşırken aklımda da bu sorular vardı. Nereden nereye… Cepleri bile olmayan bu kıyafetlerden, tüm dünyanın ceplerini fetheden telefonlara… Bunu nasıl başardılar? Daha 1953 yılında Kore Savaşı’ndan çıktıktan sonra dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Güney Kore 30 yıl gibi çok kısa bir sürede nasıl dünyanın en gelişmiş ekonomilerinden biri haline geldi? Aslına bakarsanız “Han nehri mucizesi” denilen bu konuyu tüm dünya merak ediyor. İşte ben de Samsung’un davetiyle gittiğim ve 1 hafta geçirdiğim bu yerde tarihinden, folklörüne, ekonomisinden teknolojisine kadar, 3 bölüm ve 4 kısım halinde “Han nehri mucizesi”nin kaynağını arayacağım.
2000’li yıllarda uzaya roket gönderme konusunda en heyecan verici isim bugüne kadar SpaceX oldu. Çünkü geçen yüzyılda ancak çok büyük devletlerin ya da uluslararası organizasyonların başarabildiği bir işi ilk kez özel bir şirket de başarmıştı. Üstüne üstlük uzaya gönderdiği roketleri son derece yenilikçi yöntemlerle geri getirip, tekrar tekrar kullanarak maliyetleri düşürmüştü. Kısa sürede onun açtığı bu yoldan başka özel şirketler de yürümeye başladı. Bu şirketlerin hepsi de çok büyük ve güçlü şirketler.
Uykunun en güçlü şekli: Kahvuyku
Pazar günü yayınladığım bu videoları genellikle kahvaltı yaparken izlediğinizi söylüyorsunuz. Eğer öyleyse, şu anda bu videoyu kahvaltı masasında izliyorsanız, öncelikle afiyet olsun. Büyük bir ihtimalle şu anda çayınızı yudumluyorsunuz. Çünkü istatistiklere göre dünyada en çok çay içen ülke Türkiye. Kişi başı yılda 3,5 kg çay tüketiyoruz. Listenin ikinci sırasındaki en yakın rakibimiz İrlanda ve onun ardından gelen İngiltere bile -ki biliyorsunuz İngilizlerin çay sevgisi meşhurdur- yılda 2 kg civarında… Neredeyse bu iki ülkedeki kişilerin tükettiği çayın toplamını biz tek başımıza içiyoruz. Genellikle de kahvaltıda yapıyoruz bu işi. Peki kahvaltıda çayınızı yudumlarken hiç düşündünüz mü neden bu öğüne kahvaltı dendiğini?