Gelen Kutusu değil, Zihin Kutusu
Bir düşünelim: Sabah uyandığında telefonunu eline alıyorsun ve henüz daha yataktan kalkmadan o kırmızı bildirim simgeleriyle yüzleşiyorsun. E-posta kutun dolup taşmış.
Toplantı davetleri, faturalar, reklam mesajları, “CC”ye seni eklemişler, neden eklemişler, neden bunu sana göndermişler.
Bir anda zihnin darmadağın oluyor, değil mi?
Bunların hepsini okumaya, silmeye ya da düzenlemeye çalışırken asıl önemli olana, yani kendi düşüncelerine, kendi fikirlerine, kendi üretimine ne kadar zaman kalıyor?