Geçen Pazarki videoda ne demiştik? Yürüyelim arkadaşlar! Peki bu hafta ne oldu? Milyonlarca kişi yürüyüşe çıktı! Sanal olarak. Nereye gidiyoruz? Mars’a! Şu haritaya bir bakın! NASA’nın 2020’de Mars’a göndereceği araçla ismini oraya ulaştırmak isteyen kişilerin yaşadığı ülkeyi gösteren harita bu. Gerçi bunlara anlatmama gerek yok, muhtemelen geçen hafta boyunca Instagram ya da Twitter’da defalarca gözünüzün önüne geldi, konuşuldu, yazıldı, çizildi, tüketildi. Yine de ben hem tarihe not düşebilmek için bir toparlama yapmak ve hem de konuya çok farklı bir yerden bakmak istiyorum. Bu video NASA ya da Mars’la ilgili değil. Sizinle ilgili. Beyninizle…
Yürüyelim Arkadaşlar!
“Bütün ümidim gençliktedir.”
– Atatürk
Gelin şimdi bu nehrin sularının akıp giden zamanı temsil ettiğini düşünelim. Eğer bulunduğumuz bu nokta şimdiki zamansa gelecek zaman nehrin hangi tarafıdır? Nehrin yukarısı mı yoksa aşağısı mı? Sekiz Dağ romanında yürüyüş yapan baba yanındaki oğluna tam da bu soruyu sorar. Oğlu da bir müddet düşündükten sonra nehrin akmaya devam ettiği tarafı, aşağısını gösterir. Gelin biz de bunu biraz düşünelim. Düşünmek için biraz yürüyelim.
10 ülkeden 10 kelimeyle mutlu olma sanatı
Mutlu olmak için her zaman çok büyük şeylere ihtiyacımız yok. Rahatlıkla ulaşabileceğimiz, yapabileceğimiz küçücük şeyler bile bizi gündelik sıkıntılarımızdan uzaklaştırabilir. Mesela ben ne yapıyorum biliyor musunuz?
Mbira çalıyorum… Afrika kökenli bu enstrüman Karayip adalarında “kalimba” olarak da biliniyor.
Geçenlerde dünya kültürlerinde “küçük şeylerle mutlu olma sanatı” diyebileceğimiz bazı kavramları gösteren çok güzel bir infografik tasarım gördüm. 10 ülkeden 10 kelime seçmişler. İçinde Türkiye de var. Bakalım dünyanın bambaşka coğrafyalarında insanların mutlu olmak için kullandıkları kelimeler neymiş? Ve bakalım Türkiye’den seçilen kavramı siz tahmin edebilecek misiniz?
Game of Thrones’daki Starbucks Bardağı
“Game of Thrones – Taht Oyunları” pek çok kişiye göre 2011 yılından bu yana yapılan en iyi dizi. Bu konudaki fikrimi söyleyemeyeceğim çünkü dizinin ilk 2 sezonunu izledikten sonra uzunca bir ara verdim. Baktım sezonlar arasında yeni bölümleri beklerken eski bölümleri unutuyorum o zaman hepsi bitsin ondan sonra izlerim diye düşündüm. Dolayısıyla bugünkü video diziyi izleyenlerin de izlemeyenlerin de ilgisini çekecektir. İzleyenler için sürpriz bozan ipuçları olmayacak. İzlemeyenler için dizinin son bölümünde sürpriz bir şekilde ortaya çıkan bir bardak yer alacak. Bakın bir bardak bize neleri anlatacak.
Geçtiğimiz hafta Uzay Merkezi’ne yolculuk hazırlıklarımdan bahsedip Florida’ya doğru yola çıkmıştım hatırlarsanız. Bugün sizlere oldukça maceralı geçen bu yolculuğumu anlatmak istiyorum. Çünkü NASA’nın, SpaceX’in Falcon 9 roketini Uluslararası Uzay İstasyonu’na göndermek için düzenlediği bu CRS-17 görevinde “roket fırlatıldı mı, fırlatılmadı mı?” konusu gerçek bir hikayeye dönüştü. Siz bu videoyu izlerken bu sorunun cevabı çoktan verilmiş olabilir. Ama ben tüm bu hikayeyi kendi gözümden, objektifimden sizlere aktarmak istiyorum. Çünkü ilginç insanlarla tanıştım, NASA’nın ve SpaceX’in fırlatma rampalarını gezdim ve çok güzel deneyimler elde ettim.
Siz bu videoyu izlemeye başladığınızda ben muhtemelen bir uçakta olacağım. Peki nereye gidiyorum? Kennedy Uzay Merkezi’ne.
Kanalımı ve Instagram hesabımı yakından takip edenler hatırlayacaktır, 2 hafta kadar önce NASA’dan bir e-mail aldım. Space X’in Uluslararası Uzay İstasyonu’na göndereceği Falcon 9 roketinin fırlatışını izlemek üzere beni Florida’ya davet ettiler. Normalde 25-26 Nisan tarihleri için bir planlama yapılmıştı. Ancak roketlerin fırlatışlarını etkileyen pek çok faktör olduğu için bu tür tarihler ve saatler sık sık değişebiliyor.