Burası Neretva Vadisi. 3,5 milyar yıl önce Mars’ta bu bölgede gürül gürül bir nehir akıyordu. 3,5 milyar yıl sonra Dünya adlı bir gezegenden oraya gönderilen bu robot ilginç bir taşla karşılaştı. Bu taşın üzerinde tıpkı Dünya’dakilere benzer izler vardı. Perseverance’ın bu bulgusu, Mars’ta yaşam keşfine şimdiye kadar en çok yaklaştığımız an. Kızıl Gezegen’de olası bir biyoimzanın tanımlanması çığır açıcı bir keşif ve bu Mars’ı anlamamızda büyük bir ilerleme sağlayacak.
Kategori: Bilim
3D yazıcının masamdaki böyle küçük heykelleri, arabaları filan yapmaktan ibaret olmadığını ilk kez bir roketin gövdesine bakarken anladım.
Şu anda izlemekte olduğunuz görüntü 3 boyutlu yazıcıyla basılan bir roket gövdesi. Relativity Space uzay şirketi tarafından büyük oranda 3B yazıcıyla basılan Terran-1 roketi 2023’te uzaya ulaştı; yörüngeye çıkamadı, doğru. Ama o gün bir “çıktı”nın bir “baskı”nın ateşe ve basınca dayanabildiğini tüm dünyaya gösterdi.
Dünya’yı İkiye Ayıran “Görünmez Sınır”ın Keşfi
Burası Dünya’nın en fazla sayıda adasını barındıran Malay takımadası. Ve burada sıradışı görünmez bir sınır var. Doğası ve sahilleriyle meşhur Bali’den başlayan bu sınır, Filipinlerin güneyine kadar uzanıyor. Birbirinden yalnızca 35 kilometre ayrık olan Bali ve Lombok adası bile adeta iki farklı dünya gibi. Çizginin bu tarafında kaplanlar, gergedanlar, filler, ağaçkakanlar, dünyanın en büyük çiçeği Rafflesia gibi canlılar bulunurken, öbür tarafında bunların hiçbiri yok. Orada kangurular, koalalar, komodo ejderleri ve ornitorenk gibi canlılar var.
Bu gördüğünüz SUV arazi aracı büyüklüğündeki şey yaklaşık 2.8 ton ağırlığında ve bu bir kamera. Bugüne kadar yapılmış en büyük kamera. İçinde 3200 megapiksellik dev bir CCD sensör dizisi var. Çözünürlüğü daha iyi anlatmak için şöyle diyelim. İnsan gözü onun çektiği görüntünün tamamını göremiyor. Hani büyük resmi görmek derler ya. Bu en büyüğü. Yakaladığı tek bir görüntüyü göstermek için yaklaşık 400 tane 4K TV ekranı gerekiyor. Bir basketbol sahası dolusu TV ekranı. Peki neyi çekecek bu kamera? Şimdiye kadarki en büyük ve en ayrıntılı evren videosunu.
“Bir gece rüyamda bir kelebek olduğumu gördüm. Uçuyordum, hafiftim, özgürdüm. Ne bir insan olduğumu biliyordum, ne de başka bir şey düşündüm. Sonra uyandım; bir insan olduğumu hatırladım. Ama şimdi düşünüyorum da: Acaba ben rüyasında kelebek olduğunu gören bir insan mıyım, yoksa insan olduğunu rüyasında gören bir kelebek mi?”
Matrix filminde unutamadığım bir sahne var.
Morpheus’un elinde tuttuğu bir pili Neo’ya gösterdiği sahne.
- Matrix, bizi kontrol altında tutmak için inşa edilmiş, bilgisayar tarafından üretilmiş bir rüya dünyası. İnsanı şuna dönüştürmek için.
Aslında senaryonun ilk taslağında bu bir pil değilmiş. Bir CPU’ymuş. Yani “bilgisayarın beyni” diyebileceğimiz işlemci. Ama bu fikri pek çok kişi anlamaz diye değiştirip pil yapmışlar. Yani filmde makineler insanları bir pil olarak kullanıyor. Bir enerji kaynağı olarak.
Bu Adam Kendini 200 Kez Yılanlara Isırttı
Bugün size bir adamın hikâyesini anlatacağım.
Bu öyle biri ki, kendini dünyanın en ölümcül yılanlarına ısırttı. Gönüllü olarak. Yüzlerce kez. Bir anlamda kendi bedenini bilimin laboratuvarına dönüştürdü. Birazdan anlatacaklarımı ilk duyduğunuzda belki onun akıl sağlığından şüphe edeceksiniz. Ama sonrasında, kendisinin bizi “insanlığın bir kısmını kurtarabilecek bir bilimsel devrim”in eşiğine getirdiğini fark edeceksiniz.
Bu tuhaf adamın adı Tim Friede.