Kategoriler
Motivasyon Tasarım

Ovala Babacım! Küçük Bir Fikrin Milyar Dolarlık Başarısı

Çalışmaktan sıkıldınız mı? Uğraşıyorsunuz uğraşıyorsunuz ama yaptığınızın karşılığını bir türlü alamıyor musunuz? Bu yüzden artık çalışasınız bile gelmiyor mu?

Amerika’yı değiştiren bu gülümseyen yüzle tanışın! Şimdi ararsanız 3 tanesi yalnızca 9.99! Bundan sonra sizin hayatınız da bu gülümseyen yüz gibi neşeyle dolacak! 

İyi de bu nasıl olacak? Bildiğin sünger gibi duruyor bu. Evet gülümsüyor ama  sihirli bir değnek değil ki tüm problemlerimi silip süpürsün. Hepsini geçtim ne işe yarıyor? Buna bakıp da ilham mı almalıyım?

Eveeet bulaşıkları bitirdim geldim. Ve gerçekten de bunları kullandım.  Bu elimde görmüş olduğunuz şeyler bir anda Amerika’daki dükkanları ele geçirdi. Nereye giderseniz gidin, karşınıza bu gülümseyen suratlar çıkıyor. Ama yakın geçmişte hiçbir yerde yoktu. Evet diğer süngerlerden farklı olarak sıradışı bir malzemeden üretilmiş ama mesele bu değil. Mesele bu fikri bulan ve geliştiren kişinin sıradışı bir malzemeden üretilmiş olması 🙂Sıradışı dediğime de bakmayın. Aslında hepimizin içinde var olan özellikler bunlar. Ama ya unutuyoruz ya da önemsemiyoruz. Hangi özelliklerden bahsediyorum?

  • Yaratıcı ve inovatif düşünme
  • İyi tasarım ve kalite odaklılık
  • Fırsatları değerlendirme
  • Geri bildirimlere değer verme
  • Risk alma ve azimli olma

İşte bu kişisel özelliklerle bu geliştirildi ve girdiği herkesin hayatında küçük de olsa bir iz bıraktı. Bu hikayeden çıkaracağımız bazı dersler var. Gelin size sırrını anlatayım…

Olay 2000’lerin başlarına kadar uzanıyor. Araba temizleme ve cilalamadan sorumlu Aaron Krause, her gün olduğu gibi o gün de bir arabayı temizlemekle meşgul. Her gün aynı işi yapmaktan sıkılmış gibi… Bir yandan arabayı ovalarken, bir yandan hayaller kuruyor. Böyle bir can sıkıntısıyla baş etmenin en iyi yolu ne de olsa hayal kurmak! Derken, fazla dalmış olsa gerek, elindeki süngerle arabayı çiziveriyor!

Hay aksi! Sanki her şey yeterince ters gitmiyordu bir de bu çıktı başımıza! Ne yapıcaz şimdi? Neyse patron kızar belki ama düzeltiriz bir şekilde. Ama bu garip değil mi… Arabayı temizlemek için kullandığım şey arabayı neden çizsin ki? 

İşte Aaron’ın hayatını değiştiren şey, bu düşünce oldu. Karşısına çıkan bir problem, hepimizin keyfini kaçırdığı gibi onun da keyfini kaçırmıştı. Fakat problemin altında ezilmek yerine, problemin üzerine gitmeye karar verdi. İşte bence birinci ders bu. Zorlukları kabullenmek ve çözüm üretmek için çabalamaya devam etmek. 

[Hayat kısa. Her gün yeni bir şeyler yapmayı deneyin. Dans… Edebildiğiniz kadar dans edin.]

Akşam eve geçince masasının başına oturdu ve düşünmeye başladı. Sünger arabayı çiziyorsa, bunun geliştirilmesi gerekiyordu. Demek ki markette bu konuda bir açık olmalıydı. Eğer böyle bir sünger geliştirirse, bu açığı doldurarak zengin olabilirdi!

O açığı bu yüzle kapatacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz 🙂 Daha buna var ama Aaron’ın henüz bundan haberi yok.

Bir süre bu çizilme problemi üzerinde çalıştıktan sonra Aaron bir takım cilalama pedleri geliştirdi. Bunlar gerçekten de işe yarıyordu ve diğerlerinden daha iyiydi! Hemen bir şirket açtı ve bu pedlerden üretmeye başladı. Tabii bu başarı büyük şirketlerin de dikkatini çekti. Özellikle bant, yapıştırıcı ve maske gibi ürünleriyle de tanınan 3M markası, onun şirketini 2008’de satın aldı. 

Aaron için hızlı bir başarı hikayesi değil mi? Öyle gibi olsa da, işler onun pek beklediği gibi gitmedi. 3M markası şirketini satın aldı almasına ama Aaron’ın geliştirdiği hiçbir ürünü satmama kararı verdi. Öylece fabrikasında atıl bir şekilde bıraktı…

Aaron’ın tepesi atıyor! Böylesine devrimsel bir şey, nasıl pazarlanmaz! İnsanların arabalarının çizilmesini mi istiyor bu insanlar! Daha iyi bir çözüm bulmalıyım. Öyle bir ürün olmalı ki, onlara reddedemeyecekleri bir teklif yapmalıyım…

Aaron yine iş başında. Aslında bakınca, basit bir arabayı çizme hikayesi, şirketinizi 3M gibi bir deve satmaya kadar gidiyor. Cebine de güzel para girmiştir eminim ama Aaron’ın istediği belli ki bu değil. O insanların hayatına dokunan bir şeyler geliştirmek, bir fark yaratmak istiyor. Ama resmen büyük şirketlerin oyununa geliyor! Bunun nasıl bir hayal kırıklığı olabileceğini anlamak zor değil. Hangimiz bir şeyleri çok isteyip de işler yolunda gitmediği için umudumuzu yitirmedik ki… En nihayetinde hepimiz hayata bir şekilde dokunmak isteriz. Fakat üst üste gelen başarısızlıklar, talihsizlikler bizi yolumuzdan çıkarabilir. Buradan alınması gereken ikinci ders de bu. 

[Düzenli olarak spor yapmayı deneyin. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.]

Tüm olumsuzluklara rağmen devam edebilmek. Hatta ünlü Amerikan varoluşçu psikolog Rollo May cesareti tanımlarken, “umutsuzluğa rağmen devam edebilme becerisi” der. Yani cesaret öyle bir dağın yamacından ipsiz sarkmak, gecenin karanlığında ormanda bir başına dolaşmak gibi şeyler yapmaktan ibaret değildir. Cesaret, her şey ters gittiği halde devam edebilmektir. 

Aaron, cesaret ediyor. İstikrarlı bir şekilde hedefi için uğraşmaya devam ediyor. Çünkü hedefine ulaştığında, bunların hiçbirinin önemi kalmayacak. Ve en sonunda çok parlak bir fikir buluyor: İşte elimde tuttuğum bu gülümseyen yüzü.

Evet bu bir sünger. O yüzden bulaşık yıkarken bana da malum oldu! 🙂 Fakat bu öyle sıradan bir sünger değil. Bunun adı Scrub Daddy. “Ovala Babacım!” olarak çevirebiliriz 🙂 Bizim için garip ama Amerika için doğru bir isimlendirme 🙂 

[Arada bir denizin sessizliğine kulak vermeye çalışın.]

Şimdi Aaron’ın başına neler geldiğini bizzat kendisinden dinleyelim. 

Bu elimde görmüş olduğunuz sünger…

Bu Aaron değil! Esas Aaron’ı getirin bana! 🙂

İşte karşınızda gerçek Aaron Krause. Amerika’daki Shark Tank adlı bir programda ürününü tanıtıyor. Bu programda yatırımcılara ürününüzü sunarak, belirli bir miktarda fon talep ediyorsunuz. Onlar da kazancınızdan ya da şirketinizden belirli bir yüzde karşılığı size bir teklifte bulunuyor. Ya da beğenmeyip “ben yokum” diyorlar. Bakalım Aaron’ın başına neler gelmiş.

  • Ben Philadelphia’dan Aaron Krause. Ovala Babacım’ın babası olarak da biliniyorum! Çok tatlı ama dünyadaki en yüksek teknoloji ovalama ürünü! Bugün %10 karşılığında 100 bin dolar hedefliyorum. 

Jüri pek etkilenmemiş gibi. Bu, Aaron’ın ürününü pazarlamak için son şansı olabilir. Çünkü burada anlaştınız anlaştınız. O yüzden teklif gelse bile Aaron, olasılıkları kafasında iyi tartmalı.

  • Mutfaktaki en iyi ovalama ürünü. Çünkü Scrub Daddy, sadece musluğunuzdan akan suyun sıcaklığına göre sertliğini değiştirebiliyor. Sıcak suya sokulduğunda bir sünger gibi ezilip sıkıştırabilir bir formda. Tıpkı mutfak araç gereçlerini temizlediğiniz bir mutfak süngerleri gibi. Bardakları, tabak çanakları yıkamak istiyorsanız sıcak suya yatırmanız yeterli. Eğer soğuk suya koyarsanız da… Taş gibi. Bu da sert yüzeyleri temizlemek için. 
  • Burada ocakta camın üzerinde yanmış yemek artıkları var. Şimdi çıkarması zor bu yemek artıklarını ve bu çelik tavayı Scrub Daddy ile temizleyeceğim. Bakın sadece ovalıyorum. Hiçbir kimyasal falan yok, sadece su ile… Hiçbir yüzeyinizi çizmeyecek ama hepsini tertemiz yapacak. Tabii artık yüzü pek gülmüyor ama onu sadece suya sokmam yeterli. Sadece birkaç saniyede… Voila! İlk hali gibi tertemiz. Sadece bu da değil, parmaklarınızı buradan geçirip bardakları kolayca temizleyebilirsiniz. Gülen ağzıyla da kaşıkları kolayca temizlemek mümkün! Tek seferde iki tarafını birden! Bu öyle sadece gülen bir yüz değil. Sizin de yardımınızla, Scrub Daddy tüm dünyadaki mutfaklarda gülecek.

Çok eğlenceli ve etkileyici bir sunum değil mi? 🙂 Peki jürinin tepkisine dikkat ettiniz mi? Çok eğlenmiş gibiler ama pek de ciddiye almamış gibi duruyorlar. Tepkiler yavaş yavaş gelmeye başlıyor. Çok pahalı… Çok havalı bir sunum ama ben bunu yemiyorum. Ürün çok güzel ama… Satışların şuna bağlı olması tam bir felaket çağrısı gibi. Ben yokum… 

Bitmiyor. Aşağılar gibi teklifler gelmeye başlıyor. 

  • Kevin: Şuna ne dersin: 100 bin veririm ama %50’sini de alırım! 

Bu teklife Aaron’ın tepkisi bence çıkarılması gereken en büyük derslerden biri. Bir gülümseyen yüz 🙂 İşte Aaron’ın başarısının aslında bu gülen yüz değil, kendisinin gülen yüzü olduğunu anlıyoruz. Kendinden emin, yaptığından emin… Sadece çabalayarak yolunu bulmaya çalışan, gülen bir yüz. Gülüyor, çünkü ne yaptığını biliyor. Bu teklife cevabına bakın şimdi.

  • Tamam 🙂 Sen oyun dışısın.

Kevin artık bu laftan sonra pek gülmüyor gibi 🙂 Bir anda sanki teklifi yapan oymuş gibi masayı tersine çeviriyor. Kendi potansiyeline inanırsan işte böyle dik durabilirsin! Üst üste gelen negatif yorumlardan sonra Aaron gayet soğukkanlı bir şekilde ne yapıyor biliyor musunuz?

  • Aaron: Kiminle uğraştığını bilmiyorsun. [Gülüşmeler]
  • Mark: Üzgünüm ama ben bu işte yokum.
  • Aaron: Buna üzüldüm Mark. Seninle çalışmayı çok istemiştim.

Samimi bir itiraf. Ama hayalkırıklığına takılıp kalmamak. Bunu söylemesinin hemen ardından Aaron’a dikkat edin. Kafasını hemen diğer jürilere çeviriyor. Oraya giderken Mark ile çalışma hayaliyle gitmiş, ama bu seçenek kapanır kapanmaz, buna üzülmeye devam etmek yerine diğer seçeneklerle ilerlemeye hazır.

İşte buradan çıkarılacak diğer ders de bu: “Madem sen değerini anlamıyorsun, ben de anlayan biriyle ortaklık kurarım.”

[Arada bir eski arkadaşlarınıza sürpriz yapın.]

[Üzgüüünüm…]

[Biliyorum.]

Bundan sonra işler ciddiye biniyor ve teklifler gelmeye başlıyor. Videonun başından beri şu kadının, diğerlerinden daha farklı baktığını fark ettiniz mi? O ürünün potansiyelinin farkında gibi duruyor. Fakat önce diğerlerinin Aaron’la oynamasına izin veriyor ki, bunlar Aaron’ın gözünden düşerek kendine yol açılsın. Ardından teklif savaşları başlıyor.

Kevin 100.000 dolar ve %50 pay ile açmıştı. Şimdi oyuna Daymond dahil oluyor ve 50.000 dolar ile %15 pay teklif ediyor. Fakat birisi sessizliğini bozuyor.

  • Lori: Bir kere bakmam yeter. Taş mı yoksa taç mı anında anlarım. Ve ben burada bir taç görüyorum. Alınma Daymond ama sana ihtiyacım yok. Benim teklifim 100.000 dolar ve %30 pay. Ayrıca açık ve net bir şekilde söylüyorum, ürünü ülkedeki tüm marketlerde sadece birkaç haftada satmaya başlayabiliriz.

Lori’nin olaya ciddi bir şekilde giriştiğini görenler, başta o dalga geçtikleri halden çıkmaya başlıyorlar.

  • Kevin: Sana 100.000 dolar vereceğim ve şirketten de hiçbir pay istemiyorum. Fakat sana verdiğim 100.000 doları bana geri verene kadar sattığın her üründen 50 cent alacağım. Sonra bunu 10 cente düşüreceğim. 
  • Daymond: Ben sana 150.000 dolar vereceğim! Fakat %25 karşılığında.

Ortalık bir anda kızışıyor. Lori, Daymond ve Kevin arasında ciddi bir rekabet var ve her birinin teklifleri oldukça farklı. Aaron’ın bu noktada her şeyi kafasında tartması gerekiyor. 

Lori ihtiyacı olan parayı teklif etti ama %30 gibi yüksek bir pay istedi. Fakat en büyük teklifi, sahip olduğu network. Yani çevresi. Bir anda onu bütün marketlere yaymayı vaat ediyor. Kevin, şirketteki tüm paydan vazgeçti ve istediği parayı da veriyor. Fakat sattığı her üründen bir pay istiyor. Başlarda bu oldukça yavaşlatıcı olabilir. Daymond ise istediğinden fazla para veriyor, fakat talep ettiği yüzde fazla.

Aaron’ın bunun karşısında ne yapacağı, yine ders çıkarmamız gereken bir konu. Çünkü burada kimi seçtiği, ürününün başarısını belirleyecek. Her şeyi o anda doğru bir şekilde kafasında tartmalı. Kendi teklifini de sunabilir. Fakat daha düşünemeden…

  • Lori: Ben teklifimi değiştiriyorum. 100.000 dolar karşılığında %25 teklif ediyorum. Fakat bu sektörde sahip olduğum deneyim ve network ile sana kesin başarı da vaat ediyorum.

Ortalık iyice kızışıyor. Aaron’ı küçümseyenler bir anda kendi aralarında rekabete giriyorlar. Bu Aaron’ın kendine ve ürününe olan güvenini pazarlaması… İşte çıkarılacak bir diğer ders. Pazarlama sanatı…

[Sanatı takdir etmeyi öğrenin.]

Lori teklifini 150.000 ve %25’e çıkarıyor. 

  • Lori: Seni bir yılda milyoner yapacağım.
  • Daymond: Ben teklifimi 175.000’e çıkarıyorum.
  • Lori: Ben 200.000’e çıkarıyorum.
  • Kevin: Wooow.
  • Daymond: Güzel haber şu ki. Sana şu anda ekstra 100 bin kazandırdım. Ben yokum, Lori’ye girsin bakalım.

Bir de kendi aralarında rekabet ediyorlar. Olay artık Aaron’dan çıkmış gibi görünüyor 🙂 Fakat Lori muhtemelen Daymond’ın böyle yapıp çekileceğini biliyordu. Ödediği ekstra 100 bin dolar, Aaron’ın Daymond yerine onu seçmemesini sağlamaktı. Ama Kevin hala oyunda ve teklifini değiştiriyor.

Daymond’ın yeni teklifi 100 bin dolar ve 100 bin geri ödenene kadar her üründen 25 cent, ödendikten sonra da 7.5 cent pay. Şimdi sadece iki seçenek var. Bu noktada Aaron, başlangıçtaki planına sadık kalıp, ona en yakın teklifi seçmek isteyecek. Fakat markete hızlıca girebilmesi için “network”ün önemli olduğunu da biliyor.

Aaron Lori’ye karşı teklifte bulunuyor. Payı %25’ten %20’ye düşürmeyi düşünür müsün?

  • Lori: Biliyor musun? Düşürürüm!
  • Aaron: Anlaştık!
  • Kevin: Scrub daddy, you suck!

Lori’yle anlaştıkları bu meydan savaşının sonucu ne mi dersiniz? Scrub Daddy şu anda Amerika’nın her yerinde. Başladığından beri 700 milyon dolardan fazla satış yaptı. 

Bu da son dersimiz sanırım. Başarınızın hakkını verebilmek. İnsan her şeyden önce kendini takdir edebilmeli. Küçük şeyler bile olsa, bugün başardığınız basit bir şey için kendinizi takdir edin. Bu, engellerle dolu yolda, kendimizi motive edebilmemiz için gerekli ve hak edilmiş bir ödül. Yer gelince kutlamayı da dinlenmeyi de bilmek lazım…

[Fırsat buldukça… Huzur içinde yatmayı unutmayın.]

Sadece soruyorum. Tüm o serüven, 3M’in şirketi satın alıp ürünleri satmaması, jürinin burun kıvırıp dalga geçmesi… Anlamlı mıydı? Her biri Aaron’ı yıldıran, önüne konmuş engellerdi. Bir noktada vazgeçip bırakabilirdi. O sadece devam etti. Ünlü düşünür Nike’nin de söylediği gibi, “Just do it”. Sadece yap! Bugün bu gülümseyen yüz, Amerika’nın her yerinde. Yaptığınız işin değerini herkes anlamayabilir, ama siz biliyorsunuz ve bunu anlayacak birileri orada bir yerlerde muhakkak var.

Ve işte bunlar da benim size hazırladığım ürünlerim. Bunun adı cesaret, bunu adı da azim. Bunları alanlar tüm umutsuzluğa rağmen çabalamaya, uğraşmaya, üretmeye devam ediyor. Ve en nihayetinde, karşılığını alıyor. Var mısınız, yok musunuz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir