Kategoriler
Teknoloji

Yeni bir Twitter/Facebook/Instagram mı doğuyor! CLUBHOUSE Çılgınlığı

Yeni teknolojik araçları erkenden denemeyi seviyorum. Özellikle de sosyal medyayla ilgiliyse… Siz diyorsunuz ya yorumlarda “ilk!” Ben de internet mecralarına mümkün olduğu kadar erken girip, kullanım dinamiklerini anlamaya çalışıyorum. Twitter’da, Facebook’ta, LinkedIn’de, YouTube’da daha ilk kuruldukları aylarda hesap açtım. Bunun en büyük istisnası TikTok’tur herhalde. Hala bir hesabım yok, daha doğrusu var da kendi adımı alamadığım için hala kullanmayı deneyemedim. Öte yandan YouTube’da çok erken hesap açtım ama düzenli içerik üretmeye, hesap açtıktan 8-9 yıl sonra başladım. Önce o mecraları ve hayatımızı nasıl etkileyebileceklerini anlamaya çalıştım. Hoşuma giden yerlerde kaldım, vaktimi ziyan ettiğini düşündüğüm yerlerden uzaklaştım. Her şeyin bir kullanım ömrü var sonuçta.

Bugün size iki yeni sosyal medya aracından söz edeceğim, bir tane de bonus var en sonda. İkisine de yeni katıldım, sayılır. Bonus olana katılamadım hala. İkisi de bu videonun sponsoru değil, yani gömmek serbest. Birini gelecekte bir Twitter ya da Facebook kadar etkili olabileceğini düşündüğüm için anlatacağım, tabi onlardan biri tarafından satın alınmaz ya da kopyalanmazsa… Diğerini ise orada düzenli içerik üretmeye başlamaya karar verdiğim için ve belki aranızdan bazılarının da kullanabilme ihtimali olabilir diye paylaşacağım. Yani aranızdan bazıları orada içerik üretebilir, hatta gelir elde edebilir, kariyer yapabilir. Şimdiden söyleyeyim, sonra YouTube’un dibi gibi hareketlere girişmek zorunda kalmayalım. 

Önce büyük ve kapalı bir balon gibi şişmeye başlayan ClubHouse. Kapalı çünkü sadece davetiyesi olanı içeri alıyorlar. Gerçek hayatta “damsız girilmez” diye bir söz vardır ya, buraya da davetiyesiz girilmiyor. Adı üstünde klüp. Klüp ama evden girilen klüp ne kadarsa o da o kadar…

Şimdi bu açıdan baktığımızda röportaj adamın elinde gördüğünüz gibi davetiyeniz olsa bile iOS işletim sistemli bir cihazınız yoksa kullanamıyorsunuz. Ben Android işletim sistemli bir cep telefonu kullandığım için buraya ancak iPad’le girebildim. Peki bu kadar zor girilebilen bir yeri neden anlatıyorsun? Bize hava mı atıyorsun? Hayır. Gerçi bu kadar zor girilince insan kendini büyük bir şey başarmış gibi hissediyor ama ben kullanmaya başladıktan sonra taşıdığı bazı potansiyel iyi ve kötü taraflarını fark ettiğim için girenleri uyarmak, giremeyenleri hazırlamak için böyle bir video yapma ihtiyacı hissettim. Hazırlamak diyorum, çünkü büyük bir ihtimalle çok kısa bir süre sonra hem Android işletim sisteminde kullanılabilecek hem de hemen herkese davetiye gideceği için kapalı olmasının da bir mantığı kalmayacak. 

ClubHouse’un ilk kuralı: “ClubHouse hakkında konuşmamak” olmalıydı. Ama böyle bir şey yok. Tam tersine giren, benim gibi konuşmadan duramıyor. O yüzden ilk uyarımı yapayım. Mahremiyet diye bir şey yok. Kendi adınızla giriyorsunuz. Yanlış yazarsanız bir kez değiştirme hakkınız var. Sizi davet eden kişi, profilinizde gözüküyor ve hesabınızı silmenin basit bir yolu yok. Hani WhatsApp’ı silelim mi filan diye konuşup duruyoruz, en azından onu silebilmek mümkün. Bununki neredeyse imkansız. Öyle olduğu için de giren herkes kendi olmak zorunda. Ya da az önce gördüğümüz gibi kendinin en iyi versiyonu 🙂

Bu yönüyle benim şimdiye kadar gördüğüm gerçek hayata en yakın sosyallik deneyimini sağlayan uygulama diyebilirim. Dışarı çıktınız, bir kafede arkadaşlarınızla buluşup sohbet ediyorsunuz. İşte CH o kafenin internet versiyonu. Dur, bunu da icat etmiştik zaten, internet cafeler vardı. Neyse, böyle bir mekana girdiğinizde o sırada kafenin içinde olan herkes sizi görebilir değil mi? Hatta tanıyorsa, yani CH terminolojisiyle sizin takipçinizse yanınıza gelip dinleyebilir. Konu ilgisini çekerse el kaldırıp konuşmak isteyebilir. İşte tüm bu sosyal hayatın doğal dinamikleri bu uygulamada taklit edilmiş. Ben yakın arkadaşlarımla özel bir konuyu konuşmak istersem yandaki kapalı bir odaya girip kapıyı kilitleyebilirim. Konuşmalarım çok özel değilse ortaya da konuşabilirim. 

Twitter’da da böyle değil mi? Değil. Bir kere her şeyden önce CH’da konuşuyorsunuz. Kendi sesinizi kullanıyorsunuz. Yazı dilinden çok farklı bir şey bu. İkincisi bu bir dağıtım platformu değil. Instagram’da yaptığım gibi “yeni videomu yayınladım, kaydırıp izleyebilirsiniz” diye link veremiyorum. O videoyu dağıtamıyorum insanlara, içindeki bilgiyi gerçek zamanlı olarak anlatmak zorundayım. FB ya da TW gibi ortamların “like” ve “retweet” özelliklerine benzer bir “paylaşımı güçlendirme” (amplification) etkisi de yok. Okumadığınız, okusanız da anlayamadığınız bir yazıyı sırf yayılsın, dostlar alışverişte görsün diye “retweet”leyemiyorsunuz. Yani sosyal medyanın kralları, kraliçeleri orada biraz çıplak kalıyor. Etkiniz o anda orada olan ve sizi dinleyen insanlarla sınırlı ki o da şu anda oda başına en fazla 5000 kişi civarında. Bir yerlerden aldığım videoyu ya da fotoğrafı paylaşayım, alsın yürüsün gibi bir mantık yok. Gerçek hayatta da yok zaten bunlar. 

Burada gerçek hayatta yapılması çok zor bazı şeyler de yapılabilir. Mesela benim ilk açtığım odalardan birinin başlığına “az bilinen kaliteli bir film öner” diye yazdım, kapıyı da açtım. Odaya girenler o kadar güzel filmler ve hatta diziler önerdiler ki anlatamam. Böyle discord sunucularındakine benzer bir işbirliği havası oluştu hemen. Ama işte orada konuşulanlar, sözde kalıyor, uçuyor diye hayıflanırken hemen bir arkadaş sağ olsun film önerilerini not etmeye başladı. Sonra da bir liste olarak yayınladı. Tamamen spontane olarak bir yerlerde karşılaşan insanlar bir işbirliği yaptı ve ortaya bu çıktı

Benimkinden çok daha orijinal bir fikir sevgili eşimin aklına geldi: bir radyo tiyatrosu yapmak. Orada tanıştığı bir kaç kişiyle birlikte tamamen amatör olarak önce bir oyun seçtiler, sonra oyuncu seçmeleri yaptılar, provalarla çalıştılar ve en sonunda da dün oyunu yine oradan oynadılar. Suflör, efektör filan her şeyi düşünmüşler. Dünyanın farklı bölgelerindeki insanlar birbiriyle tanışıp bir performans ortaya koydular. 

Burada radyo tiyatrosu yapılabileceği gibi radyoculuk ya da onun daha modern versiyonu olan “podcast”çilik de yapılabilir. Bu yönüyle Spotify’a da bir alternatif. Beni platforma davet eden arkadaşlarım her gün iş dünyasına ait verimlilik, zaman yönetimi, alışkanlıklar gibi konularda etkinlikler düzenliyor. Beni de birine konuk olarak davet ettiler. Hem konuşmacılardan çok şey öğrendim, hem de her fırsatta yaptığım gibi zinciri kırma diye diye başlarının etini yedim. 

Yapılabilecek şeylerden biri de CH’da hiç rastlamadım ama bence RPG yani “rol temelli” oyunlar oynamak. Bizim ufaklığın yaşı tutmadığı için onu CH’a sokmadık tabi ama pandemi boyunca özel bir arkadaş grubuyla, tamamen kontrollü ve kapalı bir platformda “Dungeons and Dragons” oyununun dibine vurdular. Yakında bizim evde de bir “Stranger Things” başlayacak diye korkuyorum o derece… 

Şimdi böyle sürekli olumlu yanlarından söz ediyorum diye aman girmek için acele etmeyin, hele karaborsada satılan davetiyelere hiç itibar etmeyin. Çok önemli şeyler kaçırdığınızı söyleyemem. Hatta başta da dediğim gibi az bulunurluktan kaynaklanan bir hype bir balon olma ihtimali de var. Zamanında Friendfeed vardı, Facebook satın aldı, eridi, bitti. Google+ diye bir şey vardı. Hem de çok güzel özellikler taşıyordu. Ne oldu? Kapandı gitti. Snapchat vardı… Dur, o hala var galiba…

ClubHouse şaşırtıcı derecede kusurlar ve eksiklerle dolu. Türklerin yoğun olarak giriş yaptığı daha ilk hafta hemen sistemin bir açığını yakaladı, adı bende saklı bir arkadaşımız. Sonra bazı odaların fazla yüklenilince çöktüğünü gördük. O yüzden girerken biraz da beta tester modunda olmalısınız.

Öyle ya da böyle kısa bir süre içinde herkese davetiye ulaşacağını düşünüyorum. Asıl mesele ondan sonra başlıyor. Kendinizi kaybetme riski var. Ben Ocak ayının sonlarında girdim, Şubat’ın başında zor çıktım. Pandemiden dolayı yalnızlaştığımız için böyle canlı bir sosyal ortamı görünce seslerimizle birbirimize sarıldık. Yani bağımlılık yapabilir. İşinizden gücünüzden dersinizden geri kalmayın. Sonuçta orada, burada harcadığınız her saat hayatınızdan eksiliyor. Bu saatler size bir değer de katabilir. Böyle düşünüp bunu bir yatırım hassasiyetiyle kullanın.

Bir de madalyonun öbür yüzünden bakalım. Sadece şu videoda isimlerini ve fonksiyonlarını sıralamak için bile ne kadar vakit harcadık. Daha sayamadığımız nice mecralar oldu ve olmaya devam edecek. Buralarda siz başkalarına nasıl değer katabilirsiniz? Her yerde, sadece CH’da değil. 

Bunun için önce kendi sesinizi bulmalısınız. Hangi özelliğimle, bilgimle, tecrübemle başka insanlara da değer katabilirim? Ben bu soruyu yıllardır kendime soruyorum ve şimdiye kadar verebildiğim en önemli cevap şu oldu: Bilgiyi hikayeleştirerek aktarabilme becerisi. Şu anda bu kanalda yaptığım şey. O yüzden ağırlıklı olarak YouTube’da içerik üretmeye devam edeceğim. Arada bir Instagram’a, Dlive’a, ClubHouse’a da uğrayabilirim ama kendimi ifade edebileceğim en uygun platformun hala burası olduğunu düşünüyorum ve bunca mecra arasında kaybolmak yerine birinde odaklanmayı tercih ediyorum. 

Peki videonun başında söylediğim o ikinci platform neresi? Hani benim düzenli içerik üreteceğimi söylediğim diğer yeni mecra? Superpeer. Burası hem sesli, hem de görüntülü bir mecra. Ben onu bir yönüyle Patreon’a, bir yönüyle de Udemy’e benzetiyorum. Patreon’a benziyor, çünkü yaratıcı insanların atölyelerine katılabiliyorsunuz. Örneğin günümüzün en gözde mesleklerinden biri ne? Arayüz tasarımcılığı. Bu konuda dünyaca ünlü birinin çalışma yöntemlerini sergilediği bir atölyeye katılabilirsiniz. Bir yönüyle de Udemy’e benziyor. Çünkü Superpeer’da eğitim alabilir ya da siz eğitim verebilirsiniz. Üstelik hem senkron hem de asenkron olarak. Yani dilerseniz bu eğitimi birebir sınıf gibi kapalı bir ortamda ve canlı olarak o eğitmenle konuşarak, ona aklınızdakini anında sorarak gerçekleştirebilirsiniz. 

Ben Superpeer’da geçen yıl yine onun ilk zamanlarında hemen hesap açtım. Ama pek duyurmadım. Kendim de aktif kullanmadım. Çünkü o zamanlar sadece birebir görüşme yoluyla danışmanlık verilebilen bir ortamdı. Bu bazı meslekler için çok önemli. Düşünsenize çok önemsediğiniz birinden randevu alıp onunla baş başa konuşabiliyorsunuz. Ondan danışmanlık alabiliyorsunuz. Tabi o kişinin vaktine biçtiği değer mukabilinde. Eğer böyle bir yeteneğiniz veya ihtiyacınız varsa siz de bir hesap açıp kullanmaya başlayabilirsiniz. Burada da davetiye usülü var bildiğim kadarıyla, ama başvurmaktan çekinmeyin, eğer kendi sosyal gücünüze inanıyorsanız davetiye talebinizin kabul edilme ihtimali çok yüksek. 

Benim düzenli içerik üretme kararım ise platformun geçen hafta yayına aldığı çok önemli bir yeni özellik sayesinde oldu. Abonelik sistemi getirildi. Böylece eğitim vermek isteyenler birebir görüşmelerin yanı sıra orada sınıf açabilmeye başlayacak. Örneğin çok yetenekli bir kitap yazarının yaratıcı yazarlık derslerine abone olabileceksiniz. Dünyaca ünlü bir animatörden uygulamalı ders alabileceksiniz. Bu da yine gerçek hayattakine benzer şekilde olduğundan takıldığınız yerde soru sorabileceksiniz. Ya da siz orada ücretli ya da ücretsiz bir eğitim ya da danışmanlık verebileceksiniz. 

Fantastik bir benzetme yapayım size… Zeki Müren’in yaşadığını düşünün. Netflix’de sanat müziği programı yapıyor. Ama interaktif. Siz diyorsunuz ki “gitme sana muhtacım”ı söyle. O da sadece size söylemekle kalmıyor, bir de nasıl söylediğinin inceliklerini anlatıyor. Bu örneği sırf “Zeki Müren de sizi görecek” diyebilmek için verdim, tam oturmadı gibi.

O zaman ben size ne yapacağımı söyleyim. Bugüne kadar hikaye anlatıcılığına dair öğrendiğim her şeyi düzenli ve sistematik olarak anlatacağım. Canlı ve somut örneklerle. Bir YouTube kanalı açıp geliştirmek isteyenlere, bir Podcast yayını başlatmayı dileyenlere, görüntülü ve sesli yayıncılık alanlarında senaryo, hikaye, metin yazmak isteyenlere yönelik bir atölye çalışması olacak bu. Hani hızımı alamazsam “masterclass” bile diyebilirim. 

Bu tür eğitimleri YouTube’da vermeyi geçmişte denedim. Premiere Pro gibi video kurgu eğitimi de yaptım, Yaz okulu gibi öğrenmeyi öğreten eğitimler de vermeye çalıştım. Ancak bu mecrayı algoritmalar yönetiyor. Evet benim buradaki patronum bir makine. Eğer ürettiğim içerik çoğunluğun ilgisini çekmiyorsa dağıtmıyor. Dağıtmadığı gibi notumu da kırıyor ve belki herkesin işine yarayacak diğer içeriklerimi de dağıtma konusunda isteksiz davranıyor. 

Neyse bu konu daha çok su götürür, merak edenler için konunun ayrıntılarını superpeer’da yapacağım ve herkese açık olacak bir ilk toplantıda duyuracağım, bu duyurulardan haberdar olmak isteyenler bir bakabilir. Sonra bu işle gerçekten ilgilenmek, uzmanlaşmak isteyen kişilerle, bu işi ciddiye almak isteyenlerle orada çok daha uzun süreli çalışmalarımıza başlayacağız. Ayrıntıları ve linkini aşağıda bulabilirsiniz. 

Superpeer’ın da eksik yanları var. Mesela bu tür eğitimleri kimin verdiğini bulabilmeniz için bir keşif bölümü yok. Belki bunu özellikle de yapmıyor olabilirler. Dolayısıyla böyle bir eğitim verecekseniz duyurusunu benim gibi kendi kanallarınızdan yapmak zorundasınız. Bu konuda kendimi şanslı hissediyorum. Eğer siz de anlatım gücünüze, bilginize güveniyor ve başkalarına faydalı olacağını düşünüyorsanız yorum olarak kendi sınıfınızın, atölyenizin duyurusunu bu  videonun altına bırakabilirsiniz. 

Öyle insanların, öyle becerileri var ki bunları okulda filan öğrenemiyoruz. Tek yolu bu tür yenilikçi platformları kullanmak. Gelecekte hepimiz kendimizi ifade etmenin daha iyi bir yolunu bulup, bu şekilde varlığımızı sürdüreceğiz. 

Giderek artan bir şekilde ekranlardan birbirimize bağlandıkça, kendi sesimizi bulmak en önemli ihtiyaç haline gelecek.

Görüntülü ve sesli hikaye anlatıcılığı etkinliğini 10 Şubat TSİ. 21.00’de yapacağım. Kayıt olmak için: http://bit.ly/36KBJr1 Clubhouse için içerideki bir arkadaşınızın davetiye vermesinden başka yol yok 🙁 Superpeer’da eğitim vermek isteyenler şuradan davet isteyebilir: http://bit.ly/39W1V3N (affiliate link) Clubhouse’daki odada konuşulan az bilinen kaliteli filmlerin listesi: http://bit.ly/3772Z3h

“Yeni bir Twitter/Facebook/Instagram mı doğuyor! CLUBHOUSE Çılgınlığı” için 15 yanıt

Fiyatı Türkiye’de çok cep yapmasa masterclass.com da çok yararlı aslında. Scorsese’den yönetmenlik, Neil DeGrasse’den bilimsel düşünme, Stephen Curry’den basketbol dersleri almak herkesin eline geçebilecek bir fırsat değil. Yurt dışında insanlar Netflix aboneliği alır gibi aylık 17 dolara alabiliyorlar. Türkiye için özel fiyatlandırma çıktığı ilk gün ben de üyelik almak isterim

Kaliteli sosyal ağ için 2 mühim özellik ararım:
1. Aynı bir hobi, amaç veya alanlarla ilgilenen insanların kolayca birbirini bulup toplana bilmesi

2. Anasayfada hem en iyi paylaşımları görme (kalite), hem de yeni paylaşımlara şans tanıma (teşfik)

Barış abi başka bir videoda ingilizce öğrenme tekniklerini anlatsana ya da akıcı ingilizce nasıl konusulur

Bir sosyal ağda 2 özelliği mühim buluyorum:
1.Aynı hobi, konu veya alanla ilgilenen insanların birBirini kolay bula bilmesi,

2.Hem en iyi paylaşımları göre bilme (sort by popular- kalite) hem de yeni içerikleri tanıtma (teşvik)

Merhaba Barış abi. İçindeki tüm içerikler yapay zeka GPT-3 tarafından yazılan bir blog sitesi kurdum. Ve artık tarihi kişiliklerle, ünlü yazar, filozof, alimlerle gpt-3 kullanarak karşılıklı röpotraj hazırlamaya karar verdim. Leo Tolstoyla ilk röportajım: http://gptblog.media5x.com/meeting-at-the-time-machine/meeting-at-thetmmchn1-leo-tolstoy/
Elon Musk’la röportajım: http://gptblog.media5x.com/meeting-at-the-time-machine/meeting-at-the-time-machine-2-elon-musk/

İncelersen ve daha çok kişiye ulaşması için destek olursan sevinirim.
Sevgiler 🙂

Merhaba Barış abi. İçindeki tüm içerikler yapay zeka GPT-3 tarafından yazılan bir blog sitesi kurdum. Ve artık tarihi kişiliklerle, ünlü yazar, filozof, alimlerle gpt-3 kullanarak karşılıklı röpotraj hazırlamaya karar verdim. Elon Musk’la yapay röportajım:
http://gptblog.media5x.com/meeting-at-the-time-machine/meeting-at-the-time-machine-2-elon-musk/
İncelersen ve daha çok kişiye ulaşması için destek olursan sevinirim 🙂

Gerçekten röpörtaj mı yaptınız? Yoksa kendi kendinize mi uydurdunuz bunları? ama şunu söylemem gerek gerçekten de güzel olmuş emeğinize sağlık.

videonun sonundaki siz tüm ”kişisel bilgilerinizi bize verin ,biz sizin için arkadaş buluruz” cidden mi?

Barış abi merhaba
Kışa girdik ve senden bi kitap öneri videosu bekliyordum ama maalesef atmasın (bu arada lisedeyim uzayla ilgili çalışmalar yapıyorum önericeğin kitaplar arasínda uzaylara ilgili kitaplar olursa sevinirim) lütfen izleyicilerine seninde beğendiğin bazı kitaplarını öner bu bi dilek lütfen..
TEŞEKKÜRLER❤️❤️🙂🙂

ve sosyal medyanın kralı konumundaki Mark Zuckerberg’un CLUBHOUSE özelliklerini kopyalayacağı yönündeki haberler… Zamanında yaptı ve başardı. Tekrar yapmaması için hiçbir sebep yok.

Merhabalar Barış abi, yaklaşık 2 yıl önce kendini geliştirmek isteyenler için bir kitap önerisi videosu yapmıştınız.Aynı videoyu kendini geliştirmek isteyenler için kitap-film-dizi önerileri şeklinde sunduğunuz uzun bir liste yaparsanız çok memnun kalırız.
Sağlıcakla kalın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir